Şuanda 393 konuk çevrimiçi
BugünBugün3340
DünDün2340
Bu haftaBu hafta7662
Bu ayBu ay7662
ToplamToplam10476086
Ankara'daki patlama akıl tutulmasıdır PDF Yazdır e-Posta


10.10.2015 Tarihinde Ankara Tren Garının önündeki patlama planlı bir sindirme ve korku salma operasyonudur. Ülke öyle hale getirilmiştir ki, bu aşamadan sonra ister kendi güçleri olsun isterse başka güçler, bu tür olaylar daha büyük katliamlarla ortaya çıkabilir. İnsanları bomba patlatarak kıyma haline getiren bu faşist zorba anlayış geçmişte de vardı, bu günde var.

İstanbul 1 Mayıs 77’de failler bulunamamıştı, bu günde bulunamaz, buldurmazlar çünkü, yapan devlet, saklayan devlet, aklayan devlet, bu devlet ve onu yöneten sermaye ve onların emperyal sahipleri oldukça bize halk olarak katlolmak düşüyor!! Bizleri kurbanlık koyun gibi patlatıyorlar. Korku ve kaos politikasıyla istedikleri politik dayatmayı yapıyorlar.

Örgütsüzlüğün ve vurdum duymazlığın bir araya geldiği zamanda, sermaye istediği planı rahatlıkla uygular bizler de bakarsak bunda bizlerin de suçu var demektir. Bunun üstesinden gelecek en büyük şey, örgütlenmek ve birleşmektir. Bu birleşme uluslar arası emek ve barış güçlerini de kapsayan devasal birlik ile aşılacak, onun ürettiği politika ile ortadan kaldırılacaktır.

Türkiye’nin doğusu ve batısı aynı duyarlılığı göstermeli, şehir ile köy aynı tepkiyi verebilmelidir. Televizyonlarda dizi ve oyun havalarıyla halkı oyalayan ve verilen haberleri istedikleri gibi saptıran, din yayınları ile sabah akşam halkı kandıran sofu ve yalan makineleri köylü ve dindarları önemle etkilemeye ve uyutmaya devam etmektedir. Çeşitli oyunlarla iktidar olanlar, güce tapan ve baskıyı destekleyen bir taban buldular kendilerine, kendi içlerinde ilerici  gibi görünen ulusalcı parti ve güçleri buna dahil ettiler. Tüm güçleriyle başkanlığa oynuyorlar.

Zaten ülkede şu an padişahlık hüküm sürmekte, hak ve hukuk ortadan kaldırılmış durumdadır. Hırsızlık ve yolsuzluk soruşturması yapılmamaktadır ve tüm savcılar hükümetin emir eri durumuna sokulmuştur. Hukuk sadece iktidarın lehine işletiliyor. Avukatlar elleri kolları bağlanmış aldıkları davaları üç beş yılda sonuçlandırabilmekteler. Beceriksiz bir çaba içinde tutuluyorlar.

Sağlıkçılar istediği yararlı ilacı hastasına yazamıyor, tıbbi müdahaleyi olması gereken değil çerçevesi çizilmiş kısır döngü içinde yürütüyorlar. Yetkisiz ve etkisiz bir hekim ve imkanları olmayan hastane ve sağlık teşkilatları, elbette ki tam teşekküllü yerlerde var, ancak, çoğunluk böyle, hastane koridorları tren Garları ve otobüs terminalleri gibi insan kaynıyor. Bu kadar insanın bulunduğu yerde mikroplardan nasıl korunur ve oksijen alabilirsiniz. Oraya sağlıklı giden hasta olur. Hijenik koşullar sıfır noktasında ve gereksiz personel, bunlar sorun olarak ortada duruyor.

Aklın ve fikrin bu çağda bu kadar tutulması bilinçsizliğin de boyutunu göstermektedir. Başkentin ortasında, yani, ülkenin kalbinde patlama oluyor ülkenin savcıları delil bulamıyor.

Miting de bomba patlıyor politik partiler bir araya gelip ortak tavır gösteremiyor, etkin bir tepki yok, polis öyle bir ortamda halka su sıkıp, saldırı yapıyor.

Şimdi bir günlük yas ilanı bu iktidarı aklayacak mı? Bu bir kandırmacadır. Hükümet temsilcilerinin verdiği bilgiden alın, konuştukları yüz mimiklerine kadar aldatı açıkça gözüküyor. Halkı aptal yerine koyuyorlar ve kendileri gibi zannediyorlar.

Bu patlama ve yüzü geçen insan ölümü umarım duyarsızlıkları aklın tutulmasını önler ve ölümlerin bir daha yaşanmasını engeller. Yoksa sermayenin çıkarları için yüz değil binlerce insanı havaya uçuracaklar ya da gaz odalarına gönderecekler.