Şuanda 111 konuk çevrimiçi
BugünBugün1021
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8745
Bu ayBu ay8745
ToplamToplam10477169
Soma'ya cennet, Gezi'ye komplo... PDF Yazdır e-Posta


Soma katliamının  siyasal sorumluları, kurbanlarını avutmaya devam ediyor.

Cennet’e gittiler, şehit oldular, acımız büyüktür susun diye dil döküyorlar. Hepsi yalan, hepsi palavra.

Soma’da, 301 Maden emekçisinin, yerin bilmem kaç metre derinliğinde cansız bedenleri henüz soğumamışken, nikah masalarında eğlenerek birbirlerine mutluluk mesajları atanlar, kameraların karşısında timsah göz yaşları dökerek palyaçoluk yapmaktan hicap duymadılar bile.

Soma’da, cinayeti protesto edenler coplanıp gaz’lanırken.  Ne idüğü belirsiz din tüccarı bir kısım hokkabaz sarıklının bakan’larla kolkola girerek halka cennet’i rüşvet olarak vaadettiğine ekranlarımızın başında tanık olduk.

Sarıklı, cübbeli din tüccarı sırtlanlar  Soma sokaklarında polis korumasıyla dolaştılar. ’isyan etmeyin dua edin’dediler. Aynı sürülerin bundan öncede, ’İsyan edenlerin kafasını kopartın’’ dediklerini de biliyoruz.

Çağdaş dünyanın insani ve ahlaki değerlerinden nasibini almamış, orta-çağ karanlığının köhne dehlizlerinde gün yüzüne çıkmaya yürekleri yetmeyen örümcek beyinli ‘’din alimleri’’nin müslümanlık kisvesi   altında halkı uyutarak, egemen sermayeye peşkeş çeken gayrı ahlaki zorbalıkları diz boyu...

Bu akıl dışı çağdışı zihniyeti reddedenler  dinsiz,    bozguncu, bölücü ve potansiyel teröristler’  olarak yerlerde sürüklendi.

DİSK genel başkanı gaz’dan zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Çağdaş hukukçular kelepçelenerek gözaltına alındı. Gençler coplandı. İşçiler tekme tokat dövüldü.

Susun denildi. Katliam değil takdir-i ilahi denildi. Şehitler cennet’e(!) gitmiş. Arkalarından ağlanmaz, tahdir-i ilahiye karşı gelinmezmiş.

Baksanıza, Roboski’de katledilenlerin ardından tek bir söz etmeyen Diyanet İşleri Başkanı olacak ‘’müslüman müftü’’ bile  301 soma emekçisi adına camilerde hutbe okutuyor.

Utanmaz adam(lar)

Soma katliamı üzerine yapılan kayıkçı kavgası bitmek üzere,

Gündem değişiyor.

Sırada, Gezi’nin yıldönümü var.

Gerici iktidar’ın iddiası, Gezi’nin bir uluslararası komplo olduğu yönünde. Öyle olmadığı biliniyor bilinmesine de, öyle gösterilmesi, darbe teşebbüsü olarak lanse edilmesi işlerine  geliyor. Kışkırtıyor, provokatörleri vasıtasıyla cam-çerçeve kırılsın istiyor. Ekranlarına taşıdığı 5-10 kişilik organize kıtalarını öne çıkartarak onbinlerin öfkesini gizlemeye çalışıyorlar. Başarısız değil,yer yer başarılı da oluyorlar.

Bugün Gezi direnişinin birinci yıldönümü.

Örgütsüz başlayan ve hala da öyle olan özgürlükçü muhalefetin sokağa taşan öfke selinin de birinci yıldönümü.

Bugün, üzerine herşeyin konuşulmuş olmasına karşın, gereğinin yapılamadığı, derslerle dolu bir kalkışmadan, somut hiçbir dersin çıkartılamadığı, 8 canımızı toprağa verdiğimiz bir ayaklanmanın  yıldönümü.

Bugün, Burjuva düzen partilerinde olduğu gibi sol muhalif güçler arasındaki söz düellosu da devam ediyor.

Bir yıl sonra bugün, herkesin sokağa çıkması ve iktidarın protesto edilmesi isteniyor.

İstemek iyide, istenilen şeyin ne oldugu, kimlerle birlikte ve neyin nasıl kotarılacağı bilinmiyor.

Bilinmiyor demek belki haksızlık olur. Herkes ‘’ben biliyorum’’ diyerek kendi’’doğru’’larından bir adım olsun geri durmak istemiyor demek belki de daha doğru.

Birlik olmak, birlikte mücadele etmek ve birlikte kotarmanın kodları adına söylenen sözler, geçen dönemin küllenmeye yüz tutmuş, unutulması gereken olumsuz eylemleri öne çıkartılarak, kuşkular paranoya’ya dönüştürülerek demokrasi güçleri arasında yeni duvarlar örülüyor.

Gerçek ve kalıcı demokratik direniş odakları yaratarak mücadele etmek isteyenlere şaşı bakılıyor.   Sahte söylemli sözüm ona demokrasi tüccarlarından  medet umuluyor. Sonuçta da, gericiliğin güçlü bir alternatif olarak ayakta kalarak anti-demokratik pervasızlıklarına farkında olunmadan destek olunuyor.

Sorunlarımız büyük ve bir o kadarda kapsamlıdır, ‘’ Bunlar, binbir dereden su getirerek ‘karton’dan şato ’larını  koruma telaşı içerisinde olanların eseridir’’ denilerek , ayağımızdaki topu taca atıp oyun bozanlık etmemizi gerektirmiyor.

Sorun hepimizin olup, kalıcı çözümü hepimizin ortaklaşa ve sorumlu çabasıyla aşılacaktır.

Gezi direnişinin birinci yıldönümünde sorunlarımıza daha çok sorumlulukla köklü çözümler üretmek temennisiyle Gezi direnişine bin selam olsun.

Soma’da Cennet’i vaad eden gerici zihniyeti, Gezi’de komplo çığırtkanlığı yapan işbirlikçi ideolojiyi derdest ederek tarihin çöplüğüne atmanın başka yolu yok.