Şuanda 194 konuk çevrimiçi
BugünBugün1059
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8783
Bu ayBu ay8783
ToplamToplam10477207
Dallas dizisi devam ediyor... PDF Yazdır e-Posta


1970’li yıllarda  TRT’de yayınlanan ABD yapımı haftalık Dallas adlı pembe diziyi hatırlayınız.

Guniness rekorlar kitabına, en çok izlenen tv programı olarak geçmişti.   Bir aile dramını konu edinen dizinin yayınlanacagı Cuma günlerini heyecanla beklediğimizi hatırlıyorum. Tüm Türkiye de heyecanla beklerdi.

Tayyip Erdoğan ve Bilal Oğlan’ın ses kayıtları Dallas’ın rekorunu elinden alacak gibi gözüküyor.

Baksanıza daha şimdiden 4 milyon kişinin bu kayıtları dinlediği söyleniyor.

AKP’liler hariç ama. AKP’ye oy verenlerin yüzde sekseninin evinde internet  yokmuş.

Dallas ve Tayyip-Bilal dizileri arasında önemli benzerlikler var. Her ikisi de Amerikan yapımıdır. Politik içerikli rüşvet, dolandırıcılık, şantaj ve yolsuzluk var. Aile dramı derseniz o da var.

Sadece oyuncular farklı. İlkinde  JR, yani Larry Hagman, ikincisinde Tayyip, yani başçalan. Her iki dizide de inkar var. Bolca yalan var.  

Tayyip-Bilal dizisinde, Dallas’da  sıkça rastlanmayan yalakalara  daha sık rastlıyoruz. Ayrıntı gibi görülebilir ama değil. Yalakaların bu dizideki  önemi, bunların yüzde yetmiş oranında ‘’Türkiye’nin sesi’’olmasından dolayıdır.

Örnek olsun. Emine Şenlikoğlu adlı bir hatun kişi var.. Mektup diye bir derğinin genel yayın müdürü imiş. Kitapları bile var. İslamcı yazar diye biliniyor. Bir ara, “Başörtüsünü açarsak hangi şeref bizim yakamızda kalabilir’’ diye bir laf etmişti. Süs olarak taşıdığı başörtüsünü açarsa şerefsizliği ortaya çıkacakmış gibi, garip ama anlaşılır  vecizeleri ile meşhur  dini bütün islamcı bir  hatun…

Tayyip ve Bilal oğlan’ın son ses kaydı ile birlikte gündemin baş köşesine oturdu..   Twitter hesabından "Bu gün biri… kaset doğru olsa ne derdin? diye sormuş. Verdiği cevaba bakın,’’ Dedimki, dindarlar zekatini yoksullara ulastirmak icin başbakana vermişler olabilirler"

Evet,Yüzde yetmişinden de fazlası mukattesatcı-muhazafakar olan Türkiye’nin sesi( !) bu işte.

Bu ses Türkiye’dir.

Hal böyle olunca, 26 ocak 2014 de  60. yaş günü pastasını kesmeye hazırlanan bir başbakanın, ‘’hırsız vaaar’’ diye bağıranları çok fazla ciddiye alacağını sanmıyorum.

Emine gibi islamcı hatunların, M. Metiner, T. Şamil gibi yalakaların, Burhan Kuzu gibi TBMM anayasa komisyonu başkanı sözde Prof.’ların etkilediği bir ülkede Bilal oğlanlar çalmasın da ne yapsın.

Her gün yeni bir ses kaydı ile uyanan Türkiye’de  herkes konuşuyor. İktidar ve muhalefet cephesi karşılıklı gün boyu sataşıyor. Ses kayıtlarının Montaj olup olmadıgı konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. 

Doğru yada yanlış. Ortada ciddi söylentiler dolaşıyor. Bir ülkenin başbakanı, Başçalan olarak damgalanmış uluslararası ajansların diline düşmüş. Kimsenin yüzüne bakacak hali kalmamıştır.

Adı geçen ses kayıtlarının iki saat içerisinde gerçek olup olmadıgını tesbit edecek onca bilimsel kurum varken, neden bunlara başvurup gerçeğin aydınlanması için kimse kılını kıpırdatmıyor.

BDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın son derece basit  bir önerisi oldu. Tubitak yanınızda diyor. ‘’20 dakıka içerisinde  gerçeği ögrenmek mümkün buyurun gidin’’  Giden yok.

Bilim sanayi ve teknoloji bakanı Fikri Işık, cevap veriyor. Bilim bakanı olduğuna bakmayın, cevabı bilimsel değil. ’’gerek yok, ilk bakışta bu kayıtların sahte oldugunu hissettim’’diyor.

Bilal oğlan evdeki paraları sıfırlarken, Bilim ve teknoloji bakanı evde para kalmadıgını hissediyor ve adı geçen konuşmanın bilimsel verilerle incelenmesine gerek duymuyor.

Kimi gazeteciler, bu konuşmaların gerçek olduğu konusunda kuşku yok diyor.’’..

‘’…Evet bu kasetler söylenildiği gibi montaj olsaydı eğer şimdiye kadar Nasa’dan bile uzman getirtilir  ve Montaj oldugu ortaya çıkartılırdı. Buna yanaşmayanlar bu kasetlerin dogru oldugunu biliyorlar ‘’ diye ısrar ediyor. Aldırış eden yok.

Nazlı Ilıcak bile isyan ediyor, "..Ne MİT Yasası ne HSYK... Hiçbiri beni Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'ın konuşmaları kadar ilgilendirmiyor. Tam anlamıyla yıkıldım. Bu kadarını tahmin etmiyordum. Kusura bakmayın ama hiç kimse bu işin içinden "montaj" deyip sıyrılamaz. Konu, Yüce Divan'a intikal etmeli." diyebiliyor.

 

Cengiz Çandar daha da ileri gidiyor ve " Tayyip Erdoğan dönemi bitti bitmesine de ayrılışı ne zaman ve ne şekilde olacak henüz onu bilmiyoruz." diye yazıyor.

 

Sahibinin sesi, Sabah gazetesi ‘’TRT’nin Tayyip ve Bilal oğlanın ses kaydının montaj oldğgunu ispatladığını ‘’söylüyor.

 

Bozacının şahidi Şiracı hesabı…

 

Anayasa Prof. Burhan Kuzu, ‘’ bu kasetler doğru olsa bile buna halkımız inanmaz’’ diyor. Doğru söylüyor. Adam halkını bilmez mi ?  

 

Yapılan son anketler Burhan Kuzu’yu doğruluyor. AKP’nin oy oranı yüzde 40’ların üzerinde seyrediyor.

 

Meydanlar tıklım tıklım, ‘’kefenimizi giydik de geldik, öl de ölelim‘’ çığlıkları atılıyor.

 

Bu ses, ‘’devlet malı deniz yemeyen keriz’’ diye büyütülen halkımızın sesidir.

 

Bu ses, ‘’Allah ile aldatılan’’ların, İsyankar olma, Şeriatın kestiği parmak acımaz,  Allahın dediği olur’’ ninnileriyle büyütülenlerin sesidir.

 

Bu ses, dil,din irk ve mezhep ayırımcılığı esasına göre bölünüp parçalanarak çaresiz bırakılmış halkın sesidir.

 

 

Bu ses, Hukuk dediklerinde hukuksuzluk,demokrası dediklerinde diktatörlük, Kanun dediklerinde kanunsuzluk, kuvvetler ayrılıgı dediklerinde, kuvvetliler birliği demek istediklerini hala anlamayanların sesidir.

 

Bu ses, Yürütme’me organının işlevini, neyi nasıl yürüttüğünü göremeyecek kadar köreltilmiş yığınların sesidir.

 

Ve bu ses, ‘’atı alanın Üsküdar  Kısıklı’da konutuna sığınan hırsızı farkedemeyenler’’in sesidir.

 

Başın sağolsun vatandaş,’’ korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak’’