Şuanda 371 konuk çevrimiçi
BugünBugün2744
DünDün2340
Bu haftaBu hafta7066
Bu ayBu ay7066
ToplamToplam10475490
devrimci katili m. urala cevap 6 PDF Yazdır e-Posta


Cevap.5 de yazdım. Mihrac Ural ile aramızdaki tartışmalar; MİT tarafından yıllardır  bilinen ve açıga çıkmış olan ilşkiler ve yoldaşlar’ın güvenligi ile ilgili tedbir alınmaması üzerine yogunlaşmıştı.              

KKH Cumhuriyeti’ne gidilmeden bir kaç gün önce, Mihrac Ural tarafından bir ‘ ‘ MK toplantısı’’ önerisi oldu.   Surıye’de bulunan MK üyeleri( Mihrac,Zafer ve ben) oturup konuştuk. ‘’..Evet tedbir almakta geciktik ama onemli degil, bunu telafi ederiz. Zaten, polis’in hakkımızda bildigi Fazla  birşey yok .Cemal yoldaş’da ele geçen isim ve adreslerin hiçbirisi önemli degil.Bunlar zaten içeri girip çıkan ve şu an örgütümüzle  ciddi ilişkiler içersin de olmayan insanlar’’ oldugunu anlattı.  Ben bu duruma itıraz ettim. Bu isim ve adres listesindeki isimlerin bana verildigi zaman çok önemli  oldugu söylenmişti’’ deme’ me ragmen, ‘’ önemli olmadıgı’’ anlatıldı. Ve  kendi önerisini açıkladı. Mıhrac Ural tarafından önerilen teklif üzerine harekete geçtik.                

Birinci öneri aynen şöyle: ‘’ Polisi oyalamak ve zaman kazanmak,bu zaman içersinde  bazı yoldaşları( özelli’ke  KEMAL YILDIRIM) Orta-Dogu’ya çekerek güvenliklerini almak için MİT’na  bir mektup yazarak, KAFALARINI İYİCE KARIŞTIRALIM ve onlar, yeni haber(!)  beklerken  biz, içerdeki yoldaşları çıkartalım.’’ Mihrac’ın birinci önerisi aynen buydu ve kabul ettik.                

Oturup bir mektup yazdık ( Mihrac,Zafer ve ben) mektup’ta Lübnan’daki kamplar ve o kamplarda bulunan ‘’militanlarımız’’dan bahsederek, hangi kamp’ta kaç kişi kalıyor(!) onları anlattık. Hemen belirteyim ki, 1983 tarihinden itibaren  örgütümüzün Lübnan’da ne bir kamp’ı vardı nede, Lübnan sahasında tek bir yoldaş bulunuyordu. Hiç kimse yoktu.  Oysa biz, şmdi ismini hatırlamadıgım on’larca kamp ismi yazarak, bunların herbirisinde 50, 100,250 vs diye 1.000 -1.500 civarında militanımız oldugunu ve bunların hepsinin de yakında  ülkeye yollanacagını, her eyleme hazır ve hertürlü egitimden geçmiş olduklarını yazdık(!). Bu mektup yazımı sırasında, Mihrac, Kamp’lardaki militan sayısının yüksek olmasını istiyor ve habire yüksek sayı  telefuz ediyordu. Zafer ve ben buna itiraz ederek, her seferinde Mihrac’ın söyledigi rakamları yarı yarıya azaltıyorduk. Buna gerekçe olarak da ,Polis’in bu rakamlara inanmayacagı ve kendileriy’le ‘’ dalga geçildigi’’nin farkına varacagı idi.   Sonuc’ta , abartılı da olsa, 1.000 – 1.500 civarında sayı’da karar kıldık, mektup’u Lazkiye postahanesinde yolladık.  Mihrac, bunu inkar ediyor. Varsın etsin, önemli degil. Yazdıgım her şeyin dogru oldugunu gösteren, bu mektup’tan sonra yapmış oldugumuz ‘’ telefon görüşmesi sırasındaki ‘’ Mihrac Ural’ın el yazıları’’  var. Bu el yazılarından, böyle bir mektup’un ‘’ birlikte yazıldıgı’’ zaten açık açık belli oluyor.( Az ilerde bu konuya deginecegim)          

İkinci  öneri  Şöyle;  Gönderilen bu mektup’tan sonra telefon edecegiz ve Mektup’a inanılıp inanılmadıgını anlamaya çalışacagız ve ‘’ zaten bilinen kendi isimlerimizi de , MK üyeleri diye bildirecegiz, ayrıca Türkiye’ye geliyorlar diye  rastgele birkaç tane isim söyleyerek, MİT’nı  iyice ikna etmiş(!) olacagiz. Mektup olayının üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra,  MİT’na telefon etmek için yeniden toplandık. ( Mihrac,zafer ve ben)          

Telefon açmadan önce, bir’’ isim listesi’’ yaptık.   Bu isim listesi tamamıyla Mihrac tarafından önerilmiştir. Liste’yi  yazı ya döken benim           Hazırlanan bu listesindeki isim’ler aşagıda’dır. Bu listedeki isimlerin( kendimiz dışında) hiçbir tanesini o güne kadar ne  görmüşlügün vardır ne de böyle kişilerin varlıgından haberim vardı.Aradan bunca zaman geçti ve ben,  Bu liste’de adı geçen kişileri  hala tanımam bilmem. Bu isimleri,  ’’.. gerçek isimler degil’’  diye  veren, Mihrac Ural’dır.

Mehmet KOÇ

M.Ali PINAR

Ramazan BAYRAM

Mithat DENİZ

Refik BUGDAYCI

Gülperi (fatma)

Ali YILDIRIM

Garıp DURMAZ

Arif KOÇ.............            

Bu  kişiler’den;  Mehmet KOÇ, M. Ali PINAR ve  Refik BUGDAYCI’yı paris’e geldikten sonra tanıdım. Tanıdıktan sonra da uyardım.Bu kişilerin konuyla ilgili açıklamalarını  bu site’de yayınladım.            

Bunların dışındaki, Ramazan BAYRAM, Mithat DENIZ, GÜLPERİ,(fatma)) Ali YILDIRIM, Garıp DURMAZ  ve Arif KOÇ’un kim olduklarını hala bilmem . Buradan sesleniyorum Bu isimler gerçek mi?  Sahte mi?  Ben gerçek olduklarını duydum. ( Tıpkı, sahte oldugu söylenen fakat sonradan  gerçek oldugu anlaşılan Mehmet KOC, Refik BUGDAYCI ve M.Ali PINAR gibi) Ama hala hiçbirisine ulaşabilmiş degilim.  Bu arkadaşlar istedikleri taktirde bana ulaşabilir ve geniş bilgi alabilirler. Mihrac Ural’a  da  sormaları gerekiyor. MİT’na  isimlerinin neden verildigini sorup ögrenmeleri gerekiyor. Bu arkadaşlar da,  M.Koç ve Refik Bugdaycı gibi Mihrac’a muhalif olan yoldaşlar mıydı?   Bilmiyorum.             

Mıhrac Ural, ‘’.. bu isimleri kendisinin vermedigini’’,  benim ‘’ yalan’’ yazdıgımı ve bu listeyi  ‘’muhtemelen Halep’te göndermiş olabilecegimi’’ yazdı.  Bu liste’nin mektup olarak degil, telefon’da söylendigini biliyor. Biliyor  ama; Kendince kafa karışıklıgı yaratmaya çalışıyor.              Mihrac Ural’ın ‘’haberim yok’’ dedigi, inkar(!) ederek, kendi el yazısının olmadıgını söyledigi ve ‘’ el yazısının bilirkişi’’ tarafından incelenerek’de, kendisine ait olmadıgının ‘’ispat edildigini’’(!)  de yazdı.( Böyle bir rapor elbette yok) Ben, bu  sahtekarın alenen yalan söyledigini , bu şahsın yazısını tanıyan tüm arkadaşlara yolluyorum. Tekrar ediyorum. Bu liste’deki isimlerden  RAMAZAN BAYRAM, MITHAT DENİZ, REFİK BUGDAYCI, GÜLPERİ ( FATMA)  ad’ları BİZZAT MİHRAC URAL’IN KENDİ EL YAZISIDIR. Bu site’deki teknik olanaksızlıklar nedeniyle, adı geçen liste’nin orginalini yayınlamak mümkün olmadı. O nedenle liste’nin orginal fotokopisini  ayrıca ilgili arkadaşlara ( mihrac’ın el yazısını tanıyan) yolluyorum. İlgilenen başka arkadaşlar varsa istedikleri taktirde hemen yollayabilirim. (ibrahimyalçı Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir   bu adrese maıl atarak isteyebilirler)Öte yandan, buradan bazı arkadaşlara rica ediyorum. Gönderdigim orginal belgeyi  inceletiniz. Bu liste üzerindeki bahsettigim yazılar ( isimler)Mihrac Ural’ın el yazısı degilse ben onun söyledigi her şeyi kabul edecegim. Peki benim söylediklerim dogruysa Mihraç ve yalakaları ne yapacaklar merak ediyorum. Hodri meydan...

ADANA MİT’na GÖNDERİLEN LİSTE’NİN TAM METNİ.Merkez Komitesi
Mihrac Ural
Zafer Gündogdu
Mehmet Koç
M.Ali pınar
Ali Sönmez
Ramazan bayram
Mithat deniz
Refik Bugdaycı  
Nazır velid(Şerif)
Levent Güregen ................
Gülperi (Fatma).......
7 kişi daha var ama simge (ölü olanlar M.Ç. vs)
MK Politik büro
Mihrac ural
İbrahim Yalçın
Ali Sönmez
Levent Güregen
Salih Eken
Türkiye’ye gidecek MK
İbrahim Yalçın.....marmara....
Mithat Deniz
M.Ali Pınar
Mehmet Koç....Güney....iç anadolu ve ege
İsim. THKP-C (ACİLCİLER)Kongreye katılanlarAbdullah Öcalan, Cemil Esat......Cemil Esat 50 milyon suriye lırası verecek. Ve filistin temsilcileri
Askeri komite Mk özel toplantısıCemil ile 5-6 kez MK  olarak  toplantı yaptık
Türkiyeye gidenlerAli yıldırım
Garıp Durmaz
Arif Koç                                                                                                                                                

ÖNEMLİ NOT; Mihrac Ural  bu listeyi kendi sitesinde yayınladı( benim yayınlayacagımı anladıgı için kendince erken(!) davrandı. Liste üzerinde özellikle Gülperi(fatma) ismi çok net gözüktügü için bu isim silinmiş(!) Oysa, bu isim belgenin orginalinde rahatlıkla gözüküyor. Bu ısım çok önemli. MK üyesi (Türkiye’de) bir bayan yoldaşımızım kod adı’dır.            

Bu isimlerin verildigi telefon konuşması sırasında, konuşmalar oda’da bulunan (Mihrac URAL,Zafer ve ben) tarafından rahatlıkla dinleniyordu. Konuşma anında Mihrac URAL tarafından ‘’ kısa kısa’ yazılan ve ‘’ sorulması yada ögrenilmesi istenen’’ konular için yazılan notlar vardır (  bu notlar aşagıda dır) Mihrac Ural’ın el yazısını bilenler mutlaka ilk görüşte bu not’ların da Mihrac Ural’ın el yazısı oldugunu rahatlıkla tanıyacaklardır.  Bu belgenin fotokopisini de ilgili arkadaşlara gönderiyorum.

Kadın gözluklü polis Başkalarından Kesin gelecegim de Antep İkiside dergi Başka bir şey yok Süleyman ne biliyor Bohşin eylemi gibi ( bunun üzeri sonradan karalandı ama okunabiliyor)

Bütün bunlardan sonra iki konu üzerınde tartıştık ama karar almadık. Tartışmamıza ragmen karar almadıgımız konların Birincisi; Gerekli zamanı kazanıp Türkiye’deki yoldaşların güvenligini tam olarak aldıgımızdan emin olduktan sonra, ya yeniden telefon ederek ‘’kim kimi tuzaga düşürürmüş ögrenin bakalım diye gerekenleri söyleyerek telefonu yüzlerine kapatacagız, yada; MİT’na telefon ederek sahte bir ‘’ hücre evi’’ adresi vererek, operasyon yapmaya gelen polisleri  tuzaga düşürerek karşı operasyon yapacagız.            

İlk iki öneri,benim ve Ali Sönmez yoldaş’ın Avrupa’ya cıkma zamanımız gelmesine ragmen tamamlanamadıgı için, ben Suriye’den cıktıktan sonra bu öneriler bir daha gündeme gelmedi. Türkiye’deki yoldaşların güvenligi saglanmadan,Muhabarat operasyonu olarak adlandırdıgım ‘’ Büyük balık operasyonu’’ adı altında ‘’ ANAP binaları’nın bombalanması’’na girişildi.               

Mıhrac Ural hep yalan yazdı. İbrahim YALCIN olarak ben, Mihrac Ural soysuzu’nun  gercek yüzünü tüm örgüt militanlarımıza anlatmaya çalıştım.  Avrupa’ya geldigim günden itibaren her yeri dolaşarak, örgütümüze sahip çıkılması gerektigini anlattım. Daha önce, Mihrac Ural’ı  sorun olarak görüp örgüt’le ilişkisinı kesmiş olan yoldaşları ikna etmeye çalıştım ve başarılı da oldum.Bir çok yoldaş yeniden örgütsel faaliyetlere katılma kararı aldı. MK olarak kendi içimizde tartışmalar devam ederken, MK üyemiz SALİH yoldaşı ıkna etmeye büyük çaba harcadım. SALİH yoldaş’a defalarca , örgütümüzün Suriye kanadının ‘’ çürümüş’’ oldugunu, Mihrac Ural da dahil olmak üzere Suriye kanadının ‘’Örgütümüz den İHRAC edilmesi’’ nin zorunlu oldugunu anlattım. Ali SÖNMEZ ve benim bu konuda kararlı oldugumuzu, M.Ural’ın içinde bulundugu bir örgütlenmenin başarı şansının bulunmadıgını, kendisinin de onaylaması ile MK çogunlugunun kararı ile ‘’ SURİYE alanının İHRAC edilmiş olacagını defalarca anlattım. SALİH yoldaş, anlattıgım hiç bir konuya itiraz etmedi. M. Ural’a karşı olan ‘’ güvensizlik’’ konusunda en küçük bir tereddütünün bulunmamasına ragmen, kendisine olan güvensizligi nedeniyle hep tereddütlü davrandı ve kararsız kaldı. Bir ara, ‘’ IHRAC BİLDİRİSİNİ YAZ İMZALAYACAGIM’’ demesine ragmen günlerce, ‘’ inceliyorum’’ diye bizleri oyaladı ve yazdıgım yazıyı M. Ural’yolladı(!)  M.Ural bu nedenle ‘’ apar topar Fransaya geldi’’ Salih Yoldaş, daha sonra hem benim ve hemde Ali SÖNMEZ yoldaş hakkında aleyhte yazı yazdı. YUSUF( Zihni ALAN) öldürüldükten sonra, örgütten ayrıldıgını  ilan etti.  Ayrıldık’tan sonra , bana gelerek ‘’ ... sizin haklı oldugunuzu biliyordum ama, Türkiye’dekilerin bize katılmayacaklarını düşümüyordum, o nedenle İhrac yazısını imzalamadım’’ dedi.                

Mıhrac Ural’  bugün degil,  1978’den sonraki tarihimizden silip attık. O istedigi kadar kendini paralasın dursun,yalan ve sahtekarlıklarına devam etsin. Hatta, Utanmadan, şu günlerde yeni bir sahtekarlık peşinde koşsun;  ’’...2. Kongre’den’’ (!) bahsetsin.. Aman allahım! Olacak şey degil.  22 sene neredeydin?  Hem sonra kimle yapacaksın bu kongre’yi?  Söyler misin bre sahtekar adam. 1.Kongre’de bulunan yoldaşlardan  kaç kişi var bugün seninle hareket eden . HİÇ KİMSE...... 22 sene’dir ne yapıyordun orada?  Parti okulu’nu ‘’ OTEL’’ yaptın. Arsaları ‘’CARREFOUR’’ magazalarına satmak için görüşmeler yaptın. Sami ile YUSUF’u öldürdün. Sahte isim’lerle  kendi kendine  mail adres(!)leri  yapıp, onlarla ‘’tartışma’’yı örgüt(!) sekreterligi zannettin. Bunların hiç bir kıymet-i harbiyesi kalmamıştır. Bunlar biliniyor artık. Tüm yazışmaların aynı ‘’ip numaralı’’ pc’ den çıkmaktadır. Bunları bilmeyen kalmadı. Hepsi biliniyor...              

Mıhrac Ural’ın söyledigi her yalanın belgesi, yayınladıgım  kendi el yazısı belgenin içersindedir.  Bu yazı dizisi’nin kod’ları çözüldügü zaman bu yalan ve sahtekarlıklar açık ve net olarak ortaya çıkacaktır. Bu dizide bahsettigim ve ‘’ tanık ‘’ olarak gösterdigim isimler vardır.Bu isimlerden en önemlisi SARI(VEDAT) yoldaştır. Bu yoldaş’ın cep telefonunu bundan ay’lar önce,  Türkiye’den bir arkadaş dan aldım ve bu güne kadar kendisini aramış degilim. Bu yazıyı yazmak için bekledim ve yazıdan önce telefon edersem ‘’ etkilemek’’ anlamına gelebilir düşüncesiyle aramadım. Bir süre daha aramayacagım. Buradan sesleniyorum. Kim oldugunu bildigim(emin oldugum taktirde)  eger isterlerse SARI( VEDAT) yoldaş’ın  telefon’unu verebilirim. Telefon edip sorabilirler,yazdıklarım içersinde en küçük bir abartma olup olmadıgını sorup ögrenebilirler.

Mihrac Ural dosyası benim için kapanmıştır. Zorunlu olmadıkca( kalmadıkca) bir daha yazmak ve muhatap almak niyetinde de degilim. Mihrac Ural’ın çömezi M.Yavuz’u zaten ciddiye almam,cevap vermem. Cevap vermeye degmeyecegini bildigim için ciddiye almam. ‘’ ‘’saat kurulmuştur’’ ne söylersen söyle, farketmiyor ve zamanı geldiginde ‘’ çalıyor’’ Hiç bir önemi  bulunmuyor. Bizim muhatabımız Mihrac Ural’dır. Bu kişi,’’tıkandı’’ ve ‘’bu tartışmalardan çekiliyıorum’’ dedi. Ateş’ın elini yaktıgını anladı ve ‘’ maşa’’ kullanmaya kalktı.’’ Maşa araçtır’’.            

Mihrac Ural’ın, sonuna kadar yazmasını, söyleyecegı ne varsa söylemesini bekledim.Mıhrac Ural sitesini açın okuyun. Mehmet Koç için ne yazmış?  Refik BUGDAYCI için ne yazmış ( sizin isimlerinizi ben vermedim diyor) Kendi sitesinde, kendi el yazısı açık secik belli oldugu  halde inkar ediyor. Inkar etsin, M.KOÇ ve R.BUGDAYCI’nın buna verdigi cevaplar var. ( bu site de yayınlandı)  her ikisini de açıp okuyunuz ve kim yalan söylüyor, kim kendi ihanetlerini başkalarının üzerine atıyor, rahatlıkla anlaşılacaktır.              

Tekrar ediyorum. Bu yazı dizisinde ismimleri geçen arkadaşlardan hemen hemen çogunu tanımam. Özellikle cevap 2’de ismi geçen ve üzerimde yakalanan liste’deki yoldaşları da tanımam. Örnek olsun diye yazıyorum.

Cevap 2 ‘de adı geçen isimlerden,         

A.Rende’yi bir yada iki kez gördüm, toplam yarım saat konuşmamışımdır. Nazım Yılmaz’ı Türkiye’de hiç tanımadım.Bundan 10 sene önce Avrupa’ya çıkmıştı yanıma ugradı bir kaç gün misafirim oldu( fransa’da tanıdım) tekrar ülkeye döndü.        

Nursel Gölbaşı, Nebil Rahuma yoldaşımızın nişanlısı olarak bir kere cezaevine, Nebil yoldaşı ziyarete gelmişti orada gördüm. Zeki Türkmenoglu ve eşi Ayşe olmak üzere, Gülay Küçükatalak,Necati kostül ve Yaşar Eker’i hayatımda hiç görmedim.           

Kemal YILDIRIM, sanırım 1978  yılında Ankarada Faşist’ler tarafından kurşunlandıgı için , o gün bu gündür  hayatını tekerlekli sandalye üzerinde geçirmektedir. Türkiye’ de ismi deşifre olan yoldaşlar içersinde ‘’ önemli’’ oldugu için sadece bu yoldaş Yurt dışına çıkartılmıştır.( ben Fransa’ya geldikten sonra)           

Kemal Yıldırım yoldaşla, Geçen sene, FRANKFURT KITAP FUARI’ında tanıştık. Uzun uzun sohbet ettik. Suriye’ye geldikten sonra yaşadıklarını  ve gördüklerini anlattı. Anlatırken adeta ‘’ titriyor’’du. Yazmasını söyledim. Yaşadıgı ve tanıgı oldugu olayları yazıp yoldaşlara aktarmasını önerdim. ‘’ Kabul etmedi’’ Kabul etmeme gerekcesi bile insanı çileden cıkartmak için yeterli. ‘’..Yoldaş ben zaten rahatsızım. Bu adam’ın ( Mihrac Ural’ı kastediyor) adını duydugum zaman fenalaşıyorum. Bu nedenle yazmam’’ dedi.              

Bundan bir kaç ay once İsvec’te bulunan yoldaşlarla irtibat kurdum. Bir arkadaş vasıtasıyla haber gönderip telefon numaralarını almak istedigimi belirttim.  Bana verdikleri  ilk cevap şu oldu. ‘’.. İbrahim’in, hala ACİLCİLER’le ilişkisi varsa kesinlikle bizi aramasın, ama ilişkisi yoksa başımızın üstünde yeri var’’            

Dünya’nın dört bir yanına savrulmuş yoldaşlarımızın, devrim ve sosyalizm davasıyla bir sorunları bulunmuyor. Mihrac Ural adlı hain tarafından ihanete ugradıklarını biliyorlar ve ihaneti affedemiyorlar.                 

Bu site’de yazılanlar, THKP-C(ACİLCİLER) örgütümüze emek vermiş,bu ugurda hapis yatmış,işkencelerde geçmiş, canlarını vermiş yoldaşlarımızın ortak sesidir.                

THKP-C(ACİLCİLER) tarihine deger katan her yoldaş , devrim ve sosyalizm mücadelesine deger katmıştır. THKP-C( ACİLCİLER) örgütümüze ihanet eden herkes, devrim ve sosyalizm davasına ihanet etmiştir                 

Bu bakımdan. HASAN BALCI için,’’ ..Sen kim oluyorsun’’ diyenler. İhanet ettikleri devrim ve sosyalizm davasında ısrar ve inat edenlere  ‘’ kin kusuyorlar’’ bu böyle biline... Keşke bu soruna, bir degil bin HASAN BALCI müdahil olabilseydi.                 

M.Ural istedigi kadar kendini paralasın dursun. İbrahim Yalçın’ı devrim ve sosyalizm savasından bir nefer olarak yer almaktan alıkoymaya onun çapı’da kapasitesi de yetmez .  35 senedir bu davanın içersindeyim ve ömrümüm sonuna kadar da bu böyle olacaktır.               

1974 yılında,ünıversiteye  başladıgım sene, yeni açılan, ‘’ Atatürt ögranci Yurdu’’Ögrenci temsilcisiydim. Daha sonra MHP milletvekili olan Faşıst  MEHMET GÜL,MUSTAFA VERKAYA ve ‘’Şehit aileleri’’ avukatlıgını yapan Fethi Yıldız’ın silahlı ve bıçaklı saldırısına ugrayarak yaralandım. Adı geçen bu katillerle 2 aya yakın Sagmalcılarda cezaevinde yattım. Cezaevinde, THKPC-C davası sanıklarından ÖMER ERİM SÜERKEN  ve  NECATI SAGIR’la tanışma fırsatım oldu ve bu arkadaşlardan Mahır Çayan ve THKP-C hakkında son derece olumlu anılar dinledim. THKP-C ideolojisine ilgim bu arkadaslarla tanişmamla da yakından ilgilidir. Tahliyemden sonra yeniden ,İstanbul Merter’deki ‘’ Atatürt Ögrenci yurdu’na döndüm. ZİYA ERDÖNMEZ ıle aynı odada birlikte uzun zaman beraber  kaldık. Ziya’nın önce THKP-C ve ardından da Örgütümüze ilgi duymasında önemlı katkım oldugunu düşünüyorum.            

Örgütümüzün istanbul örgütlenmesinin ilk dönemlerinden başlamak üzere ayrıldıgım1989 tarihine kadar her kademesinde görev ve sorumluluklar aldım.          

Cezaevindeyken Örgütümüzüm MK üyeligine seçildigimi Surıye’ye geldikten sonra ögrendim. 1. Kongrede yeniden MK üyeligine seçilirken en yüksek oy alanlardan bir tanesi de bendim. MK’nın ilk toplantısında ‘’POLITIK BÜRO’’ ve ‘’ MERKEZ YAYIN ORGANI YAZI  KURULU’’na seçildim. Bütün bu sürecte beni bu kurullara öneren M.Ural’ın kendisidir.                     

Bulundugum her alanda,ister dışarda olsun,ister işkencede yada cezaevinde,Beni tanıyan  Türkiyeli tüm  devrimcilere ve özellikle’de THKP-C (ACİLCİLER) içersinde yer almış,birlikte hapis yattıgım, işkence gördügümüz bütün yoldaşlara, arkadaşlara sesleniyorum. beni tanıyan tanımayan herkese çagrıda bulunuyorum. Bugüne kadar, İbrahim Yalcın olarak benim tarafımdam deşifre olan , yakalanan yada ismi polisin eline geçmiş tek bir kişi varsa çıksın açık açık söylesin.              

Toplam, 9 seneye yakın hapis yattım. İstanbul’un tüm askeri ve sivil cezaevleri başta olmak üzere, Eskişehir,Adapazarı,İsparta, Amasya,Bolu,Gerede vb  onlarca cezaevinde bulundum. Cezaevlerinde yüzlerce devrimciyle beraber oldum.Hepsine açık çagrıda bulunuyorum. Özellikle 12 eylül cezaevlerindeki agır baskı ve işkenceli dönemlerde. En küçük bir zaaf gösterdigimi gören, duyan varsa söylesin.              

Her yerde yüzümün akıyla çıktım,aksini hiçkimse ıddıa edemez. ıddia eden varsa açık yüreklilikle, beni yalanlamalarını bekliyorum.  Mihrac Ural adlı bir pislik tarafından söylenen hiçbir sözü ciddiye almıyorum. M. Ural’ın ipligi pazara çıkmış, ‘’ takke düşmüş kel görülmüştür’’. THKP-C ACİLCİLER tarihinde’ki yeri karanlıktır ve  ‘’İHANET’’olarak anılacaktır.THKP-C(ACİLCİLER) saflarında, devrim ve sosyalizm mücadelesinde gönüllülük temelinde yer almış, hiçbir özveriden kacınmamış binlerce yoldaşınmızın şerefli geçmişleri, M.Ural adlı hain’in yaptıgı ihanetlerle kirletilemeyecek kadar tertemizdir.         

M.Ural’ın binlerce devrimcinin emegi ve onlarca yoldaşımızın kanlarıyla yoğrulu tarihimizin ismini kullanarak, ‘’ içimizdeki şeytan’’ rolü oynamasına müsaade edilmemelidir.          

Mihrac Ural’ın sucları sabittir.

1.      Nebil Rahuma yoldaşa karşı tuzak kurarark üst üste ıkı kere yakalanmasına sebeb olmuştur.

2.       Ali ÇAKMAKLI yoldaş’ın  katledilmesi .

3.       Müntecep KESICI yoldaşa yapılan provakasyon sonucu öldürülmesi

4.      Filistin örgütlernin kendi aralarındaki anlaşmazlıklarda ‘’ taraf’’ olması ve Suriye yanlısı örgütlerin safında yer alarak, FKÖ tarafında  katledilen 4 yoldaşlarımızın öldürülmeleri suçuna dolaylı olarak katılmak.

5.        MK üyemiz Hanna MAPTUNOGLU yoldaşımıza tuzak kurup öldürtmek.

6.       MK yedek üyesi,YUSUF( Zihni Alan)’ı  bizzat öldürmek

7.        MK yedek üyesi,SAMİ( Gokhan Saç) yoldaşa  günlerce işkence ederek öldürmek.

8.      Kayseri ili ve bölge sorumlusu Gunay KARACA yoldaşa kurulan ve başarısızlıkla sonuclanan öldürme girişimi.

9.      Yüzlerce yoldaşımızın yakalatılması operasyonunda oynadıgı rol’lerin yanısıra

10.  Ahmet Colak yoldaşın, SURİYE’dem Türkiye’ye giderken sınırı geçer geçmez kursunlanarak öldürülmesi( Bu konuda kesinleşmiş  kanıt hala bulunamamış olmasına ragmen , o dönem orada bulunan tüm yoldaşların genel kanısı, M.Ural’ın bu konuda rol oynadıgını rol’ün kesin oldugu yönündedir) 

11.   Yoldaşlar arasında ‘’nifak tohumları’’ ekerek,yoldaşı yoldaşa karşı kışkırtmak.

12.  Örgütümüzün olanaklarını kendi kişisel cıkarları ve ailesi adına kullanmak( Eşi’ne altın bilezik ve babasına Altın göndermek- bu altınlar yakalanmıştır-)

13.   Örgüt militanlarımızı, Suriye gizli servisi MUHABARAT eylemlerinde kullanmak.( Türkiye-Kırıkhan-Fransa, İsviçre ve Hollanda) kullanmaya teşebbüs etmek.

14.  Deşifre olan ilişki ve yoldaşların güvenligi için tedbir almamak,alınması ıstenen tedbirleri engellemek ( Türkiye  Suriye arasındaki tüm haberleşmelerin saglandıgı PO.BOX.848 LATTAKIA adresi yıllardır polis kontrolünde  olmasına ragmen ve tüm yoldaşlar tarafından uyarılmasına ragmen ciddiye alınmamış ve yazışmalar bu adres üzerinden devam etmiştir)

15.  POLİS muhbiri oldugunu itiraf etmesine ragmen, kaçakcı ALİ HAMAM’ın hala aynı işi yapmasına musade ederek yoldaşların yakalanmasına bilerek göz yummak. ALİ HAMAM adlı muhbir kaçakcıyı, Büyük balık operasyonunda yoldaşlar arasında kurye olarak kullanmıştır.) 

16.  Örgütümüz THKP-C(ACİLCİLER) adına yapılan ziyaretlerde, başka bir örgütün propagandasını yapmak.  

KKH Cumhuriyeti  ziyareti örgütümüz MK adına yapılan davet üzerine gerçekleşmiş olmasına ragmen, bu ülkede çekilen fotograflar ve açılan pankartlar CEMİL ESAD’ a  servis edilmiştir. Gidilen ülkenin ‘’ kurucu lider’’ inin anıtı onünde ‘’ YAŞASIN HAZRETİ ALİ ,  YAŞASIN MURTADA HAREKETİ’’ diye arapca pankartlar  Suriye’den hazırlanarak oraya götürülerek  önünde resimler çekilerek Cemil Esad’a ‘’ Biz her yerde senin misyonerin olmaya gönüllüyüz’’ mesajı verilmiştir.  Mihrac Ural nereye giderse gitsin. Ne yapmak isterse istesin. Bu suçlar gittigi her yerde peşini bırakmayacak,yaptıgı her işte yakasına yapışacaktır.                

İstedigini yapmakta serbesttir. Dilini, dinini ve ‘’ ayrı varlık’’ oldugunu söylemekte elbette özgürdür.. Hangi istihbarat örgütünün kucagında olup olmadıgının da artık önemi kalmamıştır.              

Mihrac Ural, sırtındaki  ‘’SUÇ’LARIN YÜKÜ’’ altında tek başına bırakılmıştır. O,  bu yük’ün altında ezilecek ve bir daha devrimci harekete zarar veremeyecek durumdadır. O  artık tüm çirkinligiyle çırılçıplak ortada kalmış bir zavallıdır. THKP-C(ACILCILER) örgütünün adını kullanmaya ve o şerefli tarihi kirletme çabalarına daha fazla müsade edemezdik ve bu nedenle bu kirli yüzü muhatap almak zorunda kaldık.

Bu bir ilk’tir.Umarım bu  olay, Türkiye devrimci hareketi içersindeki diger MİHRAC URAL’LARA bir DERS olur...