Şuanda 283 konuk çevrimiçi
BugünBugün1094
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8818
Bu ayBu ay8818
ToplamToplam10477242
Zanaatkar ya da sanatkar PDF Yazdır e-Posta


Kırsal kesimdeki ve o alandaki kasabalarda dahil yetişmiş uzman eleman ve usta düzeyde insan çok çok az, sanat okullarının beceriksizliği mi,  yoksa çıraklık eğitiminden mi bilmiyorum, ancak, demircisinden alüminyumuna, pencerecisinden  duvar ustasına ve boyacısına kadar, hepsi vasıfsız insanlarla dolu.

Köyümde, imarlı ve EU standartlarında bir ev yaptırdım, mantolama denilen ısı yalıtımını sistemini uyguladım. Bu zaman sürecinde pencere ve kapıların bazılarının değişimi ve ayarlama gerekiyordu.

Pencere demirlerini, köylerde vida ile pervazlara sabitleşmeye alışmış ustalar, “abi ya biz hep böyle yapıyoruz” diyor. Boyacısına bahçe duvarını boya dedim, ne kadar yeşillik varsa, boyanın rengine boyamış. Elinde tek fırça ile sıçratarak, domates ve biberleri adeta renklendirmiş. Sucusu da ve elektrikçisi de öyle, bir işe, üç defa materyal getirmeye dükkanına gitti sonunda ben yaptım işi. Duvara lastikli boru kelepçesi tak diyorum burada yok, diyor, ben getirdim takar mısın diyorum, o yine böyle daha iyi oluyor diyor. Bildiğini okumaya devam ediyor.

Avrupa standartlarını kabul etmiş bir ülkede, sadece yasasını çıkarmak yetmiyor,  uyum kurslarıyla teknolojik gelişime ayak uydurulması gerekiyor. Yapı ustası, elinde tek keser, testere ve maladan oluşan iş düzenini bırakması, makinalarla kendisini tamamlaması gerekir. Kullandığı araçla kaliteli iş ve üretim yaptığını ispat etmelidir. Yanlış ve hatalı işçilik, tamamlanmayan işçiliktir. İşin sağlam ve pürüzsüz teslimine kadar yapılan süreçte, uygulamaya, sanatı icra etmek denir.

 

Sanatını doğru icra edemeyen, esnafın ve diğer çalışanların beceriksizliği yüzünden, tam beş yıldır, inşaatı bitiremedim. Her yıl izin süremi, iş yapamayan esnafla uğraşmak, onların, yaptığı işleri düzeltmekle geçiyor. Bu anlamda zamanım ölüyor, değer olarak, aşırı para harcanmasına sebep oluyor. Yapmak istediğim sosyal çalışma, yazı yazma, okuma ve belgesel hazırlama işlerimi gelecek yıllara sarkıtıyorum.

İyi yetişmiş kalifiye eleman ve aletlerle bu sorun ortadan kalkmış olacaktı. Yaparız abi, ederiz abi, gibi uyutmalarla zamanı harcamayacaktık. Söz, geçerliliğini kaybetmekte sürekli ihlallerle,  yalancılık resmileşmiş, günlük kullanım halini almış oluyor.

Eğitilemeyecek insan yoktur yeter ki, üzerinde durulsun. Bu anlamda, Çorum, Sungurlu, esnaf ve zanaatkarlar odasını genelde, tüm Türkiye odalarını, görev yapmaya devam ediyorum. Eğer olamaz kardeşim diyorlarsa, örnek ortada, Sungurlu sanayisinden sayısız beceriksizlik örneği gösterebilirim.

İş kazalarının arttığı ülkemizde, bu, kalifiye olamama ve eğitimsizlik, düzenin, insan hayatını paranın önüne koymasındandır. Her şey birbirine bağlıdır. Önce para, sonra yine para, sonra belki, İNSAN’ mı denmek isteniyor? Ya da gerçekten öyle mi?