Şuanda 178 konuk çevrimiçi
BugünBugün2034
DünDün2340
Bu haftaBu hafta6356
Bu ayBu ay6356
ToplamToplam10474780
2017 yılını geride bırakmak PDF Yazdır e-Posta


Yeni yıl öncesinde yapılanların değerlendirmesi zannediyorum ki, çoğunun yaptığı iştir. Son yirmi yılda, belki üç defa değerlendirme yazdım. Bu yıl için ve hatta önceki yıl için diyeceğim şu ki, çok mutsuz iki yıl geçirdim.

Ülkenin hali ortada, gelişmeler hiç de iyiye gitmiyor. İnsanların çok büyük çoğunluğunun yüzü gülmüyor. Haksız yere işten atılan ve açlığa mahkum duruma düşürülen, memur ve akademisyenler, çığlıkları sokaklardan ve cezaevlerinden yükselirken, milyonlarca insan emeğini açlık sınırının altındaki kazanca satan, işçi ve emekçiler varken, ben nasıl mutlu olabilirim ki?

Son bir yılın önemli bir zamanını bu insanların yaşadığı gibi yaşamaya çalıştım,  iki kişi, dört bin liraya zor geçindik. Normal bir yaşam için en az altı bin lira, dört nüfuslu aileye zor yeter.

Almanya’da aldığım maaş, ancak bir aileyi besleyebilir. Türkiye’de asgari ücretin beş katı maaş ile orada zor geçiniyorsam, 1300 TL ile geçinen insanlara, yaşam cambazı demek gerekir.

Diğer taraftan, hak ve hukuk açısından çabalar boşa çıkınca, gelecek başka türlü gelişecek ve kötüye gidiş olacak demektir. Birkaç yıl daha umutsuzum, bu anlamda da mutsuzum.

Bunca yıl çalışıp çabalayıp, rahat olabileceğimiz ve emeklilik denen zaman diliminde, bize huzur yok gibi görünüyor. İnsana, bunun sonu da böyle mi olacaktı, dedirtiyor.

Bu yıl içinde geçen yıla göre daha az kitap okudum. Bu belki de, Türkiye’de yaşadığımdan dolayı, yani orada insanlar okumuyor, daha çok konuşuyor da ondan mı acaba diye düşünmedim de değil. Yirmi ile yirmi beş kitap okumak benim için çok düşüktür. Yılda altmış kitaba ulaşmalıyım ki hem dil, hem de, yazı yazma için kullandığım, kelime dağarcığını beslemem zorunludur, yani, dil ve yazı yoksunu olmamam gerekiyor.

Çözümler ve yorumlar, daha fazla okuyunca kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Bir de çıkarmak istediğim kitapları basamadım. Bunun iki nedeni var, ilki parasal, ikincisi ise okur az, ülkede en çok satan, iki ile üç bin basıp satarsa, o kitabı basmamak, ya da geç baskıya vermek daha iyidir.

Kendi köyümün hikayelerini anlatan, ikinci kitabımı derledim. Kontrol için İstanbul’a göndereceğim. Kendim on defa kontrol etsem, her okuyuşumda sürekli hata buluyorum. Bu işi anlayan ellere teslim edip, baskıya hazırlamak uygundur.

Ayrıca beş yüz sayfa tutan, anı ve siyasi değerlendirmelerimi bir yere topladım o da beklemede, baskı yapsam da, sadece az sayıda kitaplaştırıp çocuklarıma ve yakınlarıma belge mahiyetinde hediyelik notlar kitabı bırakmış olacağım.

Şiirler ve Almanya hikayelerim de” Ah Almanya ah” adlı yapıtta birleştirip elli adet basıp, onu da anı olarak saklayacağım.

Ben para gelsin diye yazmadım, insanları elimden geldiği kadar uyarmak için yazdım. Düşüncelerimi başkalarına anlatmaktan da çekinmedim.

Kendi köyümü, bu yıl bitmeden tekrar özlemeye başladım. Gelecek yıl artık köyde yaşayacağım. Emekli olan bazı arkadaşlarım deniz kenarından ev aldılar, binalar yaptılar. Şimdi çoğu pişman oldu. Hal bu ki, o paralarla, köyüne ev yaptırsa, köy ortamında organik yiyecekler ve daha kolay bir yaşamla, ömrünü biraz daha uzatabilir, daha az sıkıntı içinde olabilirdi.

Köyümüzü yaşanır hale getirmek için elimizden geleni de yapmaya çalışıyoruz. Alt yapı oturmaya başladı. Kamuya ait yerler onarıldı ve yol sorunu önemli oranda çözüldü. Beni bu yıl, bu çalışma biraz sevindirdi. Bu anlamda oturduğum köy daha aktif sayılır.

Artık, 2018 bitimi, köy sakini olarak yaşamımız devam edecek ve oradan da eksik ve yanlışları yazmaya devam edeceğim.

Şimdiden 2017 yılına güle güle diyorum, 2018’e ise hoşgeldin.