Şuanda 210 konuk çevrimiçi
BugünBugün1065
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8789
Bu ayBu ay8789
ToplamToplam10477213
Taşeron işçilerine nasıl bir iş sözleşmesi imzalatıyorlar? PDF Yazdır e-Posta


İş sözleşmesinden ziyade, bir ceza sözleşmesine benzeyen bu sözleşmede; işçi fikren yoktur. İnsan olarak değil düşük değerli bir meta olarak değerlendirilmiştir

Özelleştirme ve taşeronlaştırma Türkiye’de 90’lı yıllarda yaygınlaşmaya başladı. Yıllardır devletin yanlış uygulamaları ile yaşamak zorunda kalan emekçi sınıflara, kamu işletmeciliğine karşı müthiş bir propaganda ile sunulan; özelleştirme ve taşeronlaştırma emekçiler tarafından büyük oranda kabul görmüştür.

Adeta kapitalist sistemlerin kullandıkları devlet uygulamalarının vahşeti ve sömürülerinin acımasızlığı yeniden kandırılan emekçilere pazarlanmıştır.

Burjuvazi, artık resmen tek kutuplu bir dünyadaydı. Yıllardır kullandığı devletin üretim alanlarını terk etmesini istiyordu. Devletin sosyal üretim alanında dahi bulunmasına gerek kalmamıştı. Artık devlet eliyle sömürüye son verip, devletin elindeki her şeyi alarak üretimi doğrudan kapitalistlerin yapması gerekiyordu. Devlet sadece bu işlerin düzenleyicisi ve koruyucusu olmalı idi.

İşçiler, başında bu durumu anlayamayınca, daha önce de devletin sömürüsüne karşı çıkan solcu ve sosyalistlerin, özelleştirmelere karşı çıkmaları da işçiler içinde ciddi bir etki yaratmadı. İşçi sınıfı ile ilişkileri sınırlı olduğundan, her şeye karşı çıkan durumunda kaldılar. Burjuvazi Türkiye’de işçi ve emekçi sınıfların desteğini arkasına alarak tüm kamu mallarına ve kamu alanlarına kanun marifeti ile el koydu.

Başlangıçta ciddi bir tepki olmayan bu uygulamalar, küçük karşı çıkışlar başlayan, zaman zaman büyüyüp sertleşen mücadelelere dönüşse de ciddi bir karşı duruş oluşturamadı.

Ama geldiğimiz noktada sömürünün şiddeti daha iyi anlaşılmaya başladı. Türkiye’nin birçok yerinde ciddi tepkiler geliyor. Taşeron uygulamasına, sendikasızlığa karsı, hak alma sesleri yükseliyor.

Taşeron işçiliğinin anlaşılması bakımından elektrik enerjisi gibi önemli bir sektörde teknik eleman olarak çalışan bir işçinin “BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİNE” bir göz atalım.

* * *

İşçi, işverenin vereceği ve ELEKTRİK DAĞITIM ŞEBEKESİ ARIZA ONARIM VE BAKIM İLE HİZMETİ ALIMI İŞİ dâhil bütün yan işleri ve işin gereklerine dâhil ek görevleri yapmayı kabul ve taahhüt eder. Bu hizmetleri karşılığında belirlenen aylık ücreti dışında herhangi bir ücret talep edemez, etmeyeceğini kabul ve taahhüt eder.

- Bu madde, işçi herhangi bir ek ücret istemeden işe alındığı görevin dışında niteliği belli olmayan ek işleri de yapar demek. Görev tanımı olmadan, iş akdinde bir iş tanımı yapılabilir mi? Yapılan tanımın bir anlamı olabilir mi? Her işi yapan birine iş tanımın yapmaya gerek olabilir mi? İş tanımında sözleşme tamamen işverenin lehine sınırsız bir esneklik, içermektedir.

…işin niteliğinden veya iş organizasyonundan kaynaklanan zorunluluklar nedeniyle, yukarıda çalışma sınırları dâhilinde vardiya düzeninde değişiklik yapma, işçinin haftalık çalışma süresini 5 veya 6 gün üzerinden veya gece çalışması olarak planlama hakkı vardır.

- İşveren istediği zaman işçiyi istediği şekilde çalıştırabiliyor. İsterse ki, birçok işveren sürekli uyguluyor. İşçiyi 6.gün çalıştırıyor. Yani haftalık çalışma 5 değil 6 gün oluyor. Burada işveren vardiya ve haftalık çalışma ve gün sayısını istediği şekilde esnetebilmektedir.

İşveren, işçiye ilk 7 günlük zaman dilimi içinde haftalık çalışma süresini tamamladıktan sonra herhangi bir günde hafta tatili yaptırabilir…

…Bu vardiyalar halinde çalışma saatleri de işbu sözleşmenin 8. Maddesinde belirlenen ücrete dâhil çalışmalardır. Yapılan iş Elektrik Arıza Onarım Bakım İşi olduğundan; yemek ve istirahat molaları işin müsait olduğu zamanlarda çalışmanın olmadığı

- Vardiyalı çalışmalarda hafta tatili günleri vardiya değişimlerinde değişebilir. Ancak işçi haftalık çalışmasının bitiminde hafta tatili kullanır. İşveren istediği zaman değil. Hafta tatilini 10 gün sonra veremez. Verirse işçiye hafta tatili günü için fazla mesai ödemesi gerekir. İşveren bunu önlemek için, 8.maddede belirtilen ücret dışında para ödememeyi garanti etmek istiyor. Bu da yetmiyor işçinin çalışma zamanını orta yerinde verilmesi gereken yemek molasını ‘müsait’ olduğu ‘çalışmanın’ olmadığı saatlerde kullanır diyerek doğal ihtiyaçların giderilmesini bile istediği gibi esnetiyor. Bütün bunlar daha az işçi çalıştırmak, daha çok para kazanmak için işçilerden çalınan zamanlar oluyor.

Fazla çalışma yapılması halinde, işveren denkleştirme çalışması yaptırabilir, işçi buna muvafakat etmektedir

- İşveren işçinin vardiyasını, haftalık çalışmasını, hafta tatilini, yemek saatini esnetmesine rağmen fazla mesai hak eden olabilirse ona da sonra denkleştirme yaparım diyor. Böylece işveren daha fazla işçi çalıştırarak yapması gereken işi, işçilerin zaman ve alanlarını daraltarak, lehine esneterek kullanıp; hiçbir ücret ödemeden yapmaktadır.

Ücret zamları tamamen işveren takdirindedir

- Bu iş sözleşmesinin en ‘adil’ maddesi bu olsa gerek. Zaten diğer hakların tamamı da işverenin takdirindedir. Karşı savunmanın, birlikte hareket etmenin, sendikalı olmanın gücü kullanılmadığı müddetçe, çalışma yaşamı tek taraflı olarak işverenlerin kontrolünde kalıyor.

İşçinin yaptığı işin gereği olarak kendisine verilen araç telsiz servis bakımı alet edevat vs. her türlü malzemeyi itinalı olarak kullanarak herhangi bir şekilde kaybına veya hasara uğramamasına dikkat edecektir. Bunun aksi bir davranışta kayıp ve hasar derhal işçi tarafından tazmin edilecektir.

- İşyerinde doğacak herhangi bir olumsuzluğun bütün suçu işçiye ait oluyor. Herhangi bir malzemenin kaybı ya da kırılması durumunda maliyet işçiden kesiliyor. Böylece işveren yalnız işi değil, kullanılan malzemelerin amortismanını da işçiye yüklemiş oluyor.

Ayrıca faili bilinmeyen kırık ve zayii mal ve malzemenin; tazmin orantılı olarak o departman da çalışanlardan tazmin edilecektir.

-Faili meçhul’ kullanım problemlerinde ise bütün departmanı sorumlu tutulup amortismanı garanti altına alınıyor.

İşçi, çalışmakta olduğu yerde işe geç gelme, amirine karşı gelme, verilen görevi geç yapma veya yapmama kuruma veya firmasına zarar verecek tavır ve davranışlardan doğabilecek her türlü zarar ve ziyandan tamamen kendisi sorumludur. İşçi bu durumda kurum tarafından firmaya kesilecek her türlü para cezası aynen işçiden tahsil edilecektir.

- İşveren üst işveren ile yaptığı sözleşmeden dolayı, herhangi bir para cezası yerse bunu kendisi ödemeyip işçiye ödetmek istiyor.

SÖZLEŞMENİN EKİ OLAN DÜZENLEMELER: İşverenin işyerlerinde uygulanan performans ve verimlilik standartları, işyerleri yönetmelikleri, disiplin yönetmelikleri ve iş talimatları işbu sözleşmenin ekidir. Çalışan ekli düzenlemeleri okuduğunu ve içeriğini kabul ettiğini ve ekli düzenlemelerle belirlenmiş kurallara uyacağını beyan ve taahhüt eder.

- Bu sözleşmede yazılı hükümlerin ağırlığı altında ezilen işçiye, görmediği, okumadığı ve daha sonra işveren tarafından çıkarılacak yönetmelik ve uygulamaları peşinen kabul ettiği imza ettiriliyor. Sınırsız bir teslim alma demek yanlış olmaz.

ÜCRET TEVKİFİ: işveren, işçiye gerek iş güvenliği gerekse hizmetin sunumu bakımından zimmetle teslim ettiği her türlü ekipmanın zarar ziyanına karşılık olmak üzere, işçinin nam ve hesabına her ayın maaşının %5 ini geçmemek koşuluyla ücret tevkifi yapmaya yetkilidir.

Gerekçesi ve miktarı işveren tarafından tespit edilen bu kesintilere işçiden peşinen onay alınıyor.

CEZAİ ŞARTLAR: İşveren tarafından E.K.A.T.( Elektrik Kuvvetli Akım Tesislerinde (EKAT) Yüksek Gerilim (YG) Altında Çalışma İzin Belgesi Eğitimi) eğitimi aldırılmış, yetki belgesine sahip olmuş bir işçi, sözleşme süresi bitmeden, İş Yasası’nın 17. maddesine göre bildirimli (normal fesih, istifa) olarak veya herhangi bir neden göstermeden derhal tek taraflı olarak iş akdini sona erdirmesi halinde, şahsına ait E.K.A.T. eğitimi aldırılması için işveren tarafından yapılan giderler karşılığı olarak 5.000 TL (beş bin Türk Lirası ), İşi bırakmasından dolayı ve yeni bir personelin eğitimine kadar geçecek sürenin yaratacağı zararlar ve cezaların tazminini kabul ve taahhüt eder.

- İşçi sözleşme bitmeden istifa yoluyla da olsa işten ayrılırsa işçi gerilim yüksek elektrik işlerinde çalışmak için aldığı belgenin ücretinin maliyetinin kat be katını işverene ödemekle kalmıyor; ayrılmasından sonra eğitilecek personelden dolayı işverenin zararlarını da ödemeyi kabul ediyor.

İŞÇİ- İŞÇİ Sağlığı ve iş Güvenliği kurulunca yayımlanan emir ve talimatlara uymayı, İşverence verilen koruyucu ve önleyici iş güvenliği ve işçi sağlığı ekipman, alet ve edevatları kullanmayı şimdiden kabul etmiştir. İş Güvenliği ekipmanlarının kullanılmaması sonucu oluşacak iş kazalarında işçi sorumludur.

- Üretimin bütün olumsuzluklarından işçi sorumlu olduğu gibi iş kazalarında da işçi sorum tutuluyor. İşveren bu belgeyi imzalatınca bütün görevlerini yapmış oluyor. İşçiler ‘işçi sağlığı ve iş güvenliği’ hususlarında eğitilerek kazalar önleneceğine işçiler tehdit edilerek cezalandırılmaktadır. İşyerlerine alına işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları işyerindeki eksiklikleri gizleme ve kâğıt üzerinden ayarlamalarla uğraşmaktadır.

İşçi tarafından teslim alınan montaj, de montaj ve sarf malzemelerinin takibi ve idare ile işverenin mutabakatı neticesinde çıkacak farklardan dolayı her türlü cezaları ödemeyi kabul ve taahhüt eder.

- Sarf malzemelerini denetleyip takip edecek personel işe alıp malzemelerini garanti edeceğine, sahada çalışan işçiyi sorumlu tutarak cezalandırmaktadır.

İşçi, işveren ile imzaladığı sözleşmeye göre mücavir alan sınırlarında her bölgede çalışmayı ve gerektiğinde bölüm, birim ve alan değişikliğini şimdiden kabul eder.

- İşçinin çalışma dışında bir yaşamı ya da sorumluluğu yokmuş gibi düşünülmekte, aile ve sosyal çevresi hesap edilmeyerek her an her yerde çalıştırılmaya mecbur edilmektedir

İşçinin hatasından ve kusurundan dolayı kurum tarafından kesilen cezalardan İşçi sorumludur.

- Kesilen cezaların işçinin hatalarından olup olmadığı kim tarafından, neye göre tespit ediliyor?

İşçinin hizmet verilen kurum tarafından görev yerinin değiştirilmesi veya başka yere nakli istenilmesi halinde, işçinin işverenin, uygun başka işyerinde ya da varsa devam eden başka bir projesinde (öncelikle il sınırları içinde devam eden proje yoksa en yakın il sınırı içinde) çalışmayı peşinen kabul eder.

- İşçi işverene yalnızca aynı il sınırları içinde çalışma kabul etmiyor. İhtiyaç halinde başka illerde de çalışmayı peşinen kabul ediyor.

* * *

Aslında sözleşme maddeleri o kadar açık ki, yorum yapmaya bile gerek yok. Taşeron firmalar bu sözleşmeyle iş kanunlarını birçok yerde deldikleri gibi, kanunların bütün açık yanlarını, yorumlamalarını işçilerin aleyhine çevirerek sözleşme haline getirmişler. Tek taraflı olunca işveren her şeye kendisi karar verince, itiraz edecek bir karşı taraf olamayınca başka sonuç çıkmasını düşünmek saflık olur.

İşveren bu sözleşmede her şeyi kendi lehine esnetmiş, esnek çalışmanın çok vahşi, kaba yönlerini işçiler üzerinden uygulayarak aşırı karını temin etme yoluna gitmiştir. İş alanında ve çalışma yaşamının tamamında işsiz kalmayı göze almaktan başka bir özgürlüğü kalmayan işçinin durumu tam bir esarettir.

İş sözleşmesinden ziyade, bir ceza sözleşmesine benzeyen bu sözleşmede; işçi fikren yoktur. İnsan olarak değil düşük değerli bir meta olarak değerlendirilmiştir.

Bu sözleşmeleri inceleyince devletlerin neden işlerini özele, taşerona yaptırdığı daha iyi anlaşılıyor. Bütün mesele işgücünün ucuzlatılması, aşırı karın işgücü üzerinden temin edilmesine dayanıyor. Böylece çalışma şartları neredeyse 100 yıl gerilerin yöntemiyle kuralsızlaştırılarak sömürü azgınlaştırılıyor. Dünya değişiyor, bilim ve teknoloji ilerliyor. İşçilerin yaşamı geriliyor. Çalışma yaşamı ve çalışma alanı işverenin tam hâkimiyetine geçiyor.

İşin diğer bir ilginç yanı da, devletin işini yapan taşerona çalışan işçi, devlet tarafından görmemezlikten geliniyor. Devlet alt taşeronuna, iş kanununa uygun davranmasını, kamu hizmeti yapan işçinin haklarının da garanti altına alınmasını sağlamaktan kaçınıyor.

Artık taşeron işçilerin mücadele seslerini duyuyoruz. Böyle bir sözleşmenin uygulanması halinde, çalışanların buna karşı mücadeleden başka bir şansları da yok. Bu yüzden küçük, küçük mücadeleler çoğalıyor. Dünyada ve Türkiye’de gelecek işçi sınıfı mücadelesinin esas ekseni taşeron işçilerinin mücadelesiyle yoğunlaşacağını söylemek kehanet olmasa gerek. Bu anlamda bu iş sözleşmesi, taşeron işçiliğinin durumunu ve gelecekteki mücadele potansiyelinin anlaşılması bakımından değerlendirilmelidir…

* İbrahim Yalçın
Harb-İş Sendikası eski Yöneticisi