Şuanda 217 konuk çevrimiçi
BugünBugün1702
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9426
Bu ayBu ay9426
ToplamToplam10477850
Suriye'ye giden TIR'lar... PDF Yazdır e-Posta


Siyasal iktidar,  freni patlayarak  kontrolden çıkan bir kamyon misali hızla üzerimize geliyor.

Nerede kime, ne zaman nereye çarpacak kestirmek olası değil.

 

Kontrolsüz gidişin kurallarından söz edilebilinir mi?

 

Adı üstünde, kontrolsüz gidiş...

 

On bir yıldan bu yana iktidar ortaklığı yapanların balayı dönemi bitti.  Birlikte yarattıkları canavar bu günlerde  her ik tarafı da  boğmaya başladı.

 

Mutlaka öncesi de vardır ama, 17 Aralık, bu çatışmanın görünürdeki halidir.

Demokrasi,insan hakları ve özgürlükler paravanasını kullanarak gelmişlerdi

Kendi demokrasilerini, kendileri için sınırsız  özgürlük alanları, kendileri adına, insan hakları tesis etmede büyük ‘’başarı’’lara imza attılar.

Yargı paketi,demokrasi paketi, çözüm paketi dediler. Ardı ardına açtıkları her paketin içende,  kendileri adına ‘’hediye’’ paketleri çıkarttılar.

 

Üç ‘’Y’’ ile mücadele edeceklerini söylemişlerdi.

’Yasaklar,yokluklar ve  yolsuzluklar’ı ülke gündeminden çıkartacağız ‘’demişlerdi.

Kendilerine engel olan, önlerini  kesen   tüm yasakları kaldırdılar. Yolsuzluk yapanlara savaş(!) açtılar. Bizim dışımızda yolsuzluğa asla meydan vermedik vermeyeceğiz sözüne sadık kaldılar.

Yoklukla mücadele derken, kendi yokluklarından şikayet ediyorlarmış.  Yolsuzluk yaparak yokluklarının da üstesinden geldiler.

 

Dünyalıklarını ‘’kazanmak’’ adına ‘’sinekten yağ çıkartma, uçan kuştan ‘’tüy’’kopartma gibi üstün maharetleri olduğunu öğrendik.

 

’Durmak yok, yola devam’’ dediler.

 

Misak-i milli sınırları ile yetinmeyerek, Bırakınız Orta-Doğu’yu, Güneydoğu asya’da Malezya ve Endonezya’ya, Ekvatorun kuzeyine, Singapura kadar gittiler. Uganda’da altın işletmeciliğine aracılık bile yaptılar.

 

Müslüman ve ‘’mübarek’’islam aleminin liderliğine soyundular.

İktidarın mali ve ekonomik olanakları, ‘’Muhteram Hoca efendi’’leri’nin ‘’manevi’’gücü ile kol kola girip, yağan yağmur altında birlikte ıslanarak, kutsal toprakları yahudilerden temizleyeceğiz hayaline kapıldılar.

 

Orta-Doğu’ya ‘’sultan’’olacaklarını sandılar. Büyük Orta-Doğu projesi(BOP) eş başkanıyız, bölgede yapmamız gereken görevlerimiz var derken, görülmeye değer bir ‘’öz güven’’leri vardı.

 

Kullanıldılar.

 

Her iki ortağı da aynı amaçlar uğruna,  ayrı ayrı kullanan güç merkezlerinin elinde şamar oğlanı oldular.

 

Şimdilerde, beceriksizliklerinin faturasını ödüyorlar. Uluslararası güç odakları tarafından ring’e çıkartıldılar. Birbirlerini yumrukluyorlar.

 

Kendi elleriyle yarattıkları canavarın salvoları altında ‘’ olmak yada olmamak’’ için kapışıyorlar.

Sadece iç politika açısından değil, dış politika’da da  bu böyle.

 

Bu gün Montrö’de başlayacak ve Cenevre’de devam edecek olan Suriye barış görüşmelerinin ilk günü.

 

Hep beraber göreceğiz.

 

Adana yollarında kaybolan TIR’ların izine Cenevre’de rastlayacağız.

 

Suriye barış görüşmeleri sırasında El Kaide ve Türkiye birlikte anılacak, görüşmelerin ana ekseninde El Kaide terörü ve buna destek veren ülkelerin en başında Türkiye konuşulacaktır.

 

Başta Suriye olmak üzere, El kaide’ye karşı ortak tavır konusunda anlaşan  El Malik’nin Irak’ı ve İran’da bu anlamda Türkiye’ye karşı cephe alacaklardır.

 

Türkiye adı geçen bölgede hızla yalnızlaşma yolundadır.

 

ABD rüzgarını ardına alarak Orta-Doğu seferine çıkan Tayyip Erdoğan iktidarı, rüzgarın ters yönde esmeye başlaması ile, kendi eksenine dönen rüzgar horozu’na dönmüştür.

Kendi şahsına münhasır hiçbir ağırlığının  olmadığı ortaya çıkmıştır.

 

Hal böyle oluca, Türkiye’nin, bölgede hızla yalnızlaştığı bir yana, yıllardır destek verip kol kanat gerdiği terör örgütlerinin bile hedefi haline gelmesi sürpriz olmayacaktır.

İran’la yapılan nükleer anlaşmanın yürürlüğe girmesi, başta ABD ve Batı’nın, İran’a karşı daha müsamahakar olmasına neden olacak, Türkiye’nin bölge üzerindeki hareket kabiliyeti önemli oranda kısıtlanacaktır.

 

Başta İsrail olmak üzere, ABD ve müttefiklerinin ehven-i şer bile olsa Başer Esad yönetimi ile artan diyaloğu da bunun cabasıdır.

 

Her gün yeniden  değişen dengeler göz önünde alındığında, yakın bir gelecekte, Türkiye’nin, teröre destek veren ülkeler listesine alınması bile yüksek sesle konuşuluyor olacaktır.

 

Öyle görülüyor ki, AKP parti sözcüsü Hüseyin Çelik’in ‘’TIR’ların nereye gittiği ve ne taşıdığı kimi ilgilendirir’’ sözü, sadece kendi başlarını değil,  herkesin başını ağrıtacaktır.