Şuanda 364 konuk çevrimiçi
BugünBugün1811
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9535
Bu ayBu ay9535
ToplamToplam10477959
Flaş flaş: Haşhaşilerin it dalaşı devam ediyor PDF Yazdır e-Posta


Son günlerin haber başlıkları hep böyle. Her şey ve her konu ‘’flaş’’ haber,’’sıcak’’ gelişme yada, ‘’şok şok’’  diye duyurulur oldu. Bunlarla birlikte ‘’zamanlama manidar’’ sözünü de  unutmamak gerek.

Sadece soygun ve yolsuzluk haberleri değil,magazinde de böyle.

‘’Türkiye Türklerindir’’ diyen Hürriyet Gazetesi’nin ‘kamuoyuna verdiği bilgi(!)ye bakar mısınız. ’4 aylık hamile olan ünlü sunucu Esra Erol, sabah saatlerinde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı.’. diyor. Esra Erol adlı bir hanımın düşük yapması ‘’sıcak gelişme’’ olarak arz ediliyor. 

Garip bir ülke olduk. Her sabah baş döndürücü gelişmelere tanık oluyoruz. Olmaya da devam edeceğimiz anlaşılıyor.

İktidar ortağı koalisyon örgütleri (AKP-Cemaat) erken bir hesaplaşmanın içerisine girdiklerini geç fark ettiler. Hesaplaşmanın ‘’zamanlaması manidar’ mı değil mi bilemem ama, geri dönüşü mümkün olmayan bir kavganın orta yerinde oldukları çok açık. 

Kimsenin şüphesi olmasın, bu dalaşma her iki tarafın da ipliğini pazara çıkartacaktır.

Erken hesaplaşma diyorum çünkü: AKP ve Cemaat örgütlerinin on bir yıldır devam eden iktidar ortaklığı, ‘’Din ve dincilik’’maskesi altında yürütüldü. Ortak düşmanları vardı ve bunların tasfiye edilerek aşılması gerekiyordu.  Aştıklarına inandılar.  Korku duvarını aştıklarına göre, iktidardaki güçleri oranında pay almalarının tam zamanı olduğuna hükmettiler.

Kavganın çıkış nedeni buydu. Din maskesi adı altında dünyalıklarını arttırarak zıkkımlanmak isterken anlaşamadılar, birbirlerine girdiler.

Gazetelerde sıkça okuruz. Organize suç örgütü elemanları genellikle iş üstünde değil, iş bittikten sonra elde ettikleri ganimetlerin bölüşümü sırasında, aralarında çıkan anlaşmazlık üzerine birbirlerini ihbar ederek gammazlamak  suretiyle yakalanırlar.

17 Aralık’tan bugüne seyrettiğimiz manzara aynen böyledir.

 Şu an yaptıkları şey. Gayri kanunu yöntemlerle elde ettikleri mal, mülk,kariyer ve mevki paylaşımında anlaşamayarak birbirlerini ihbar ediyor,pisliklerini açıklıyor, ‘’ben yandım sende yanarsın’’ hırsı ile ellerindeki ‘’suç dosyaları’’nı yandaş basınları vasıtasıyla kamuoyuna ifşa ediyorlar.

Ahlak ve ahlaksızlık arasındaki tüm duvarlar yıkılmıştır. Etik değerler yerle bir edilmiştir. Dün ak dediklerine bugün kömür karası diyenlerin, çakma ‘’şeref ‘’ve ‘’haysiyet’leri ayaklar altındadır.

Bu kavga’nın ideolojik bir boyutu yoktur. Bu kavga’da, iktidar erkini topyekun ellerine geçirdiğine inanmış çeteler arası ganimet paylaşımı esastır.

Uzun vadeli stratejik hedefleri açısından her iki kesim arasında ciddi bir çelişkiden bahsedilemez.

Al birini vur ötekine.

Her iki çetenin sorumluluk kademesinde bulunan kişilerin bundan önce birbirlerine karşı ne dedikleri,birbirlerini nasıl göklere çıkarttıkları hafızalardadır..

Şimdi şikayet ettikleri yasaları birlikte hazırladıkları, daha düne kadar,‘’ne istediniz de vermedik’’ diye birbirlerine sitem ettikleri de biliniyor.

Cumhuriyet rejiminin anti-demokratik baskı ve inkara dayalı oligarşik yapısını hedef gösterip çürüyen yanlarını kullanarak sahte demokrasi vaatleri ile erki ele geçirenlerin ele geçirdikleri erki kullanarak yeni ve daha tehlikeli bir vesayet rejimi kurmak adına her türlü ahlaksızlığı meşrulaştıran bir sistem kurmaya çalıştıkları artık anlaşılmıştır.

Her on yılda bir tekrarlanan askeri faşist darbelerden söz ederek ‘’askeri vesayet’’rejimine karşı oldukları söylediler. Darbelerden çok çekmiş işçi emekçi, gençlik ve aydınların önemli bir kesiminin  beklentilerini kendilerince olabildiğince kullandılar.

Seçim meydanlarında kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen ‘’idam sehpaları’’nı yeniden kuracağız diye milliyetçi duyguları körüklediler. Bir yandan bunu yaparken, Kürt halkının özgürlük taleplerini ‘’din kardeşliği’’ temelinde çözmek adına sulandırmaya yeltendiler. Dini duygularını kullandıkları Kürt halkının barış ve kardeşlik umutlarını karartacaklarını sandılar.

’Kürt kardeşlerimizin sorununu biz çözeceğiz’’ demelerine karşın, ellerindeki büyük gücü,’’havuç ve sopa’’ olarak kullandılar.’’biz çözmek istiyoruz ama muhalefet engel oluyor’’ bahanesiyle sorunu sürüncemede bırakarak,  köklü ve kalıcı çözümlere  yönelik adımları ertelediler.

‘’Alevi çalıştay’’ları adı altında, alevilerin kronikleşmiş sorunları olduğunu sözüm ona kabul ettiklerine dair sahte mesajlar vererek, toplumun önemli bir kesimini büyük bir beklenti içerisine soktular.

Her seferinde yalan söylediler ve umut tacirliği yapmaktan çekinmediler ama bu arada da her türlü yolsuzluga çanak tutarak ülke kaynaklarını yakınlarına peşkeş çekerek habire semirdiler.

Paralel devlet diyorlar. Ortaklık bir işte paralellik olur elbette. Söyledikleri gibi devlet içerisinde paralel bir yapı aranıyorsa eğer, bunun bir ayağı cemaat ise diğer ayağı da AKP çetesidir.

Paris’de üç Kürt kadın militan katledilirken, ‘’örgüt içi  infaz’’ diye birbirleriyle yarışan iktidar ortağı çete mensuplarının, bugün kamuoyuna servis ettikleri cinayet belgeleri ellerinde değilmiydi ?       

Neden şimdi ?

Nedeni çok basit. Şan, şöhret, mal-mülk, kariyer ve mevki bölüşümünde anlaşamadılar ve birbirlerinin pisliklerini ifşa ederek taraftar kazanmaya çelişıyorlar.

Daha düne kadar ‘’muhterem hoca efendi’’dedikleri bir ip cambazı cahili, bugün, Allamut kalesi’nde ikamet eden Hasan El Sabbah  olmakla  suçluyorlar.

Başbakan tarafından haşhaşiler olmakla itham edilip katiller sürüsü ilan edilen eski ortagın elindeki kanın kendi elinde de olmadığına kimi inandırabilir ki ?

Haşhaşiler’le  on bir senedir iktidar ortaklıgı yapacak ve öküz ölüp de ortaklık bozulduğunda ‘’biz çok safmışız’’ yada ‘’dost modern darbe’’ ile karşı karşıya kalıp arkadan hançerlenmekten bahsedeceksin. Yemezler.

Canınız cehenneme…