Şuanda 51 konuk çevrimiçi
BugünBugün3139
DünDün2340
Bu haftaBu hafta7461
Bu ayBu ay7461
ToplamToplam10475885
İslam ekonomi ve siyaseti nasıl etkiliyor? PDF Yazdır e-Posta


 

 

Türkiye’de toplam cami sayısı, diyanet tarafından seksen beş bin şeklinde beyan edilse de ki; 2013 rakamları bunlar, bana göre 90 Bini geçkin  ve diyanete bağlı olmayan en az 35 bin cami yaptırma derneğinin çoğu diyanetin dışındadır ve diğer din akımlarının etkisindedir.  90 bin din görevlisi de bu sayının resmi maaş alanlara göre hesap edilmesinden dolayı, kadrolu imam anlamına gelmektedir.

Biz ortalama olarak 100 Bin olarak cami sayısını alsak, her cami şehir ve köylerde elli ibadet eden insan sayısı rakam verdiğimizde, toplam beş milyon kişi camiye gidip namaz kılıyor anlamına gelir.

Bu yargıya, rakam ile varmak belki, gerçekçi olmaz diyenler için, bazı şehirlerde bir cami, Cuma günü dışında, üç yüz kişiyi aşan insan, orada namaz kılmaktadır. Küçük kasabalarda biraz az olsa da Cuma günleri tam dolu olmaktadır. Hal böyle olunca, beş milyon rakamı az bir rakam değildir.

Gittiğim her Anadolu kasabasında özellikle camiye giren ve çıkanlara baktığımda benim söylediğim rakamların az olduğuna da inanıyorum.

Beş milyon insanın her bireyini bir aile temsilcisi düşünün, yirmi milyon iyi niyetli rakam olarak dini kültürü ve diyanetten etkilenmeyi bire bir yaşıyor.

Diyanete dört milyar TL bütçe ayrılması, çoğu bakanlıkların toplam bütçelerine eşit rakamdır. Bu bütçe bile üretime sokulmayan paradır. Sadece piyasayı alış verişte canlandıran etki yapar. Diğer taraftan yüz bin din adamını nesnel üretimden uzak tutmasını da sağlar. Her bir imam bir aileye baktığını düşünürsek, kendisiyle beraber dört kişi hesap edilirse dört yüz bin insan direkt olarak diyanet bütçesinden nemalanmaktadır.

Her imamın maaşı ortalama net 2750 TL olduğu rakamından hareketle, yüz bin defa aylık toplam yıl üzerinden 3 milyarın üzerinde net harcama demektir.

Madenciye 1300 Lirayı çok gören iktidar, günde beş defa ezan verecek ve beş defa da namaz kıldıracak ve haftada bir cenaze defini yapacak imama iki asgari ücret ödemektedir.

İşin siyasi boyutu ise daha farklı, yüz bin imam aynı anda yüz bin konuşma yaparsa ve kendilerine tebliğ edilen bildiriyi okursa ve bunun kurandaki yeri ve verileriyle sunarlarsa, beş milyon insan aynı anda yanlış bilgi ile iknaya zorlanmaktadır.

Bu korkunç propaganda yapılanması, din inancından çıkıp din ticaretini oluşturmaktadır. Tabanı etkilemesi açısından siyasetin zeminlerini nasıl hazırladıklarının da bir göstergesidir.

Çocuk tecavüzleri ve çocuk gelinlerin haberlerini son zamanda okuyoruz. Camilerde ağırlıkla söylenen “külliyen yalan” propagandasıdır. Dokuz yaşında evlilik savunması dine uygundur denmekte ve peygamberimiz de ‘Ayşe ile dokuzunda gerdeğe girmiştir’ açıklamalarıyla kız çocuklarıyla evlenme dinen meşrulaştırılmaktadır.

Erkek çocuklarına tecavüzler, özellikle imam hatip yurtlarında ya da yatılılarında daha çok, oğlanların rızasıyla denebilmekte ve bunlar münferit yani milyonda bir gibi gösterilmektedir.

Televizyon yıldızı “Cübbeli hoca” lakabıyla imamlık yapan tarikatçı, erkek çocuk tacizcilerine, “imam hatiplerde ve kuran kurslarında bu tür şeyler olur, biz buna ‘bademleme’ derdik” diyebiliyor. Genel olarak erkek çocukları birbirleri ile de cinsel denemeleri yapıyorlar ki, bu adam bunu gülerek ‘Bademleme’diyor.

Son on yılda hırsızlık ve devlet malını çalma, dolaylı ve dolaysız kamu malını özel kullanıma sunma konusunda tek bir hutbe okutulmamıştır. Farklı davranan imamlar da işten atılmış veya sürülmüştür.

Evlilikler, Türk Medeni Kanununa aykırı şekilde pratiğe geçirilmekte, zina ve tacizleri rahatlatan kanunlar çıkarılmakta, insan yaşamını zorlayan ve modern aileye düşmanca tavır alınmaktadır.

Medeni hukuk, daha, aydın çevreler kavramamış ki, bu tür gerici yasa girişimlerine, çok sert büyük tepkiler de gelmiş değil.

Tecavüzcüleri tecavüz ettikleri ile evlendirme adı altında hazırlanan kanun teklifi, aileyi, çocukları, kadını insan saymayan resmi olarak çürümüş topluma gidişin anahtarı rolündedir.

Sırf inşaat ve askeri sanayi ile yatırımları yürüten iktidar, aslında korkunç zarar içinde, paranın değeri teorik anlamda, turizm ve diğer yatırımların sıfırın altına inmesiyle yüzde elli iflasa gitmiştir.

Para dolar karşısında bir yıl içinde yüzde otuz değer kaybetti. İleriki aylarda Suriye savaşı  nedeniyle aşırı askeri harcamalar bu çöküşü hızlandırdı. İktidar camilerde sırf  hükümete bağlılığı ve ağzından ‘Allah’ ismini düşürmeyen iktidarı desteklemeye devam etse de, gidiş kötüye doğrudur.

Siyaseti  ne kadar etkilemeye, tabanı ne kadar koyunlaştırmaya çalışsalar da, Çobanlık yapmak öyle kolay değildir. Güdülen koyunları, bir gün daha uyanık hırsızlar çalar, Çoban koyunsuz kalır.

Benim kanaatim, iktidar, İslam’ı o kadar kötüledi ki, bunu ateistler yapıp anlatmak istese bu kadar başarılı olamazdı. Bunlar Allah’tan korkmuyor(!) Kuldan utanmıyor. Bunlar kuran da okumuyor, “Maun” suresini hiç okumamışlar.

Yeşil sermaye olarak var olan ve bu gün İslam burjuvazisine dönüştürülen orta burjuvazi, bu büyüme ile çok uluslu ve süper tekellerle bütünleşmektedir. İlk çıkışları olan İslamcı politika farklılaşarak ayrışımlar olacak ve ilk çıkış noktaları bozulacaktır.

Rejimi fiili değişikliğe uğratsalar da, ani değişimler de kapıda, yani geriye, eski noktaya dönüş hızlanmaktadır.

Reklam arası denen Cumhuriyet dönemi mutlaka cesaretini toplayıp geri tepen top gibi tahribat yapabilir. İslamcı siyaset o zaman iflas edebilir. Oluşacak tahribat büyük olacaktır. Haydi hayırlısı…..