Engin Erkiner
![]() |
|
Ulusal semboller ve hayvanlar | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
![]() | Bugün | 3625 |
![]() | Dün | 6244 |
![]() | Bu hafta | 17593 |
![]() | Bu ay | 17593 |
![]() | Toplam | 10486017 |
Konuk Yazılar
![]() |
|
Sürgünde mücadeleci kadın olmak | |
Bütün Yazılar |
Halkların Demokratik Partisi (HDP) |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkiye solunun tarihinde, baskı var, işkence var, zulüm ve zindan var. Türkiye solunun tarihinde yasaklar, yasaklamalar var. Karalama, küçümseme ve manipülasyon var. Bunlar biliniyor. Bunlar, sol tarihimize karşı cepheden atılan salvolarla, başkaları tarafından yazdırıldı. Başka bilinenler de var. Dışımızda gelen ve tarihimize kazınmış çirkinliklerden öte, kendi içimizden, kendi ellerimizle, kendi topuklarımıza sıktığımız kurşun izleride var. Onlar da biliniyor bilinmesine de, nedense üzerinde durulup ders çıkartılmıyor. Solcu tarihimizi kirleten sözüm ona solculuğu saymıyorum. Tüm çaba ve iyi niyet bir yana,Türkiye solculuğunun tarihi, aynı zamanda ‘’birlik diye birlikte olamamanın da tarihidir.’’ Türkiye solculuğunun tarihinde, her dönem sözü edilen ama, her ne hikmetse bir türlü başarılı olunamayan konuların ilk sırasında, ‘’Birlik ve birlikte mücadele ‘’ edememenin, bir araya gelerek beraber güçlenememenin anlaşılmaz sorunları var. Türkiye solculuğunun tarihinde, bir araya gelememe şöyle dursun, bir araya gelmek adına yapılan çabaların sonunda, bölüne bölüne çoğalarak güçten düşme, güçsüzleşme var. Güzsüzleştiğinde olsa gerek, temsil ettiğini iddia ettiği sınıf ve katmanlar nezdinde güven erezyonuna uğrayarak marjinalleşme var. Ne siyasi nede maddi bir alternatif olabilme imkanı var. Teoride hep kuyruğunu dik tutmaya çalışan,birlik ve dayanışmanın erdemlerinden söz ederek mangalda kül bırakmayan solculuğumuzun, iş pratiğe gelip dayandığında ‘’iki yakası ‘’bir araya gelmemiş, özü ile sözü her daim birbirine şaşı bakan ‘’düşman kardeşler’’ olmuştur. Birleşik Sosyalist parti(BSP) ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) bu konuda önümüzde duran en son iki olumsuz örnektir. Hemen çoğumuzun, birden fazla tanığı olduğu birlik toplantılarının başlangıç söylemi, ‘’kalıcı birlikteliğin ilkeselliğidir’’. Ortak İlkeler etrafında birlikte davranmaktır. Söylem bu olunca, sorununun aşılmaz olmadığı, kolaylıkla kotarılabileceği sanılır. Oysa bir süre sonra ortaya atılan ve ‘’vazgeçilmezimiz’’diye dayatılan‘’ilke’’lerin içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülür. Anti-kapitalist, anti-faşist olmak, özgürlükçü Kürk hareketine şaşı bakmadan ‘’adam’’ gibi soruna yaklaşmak gibi ana temalar unutularak, devrim sonrasının, çalışanlarına ‘’aş ve iş ‘’edinme meseleleri bile ilkesel sorunlar olarak masaya yatırılır. Tartışmalar uzadıkça uzar ve bir süre sonra da kendiliğinden sona erer ve sorun bir sonraki bahara kalır. Sosyalistler arası birlik sorununun geçmişi, en genel hatlarıyla budur ve bu geçmişin, geleceğe yönelik vaad edebileceği hiçbir umut ışığı da yoktur. HDP DENEYİMİ İLK’TİR, FARKLIDIR. Sözü uzatmadan söyleyeyim. HDP deneyimi en başta ‘’bileşenleri’’ açısından farklıdır. Bileşenlerinin nitelikleri, temsil yetkileri , daha da önemlisi siyaset yapma tarzları farklıdır. Kürt Özgürlük hareketi ve Kürt kimliğinin büyük bir özveriyle bileşenler içerisinde yer almasıyla ilk’tir.Farklıdır. Demokrasi ve özgürlük diye bir sorunu olanların önemli bir kesimini kucaklamış olması itibarıyla farklıdır. Bugün itibarıyla, HDP içerisinde olması gerekirken olmayanların, yakın gelecekte olmak zorunda kalacaklarının tüm koşulları bu çatıda altında mevcut olduğu için farklıdır. HDP bileşenlerini, ‘’etnik’’ ayrımcılıkla suçlayarak(!), kendilerini ‘’sınıf’’ mücadelesinin vazgeçilmezleri olarak görenler olduğu biliniyor. Bunlar, ‘’Özgürlük ve demokrasi’’ cephesinde yer almadıkları sürece, sınıflar mücadelesinde vazgeçilmez bir karşılıklarının olmadığını gördükçe bu çatı altında yerlerini mutlaka alacaklardır. HDP, Demokrasi ve Özgürlük diye bir sorunu olanların partisi oldugu iddiası ile yola çıktığını söylüyor. Bu anlamıyla HDP, Özgürlük ve Demokrasiye ihtiyacı olanların, nerede ve hangi siyasi parti içerisinde olurlarsa olsunlar, ötekileştirmeden kucaklayabilecek bir potansiyelin adı olmaya adaydır. HDP, en başta Sosyal demokrat parti ve çevrelerle, olması gerektiği gibi, hırlaşmadan ama tavizde vermeden hesaplaşabilirse eğer, gücüne güç katacak ve yakın bir gelecekte iktidar alternatifi bir konuma gelebilme koşulları en yüksek olan bir alternatifin adı’dır.. Umut veren bir çabanın ürünüdür. umut veren bir atmosferin orta yerinde doğmuştur.. ‘’Bu daha başlangıç’’ olsa bile son derece iyi bir başlangıçtır. Komplekse, kuşkuya ve korkuya kapılmadan yepyeni bir heyecanla desteklenip,korunup kollanması ve göz ucuyla bakarak,öylesine değil, dört gözle bakarak yürekle desteklenmesi, ezilen, horlanan, ötekileştirilen, herkesin kazancına olacaktır. HDP, Kurtuluşa kadar savaşmayı göze alanların kurtuluş partisi olmaya aday bir halk hareketidir. Başarısı hepimizin başarısı olacaktır...
|