Şuanda 434 konuk çevrimiçi
BugünBugün2436
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10160
Bu ayBu ay10160
ToplamToplam10478584
Onlar birbirleri için öldüler PDF Yazdır e-Posta


Geçmişin mirasçısı, geçmişteki kararlı ve uzlaşmaz mücadelelerin mirasçısı olmak isteyen kimse, bugün doğru devrimci çizgide proletaryanın devrimci bayrağını yükseklerde tutmak zorundadır.” 

 Mahir Çayan Dev Genç’in içinden doğan   nice devrimci   1971-76 yıllarında    devrimci dayanışma adına kendilerine ölüme atmışlar ve katledilmiştir..

 

Siyasette yer almayan hiçbir siyasi örgütte dair olmayan  bir ‘hümanist’ ve bir beyaz Türk olarak, Dev Genç’in ayrışmasından sonra nice devrimcilerin  farklı sol örgütlerde yer almalarına rağmen birbirleri için ölmeleri karşısında ‘boşuna mı öldüler’ dememek elde değil..

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın 1971 darbesi sonrası yakalamalarının ardından idamlarını  engellemek için  Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi      (THKP-C) kurucularından Mahir Çayan,  Dev-Genç merkez yürütme kurulu üyesi Hüdai Arıkan, THKO militanı Cihan Alptekin,  Dev-Genç genel sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru, Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği yönetim kurulu üyesi Sabahattin Kurt,THKO militanı Ömer Ayna…(on devrimci)   26 Mart 1971‘de Tokat'ın Niksar ilçesi, Kızıldere Köyü’nde katledildiler..

Daha öncesinde ise Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin (THKP-C) ilk genel komitesi üyesi  Hüseyin Cevahir, Mahir Çayan  29 Mayıs 1971'de   İstanbul-Maltepe'de kuşatıldılar. Cevahir bu çatışmada katledildi.

Deniz’ler için ölen Mahir ve arkadaşlarının Kızıldere’de arattığı gerilla mücadele geleneğiyle ‘Mahir’lerin katledilmesine’ karşılık Sinan Cemgil ile Alpaslan Özdoğan ve   Kadir Manga, Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesi İnekli köyünde jandarmalarla girdiği çatışma sonucu 31 Mayıs 1971'de katledildiler.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan 6 Mayıs 1972’de idam ediliyor..

 12 Mayıs 1972'de Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özüdoğan'ları ihbar edip öldürülmelerine yol açan Kürecik bucağı Kahyalı köyü muhtarı Mustafa Mordeniz  öldürüyor. Bu olay o dönemin 'devrimci dayanışmanın’ önemli bir örneğidir. Aynı zamanda da  Deniz’lerin idamına karşı da uyarıdır..

İşte  Kızıldere’de, Nurhak’ta Sinan ve arkadaşlarının katledildiği gerilla mücadelesindeki ‘devrimci dayanışma’  Beylerderesi’ndeki  katliam..

26 Ocak 1976’da  silahlı çatışma sonucunda  Beylerderesi’nde bir dağ evinde kuşatılan THKP/C Halkın Devrimci Öncülerinden İlker Akman yaralanıyor,  Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş  ölüyor.  İlker Akman yaralı yakalanıyor ve katlediliyor.

 

İBRAHİM KAYPAKYA..

FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada MDD kesiminde yer alan  İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul’daki bürosunda çalışan İbrahim Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerinde yazıları yayınlanırdı.   Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu  Perinçek'in başını çektiği PDA saflarında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA oportünistleriyle yolları ayrıldı. Doğu  Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını ilk  söyleyen Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-TİKKO'yu kuruyor. 
        TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı Dersim bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Vartinik mezrasında oligarşinin resmi zor güçleri tarafından sarıldı. Çatışma sırasında Ali Haydar Yıldız şehit düşerken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Ancak beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Dört ay süren işkencelerde  ser verip sır vermedi.  16 Mayıs 1973'te yeniden sorguya götürüldükden iki gün sonra Diyarbakır'a gelen babasına intihar ettiği söylendi ve parçalanmış cesedi teslim edildi.  18 Mayıs 1973'de  işkencelerde konuşmayan devrimci İbrahim Kaypakkaya, kurşunlanarak öldürülmüştür.   Bu olay o dönemde bağımsız milletvekili olan Mehmet Ali Aybar tarafından bir soru önergesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) getirildi.

 

ONLAR BİZİM TARİHİMİZ..

12 Eylül 1980 faşizmde yüzlerce devrimci öldürüldü, işkencelerden geçti.   Kayıp kuşak olan 78 kuşağının işkence koridorlarından   30 yıl geçmesine rağmen, hala devrimciler f tipi hapishanelerinde ‘insansızlaşma’ ile hücrelerde ‘türkü söylemeleri’   bile yasak.  Bu konuda meclise bir tane milletvekili çıkıp da   bir soru önergesi sunuyor mu?

Denizler için Mahirler ölüyor..Mahirler için Sinanlar ölüyor.. Sinanlar için diğer devrimciler eylemlerini sürdürüyor ve ölüyor… Birbirleri için ölen farklı sol örgütlü  içinde olmalarına karşı mücadale ettiler…İbarahim Kaypakkaya ise  darbenin en ağır koşullarında  kentleri, köyleri dolaşıp, eğitim çalışması için mücadele ediyor..  devrimcilerarasında  parçalanan vucuduna rağmen işkence altına örgüt sırlarını vermemesi nedeniyle örnek bir devrimci lider ..

Kaypakkaya bile bir dönem ismi unutulacak denli ‘duyarsızlık’ yaşandı , ülkem hallerinde!..

Diyarbakir cezaevi  işkence eviydi.  Kürt Soykırımın adresiydi..

Yıl 2013 .. Neden?  Bir çok sol cinayetlerin dahi su yüzüne çıktığı günümüzde devrimci güçler, örgütler birleşmiyorlar..

Bugün sol örgütler, solun sivil toplum örgütleri birleşseler,  ‘yaşanası insanca bir dünya’ nın pencerelerinin lambaları yanmaz mı? Belki o zaman  Kürt sorunu, ermeni soykırımı, Süryani soykırımı, Rumların topraklarından sürgün edilmeleri gibi konuların gündeme gelip, cumartesi annelerine kadar sorunların daha kolay aşılması mümkün değil mi?

 Onlar birbirleri için ölürken, Kaypakaya, Mahir ve Deniz, Hüseyin, Yusuf, Sinanlardan kalan devrimci mirasın kavgalarından  sol örgütler tekleşirken,  nice gençler , çocuklar öldürülüyor.

 

 Peki Onlar boşuna mı öldüler!...