Şuanda 336 konuk çevrimiçi
BugünBugün1112
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8836
Bu ayBu ay8836
ToplamToplam10477260
Şimdi tam zamanı... PDF Yazdır e-Posta


‘’Cumhur’’ başkanını seçti. İkinin birini tercih etti. Birbirine benziyorlardı biri seçildi.

‘’Cumhur’’ başkanını seçti seçmesine de, Kazanan halkların adayı oldu. Resmi seçim sonuçlarına aldırmayınız. Dipten gelen dalganın yaklaşan uğultusuna kulak kabartınız. Dipten gelen ve uğultuyla yaklaşan halkların öfke ile karışık özgürlük haykırışlarının netleşerek anlaşılır olması, çok çalışmak, daha fazla mücadele etmemize bağlı ve onunla doğru orantılıdır. Seçim sonuçlarında çıkartmamız gereken ders bu olmalı.

Seçim bitti ama tehlike bitmedi. Tehlike eşikte duruyor.

Işid terör örgütünün; Başta ABD, Katar, S.Arabistan, Ürdün özellikle de Türkiye tarafından örgütlenen, korunup kollanan, Orta-Doğu’nun yeniden reorganizesi için piyasaya sürülmüş en uygun‘’truva atı’’ olduğu söyleniyor.

Doğrudur. Işid, tam da böyle bir örgütlenmedir.

Bu durumda, Işid’i, kimilerinin görmek istediği gibi,   başı bozuk, işsiz güçsüz  sokak serserileri olarak hafife almak, küçümsemek büyük yanılgı demektir.

Ciddiye almak, önemsemek ve sonuç alıcı somut önlemlerle karşı durulması  gerekiyor.

Uluslararası güç odakları ve İslami gericiliğin,  profesyonelce  organize ederek ağır silahlarla donattığı vurucu güçleri İşid’e karşı, O gücü örgütleyen,örgütleyerek mazlum halklara saldırmasına ön ayak olanların siyasal merkezlerinde yapılan protesto eylemlerinin tek başına sonuç alıcı olmayacağı bilinen bir şey. En azından kısa vadede bu böyle..

Sokak gösterileri ve genel geçer medyatik protestoların önemsiz olmasından bahsetmiyorum. Bu tür protesto eylemlerinin kısa vadede saldırganlığı durdurmaya yetmediğini, yetmeyeceğini anlatmak istiyorum..

Görsel ve yazılı medya’da görüyor, takip ediyoruz. Dünyanın dört bir köşesinden binlerce savaşçı Türkiye üzerinden önce Suriye’ye ardından Irak’a geçiyor. Uluslararası kamuoyunun gözü önünde etnik ve mezhepsel temizlik yapıyor. Sokak ortasında insanlar boğazlanıyor,dağlarda aç-susuz kalan on binlerce masum insan açlık sınırında kurtarılmayı  bekliyor.

Suriye ve Irak’ta tam bir insanlık dramı yaşanıyor.

Işid’i organize eden uluslararası emperyal güçler ve gerici odakların uzun vadeli hesapları  farklı farklı olsa bile, an itibarı ile ve yakın gelecekteki hesapları  tam bir uyum içerisindedir.  

Baksanıza ABD Başkanı Obama baklayı ağzından çıkarttı bile.’’ Işid’ın Suriye ve Irak topraklarında hilafet devleti kurmasına izin vermeyeceğiz’’ derken ‘’...ammaaa, oradaki boşlugu doldurabilecek dostlara ihtiyacımız var’’ demeyi de ihmal etmiyor.

Başkalarını bilmem ama, Türkiye’nin halkçı, devrimci, demokrasi ve özgürlükçü güçleri Obama’nın ne demek istediğini gayet  iyi biliyor.

Adam açık konuşuyor. ‘’Ya ben yada Işid’’ diyor.  ‘’ Ölümü göstererek sıtmaya razı ‘’ olunmasını istiyor.

Türkiye’nin sosyalistleri, halkçı-devrimci- özgürlükçü  güçleri ABD kadar AKP gericiliğinin de  Orta-Doğu’daki niyet ve beklentilerinin genel olarak farkındalar.

Farkındalar çünkü, AKP gericiliğinin  ülke topraklarını katil sürülerine ve uluslararası gericiliğin ‘’ konuk evi’’ne çevirdiğini gayet net bir şekilde görmektedirler..

Geliyorlar. konaklıyorlar, silahlanıyorlar ve ellerini kollarını sallayarak katliam yapmaya gidiyorlar. Ölülerine sahip çıkılmıyor ama yaralıları Türkiye’de tedavi ediliyor. Bugüne kadar on binlerce katil bu şekilde sınırı geçti ve geçmeye de devam ediyor.

Işid şu an itibarıyla Suriye’nin kuzey ve kuzey doğu’sunu Musul’a bağlamak istiyor. Bunu başarabilmesi için aradaki Al Hasakan vilayetinde düşürmesi gerek. Bu durumda, Halep’le Musul hattı arası tamamen ‘’temizlemiş’’ olacak ki,, Musul ile Suriye’de kontrol ettiği  bölgenin iletişimini kolaylıkla sağlayabilsin ve G.Antep’den başlamak üzere Mardin sınır boyuna kadar Türkiye ile sınır komşusu olabilsin.

AKP gericiliği Işid ile sınır komşusu olmaktan rahatsızlık duymuyor. Parti yetkililerinin demeçlerinden bunu rahatlıkla anlamak mümkün. Onlar, Işid’li kandaşlarının kendileriyle sınır komşusu olması halinde Rojava devriminin yok edilmiş olacağını bildikleri için rahatsızlık duymuyorlar.

Suriye’de Rojava, Irak’ta kurtarılmış Kürt bölgelerinin savunulması, en başta Kürtlere, Ezidilere, Türkmenlere, Şii Araplara düştüğü kadar Türkiye’nin sosyalistlerine, devrimcilerine de düşüyor.

 Mazlum halkların can ve mal güvenliklerinin sağlanması, Suriye ve Irak’lı demokrasi ve özgürlükçü güçlerinin elde ettikleri başarılarının kalıcılaştırılması, kendi öz güçlerinin çabaları kadar devrimci, sosyalist güçlerin çaba ve katkılarına da bağlıdır.  

AKP gericiliğinin planlarını bozmak, Işid katillerini durdurmak, emperyalist patronlarının hedeflerini alt-üst etmek için, Enternasyonal dayanışmayı ete-kemiğe büründürmek, Bunu soyut söylemler ve medyatik sloganlarla sınırlamadan, pratik hayatın tam orta yerinde somut eylemlerimizle ete-kemiğe büründürmemiz gerekiyor.

Bekleyip görmek gibi bir lüksümüzün olmadığı çok açık. Şikayetçi olmak yetmiyor, müdahaleci olmak gerekiyor.

Hep söylüyoruz. Sermayenin uluslararasılaştığı bir dünya sisteminde, emeğin de uluslararasılaşması gerektiğinin altını çiziyoruz. Emeğin uluslararasılaşması demek, dayanışmanın da uluslararasılaşmasını doğurur.  Sözlerimize sahip çıkmak, tespit ettiğimiz teorik belirlemelerin takipçisi olmak gerekiyor. Bunu pratik hayatın içerisinde sınamak gerekiyor.

O gün bu gün olmalı. Şimdi tam zamanı....

Suriye’de  Esad’ın dikta rejimini değil, Rojava devrimini, Irak’ta Maliki gericiliğini değil Kürt özgürlüğünü pratik yaşam içerisinde savunmanın, teorik belirlemelerimizi hayatın kızgın pratiğinde test etmenin şimdi tam zamanı...

Suriye’de Rojava, Irak’ta Kürt devriminin yenilgisi, Bırakınız Orta-Doğu’yu, en başta Türkiye’nin demokrasi ve özgürlükçü halk hareketinin de yenilgisi demek olacağının  bilinciyle hareket etmek ve Şimdi tam zamanı diyenlerin daha fazla zaman geçirmeksizin bir araya gelme zamanı geldi de geçiyor bile.

’Biz Gümüşhaneli Alperenler olarak PKK’lı kardeşlerimizle birlikte Türkmen kandaşlarımızı korumak için IŞİD’e karşı korumaya hazırız’’ diyenlerin olduğu bir ülkenin devrimcileri olarak ‘’ Bizler yurt dışında yaşayan devrimciler olarak Suriye ve Irak’ta Kürt yoldaşlarımızla birlikte IŞİD’e karşı hazır ‘’değil miyiz ?

Sözün bittiği yerdeyiz. Öyleyse ne bekliyoruz?

Şimdi tam zamanı değil mi?