Şuanda 322 konuk çevrimiçi
BugünBugün552
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8276
Bu ayBu ay8276
ToplamToplam10476700
mihrac ural hasta, işte ispatı... PDF Yazdır e-Posta


(Dedemi anlatayım da dinle. M.Ural)

 

Uruba hareketinin’’yenı kuşak kadrosu’’ Mihrac Ural’ı yazıyoruz. Yazmaya değer mi derseniz, bilmiyorum. Buna karşın yazılmasında da sakınca yok derim.

Daha once söyledik. Herkesin bir Mihrac Ural adlı soytarısı var. Bizim(!) soytarımız diğerlerinden biraz daha farklı. Bu adamın yazdıklarını okudukca yüregimin bir köşesinde acıma duygusu kabarmaya başladı.

 

Dede’sini rüyasında görüyor(!) ve’’ Çetleştigi kişiye’’ dedesini anlatıyor(!)

Yazdıklarını bir pıskologa gösterseniz,’’toplum saglıgı için tehlikelidir diye elini kolunu bağlarlar ve hastahaneye kaldırırlar’’ Lider(!) olduğunu zannediyor.Üstelik, bu düşünceye de bayagı kapılmış ve en önemlisi de buna gerçekten inanıyor(!)

Bir yandan namaz kılıyor, oruc tutuyor.Her gece yatmadan önce ‘DUA’sını okuyor ve karşı tarafa ‘’sakın ha ‘’bakara suresi’’ni okumadan uyuma diyor. ‘  Tuhaf olan da söylediklerine  inaniyor.

 

Saatlerce ve önüne çıkan herkesle çetleştigi anlaşılıyor. Çetleştigi kişileri önce anlamaya çalışıyor. Karşı tarafın, ‘’dini bütün müslüman’’biri oldugunu tahmin ederse, koyu bir muslüman kisvesine bürünüyor. Hizibullahı överek yere göge sığdıramıyor. Sol eğilimli olduğunu tahmin ederse, ona ‘’ yoldaş’’ diye hitap ediyor ve bir ‘’dosya’’ gönderiyor. Laf arasında ve hiçbir anlamı yokken aniden ‘’lider oldugunu, apo’nun kadim dostu’ ’olduğunu anlatıyor ve’’ bak sana bir sır verecegim’’ diyor. Lübnan’da İsrail ordularına karşı’’yüzlerce yoldaşlarının başında ve her santimetreye binlerce bomba yagarken kahramaca çatiştıgı(!) yalanını söyleyebiliyor.

 

İster sağcı, ister solcu yada müslüman olsun farketmiyor. Çetleştigi herkese, Arap aleminin yetiştirdiği değerli bilim adamlarından bahsediyor ve onların’’kadim dostu’’ oldugunu, her hafta bu değerli bilim adamlarıyla edebiyat ve sanatsal sohbetler yaptıgını(!) söylemeyi ihmal etmiyor.

 

‘’ülkeme dönemem’’ diyor. ‘’Dönersem yerim, ‘’İmralı olacak, bu kesin’’diyor.

 

Gandi’yi anlatıyor ve kendisini Gandi’ye benzetiyor(!)

 

Zaman zaman,  şikayet ediyor. Suriye’deki durumundan dert yandıgı oluyor. ‘’bıktım artık’’diyor. Her 15 günde bir rapor vermekten bıktım usandım diyor.

 

 

 

Düşük yogunluklu(!) ufacık bir adamla karşı karşıya oldugumuzu biliyorum. Hasta oldugu kesin. Bu zavallı ile ugraşmak gerekir mi? Bilmiyorum.

 

Kendi agzından ne yazmışsa kelimesi kelimesi oldugu gibi aşagıya aktarıyorum.

Okuyun ve karar verin...

 

Bu bizim soytarımız. Bu adam bizim şerefli tarihimizin yüz karası.

 

Okuyun ve karar verin.

Mihrac Ural’ın ‘’rüyası bile elimizde ‘’demiştik. Yayınlıyoruz...  

 

‘’DİNLE BAK DEDEMİ ANLATAYIM SANA...

dedem abdul hamite karşı basit bir dirnme göstermiş ve bir başka akrabamla akke (filistin) ozamanın meşhur osmanlı zindandır

akke de osmanlı zindanı evet

mirim:

akka diye geçer

  bu olayı düşledim dedemle b.irlikte oldum zindanda  kömün yedik içitik  uzun sakallarıyla sana fotografını gösterdiğim dedemin babası bağdaş kurmuş   antakyanın en kadim mahellesinde avluda turunç ağçlarının altında (eski evimizin avlusu)

 rahlesi önünde kuranı yanında beyaz küçük kağıtlar üzerinde ayet yazıyor  hat çiziyor hemen yanındayim müzip müzip onu seydrediyorum

 ben onun çağının şikli içinde ama kafam 21. yüzyıllı müzipliğimi de artıran bu asker giriyor o büyük mahalle kapısbından iki kapıdır mahelamizin kapısı biri dev 4m yükseklik 3 metre genişlik ve tam  ortasında 80cm180 cm lik küçük kapı kapı içinde duruyor

 küçük kapı açıktır  geceye kadar. büyük eşya girince açılır büyük kapı  küçük kapıda belirdi zabitler

dedemde zabit derdi, evet

yüksek sesle  ortalık aniden bir ölüm seziszliğine bürüdn açın kapıları dendi o kadar

 kapılar açıldı. içim burkuldu 19 yüzyılda yaşananlar 21. yüszyılda yaşananlarla aynı mıydı diye şüpheye girdim

  gayri ihtiyarı dedemin arkasına sindim

 küçük bir cocuktum sankı ama aklım 21yüzyıllı

dedem iki kolunu açtı  180 dece  avuçları koluna göre tam dik açı 90 durdu. bu işeretle çevresindeki yiğitlere durun işareti verir gibiydi. kadınlar birden ortalıktan çekindi.

 ama büyük büyük nenem aynı avluya bakan 4 büyük evden birinden çıkı ve dedemin tam yanında ayakta durdu dedem hala bağdaş kurmuştu

 nenemin elindre bir bakır tencere  yeni yıkanmış durlanmış ama içinde tene tane su damlıyor bir çeyrek daire olarak

oysa kayıtlarda dedemin abdulhamit zamanında akkeye zindana atıldğını biliyordum. aklım 21 yüzyıllı ya. konuşmalardan  tarihi dönemi kestirebiliyorum. zabitler küçük  bordo fesleriyle yanlarında bir sürü kılıçlı  adamlarıyla  yığıldılar içeri

 yemene savaşa gidilecektir adam isterük dediler. allahım yemen ha yemen savaşları , o an  içim içime girdi

 yemen türküsü ruhi suyun sesinden kulağımın içinde patladı olacak şey değil

 yemen yemen allı yemen...

o an beknenmedik bir şey oldu, dedem kurulmuş çelik bir yay gibi ayağa kalktı. dizlerini bükerekmi olduğu yerde bir jimnastik hareketi yaparak mı anlamadım.

 ayaktadı  o an ruhi sunun sesi kesilti sanki bir radyonun düymesini  kapatır gibi

 ne olda bana anlamadan dedemin enterisini tutum ( aleve şeyhleri  altı dik çizgili hala bulunan bir entari giyerler üstüne de   gabardin palto atarlardı. bu antaklyalı  büyük alevi şeyhlerinin hala terk etmediği bir giysidir.

o an dedem döndü bana baktı, ne olacağını biliyorsun der gibi   dudağının bir ucunda gülümseme eğirsi  hiperbol çiziyordu yukarı doğru diğer yarısı paraboldu aşağı doğru la jakond gibi  canmlandı aynı  yüz hem gülüyor hem tedirgin di

 yemenmi dedi aniden

  öyledir sultanın emirleri   aylardan martımıydı nisanmıydı bilmiyorum ama dememin ünlü  bayram adak dönemi gelmişti, bunun çok büyük anlamı cardı ve hazırlıkra aylar önceden başlar binlerce kişi  bu namazına bu ibadetine gelip katılır.  rekordur bu bayram katılım açısından ve öğünçtür bir şey için

onlarca baş adak olurdu fakirler bu bayramın bereketinden yer içerdi

 zekatlar dağıtılırdı

ayrıntılar hala canlıdır kafalda evimizin avulusunu bildiğim tüm ayrıntılarıyla bilikte demini ortada olduğu haliyme görüyordu oradaydım.

 yemen nere antakya nere diye gür bir ses peatlatı dedem

 o an  yandım anam dedim o an 2000 yılını geçirdiğim hücremin bile farkına vardım, evet ben hücdradeydirm dedemde yanımdaydı ortak komundeydik, nereden çıktı bu avlu bu zabit, kendime gelecektim ki, dedemin elimi o dev acnunu içine aldığını sıktığın ve ve yanına çektiğini fark ettim. sanki sen yaşanacakları zaten biliyorsun duymuşsun yanımda dur. der gibiydi.  

 Term iç organlarım üzerine boşalıyordu  vucudumun dışında ise kanım bile donmuştu ter diye bir şey yoktu. zaman tünelinden geçmişim diyemi ölyle oldu anlamadım tersleşmişti fizik kanunlarım

 ne dersun anlamazuk diye zabitte çok daha sert cevap verdi dedeme. ses baskısı oyunıyordu sanki.

yemen insanı bizim insanımızdır, benim köklerim yemendendir ( alevcilerien soy şecerelerinde daime yemen kökenli oldukları vurgulanır, bunun kaynağı cennetin adende olmasından mı yoksa gerçekten aişret güçleri islamın öncü kuvetleri olmalarındanmı aynı bir konuydu, ama 21. yüzyıllı aklım oralarada gidiyordu ister istemi-ez)

kimi kime katledeceksiniz, kimin topraklarını kinden alacaksınız yemenli müslümandır antaklyylıda müslüman yemenli araptır anhtakyalıda arap kardeşi kardeşe vurduracak kimsem yok beni. bu tohraklar böylesini daha üretmedi üretmezde diye gürledi

 bu bir isyandı açıkça

 Not. dedemin tam sözleri yazılı şimdri aktaramıyorum

:

 zabit inanamıyordu olanlara bu bir rüyami dedi. orada ben atladım bbu bir rüyadır ama benim için sizin için değil.  dedim. şaşırdılar bu ne dilidir konuyştuğun dediler bana

türkçedir dedim, bu ne kelime dedi bana türki mi dersin yani ha odur dedim

 doğru konuş ufaklık kulağını kesirim dedi. dedem araya girdi . bu şehrin  sözü budur yerine ilitin  elçiye zeval olmaz bizde elçi edebiyle geldiği gibi giderse

  o an terim dışarıya fişkirdi artık oluk oluk ter akıyor dişımdan

 boyalmıştım olacakları biliyordum ama  zaman içinde  seyahatin sihri bozulmasın diye konuşmuyordum

 katlanarak çöktüm ye.  dedem ayaktaydı, nenem eliyle ağzını kaptmış  fırtanı öncesi bir sesizlik olmuxştu. bir şiyler yıkılmıştı kırılykmıştı   sonu çok kötü olacak bir durum ortaya çıkmıştı

 nenemin eli  ağzına tokat vurur gibi gidip gidip geliyordu.  dantelli başlğının boğaz düyümü çözülmeş  gözleri mas mavı saçları sapsarı  kırmızı yüzlülüren gerçek kırmızı lyüzlü hanımı kızarmıştı

( dedemler yeşil ve lmavi güzlü sarışın  insanlardı  bunun için kırmızı yüzlü ailesi  yadra kırmızı yüzlü şeyh diye de çağrılırdı el kasımlar)

oysa ben esmerim gözlerim renkli olsada,

ve olay daha uzun uzun devam etti durdu. sonra aktarırım. işte 200 yılın geçirdiğim tek kişilik hücremde bunları düşündüm yaşadım da

uzun çok uzun bur kurgu düş yaşanmış birn anı...