Şuanda 64 konuk çevrimiçi
BugünBugün378
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8102
Bu ayBu ay8102
ToplamToplam10476526
MHP ve Ülkü Ocakları demokrasiye AKP kadar engeldir PDF Yazdır e-Posta


Başından kıçına kadar MHP parti ve teşkilatları demokrasinin önünde en büyük engel olmaya devam etmektedir. AKP, MİT ve GLADYO aracılığıyla bozkurtçukları ve kendi tabanları Osmanlı akıncıklarını kullanmaya ve topluca planladıkları saldırılarını yapmaya başladılar.

Tek hedefe kilitlenerek başkanlık sistemini oturtarak, kaos yaratıp parsayı toplayacaklar. Bu plan global tekellerin isteği, MHP bu süreçte hep emperyalist tekellere hizmet etti. Onun için ŞEREFLİ…! Bir partidir. Anadolu’da bir laf vardır; “Öküzümün alnı sakar, adını bana takar” Vatan sever milliyetçilikten  kimseye pay düşürmeyenler, Uluslar arası güçlere bir fiil hizmet etmektedir. Bunlar, işgale ve işgalci emperyalizme karşı savaş açmış, kurtuluş savaşı vermiş ATATÜRK’e ihanet etmişlerdir. Bu gün de halka ve halklara ihanet etmektedirler.

Barışa, insanlığa, dostluğa ihanet etmektedirler…..

Yıllardır kenarda duracaksın dendi ve bekletildi. Şimdi tabanı yeniden arenaya çıkarıldı. Mit ve Gladyo içlerinde o kadar etkili ki, her an piyasaya sürülebiliyorlar. 12 Eylül rejimi öncesi de aynı durum söz konusuydu. Türkiye tekelci burjuvazisi özel kuvvetler olarak sıkıştığında teröre yön vermek ve ortalığı karıştırarak sömürüyü gizlemeye, halkları maniple etmeye, birbirlerine düşürüp, dumanlı hava yaratıp istediği politik çıkışı onaylatmayı adet edinmiştir.

Dünkü halk yoktur artık, uyanma hızlanmış ve tabular yıkılmaya yüz tutmuştur.

Maraş’lar, Sivas’lar yapılırken de aynı oyunlar oynanmıştı. Yine Ülkü ocakları ve istihbarat piyonları işin başında karıştırıcılık  görevlerini icra ediyorlardı.

Daha önce de yazdım, halk böyle bir kör milliyetçiliği destekliyorsa kendine zarar veriyor demektir. Irkçı bir anlayış ve başka millete zarar vermek, nihai olarak kendine zarar vermektir. Diğer milletlere saygı duymayan topluluklar yıkılmaya ve yok olmaya mahkumdurlar.

Emperyalist proje mimarı, “400 Milletvekili vermezseniz sorun çözülmez, verin dört yüzü bu iş bitsin” derken, işte bu günkü ortamı yaratırım demek istemiş. Hala bu anlayışın arkasından gidilecekse intihar ediliyor demektir.

İş daha bitmedi; bundan sonra, Alevilere, Solculara, demokratlara  ve sendikalara saldırılacak, onların parti ve derneklerine saldırı başlatacaklar.

Yapılacak şey BARIŞ ve KARDEŞLİK demek, ancak, aynı zamanda, savunmaya geçmek te gerekir. Önümüzdeki süreçte çok kan dökülecektir. Bunun kime yapılacağı, ne şekilde olacağı önemli değil, önemli olan halkın psikolojisini bozup, onları korkutarak, ‘Nalet olsun verelim 400’ü kurtulalım’ sınırına getirmek istiyorlar. Şimdi yapamazlarsa kurtarıcı gibi gelecek askere yaptıracaklar. Son zamanda Perinçek grubu ile gizli görüşmeler yapıldı ve askeriye içinde çözüm önerileri rağbette, Emperyalistler başkanlığı yeni kurtarıcıya yaptıracaklar.

Halklar, onların devrimci güçleri, bunun farkında olmalı ve bu tür politik oldu bitti ye hazır olmalıdır.  Tarih bir defa daha 12 Eylül’ü tekerrür ettiriyor.

Bizim her şeyi emperyalizme bağlama alışkanlığımız elbette var, ama, iç politikada köşe taşları kaygan ve kaypak sabit durup duruş sergileyemiyor. O nedenle de uluslar arası güçler bu taşlarla  oynaya biliyor. Oluşan objektif şartları, sübjektif yani iç oluşumların aktörlerini devreye sokarak dizayn edebiliyorlar. Bu anlamda emperyalizmin dizaynıyla bizim pasifliğimiz ve hantallığımız uyuşuyor.

Elimizde bir telefon, internetimiz var. Arabamız ve borca aldığımız evimiz de var, gerisi önemli değil, bir de evliyseniz, bir sen, bir ben, bir de çocuk, gıkınızı çıkaramazsınız, korkuyu oradan başlatıyorlar, bunları kaybedersiniz demektir(!).

Mülkiyet bu kadarsa kafanızda, bitmişsinizdir. Özgürlük, demokrasi, barış yoksa kafanızda zaten, çoktan bitmiş bir halksınızdır.

Alternatif; Barışta kenetlenmek, sömürüye karşı çıkmakta kenetlenmek, Kardeşlikte kenetlenmek, iktidara yürümede, faşizme karşı duruşta, anti emperyalist, anti kapitalist demokratik devrimde kenetlenmektir.

Yok sa bu gidişi durduramayacağız.

Tiyatro gibi oyunu seyretmeyelim. Müdahale zamanı geçiyor.