Şuanda 125 konuk çevrimiçi
BugünBugün3185
DünDün2340
Bu haftaBu hafta7507
Bu ayBu ay7507
ToplamToplam10475931
ben bu davete gelecegim, sen de gel mihrac ural PDF Yazdır e-Posta


Haydar Yılmaz’ın açık daveti ve komisyon önerisi var.

Katılıyorum.

Ben bu davete geleceğim.

Örgüt tarihimizin kirletildiğini söylüyordum. Kimlerin kirlettiğini, nasıl kirletildiğini delilleriyle herkese göstermek için geleceğim.

Çok şey yazıldı, Kimilerince akil almaz denilen iddialar ortaya atıldı. Yazılan her şeyin belgeleri ve tanıkları olmasına karşın, inkar edildi. Bunların yalan ve karalama olduğu söylendi.

Bugüne kadar ne yazdıysam arkasında olduğumu ve yazdığım her şeyi orada detaylarına varıncaya kadar ( yazılı delilleri ve canlı tanıklarıyla) Acilciler’e ve tüm devrimcilere anlatacağım. Bu toplantıya katılacak olan tüm katılımcıların, ‘’yeter artık, bu kadarı yeterlidir’’ diyecekleri kadar delillerle geleceğim.

1_ 1977 Agustos darbesi öncesinden başlayacağız. Bu darbenin bugüne kadar karanlıkta kalan ve gizlenen iç yüzünü açığa çıkartacağız. Bu darbenin, ‘’itirafçılık’’mı  yoksa ‘’bilinçli bir ‘’ihanet’’in sonucu olarak mı gerçekleştiğini gözler önüne sereceğiz. O zaman neler konuşuldu? Şimdi ne söyleniyor? hangi olaylar nasıl ve neden çarpıtılarak anlatılıyor? Amaç ne? Bu süreci açığa çıkartacağız. Bu sürecin tüm yönleriyle açığa çıkartılması, ‘’ suç ve hata’’nın, belki de, ihanetin gözler önüne serilmesine karşı çıkan Acilci olur mu? Olmadığını biliyoruz.

Bu süreç aydınlatılacaktır. Takip olayı (nerden başladığı,nasıl  ve ne kadar devam ettiği, bazı bölgelerin bu takipten sonra  neden operasyon dışında tutulduğu) bunları konuşacağız.

2_ 1977 Ağustos darbesinin hemen ardında, operasyon bölgelerine yollanan ‘’ sorumlu yoldaşlar’’ın kimler olduğunu, Bölgelerinde neler yaptıklarını ve hangi kıstaslara göre, kim tarafından ve hangi amaçlar için görevlendirildiklerini , tarafların kendi ağızlarından dinleyeceğiz.

3_ Nebil Rahuma yoldaş’ı bütün yönleriyle konuşacağız. Üst üste iki kere nasıl yakalandığını, Kimler tarafından ve niçin öldürüldüğünü açığa çıkartacağız. Nebil yoldaş’ın yakalanmasına vesile olan ve ona pusula getiren ve bugüne kadar belli olmayan kişinin kim olduğunu soracağız.

Nebil yoldaş’ın İstanbul’da bana verdiği ses kasetinin nerede olduğunu öğrenmeye çalışacağız. Adıyaman kapalı cezaevinde Mihrac Ural’a verdiğim bu kaset kaçıncı dosya’da saklanıyor? Her zaman ısrarla tekrar etmeme rağmen neden iki kelime konuşamadığını herkesin önünde bir kere daha soracağız.

Bu konuda kim yalan yazıyor, kim gerçek yazıyor delilleriyle, tanıklarıyla bir kez daha ve tüm katılımcıların önünde ispat edeceğiz.

Nebil Rahuma’yı, ülkenin her köşesinde aranmasına rağmen, Güpegündüz Adana ABD konsolosluğunun bombalanması eylemine gönderen Mihrac Ural’ın, eylem anında Nebil yoldaşı tek başına bırakıp kaçmasının nedenlerini öğreneceğiz.

 Nebil yoldaş’ın 1980 eylül ayında Adana’dan gelir gelmez tutuklanıp öldürüldüğünü iddia ediyorlar. Bilerek yalan söylediklerini yaşayan tanıkların anlatımlarıyla ispat edeceğiz. Benim ve Erkan Ulaşan’ın bu konuyla ilgili yazdıklarımızın yalan olduğunu ‘’ölüyü konuşturuyorlar’’ diye inkar ediyorlar. Öyle olmadığını yazdıklarımızın gerçeğin ta kendisi olduğunu kendi yazdıkları yazılarıyla ispatlayacağım ve Nebil yoldaş’ın bir an önce öldürülmüş olmasını neden bu kadar çok istediklerini ve bu özlemlerinin altında yatan gerçeği konuşacağız.

Sağmalcılar cezaevi  firarının nasıl gerçekleştirildiğini? ‘’ bende oradaydım’’ diye yalan söyleyen sahtekârların orada olmadıklarını bir kez daha ispat edeceğiz ve bu yalanı hangi amaçla ve kimleri aklamak için söylediklerine hep birlikte tanıklık edeceğiz.

4-Ali Çakmaklı yoldaş’ın neden ve hangi kirli amaçlar uğruna, nasıl bir komplo sonucu öldürüldüğünü konuşacağız. Bununla ilgili kim ne yazdıysa  getireceğiz ve kimlerin yalan söylediğini bir kez daha kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta herkese göstereceğiz.

İddialarımız inkar edildi.’’ Özel harp dairesi’’nin iddiaları olduğu yazıldı. Bugün bunu diyenlerin, kendi yazdıkları yazıları gözlerinin içine içine sokacağız ve ‘’ özel harp dairesi iddialarıdır’’ dedikleri  şeylerin, 29 sene önce  ve ilk defa kendileri tarafından yazıldığını belgeleyeceğiz.

‘’Karanlık adam’’ yazısını yazan ve şimdi ‘’inkar’’eden sahtekarın yalanlarını yüzüne çarpacağız. Bu ihanet yazısının kimlerin yanında yazdığını, niçin yazdığını tanıklarıyla ortaya çıkartacağız. Bu yazıda ortaya atılan iddiaların bilinçli olarak uydurulduğunu tanıklarıyla göstereceğiz. ‘’Polis’ten pasaport alarak yurt dışına gitti geldi’’ diye yalan iddialar ortaya atarak  Ali Çakmaklı gibi bir yiğide kıyanların

Katil olduklarını ispat edeceğiz. Bu pasaportu kimlerin, hangi ilişkiyi kullanarak aldıklarını söyleyecek olan tanıkları çağıracağız. ‘’ Bursa’ya gitti geldi ve arkasından Bursa operasyonu yapıldı’’ diye yazdılar. Yalan olduğunu ispat edeceğiz. Bursa’ya kimin gittiğini  yazılı delilleriyle göstererek, bu gidişin neden örgütten saklandığını anlatacağız.

5_Mihrac Ural’ın nasıl yakalandığını, neyle suçlandığını öğreneceğiz. Hapishaneden, son ana kadar kaçmak istemediğini, bu konuda yapılan teklif ve önerileri ‘’ ben tahliye olacağım’’ diye reddettiğini, kimlerin yanında ve ne zaman reddettiğini delilleriyle ortaya koyacağız. Adana cezaevi  firarında hiçbir fonksiyonu olmamasına rağmen her yerde bir kahraman edasıyla yalan söylediğini, bunu hangi pis amaçlarını gizlemek için yaptığını göstereceğiz.

Adana cezaevi firarını organize eden, DY davası ‘’sanığı’’ Fikret’i dinleyeceğiz. Firar’dan sonra gittiği evde (C.A’nın evi) sabaha kadar uyumadığını ve ‘’ hemen Suriye’ye gitmem lazım’’ diye yanında bulunan yoldaşlara  yalvarırcasına ‘’rica’’ ettiğini ve iki gün içersinde de  Suriye’ye kapağı attığını, Devrimci mücadelenin doruk noktasında olduğu bir dönemde,  örgüt sorumlularına haber vermeden ülkeyi terk etmesinin nedenlerini biliyoruz, kendi ağzından öğreneceğiz.

‘’Ot yiyerek yaşadığını, Suriye’de aç susuz kaldığını’’ anlatıyor.

Hayır, yalan soyluyor. İspat edeceğiz. Suriye’ye geçer geçmez, kendisi için yapılan’’kamulaştırma’’ eyleminden alınan altın’ların hesabını soracağız.

6_ Tacettin Sarı’nın kim olduğunu öğreneceğiz. Acilciler bu kişinin kim olduğunu öğrenmek istiyor. Yurt-dışına kimin talimatıyla çıktığını, bu konuda neden örgüte yalan söylediğini, Bu adam ‘’ ben M.Ural’ın talimatıyla çıktım’’ diye yazıyor. Oysa bu adam için o tarihlerde ‘’Kaçtı’’diye ‘’cezalandırılma’’kararını da M. Ural vermişti. Bu yaman çelişkinin sırrını öğreneceğiz.

Bu adamla  Mihrac arasındaki ’’ kirli-Muhabarat ilişkilerini’’ konuşacağız ve bugüne kadar yazdıklarımızı bir kere daha ispat edeceğiz.

7_ Müntecep Kesici(Şıh) yoldaş öldürüldü. ‘’Bilinçli değil, provokasyon oldu’’ diyorlar. Doğru olmadığını  yazdık. Bu olayın içersinde bulunan görgü tanıkları konuşacaklar.

Acilciler konuşacaklar, elleri bağlananlar, başlarına silah dayananlar, ölüm tehditleriyle sindirilmek istenen Acilcileri  hep beraber dinleyeceğiz. Kim yalan söylüyor? Devrimci katili kim? Komisyon karar verecek.

8_Suriye’de, Türkiyeli devrimci örgüt militanlarının, kimler tarafından Muhabarat’a ihbar edildiğini yazdım. Örgütler hakkında bilgi toplandığını ve Muhabarata rapor verildiğini yazdım. İnkâr ettiler.  

Ben bunu, kurulacak bir komisyon önünde ispat etmeye hazırım. Muhbir kim? karar verilsin,’’razıyım, kabulumdür’’ diyerek gelecek misin oraya Mihrac Ural. Yazdıklarımı ispat edemezsem eğer, ben her şeye razıyım Mihrac. Acilciler aynı şeyi senden de duymalı. Var mısın?

9_ Günay Karaca yoldaş’ın, Suriye’den Türkiye’ye dönerken,  Zafer’in, Erkan’a(semir)  ‘’talimat’’ verdiğini ve ‘’sınırın öbür tarafına geçirdikten sonra kafasına sık’’ dediğini yazdım. Erkan, yani Semir senin akraban oluyor. Herkes tarafından tanınır, onu sende çağır bu toplantıya ve ‘’İ.Yalçına 1987 tarihinde böyle bir talimatı anlatıp anlatmadığını sen sor’’ Aynı şekilde Hanna Maptunoglu için yazdıklarım biliniyor. Bunu da sor orada. ‘’ ben sana Hanna’nın arabasının fren sistemiyle oyna ‘’ dedim mi? Demedim mi? diye sor.

10_ İsrail’in Beyrut’u işgal ettiği günlerde ve Beyrut ,’’Uluslararası barış gücü’’ denetiminde boşaltılırken, herkesin canını kurtarmaya çalıştığı bir kaos ortamında, 25 tane Mercedes araba çaldırıp Suriye’ye getirdiğini yazdım.

Filistin örgütlerinin depolarında ‘’silah çaldırdın’’ ve kaçakçılara satarken Filistinliler tarafından yakalanan ve neredeyse ‘’kurşuna dizilmekten son anda kurtulan yoldaşlar ‘’ olduğunu yazdım. Bunlar senin talimatlarınla oldu. Bu konularda hiç sesini çıkartmadın. Bunları konuşmaya ve ispatı halinde düşeceğin durumu kabul etmeye hazır mısın?

 Bunlar yalan mı Mihrac? Önceden cevapla. Yalan de ve öyle gel. Ne dersin?

11_Filistinli örgütlerin kendi aralarındaki savaşta 4 yoldaşımızın öldürüldüğünü yazdım. Bu dönem, Türkiye solunun önemli bir kesimiyle ilk kez ciddi bir cephe birliğimiz vardı( Faşizme karşı birleşik direniş cephesi FKBDC)  bizim dışımızda diğer tüm örgütler bu savaşta tarafsız kaldılar.  Mihrac Ural, Suriye yanlısı EBU NIDAL örgütü saflarında Filistin kurtuluş örgütü(FKÖ) içersindeki en güçlü  örgüt olan, Yaser Arafat önderliğindeki EL FETİH örgütüne karşı Acilcileri savaştırarak, yoldaşlarımızın El Fetih tarafından öldürülmelerine sebep oldu.

Bu yetmiyormuş gibi, yapılan basın açıklamaları, bildiri ve broşürlerle kamuoyuna yalan söylendi ve yoldaşlarımızın Emperyalizme, Siyonizm ve bölge gericiliğine karşı enternasyonal bir savaşta şehit düştüklerini yaymaya çalıştı. Bu konuda yazılanları okuyan herkesin örgütümüzle dalga geçtiğini ve örgütümüzün küçük düşürüldüğünü söyledik.

Öldürülen yoldaşlarımızın sorumlusunun Mihrac Ural olduğunu ifşa ettik. Yalan mı yazdık? Bu konuda kimin doğru söylediği, kimlerin yalana başvurarak Acilcileri ve devrimcileri kandırmaya çalıştığını yazılı belgeleriyle( kendi yazdıkları belgelerle ) bir kez daha kurulacak komisyon önünde ispat edeceğiz.

Ölen yoldaşlarımızı, Mihrac Ural’ın yalanlarıyla  mezarlarında, daha fazla rahatsız ettirmeyeceğiz. Bu yoldaşlarımızın, devrim şehidi militanlarımızın tertemiz anılarını Mihrac ural’ın çıkarlarına alet ettirmeyeceğiz. Öldürülen her yoldaş için alınan 50.000 dolar kan parası ve  şehit aylıklarının hesabini soracağız.

12_ Filistin’de, kamplarda bulunmuş tüm Acilciler bu toplantıya katılmalıdırlar. Orada yaşananları herkese anlatmalıdırlar. Örgüt savaşçılarımızın aldıkları aylıkların düzenli olarak nasıl ve kimler tarafından toplandığını anlatmalıdırlar.

Mihrac Ural’dan kaçıp kurtulmak için, sigara içmeyen yoldaşların bile ‘’ sigara içiyorum’’ diye yalan söylemek zorunda kalarak sigara paralarını biriktirerek bilet parası tedarik ederek kaçmalarının sebeplerini  konuşacağız.

 Bu örgütü içten içe çürüten, kimsenin kimseye güveninin kalmadığı kokuşmuş bir yapıya dönüştüren zihniyetin altında yatan’’ stratejik ihanet’’in nasıl işlediğini konuşacağız. 3-5 kuruş para için kimlerin canına kıyıldıgını, kimlere ve niçin akıl almaz iskenceler yapıldığını öğreneceğiz.

13_ Ali Sönmez yoldaş bu toplantıya mutlaka getirilecektir.

Mihrac Ural ihanetini birebir ilk yaşayan, ihanetin  canlı tanığıdır.

 Acilciler, Ali Sönmezi  bilirler. Acilciler örgütü içersindeki Mihrac Ural örgütünü Ali Sönmez’den dinlemelidirler. ‘’ Ali Sönmez cep’te o konuşamaz’’ diyorlar.

Öyle olmadığını, yanıldıklarını anlayacaklar. Örgüt içersinde örgüt kurarak Acilcileri satanlar, değişik örgüt ‘’tüzük ve program’’ı  yayınlayanlar, Acilcilere başka, Muhabarat’a başka tüzük gösterenleri Ali Sönmez’den dinlemeliyiz.

Fransa’da, tüm örgüt üyeleri ve 4 MK üyesi önünde ‘’Mihrac Ural devrimci değildir. O bir faşist’tir’’ diyen Ali Sönmez yoldaşı böyle konuşmaya iten nedenleri Acilciler öğrenmelidir.

 Acilciler örgütüne ihanet etmek için Ali Sönmez’e para teklif eden Mihrac Ural’ın, Ali Sönmez’den aldığı cevabı Ali Sönmez’den dinleyeceğiz.

 1987 tarihi’nde, Ali Sönmez hakkında bir ‘’dosya’’ yayınladın. Bu dosya’da neler diyordun Mihrac. Hala aynı şeyleri iddia ediyor musun? Bu toplantıya Ali Sönmez ‘’dosyası’’nı da getirmelisin. Kayboldu unutuldu sanma, bu dosya elimizde. Sen mi yayınlayacaksın yoksa biz mi yayınlayalım? Ne dersin?

 Aradan çok zaman geçti Mihrac Ural. Konuşanları ‘’hain’’, artık konuşmazlar zannettiğin  insanları da ‘’ yoldaş’’ diye adlandırıp eski dalaverelerinin geçerli olacağını sanıyorsan aldandığını bildirmek isterim. Ali Sönmez Yoldaş’ı, tıpkı diğerleri gibi yok etmek öldürmek/öldürtmek istediğini bilmeyenlere bunu tanıklarıyla anlatacağız.

1.Kongre günlerinde (1986 aralık ayı)  Ali Sönmez için kurulan komplo, M.Burgaz’ın sorumlu davranışı ve yoğun çabası olmasaydı ‘’başarı’’ya ulaşacak ve belki de ‘’ şehitler mezarlığı’’ bir yoldaşımıza daha ‘’kucak açmış’’ olacaktı. Yalan mı bunlar? Yalan diyorsan eğer bu daveti kabul et ve gel. Gel ve orada kim yalan söylüyor kim doğruları yazıyor herkes gibi sen de öğren.

Bundan 22 sene önce Ali Sönmez’in de teklif ettiği bir ‘’ Devrimciler komisyonu’’ kurulsun  önerisi , hiç olmazsa şimdi ete kemiğe bürünsün. Hazır mısın? Mihrac Ural...

14_Acilciler örgütü tarihimizin, Mihrac Ural tarafından kirletildiğini yazıyoruz. Onlar, bizlerin bu tarihe “ihanet” ettiğimizi söylüyorlar. Bunların netleşmesi mutlaka gerekiyor.

 Bizler: Acilciler örgüt militanlarının Suriye  gizli servisi ‘’Muhabarat’’a servis edildiğini iddia ediyoruz. İddialarını ispat etmeyen hain’dir.

Acilciler örgüt militanları; Türkiye’de ve Avrupa’da, ‘’Müslüman kardeşler’’ örgütü yöneticilerine karşı donatıldı, kullanıldı ve kullanılmak istendi. Bunları yazdık. Yalan diyorlar. İftira attığımızı söylüyorlar, örgütü ’’ karaladığımızı’’ iddia ediyorlar. Ne yazdıysak,  ne iddia etmiş isek, diğerlerinde olduğu gibi, bunu da tüm detaylarına kadar delilleriyle ispat etmeye, bir kez daha ispat etmeye hazırız. Kurulmasını istediğimiz bir ‘’komisyon’’ önünde bunu ispat edemez isek ,bunu   ortaya atan ben, tüm Acilciler ve tüm devrimcilerin önünde  Mihrac Ural’ın hakkımda söylediği her şeyi kabul etmeye hazırım. Aksi bir durumda Mihrac Ural ne diyecek?  ‘’ evet ben bu pisliği yaptım, Acilciler’den özür diliyorum’’ desin yeterlidir.  Hodri meydan Mihrac Ural.

15_Sosyalist bir ülkenin ( K.Kore) dolandırıldığını yazdım. Bu süreci en iyi bilenlerden bir tanesi Ali Sonmez  diğeri de Kemal Bayram’dır. Ben konuşmayacağım bu iki kişinin dinlenmesi benim  için yeterli olacaktır.Bu konuda ne yazdıysam hepsinin arkasındayım.Bu konuda yapılan ahlaksızlığı burada yazmayacağım. Tüm detaylarıyla konuşulacağı ortamın oluşmasını bekleyeceğim. Bu ülkenin temsilcisi tarafından, “ sizler devrimci değil sahtekarsınız” diye itham edilmişiz. Bunlar yalan mi? O gün MK üyeliğimden istifa ettim, kabul edilmedi. Yalan mı?

16_ Mıhrac Ural ve avaneleri ‘’ acilciler tarihini karalıyorlar’’ diye ‘’ dert yanıyorlar’’. Öyle mi yapıyoruz gerçekten?  Sami’yi, Yusuf’u neden öldürdünüz demek ne zamandan beri bu tarihi karalamak oldu? Sosyalist bir ülke temsilcisinin örgütümüze hakaret etmesi karsısında bir tepki olarak MK üyeliğinden istifa ediyorum demek, Acilciler örgütüne kara çalmak mi oluyor?

Sonra, siz kimsiniz? Nerden çıktınız? Kimlerin kucağında kimlere karşı ‘’savaş’’ veriyorsunuz? Bu tarih içersindeki yeriniz ne?

 Evet, Sami kimdi? Sami yoldaş, Acilciler “MK yedek üyesi” ve Libya sorumlusuydu. Neden öldürüldü?

 Mihrac Ural inkar ediyor. Öldürmedim diyor. Sorgulamış(!) ifadesini almış(!) özeleştiri yaptırtmış(!) ‘’özür diletmiş(!) ve göndermiş.

 Mezarı nerde diye sorduk. Cevap veriyor. Bulgaristan’da bir adres gösteriyor.oraya bakın diyor. Biz Sami yoldaşı mıhrac ural’ın öldürdüğünü söylerken o,  inkar  etmeye devam ediyor.

 Komisyon bu meseleyi çözecek. Sami yoldaşı öldüren katilin,  Mihrac Ural olduğunu ispat edeceğiz, bir defa değil bin defa da olsa, yeniden, yeniden ispat edeceğiz. Mıhrac Ural’a soracağız. Sami neden öldürüldü?

  Öldürmediğini iddia etmeye hazır mı? Öldürmedim demeye orada cesaret edebilecek mi?

Edebileceğine inanıyorsa durmasın gelsin ve hepimizin, en başta da benim bir yalancı sahtekar olduğumu söylesin, ben buna razıyım. Amaaa eğer bunu söyleyemez de Sami yoldaş’ın katili olduğunu orada da ispatlarsak eğer. ‘’Ben bir devrimci katiliyim’’ diyebilecek mi?  Kendine güveniyorsa hemen gelsin. Durmasın...

17_Haydar Yılmaz yoldaşın daveti, bir dönemin: Acilciler’ın tarihindeki “kara leke”sini ortaya çıkartmaya ve tarihimiz üzerindeki bu kiri topyekun temizlemenin önemli bir aracı olacaktır. Acilciler açısından bir sorun olmadığını tüm Acilciler zaten biliyor. Türkiyeli devrimciler de olayları tüm çıplaklığıyla öğreneceklerdir.  Bu çağrıyla birlikte,’’ Yusuf yoldaş’ın katil’i “AYAGA KALK’’  diye bağıracağız. Türkiyeli devrimciler kimin ayağa kalktığını gözleriyle görecekler.

18_Mihrac Ural’ın yüreğinde en küçük bir gurur kalmışsa eğer bu  daveti kabul eder.

 Bir gün önce ’’Yoldaş’’ dediği insanlar hakkında bir gün sonra nasıl ‘’ hakaret’’ edildiğini, bu ahlaksızlıkların neden yapıldığını belgeleriyle getireceğiz. Kendi el yazılı belgeleriyle ahlaksızlıkları ispat edeceğiz. Bu örgütün tüm ileri yoldaşlarını teker teker tuzağa düşürmek için ne dolaplar çevirdiğini gözler önüne sereceğiz.

ALİ SÖNMEZ yoldaş için ne yazdığını belgesiyle ortaya koyacağız. ‘’ ALİ SÖNMEZ DOSYASI’’nı açıklamıyor. Bu dosyayı getirecek,  getirmezse  biz getireceğiz. Yazdığı yalanlarını yüzüne çarpacağız. Bir pislik, bir çirkef, bir ahlaksız , açık söylüyorum bir ırz düşmanı rezil olduğunu  kendisine itiraf ettireceğiz.  ITİRAF etmez de ayak diretirse, suratına, inkar edemeyeceği belgeleri çarpacağız.

19_ Cafer yoldaş  ACİLCİLER örgütünün isimsiz kahramanıdır. Türkiye devrimcileri CAFER yoldaşı tanımazlar. Orta-Dogu’da bulunan Acilciler ve Hataylı devrimciler CAFER yoldaşı iyi tanırlar. Cafer yoldaş’ın kim olduğunu anlatacağız. Nasıl delirdiğini, sonra ne olduğunu da anlatacağız. Cafer yoldaş, kalp krizinden öldükten sonra  yalnız kalan eşi ve çocuğunun, sığınmak zorunda kaldığı MİHRAC URAL’ın evinde ‘’ hizmetçi’’ olarak çalışırken neden ‘’kovulduğunu’’ soracağız.  Namussuzluk ve devrimcilik arasında kalın çizgiler bulunduğunu hatırlatarak,  Acilciler ve tüm devrimcilerin ne düşündüklerini soracağız.  Mihrac Ural soysuzunun ayağa kalkmasını ve açıklama yapmasını isteyeceğiz.  Uyduracağı  tüm  yalanların gerçeğini delilleriyle yüzüne çarpacağız. Kıçına tekme vurularak kapı dışarı edildiğine tanık olacağız. Söylediklerimizi ispat edeceğiz. Söylediğini ispat edemeyenlerin şerefsiz olduklarını kabul ederek bu davete iştirak edeceğiz.

Mihrac ural, seni uyarıyorum. Cafer yoldaş konusunda yazacaksan eğer, 40 defa düşün ve bir defa yaz. Benden hatırlatması...

Cevap ver bakalım Mihrac Ural kabul mü?

20_ Mıhrac Ural, söylediklerinin arkasındaysa eğer bu daveti kaçırmaz.

 Ben, ALİ HAMAM ‘ın polis işbirlikçisi olduğunu yazdım. 22 sene önce de yazmıştım. Mihrac, 22 sene sonra  Ali Hamam’ı blog’unda savundu(!) Üstelik de, Ali Hamam’ın beni sorguladıgı(!)nı da yazdı. Ali Hamam ‘’ ser vermiş sır vermemiş’’ tıpkı kendisi gibi(!) direnmiş. Çok güzel.  Kısa yazıyorum. Çok net yazıyorum. Mıhrac Ural bu davete gelsin ve orada bu söylediklerini tekrar etsin.

Devrimcilikten, sosyalistlikten söz etmeyeceğim. Bu tür kelimelerin mihrac Ural isminin geçtiği yerde kullanılması abes olur. Şunu söylüyorum. Ali Hamam’ın polis işbirlikçisi olmadığını, iki tane Acilci’nin önünde söylesin,  en ufak bir feodal ahlak kavramı kalmışsa eğer bunu iki Acilci’nin önünde tekrar etsin, ben Türkiye devrimcilerinin huzurunda bu adamın benim  için yazdığı her şeyi kabul edeceğim.

Öbür taraftan, Eğer ben bu adamın Mihrac Ural tarafından da, en az 22 sene önce polis işbirlikçisi olduğunun bilinmesine rağmen, bugün niçin gizlenmek ihtiyacı duyulduğunu, kendi el yazılı belgeleriyle ispat edersem ne diyecek peki? Cevabını bekliyorummmm.

21_Mihrac Ural; “devrimci hareketimizin değerlerini çiğneyerek büyük bir servetin sahibi oldu” diye yazdım. Sesi çıkmıyor. Kurulacak bir komisyon, bu büyük servetin kaynağını araştıracak ve su anda nasıl kullanıldığını öğrenecek. Araştırma sonucunu hep beraber göreceğiz. Bu sonuç; Devrimci hareketler içersine sızmış olan  başka Mihrac Ural’lara da korku salacaktır. Önemli sonuçları olacaktır.

22_Sonunda ITIRAF etti. “ HATAY KURTULUS ÖRGÜTÜ”nün varlığını kabul etti, ettirdik. Bir gerçeği İTİRAF ederken, tıpkı “ SARAY SOYTARISI” gibi çok daha vahim bir SUC ISLEDI. “Hatay kurtuluş Örgütü” fikrinin, YUKSEL ERIS tarafından(!) önerildiğini yazdı. Bu durum, alçaklaşmadan da öte, çukurlaşmadır!. Hesabini elbette verecektir.  

23_ Benim için çok şey yazdı.  Mit ajanı diye yazdı. Fransa’da kendilerini ihbar ettiğimi yazdı. Mit’ten maaş aldığımı yazdı. Fransız polis’inden maaş aldıgımı yazdı. Eşime, Mit tarafından göz ameliyatı yaptırıldığını yazdı.

 El yazılı  belge yayınladım. Yalan diye yazdı.’’ Adli Tıp’da incelettik yalan olduğu kanıtlandı’’ diye yazdı. Konuyla ilgili MK açıklaması elimde duruyor. “ benim el yazım değil, İbrahim Yalçın’ın el yazısı olduğu raporlarla tespit edilmiştir” diye yazdı.

 HODRI MEYDAN diyorum.

Her iki yazı ikimizde de var. Ya o raporu çıkart yayınla, yada bu belgeleri istediğin, en güvendiğin kişiye verelim yetkili ve uzman bir kurulda inceletelim. Bakalım kimin el yazısı?

Ben, bu belgeleri komisyona vereceğim ve inceletilmesini talep edeceğiz. Ne dersin Mihrac Ural.  KABUL demeye dilin varıyor mu? Buna CESARETIN VAR MI ...?

İbrahim Yalcın, Örgütlü yaşamında ne yaptıysa, ne söylediyse hepsinin arkasında duruyor. Ya sen? Sen de durduğunu söyleyebiliyorsan eğer GEL. GEL VE HESAPLASALIM... 

Örgütü ifşa eden kim? Yoldaşlarını ihbar eden kim? Bu soysuz, bu aşağılık yaratık, bu kahpe işbirlikçi her kimse Türkiye devrimcileri ve Acilciler karar versin.

Mihrac Ural’a buradan sesleniyorum. Mihrac Ural, sende en küçük bir namus varsa eğer bu toplantıya gel. İstediğin kimse hepsini al gel. Kimi istiyorsan getir. Bu söylediklerini orada herkese anlat.  Tüm devrimcilerin önünde sana söz veriyorum. Her şeyi ortaya koyacağız.İstediğin kadar söz hakkin olacak. Benim için söylediklerini tekrar tekrar anlat, Tüm belgelerini, dosya’larını çıkart. İki kişiyi ikna et demiyorum, iki kişide ‘kuşku” uyandır, ben kendi kafama kurşun sıkacağım.

İbrahim Yalçın’ın, bir kişiyi deşifre ettiğini, tek bir kişiyi ( devrimci yaşamı boyunca) yakalattığını, çok basit bir örgüt Sırrı’nı deşifre ettiğimi ispat et, ya da böyle  iddia edecek bir acilci bul. Ben her söylediğini kabul edeceğim.

Peki sen? SEN NE DIYORSUN...?

Hodri meydan ulan sahtekâr katil...  

Haydar YILMAZ’ın çağrısı ve daveti üzerinden bir haftadan fazla zaman geçti.  Sesin soluğun kesildi. N’oldu sana,?. Hani sen’in ‘’anında özel baskı’’diye bilinen ‘’yetenek’’lerin vardı. Neden ‘’Dut yemiş bülbül’’oldun. CEVAP VER. HICBIR YERE KAÇAMAZSIN.. EGER GELMEZSEN, AYAK DİRETİRDE SIVIŞMAYA KALKARSAN VAR YA....... Seni elime geçirirsem eğer.....