Şuanda 210 konuk çevrimiçi
BugünBugün1065
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8789
Bu ayBu ay8789
ToplamToplam10477213
Kadın kıyımı karşısında içselleşmiş duyarsızlık PDF Yazdır e-Posta


Şengal'de dünyanın gözü önünde büyük insanlık faciası yaşanıyor. Dünya sağır, dünya dilsiz…

Şu ana kadar binlerce Ezidi  katledildi. Yüzbinlerce insan yerlerinden yurtlarından edildi, binlerce kadın, genç kız İŞİD çeteleri tarafından kaçırılarak esir edildi. Bine yakın çocuk açlıktan susuzluktan yaşamını yitirdi. Ezidilerin kutsal mekanları yerle bir edildi. Şayet YPG de üç yıldır bölgede örgütlenme ve mücadele deneyini geliştirmeseydi ve halkının imdadına HPG , YJA Star güçleriyle birlikte yetişmeseydi katliamın boyutları bundan daha büyük olabilirdi.

 Kadınların İŞİD çetelerinin eline sağ düşmeden intihar etmek için yanlarında bıçak taşıdığı bir dönemdeyiz.

Uluslar arası İnsan Hakları kuruluşlarının BM’nin İŞİD katliamları karşısında anında tavır alarak ciddi bir müdahale geliştirmemesi göbekten bağlı oldukları Emperyalist çıkarların muhtevasını ve nelere kadir olabileceğini yansıtmaktadır. Böyle bir katliam bu kadar kısa bir sürede ve bu hızla dünyanın hiç bir yerinde yapılamazdı.  Birazcık dünyadaki siyasal gelişmelerden haberi olan ve ekenomiden anlayan bir insanın kolaylıkla anlayabileceği gibi bölgeye her nasıl olursa olsun yeni bir ayar çekme çabası İŞİD’i doğurmuştur.

 İŞİD Musula girdikten sonra Şengal, Maxmur ve Güney Kürdistana saldırmıştır. En son olarak Ezidilerden sonra Kerkük’e bağlı olan, nüfusunun coğunluğunu Kakailerın oluşturduğu Dahuk nahiyesine saldırmıştır. Yine kutsal yerleri bombalamıştır. Ancak bu kez Tüm Kürdistan savunma güçlerini karşısında görmüştür.

 Bölgeden gelen son haberlere göre 3 Ağustostan bu yana  250 000 kişi göçe zorlandı. Hristiyanların en yoğun yaşadığı Karakuş’u da ele geçiren çeteler onbinlerce Hristiyanın yollara dökülmesine neden olmuştur.

Sadece sert demeçlerle katliamların önünün alınamayacağı çok açıktır. ABD’nin ve son olarak da İngiltere’nin Kürt Ulusal hareketi silahlı güçlerinin Kürt halkının  savunmasında ortak hareket etmesi ardından devreye girmesi İŞİD’i şimdilik durdurma amaçlıdır.

Diğer yandan İki yıldır bölgede örgütlenerek Emperyalist çıkarların istikametinde eylemler yapan bu çetenin alenen etnik soykırım yapmaya başlamasını aval aval seyreden bir insanlıkla karşı karşıyayız. İnsanlığı dünya çapında tehdit eden en büyük tehlike bu içselleşmiş duyarsızlıktır.

Göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir süre içinde yüzlerce  Ezidi Kadınlarının köle gibi satılmasını, kara çarşaflar içinde cariyeleştirilmesini anında öğrenen dünya insanı ‘’bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’’ mantığıyla hareket etmektedir. Bu zihniyet ne yazık ki Kapitalizmin dünya ölçeğinde geldiği seviyeyi yansıtmaktadır.

Para sisteminin bu günkü dünyada geldiği düzey gerçekten insanlık adına korkutucudur. Zira insanlığın bu güne taşıdığı bütün değerlerin alt üst edildiği bir dönemi yaşıyoruz. Kapitalizim girdiği bütün alanlarda maddiyatçılığı körüklemiş manevi değerleri yıkıma uğratmıştır.  İyilik ve kötülük anlayışları dumura uğramış bir toplum gerçekliği yaratmıştır. Insanlık en büyük çöküşü bu alanda yaşamaktadır. Geçmişte yaşnan Yahudi ve Ermeni soykırımlarını düşünün dramın boyutlarından yıllarca sonra gerçek anlamda haberi olan uluslar arası camiada bile etkisi nasıl yıllarca sürmüştü.

Bu gün  dünyadaki her gelişmenin anında insanların bilgisine sunulabildiği teknolojik çağda yaşamamıza rağmen katliamlara karşı duyarsızlığın tavan yapması sistemin insandan kopuşunun bir göstergesidir.

Büyük çoğunluğa hükmeden küçük bir azınlığın hakimiyetinde bir  para çarkı var ve dünyadakı her gelişme bu çarkın cıkarına ve işleyişine ayarlanmış durumda, İnsanlık ve toplum çıkarlarından söz edilmesi bile…

Yoksa Birleşmiş Milletlerin ve Uluslar arası İnsan Hakları kuruluşlarının çoğunlukla çeşitli inançlardan Kürtlerin , Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde yaşanan bu insanlık vahşeti karşısında ufak tefek gıda yardımı girişimleri dışında büyük tepki göstermemelerini neyle açıklayabiliriz. Maxmur kampında İŞİD’in saldırıları karşısında en büyük hezimeti yaşayan bu kurumların kendileridir. Bu saldırılar Birleşmiş Milletlerin tümüne yapılmış sayılırken bu ülkelerin hiç biri Türkiye dahil Gazze’de gösterdikleri tepkiyi bile göstermemişlerdir.

 Burada yaşayan insanlar kendi güçleri ve olanaklarıyla güvenli alanlara çekilmektedirler.

Bu gün dünyanın gözü önünde yapılan toplu insanlık ve kadın katliamlarının gerekçesi ;  Orta doğuda yapılacak yeni düzenlemenin önünde direnebilecek her alanın yerle bir edilmesi bu yolda kapitalin doğasına ters işleyen, direnişçi kültürü besleyen şeref, onur gibi kavramların da bir daha dirilmemek üzere toprağa gömülmesidir. Kadınlara ve çocuklara yapılanların insanlık vicdanını anında harekete geçirmemesi altında yatan en büyük neden budur.