Şuanda 54 konuk çevrimiçi
BugünBugün3140
DünDün2340
Bu haftaBu hafta7462
Bu ayBu ay7462
ToplamToplam10475886
Urfalı gençlerin dikkatine... PDF Yazdır e-Posta


’ .......

Genç kızlara gelinlik

-Her keseye uygun fiyat-

Bekar oğlanlara  karı

Şanzıman difransiyel yerinde

O biçim.

Daha bitmedi bekleyin

el-alem çatal kaşık veriyor

-biz çorba veriyoruz-

Farkı  fark edin ama

bu ülkenin insanı her şeye layık

-uğruna ölürüm Türkiyem-‘’

Yukarıdaki satırları,  Kasım 2000’deÜtopya Yayınları’nda piyasaya çıkan  ‘’Eylül Portreleri’’ adlı şiir kitabımdan aktardım.

Aradan 15 yıl geçti.  AKP’nin seçim vaadi oldu.

Bekar oğlanlara karı(!)  sözü veriyorlar.

Başbakan’lık koltuğunu işgal eden’’ zat-ı muhterem’’, Urfa’da seçim mitinginde halka sesleniyor. ‘’Aş, iş, ekmek verdik, neyiniz  eksik söyleyin’’ diyor ve  hınzırca yılışarak  ‘’Anladınız anladınız’’ diye  devam ediyor. ‘’  Eş eksik değil mi? Bize gelin’’ diyor.

Şaka gibi değilmi?

Kesinlikle değil. Adam ciddi(!).

Tecrübe konuşturuyor.

Bugüne kadar yaptığı özelleştirmeler’den elde ettiği rantın getirisini biliyor.

Satılığa çıkartmadığı bir o kalmıştı. Mekanı ’’cennet’’ olsun,

Platon ne güzel söylemiş.’’ Akıllı konuşur, çünkü söylemek istedikleri vardır. Aptal konuşur,çünkü bir şeyler söylemek zorunda olduğunu sanır’’

Urfalıya ‘’Eş’’ vaat eden ‘’zat-ı muhterem’’in   bir şeyler söylemek zorunda kaldığı anlaşılıyor.

Urfa’lıya   ‘’Karı’’ sözü veriyor.

Bir kısım Urfalı, bunun bir aptal konuşması olduğunu seziyor ve kuşkulanıyor. ‘’ Lo bu  adam ne diyor,  koskoca başbakan’ın  pezevenklik yaptığı görülmüş şey mi’’ diye ‘’karı’’ sözüne temkinli yaklaşıyor,  ‘’ bu hinliğin altında nasıl bir çapanoğlu çıkacak diye işkillenip beklemeyi yeğliyor.

Hepsi değil,  kimi Urfalının aynı kanıda olmadığı söyleniyor. Sosyal medya aracılığı ile örgütlenerek  Başbakanlık konutuna,

Çankaya’nın kapısına dayanıp,  ‘’ Garı  isterük’’ sloganlarıyla verilen sözlerin arkasında durulmasını  geniş katılımlı kütlesel bir eylemle dile getirmeyi düşünüyormuş.

Söylentiler doğruysa eğer, ‘’first leydi’’nin panik içerisinde olduğu ve bu sözden dolayı ‘’beyefendi’’ ile arasının iyiden iyiye bozulduğu,’’ bu kadar insanın taleplerini nasıl karşılarız hoca ‘’ diye ciyak ciyak bağırdığı söyleniyor.  Ankara kulislerindeki fısıltıların önü arkası kesilmiyormuş.

Aile içi kavgalar bizi ilgilendirmez elbette.

Bizi ilgilendiren,  Urfalının muradına erip ermeyeceğidir. Umarım hevesleri kursaklarında kalmaz. Umarım,  bunca can sıkıcı kaos ve kargaşa ortasında  Gaz ve tazyikli suyla dağıtılmazlar.

En azından bir süreliğine rahatlamış(!) olurlar.

Bekleyip göreceğiz.

Karı pazarlayan çömezin bu sözleri, kimileri tarafından sürçü lisan gibi algılansa da öyle olmadığı çok açık . Adam, fikrini zikrediyor .

Şimdi anlaşılıyor.

Ankara Çetesi’nin, Diyarbakır belediyesi tarafından ‘’ Çocuk gelin yoktur  tecavüzcü erkek vardır’’ afişinin kanlarına neden dokunmuş olduğu şimdi anlaşılıyor.

Ülke genelinin Pezevenk,Godoş yada Gavat’lık olarak adlandırdığı ahlaksızlığın dini referanslarını  deşifre ettiğini düşünerek tepki gösterdikleri şimdi çok daha iyi anlaşılıyor.

Ne günlere kaldık, bakarmısınız.

HDP’nin ‘’Barış, demokrasi ve yerel yönetimlere özerklik’’ taleplerini yasaklayıp, pezevenk’liği yasallaştırmak istiyorlar.

Bu kadar mı?  Elbette değil. Daha dün, ‘’Nerede bir zalim varsa  yanında olacağız....... IŞİD’le aramızda 360 derece fark var ‘’ diyen de bunlardı.

Ankara çetesinin 1 numaralı ismi bundan birkaç ay önce , ‘’ Benim çocuklarımın boğazından helal lokma geçmemiştir’’ dediğinde de alkışlanmıştı.

Suç örgütü ela başı ve elemanları ‘’sürçü-lisan’’falan etmiyor. Onlar  gırtlaklarına kadar tıka basa dolu olan  pisliklerini kusuyorlar.

Kuyruklarını dik tutmaya çalıştıklarına  bakmayınız. Korkuyorlar. Ödleri kopuyor.

Yüzleri kızarmadan , ‘’...Ankara katliamının ‘’kokteyl örgüt’’ tarafından yapıldığını söylüyorlar.

Aldırmayınız.

Hala  itibarlı olduklarını  düşünüyor,  yalanlarına itibar edildiğini sanıyorlar.

İtibarlarının ayaklar altında  olduğunu kabul etmiyor,  ‘’Öttüğü zaman sabah olduğunu sanan horoz’’ misali yanıldıklarının  farkında bile olamıyorlar.

Türkiye’nin mazlum halkları, yurtseverleri  oynanmak istenen oyunun farkındadır.

Türkiye’nin aydınlık yüzleri, hırsız’ların dan, katillerin de farkındadır.

Türkiye’nin  genç delikanlıları,  pezevenk’lerin de Godoş’ların da, Gavat’ların da farkındadır.

Türkiye’nin aydınlık yüzleri ;  Yurtseverleri,devrimci-demokratları ve sosyalist güçleri,   Fırtınalı  bir deniz’in Martı’ları gibidir. ‘’ Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun Martı sevdiği limandan nasıl ayrılmıyorsa, Türkiyenin aydınlık yüzleri de tıpkı martılar gibi, baskı, şiddet ve ihanetin dozu ne kadar artarsa artsın mücadele azim ve kararlılığından vazgeçmeyecek..

İnatlarından ısrar ederek .yollarına devan edecektir.

Yüreğiniz ferah olsun...