Şuanda 301 konuk çevrimiçi
BugünBugün537
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8261
Bu ayBu ay8261
ToplamToplam10476685
çarşamba'nın gelişi perşembe'den... PDF Yazdır e-Posta


Derler ya, "sanki içime dogdu." diye başlamadan önce siteye bakmak istedim. Olamaz( !) yine atlamışım.  Engin'e yetişmek mümkün degil. Kıl payıyla da olsa yine atlatılmıştım. Ne olursa olsun atlatılmışta olsam yazma hakkımı kullanacagım.

Bu sefer vaz geçmek yok. Neredeyse yazının başlıgı sitede'deki değişime paralel beşinci defadır değişiyor. Sıralamak gerekirse: Thkp-c/Acilciler, Mihrac Ural'ın şakirtleri, 4.gün, karanlık adam ve hamamdaki  general, nihayet, Çarşambanın gelişi…,Özellikle aynı  gün gerek gazeteci VK'nın " generalin apoletleri..." ve Engin'in "generallikten onbaşılıga.." yazısı icabı, yine atlatılmıstım( !) Yaz başlıklarından, öze ilişkin kısa değiniler yaparak paragrafı noktalayacagım. Sırasıyla: Acilciler Örgütünün, niteliginden, ayırt edici özelliklerine, örgütün illigal ve yasaklı bir Örgüt olduguna atıflar yapılıyor; Mihrac'ın şakirtlerinin veya bizzat kendinsin, açık listeler yayınlayarak ne yapmak istediklerini, aymazlıgın sakıncalarını, hamamdaki generalde yine aynı öze deginirken; ünvan tukusunun nelere yol açabilecegi düşkünlügünden söz ediyor, son bir uyarı, son bir vicdani görevi yerine getirmek istiyordum. Bu açıklamadan sonra gecikmişte olsa, yazıya geçebilirim.
 
Sanki içime dogdu." dogal ki bir deyiştir. Her deyiş gibi bu da bir şeyler söyler, ancak her seyi de açıklamaz. Deyim; Olabilecegi verili, nesnel koşullarca olgunlaştırılmıs, çok muhtemel ve kaçınılmaz olabilecek olay ve olguları anlatmak icin kullanıldıgı kadar, çoğun; medyumlar, astrologlar, hatta, illüzyonları açıklamak için, din adamları ve psikologlar tarafından
kulanılanıldıgı dahi vakidir.
Siz yinede inanmayın. Aptal adatmacasından başka bir sey ifade etmedgi kesin. Diyalektik ve tarihi materyalizm diye bir metotdan birazcık haberi olanların böylesi bir iletiye itibar etmeyecekleri ise kesidir. Yine dünyanın bir sürü aptalla dolu oldugu da gerçektir. Demem o ki, neyi nasıl ileteceginiz, dili kullanma kapasitenizle yakından alakalıdır. Aynı iletiyi "ben dememişmiydim" bildirimiyle ifade ettiginizde, iletinizi reddedilemez kesinlikte ve daha güclü ifade etmiş olursunuz.

Biliyorum okuyucu, ‘ geveleme(!) saadede gel’ demeye başlamıştır bile. Bende diyorum ki, sabır rica ediyorum lütfen. oOca atlatılmışız, bırakın da firsat(!) yakalamışken yazalım.! Bilgiçce, dille oynayarak, bulanık veya açık da ifade edebilirsiniz yani. Ne zaman 'Mihrac' yazmaya kalksam, yazı sulanmaya başlıyor! Bende, terecilere tere satmaya kalkıyorum. Ne farkın var şimdi Mihrac ural'in yaptıklarından? Demezler mi adama… "bu ne lahana tursusu, bu ne perhiz." Tövbe tövbe! Ne diyordu, İbrahim Yalcin'a gelen maillerde , "kudurgan öfke"sinin esiri olmuş bir lümpen, tinerci agzıyla salyalarını saçarak ne diyordu? İnsan igreniyor. Tamı tamına alt düzey bir Adana'lı lümpen agzı. Yazık. Neydi o, eşkiya filmindeki kabadayı ile mafya bozuntusu arasıdaki vurgu, davranış farkı, lümpenligin bile bir kalitesi olmalı değilmi ?  Tabii ki, asıl yazacaklarım bunlar degildi ve de degildir. Bazen insan kontrolü kaybediyor işte. Neyse okuyucunun anlayışına sıgınmaktan başka şansım yok(!)

Yazımıza devem edelim:
 
Neydi, Çarşambanın gelecegi persembeden...; Niçin tersi degil? Bende onu arıyorum. Sorun da, işe  tersinden başlamakta degilmidir?  Yine yöntem meselesi,  yöntemse olgu ve olayların doğru açıklanabilmesinin bilimsel olmazsa olmazı, bilmin yasasıdır. Efendim, kabahat(!) bilimde yani, ne yapabilirim. Öceki aksam , sosyal yaşamın geregi bir arkadaşımızın daveti üzere, sinemaya gidecek, birazda takılacaktık( !) Hic de fena bir davet degildi. Programım geregi; Telefonu kapalı tuttugumdan, kimi aramalar, Yanlış anlaşılmaya; Yüz kızartıcı kötü pozisyona degil, cevapsıza düşmüştü. Sahi, Mihrac Ural, orada, sinema tiyatro ne bileyim belki opera, nasil karşılıyorsunuz. Cahillik bu ya, 'Suriye'yi tanımıyorum. Üstelik Haydar'ın deyişiyle "it durmaz" bir köyde yaşıyorsun. ÇETLERINDEN( !) ANLADIGIM KADARIYLA ÜST BIR ENTELEKTÜEL YAŞAM BİÇİMİNE DÜŞKÜNLÜGÜN VAR. Sadece HEVESTEN( !) ibaret degilse tabi, bir gereklilik.  Örnegin: IYI BIR ŞEF'IN YÖNETTİGİ, İYİ BİR ORKESTRANIN ÇALDIGI, NEFiS BİR REPARTUARIN İCRA EDİLDİGI, HARİKA BIR SUNU.. Cahilligime
say! Merak bu ya soruyorum.!
 
Evet yazı yine kaymaya başladı. Cevapsıza gelenlerden İbrahim'i aradıgımda "bak sana bir yazı göderiyorum, geç oldu ama, istersen okuda yat" dedi. Yazıya baktıgım da 'eyvah'(!) dedim. canım da sıkıldı. Keşke atlatılmaya ragmen bir önceki hafta yazsaydım diye, içlendim de. Nihayet sadete gelebilecegiz. Kullanmamaya çalıştıgım bir üslübu kullanmak zorunda kalacagım. Zaten sözünü ettigim atlanan yazıda, uzun bir açıklamayla dildeki iyi ve kötü sözcüklerin, dilin evrimi içinde süzcüge dönüşmesinin ve her soyut sözcügün dayandıgı nesnellige atıfla, maksadınızı; Karartmadan, bulanıklaştırmadan, açıkcası örtük anlatmadan, söylemek istediginizi, küfürde olsa, ona denk düşen, sözcükle dogrudan ve açıkca etmenin en dogru yol olacagınada deginiyordum. Teorik ve pratik olarak dogru olan bu davranışı buna ragmen yapabiliyormuyduk, yapabilecek miydim?
 
Seni soysuz sahtekar.. seni utanmaz MECHUL adam. Demek hainler(!) nihayet bekleneni yaptılar. İhbar ettiler sizi öyle mi?
 
İki yıldır internet ortamının rehaveti içinde aymazlıkla herşeyi yazacaksın sonra da, ‘ar damarın’ çatlamadan ihbar edildik(!) diyeceksin.
 
Niye bir hafta önce yazmadıgımın öfkesiyle sitedeki eski yazılara daldım.  Zira böyle bir provakasyonla karşılaşacagımızı bildigimizden, sitedeki yazılara tümceler, içeriyor, hatta doğrudan tertip ve olası porovakasyonlara karşı açıkca yazılmış yazılar da vardı. Onları buldum. 9.sayfaya göz atmak yeterlidir. ben az sanıyordum. Neredeyse sayfanın tümü böyle bir tertibin olabilecegi yazısıyla doluydu. Az da olsa biraz dinginleşmiştim. Çok az alıntı deginilerden sonra, okuyucuyu her iki siteyle başbaşa bırakacagım. Gerisi kendi bilecerkleri iştir. Baştan söyledik, biz bir ilke imza atıyor ve teşhir yazıları yazıyoruz.

Kimin nasıl alğıladıgı, alğılayacagı,(onuncu baskı olsun) o kadar enterese etmiyor bizi, biz tarihimize bulaştırılan pislikleri yazıyoruz ve bunu bir tarihsel görev sayıyoruz. Kimseye, aman ikna olun gibi bir zorumuz yok. olamaz da.
 
işte, kimin kimi nasıl ihbar ettigi ve bunu hangi manevralarla ve ne maksatla, niçin yaptıgının dip notlari:
 
Tertibi bu tarz kullanabileceklerini bekliyorduk dersek, bu bir abartma olmayacaktır. İşin buraya gelecegi başından belliydi.
 
Sen tutacaksın, tanıdıgın tanımadıgın kişilerle binlerce sayfaya varan chat'lar yapacaksın. Her türden yöntemlerle her şeyi deşifre ededceksin. Sonrada kalkıp yavuz hırsız misali, sirkatin(!) söyleyeceksin. Bizi ihbar ettiler(!) diyeceksin.

Kimi inandıracagını sanıyorsun. Kim inanıyorsa bize ne. Kimsenin beynine kilit vuracak halimiz yok. Ne bokun.., ne manevran varsa çevir.

Çabaladıkca batacaksın.  Seni kac kez uyardık. Gelmeyecegini bile bile çağrı yaptık.

Sen, kendi kendini, kendi çevrendekileri sen kendin ihbar ettin. Hem seni çevrene, hemde çevreni, senin katakullilerine karşı uyardık. Aymazlıgın bu kadarına daha ne yapabilirdik. Kendi ipini kendi elinle çektin, bir kez daha çapsızlıgının, beceriksizliginin kurbanı oldun.

Vah yavrum  Mihrac vah! dan baska, sana yardımcı olmayacagımızı biliyor olmalısın. Suç’larınıda..
 
Nasılmı?:
Acilciler örgütü;  Gizli… yasaklı bir örgüt değil miydi?  İsrarla biz, böyle bir örgütün fiili olarak mevcudiyetinin olmadıgını, kendini sonlandırdıgını ki, senin tarafından bilerek "ehlileştirilip" tasfiye edildgini  ortaya çıkartmadık mı?  Sen israrla acilciler genel sekreteri(!) diye bildiriler yayınladın. Aynı sıfatla, ne idügü belirsiz insanların isimlerini yayınladın. "ARŞİV(!)ini"¨gizlerini herkese açtın. Hastaydın. Hastalıgına verdik. anlamadın. saldırganlaştıkca saldırganlaştın. En adi küfürllerinize, en aşagılık nitelemelerinize ugradık. Öfkesiz sabırla , BİR DERVİŞ  SABRIYLA BEKLEDİK. Seviyenize düşmeme çabamızı, korkumuza yordun, cürmüne bakmadan ağır, ince tehditler savurdun. Biz işimize devam ettik. Kendi çirkefin , kendi utancın içinde boğulacagını biliyorduk. ve olacak oldu.
 
Nasıl mı?:
Çok kısa ve masumlarından alıntılar yapıyorum.

"Atak siyasi iradenin Fiili temsilcisidir....Bayragıdır...", "Merkez yayın organıdır."
"burada Acilciler konuşuyor.",
"Ana dille egitim hakkı Türkiyeli arap halkı konferansı, 1.hazırlık toplantısı 15 subat 2010" başlıklı, " Türkiyeli arap halkı 1.konferansı hazırlık komitesi"
imzalı basın açıklaması yaptın.

İşte bu, senin AŞİL topugun oldu. Çapsızlıgın ve hırsıyın kurbanı oldugunu göremeyecek kadar gözlerin kararmış, kudurganlaşmıştın.
 
Nihayet, Suriye'li diyemiyoruz çünkü kimlikleri yok. İsgal edilmiş, senin deyiminle ilhak edilmiş Suriyedeki kürt halkıyla ilgili korkakca, utangac, bir 'desinler' yazısı(!) yazdın. Tam mihrac'i devrimcilestiriyoruz(‘) diye bir yazı düşünmeye başlıyordum; ki ipin çekildi, ipini çektiler Mihrac.

Sen, ipini kedi beceriksizliginle kendin çektin de denebilir. Hadi birincisinde oldu. Cemil Esad tarafından masumane cezalandırıldın. İnsan ders almazmı Mihrac, Ama bu sefer büyük yerden. Seni Tacettin Sarı da kurtaramaz.

Sen ikili oynamayıoyun mu sanıyorsun?

 Ajanlık dünyanın en zor ve aşagılık işidir. Zamanı geldiginde adamı ham! yaparlar.

Sana acımaktan baska istesemde bir yardımım olmaz. Ama şunu buraya kaydedebilirim: Hani kaç kişi yazdıgın, söyledigin kaç kelimeyi hatırlar? Mihrac Ural söyle bana, diye, Engin sana haksızlık(!) ediyordu ya, işte tepeden bakışlı bu haksızlıgı tarihe not düşerek düzeltebilirim. "ilhak" bu sana aittir. Hatırlamaz olurmuyum..!
 
Ya şu yayınlayıp , yayından kaldırdıgınız, ACİLCİLER İSİM LİSTESİNE ne demeli?

Bu sorumlulugu nasıl kaldıracaksın, Şimdi ardından sahte timsah göz yaşları döktügün insanların, hangi koşullar da neler, ne acılar çektikleri vicdanını sızlatmayacak mi? Nasıl kaldıracaksın?

Bu suç’larının cezasız kalacagını düşündün hep degil mi?

Deniz bitti mihrac Ural.

Kendinide bitirdin İhbarcı, tasfiyeci, devrimci katili, çift taraflı utanmaz ajan.

Yanlış  zamanda yanlış taktiklerinin kurbanısın. Iki devletin yakınlaştıgı  bir süreçte bunların oluyor olmasını nasıl algılayamazsın? Yazıklar olsun sana…
 
Ellerine Pankartlar verip, 12 eylül rejiminin yasalarıyla meşru bir devet’te demokratlık bile yapılamayacagını kimse anlatmadı mı sana?

 Daha soralımmı?
 
Ne acınası durumda oldugunun farkında bile degilsin. Yeni tertipler ve yeni provakasyonlar içinde oldugunu biliyoruz.

Ya devlet başa ya kuzgun leşe ‘den başka çıkar yolun yok. Prensler ise, uyanmış olmalı. Sesleri sedaları çıkmaz oldu.

Kendine dikkat et. Anlıyorsun degil mi?¨!

 Bakalım kim kimi tasfiye edecek bekliyoruz.
 
Uslanmaz, Kaşarlanmış, aşagılık ispiyoncu…

İnsanları açık açık ihbar edeceksin. Yakalalanmalarının yollarını döşeyeceksin, insanları  yakalatacaksın. Muhtemel ve büyük olasılıkla egemen basın, yasadışı(‘) acilciler örgütü elemanlariı yakalandılar yazacak. Sen de her zaman ki piskinliginle Acilciler genel sekreterligi(!)  ünvanını meşrulaştırmış olacaksın. Öyle mi ?

Zavallı, içi boş süfli bir tutku için değer mi?

Bu alçaklıgı , ‘’bizi ihbar ettiler’’ diyerek Örtebilecegini mi sanıyorsun?

UTANMAZ MEÇUL ADAM, SENİ HER YÖNÜNLE TEŞHIR ETTIK, AYDINLATTIK. KAYBETTIN….
 
Bir kez daha yazıyoruz, yazıyorum:

ACİLCİLER ÖRGÜTÜ DİYE MEVCUT FİİLİ BIR ÖRGÜT YOKTUR.
Göz altına alınanlar, yasalar çercevesinde ve yine yasalar güvencesinde demokratik haklarını kullanan yasaların yurttaş olarak niteledigi insanlardır. DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIRLAR
.
 
Bir
meczub’un
gerşek dışı illüzyonunun kurbanı olduklarına inanıyorum. Bırakılmalıdırlar.
 
Mihrac ural,

 Sen, sadece alçak soysuz bir hain degil, uslanmaz bir muhbirsin, Sen, sadece kendi kendinin degil, sen bizimde utancımızsın.

Bu vurgunun altını çiziyorum. Seni izliyoruz. Birkaç konu daha var. olgunlaştırıyoruz.

Az kaldı. Bu Site de, bizde, senden kurtulacagız.Yenileri çıkmazsa...
 
Sen bir arık sıpa’sın, çıngıraklı semer senin neyine,
 
İhbar ettiler Öylemi?
Çarşamba’nın gelecegi... fazlasına gerek varmi?
 
Bunca suç’un sorumlulugundan sıyrılacagını mı sanıyorsun?
 
Dön ve ayak izlerine bir bak.
Aldanıyorsun, Kaybettin.