Şuanda 79 konuk çevrimiçi
BugünBugün3658
DünDün6244
Bu haftaBu hafta17626
Bu ayBu ay17626
ToplamToplam10486050
HDP, BDP'yi aratır mı? PDF Yazdır e-Posta


12 Haziran seçimlerine ‘’emek-demokrasi ve özgürlük’’ bloku adı altında katılan BDP  siyaset sahnesinden çekiliyor.

Sosyalist Demokrasi Partisi( SDP) Sosyalist yeniden kuruluş partisi(SYKP) Sosyalist Parti(SP) Emeğin Partisi(EP) Ezilenlerin Sosyalist Partisi(EDP) Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile birlikte,  Hes, Yeşiller, bir kısım alevi örgütleri, LBGT ve  bireysel katılımlarla oluşan HDP siyaset sahnesinde.

HDP, Dil,din ırk, mezhep ve  cinsiyet  ayırımı gözetmeksizin ezilen, inkar edilen,yok sayılan,ötekileştirilen herkesin demokratik hak ve özgürlüklerini savunan bir Türkiye partisi olma hedefiyle yola çıktığını açıkladı.

Hiç şüphesiz, Kürt özgürlük hareketi  böyle bir oluşuma destek vermemiş olsaydı, bu girişim belki de gündeme bile gelmeyecek, gelse de ,tıpkı kendinden öncekiler gibi kadük kalacak, başarı şansının olup olmayacağı bile tartışılmayacaktı.

HDP bileşenleri içerisindeki Kürt dinamizminin varlığı, onun, önemli ve ciddi bir girişim olduğu anlamına geliyor.

Bununla  birlikte  bileşimi ‘’umut ‘’olarak görenler bir yana, acımasızca eleştirenlerde var.

Kürt özgürlük hareketi yada BDP’nin, durup dururken aldığı bu katılım kararın son derece riskli olduğunu söylüyorlar.

BDP çatısı altında önemli oranda kurumsallaşmış, legal siyasette uzmanlaşmış kadrolarıyla en zor dönemeçlerden başarıyla çıkmış olan bir hareketinin,’’marjinal’’ Türk solu ile yoldaşlığı  ona ne katabilir ki? Diyorlar.

Herşeyin sil baştan edilmek suretiyle zaman kaybına neden olacağından söz ediliyor.

Zaman kaybı bir yana, böyle bir bileşimin, Kürt  tabanında kuşkuyla karşılandığı/karşılanacağı , en azından muhafazakar Kürtlerin tepkilerine neden olacağını ileri sürülüyorlar.

Bunlar,iddialarına dayanak olarak, Altan Tan’ı örnek olarak gösteriyorlar.

BDP Diyarbakır milletvekili Altan Tan ve  temsil ettiği kesimin, bu  oluşum içerisinde  kendine  yer bulabilir mi? Diye sorup, bulamaz  diye yanıtlıyorlar.

Dahası, 2 Kasım 2013 de, Star gazetesinde yayınlanan, HEP’in kurucu genel başkanı Fehmi Işıklar’ın röportajı var.

Fehmi Işıklar ; ‘’… Türk solunun başarı ihtimali olsa Kürtler’in yüzüne bakmaz’’ diyor.,Son derece  ağır bir itham.

Fehmi Işıklar ‘ın ithamları bu kadarıyla kalsa iyi. Israrla devam ediyor., ‘’…Türk solu bugüne kadar Kürt gerçeğine sessiz kaldı ....Türk solu (1990’lı yıllarda) bölgede kesilen meşe ormanlarını bir göz önüne getirip ne yaptığına bakmalıdır. Sol ve sosyalist herhangi bir örgüt ya da partinin ortaya çıkıp ‘bütün meşe ormanları kesiliyor, bize de bir şey düşüyor’ dediğini görmedim Bunlar ağaç değil miydi?..... HEP in de aralarında il başkanlarının da olduğu 70’e yakın siyasetçi öldürüldü, faili meçhul oldu. Allah rızası için Türk solundan birisi gelip da yahu ‘haliniz, derdiniz nedir, ne yapabiliriz diyen olmadı ‘’diyor. Ve ekliyor. ‘’... BDP  Kürtlerden kaçıyor...’’

Fehmi Işıklar ‘ın,  HDP  bileşiminde son derece rahatsız olduğu çok açık. Rahatsızlığının birçok açıdan haklı yanları bulunsa bile,  kullandığı dil birleştirici olmaktan öte ayrıştırıcıdır. Fehmi Işıklar, adı geçen röportajını,  ‘’kuşkularım var, giderilmesi temennisi ile.....’ diye bitirmiyor. Oluşumu, daha başından mahkum ediyor. Ciddiye almıyor. ‘’başaramaz’’ diye kestirip atıyor.

Hal böyle olunca, HDP, birileri tarafından kıyasıya eleştirilip itham altında bırakılırken, bir başkaları tarafın dan da ‘’Umut’’ olarak büyük beklentilerin son ve olmazsa olmazı diye tanımlanıyor.

Öyle anlaşılıyor ki HDP, bir yandan,‘’Ne gereği vardı’’ diyenlerin kuşkularına,‘’evet gereği varmış’’ dedirtecek argümanlarla ikna edici cevaplar verirken,

 ’’Bu daha başlangıç’’diyenlerin de‘’umut’’larına mazhar olacak  adımları bir an evvel atması için adeta zorlanıyor.

HDP,Türkiye partisi olmak gibi kararlı bir iradenin temsil yetkisi  ile yola çıktığına göre, üzerine aldığı büyük sorumluluğun da mutlaka farkındadır.Farkında olmak zorundadır.

Dikkat edilirse eğer, HDP’ne yönelik övgü ve yergilerin birleştiği  ortak bir nokta var.

 Beklenti...

HDP, bu tür beklentilere nasıl cevap verecek?

HDP,BDP pratiğini  bir  üst boyuta çıkartabilecek  mİ?

HDP, üzerine aldığı bu büyük ve özverili görevi, salt TBMM’de değil,  meydanlara taşıyarak ‘’sözünün eri ‘’ olduğunu dostlarına da düşmanlarına da gösterebilecek mi?

HDP,   Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ın başlattığı ‘’utanç duvarı’’ protestosuna BDP’nin verdiği kitlesel desteği ülke geneline taşıyabilecek mi?

HDP, son günlerin çok tartışılan ‘’öğrenci evleri’’ konusunu, ‘’özel hayata ve bireyin özgürlüğüne müdahale’’ olarak gördüğüne göre, suni gündemlerin yedeğine düşmeden,  gençliğin sorunlarını, yüz binleri sokağa dökerek gündemi belirleyebilecek mi?

HDP, Ülke genelinde yürüteceği kitlesel eylemlilikle BDP pratiğini aşabilecek mi?

HDP, demokrasi ve özgürlükler uğruna mücadelede, BDP’yi aratmayarak, bu tabana, ‘’..yanılmışız, kuşkularınız  yersizmiş,bu parti bizim,hepimizin partisi‘’ dedirtebilecek mi?

HDP, Kürt özgürlük hareketi ve onun kitlesel partisinden aldığı bayrağı, Türk sosyalistleriyle birlikte sıkı sıkı tutarak daha da yükseklere dikebilecek mi?

HDP, bütün bunları yapabildiği oranda Kürtlerin ve Türk sosyalistlerinin, Türk devrimci-demokratların güvenini kazanacak, ‘’BDP kendisini riske etti ‘’diyen tespitleri taca atarak, kartopu misali büyüyecektir.

HDP’nin önünde duran büyük  risk, birlikte olmak değil, birlikte olanların samimi olup olmayacaklarıdır.

HDP, kırsaldan metropole, sokaktan  meydanlara uzanan, devrim-demokrası ve özgürlükler  uğruna mücadelenin   muhatabı konumuna yükseldiği oranda   umut olacak, erk’in alternatifi olacaktır.

HDP,Mutlak başarı şansı olan. Başarmaya mahkum olmuş büyük bir potansiyel gücün ideolojik temsilcisidir.

HDP bileşenlerinin azim ve kararlılığından çok daha ötesi, samimiyeti ,  bunun için gerekli oluyor. Aslolan da zaten budur. 

HDP, BDP’yi aratır mı?

Aratırsa vebali büyük olur.