Şuanda 363 konuk çevrimiçi
BugünBugün579
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8303
Bu ayBu ay8303
ToplamToplam10476727
mihrac ural dağlarda ot yiyerek yaşamış! PDF Yazdır e-Posta


Mihrac Ural’ı  yazmaktan yoruldum(!)  Düşünebiliyor musunuz, Silahlı, illegal bir devrim örgütünün ‘’yöneticisi’’ oldugunu söyleyebiliyor. Utanmadan, hala ‘’sekreter’’oldugunu bile iddia ediyor.

Acilciler Örgütünü, yıllar önce Suriye cephesinde Muhaberata sattı. Örgütü muhaberata, silahlarını silah tüccarlarına, militanlarını MİT’na sattı. Acilciler örgütünü, atomlarına kadar parçaladı ve herkesi birbirine düşürerek bitirdi.

‘’Ben marksist-leninist degilim’’ diyor.

Acilci imiş(!),ama marksist-leninist degilmiş.

Namaz kılar, orucunu eksiksiz tutarmış.

Başını yastıga koyduktan sonra, mutlaka duasını okur rahatlar, manevi bir huzur bulur rahatlarmış(!)

Türk solu onu ilgilendirmez, kapsama alanı, HATAY ile sınırlıymış.

Anne –baba’sı yanına geldikleri zaman, onları KRAL’lar gibi yaşatır, evde  ne var ne yok arabalarına doldurur yollarmış. Hayırsever adam(!) fazlasını da kendisini tanıyan fakir-fukaraya vermelerini tembihlermiş.

mirası(!)bankada yatıyormuş,Tahmin ettiğinden de büyükmüş.

     Türkiye devrimci hareketinde, bugüne kadar böyle bir tip  çıktı mı?  Ben duymadım. Varsa bile açıga çıkartılamadı,deşifre edilemedi. Bu ilke imza atan biz olduk. Abartmıyorum, evet, biz bir ilke imza attık ve Türkiye devriminin içersine sızmış bir ajan müsveddesini yaka-paça ederek çırılçıplak ortada bıraktık.

Bugüne kadar gizli kalan sırlarını yakaladık. Sanal alemin rehavetinde içini boşalttıgı ve tüm pisliklerini itiraf ettigi yazışmalarını ele geçirdik ve yayınladık/yayınlıyoruz.

Aşagıda okuyacagınız, ticari işleri ile ilgili İTİRAFLARI  var. Dikkat ediniz ve kendisine, hala ben ‘’lider’’im diyebilecek kadar yüzsüzleşmiş bir’’milyoner zavallı’’ adamın ne kadar boktan bir velet oldugunu anlayın.

     Acilciler örgütü, Mahir Çayan’ların devrimci direniş örgütü geleneginin mirascısıdır. Bizim tarihimiz, bizim gelenegimizde ben yoktur, biz vardır. Biz/bizler söyleminin yerine ‘’ben’’ söylemini ikame ettiren/ettirmeye çalışan 12 eylül rejiminin faşist mantıgını kabullenmeyen reddeden bir tarihimiz var. Biz bu tarihi savunuyoruz. Acilciler, acilci militanlar, nerede, hangi hareket içersinde bulunurlarsa bulunsunlar farketmiyor. Onlar, sosyalizmin bir ütopya olmadıgını, marksist- leninist ideolojinin aşındıgını,eskiye ait bir ideoloji oldugunu kabul etmezler. Mücadelenin, biçim ve yöntemlerine ilişkin taktikler elbette farklılaşacaktır, temel yönelim degişmemiş, marksizmin yaşayan ruhu yol göstermeye devam etmektedir.

‘’Ben Marksist-leninist’ken bile oruç tutardım’’ diyebilen bir sahtekar,’’Ben artık marksist-leninist degilim’’ derken, hiçbir zaman marksist-leninist olmadıgını İTİRAFetmiş olmuyor mu?

Bazı arkadaşlar soruyorlar.

Ne yapmak istiyorsunuz? Diyorlar.

Ne yapmak istediğimiz çok açık değil mi? Yıllar yılı ihtilalci devrimci bir örgütün içersinde, yabancı servislerin taşeronlugunu yapmasına karşın kendisini gizleyebilmiş bir hain’in deşifre edilmesi, ne yaptıgımızın kanıtı değil mi?

1977 Agustos darbesinden önce, bir bölgede(Antakya) ve son derece sınırlı bir alanda örgütümüz içersine sızan Suriye muhaberatı, 1977 agustos darbesiyle birlikte adım adım tüm örgütü ele geçirmiştir.

Suriye istihbarat örgütü muhaberat tarafından ele geçirilen örgütümüzün militanlarına karşı, akıl almaz komplo ve ihanet tezgahları kurulmuştur

1977 agustos darbesine kadar hatay ili sınırları dışarsına çıkmayan Mihrac Ural, bu tarihten sonra in’inden çıkartılarak, ülke çapında dolaştırılarak örgütsel yapıyı, Muhaberat adına  kendisine baglamak için her türlü pisligi yapmaktan hiçbir sakınca görmemiştir.

En başta İstanbul örgütü hedef seçilmiş, Mıhrac Ural ile birlikte istanbul’a getirilen bir kaç kişi, Hiç bilmedikleri alanda sorumlu yapılmışlardır. Amaç, Mihrac Ural için yeni MANKURT lar bulmak, yaratmak ve başka alanlara göndermektır.

Tacettin Sarı, bu sürecin elemanıdır.

Türkiye sorumlusu olarak her tarafa yollanan ve tüm örgüt birimlerini tek tek tarayarak rapor eden bu kişi, 12 eylül’den kısa süre önce, Mihrac Ural’dan da önce, Türkiye’den kaçarak Suriye’de resmi muhaberat  görevlisi olarak işbaşı yapmıştır.

 Mihrac Ural, ‘’ arazilerim, işletmelerim, ticari temsilciliklerim’’ diyor. ‘’Karar iki dudagımın arasında’’ diyor.’’ Gazino kurmaktan, monte-karlo türü turizm işletmeleri açmaktan ve silah tüccarlıgı işinden bahsediyor. Okumaları yazmaları(!) için bunlara ihtıyacı oldugunu söylüyor. Yüzlerce yoldaş; Mihrac Ural’ın okumaları yazmaları ıçin, gazino kurması, araziler, köyler satın alması, ithalat-ihracat işine dalması,zehir ticareti yapması vb işleri için mi? hapishaneler de yattı. Yıllarca işkence tezgahlarında bunun için mi direndi? Onlar cezaevlerinde direnirken, onlar adına, Suriye’de, muhaberata kendini pazarlayarak, devrimci değerlerimizi semiren bir soysuz, bu yoldaşlar hapshanelerden çıkıp geldiği zaman, onları yakın çevresinden uzaklaştırmak ve dıkensız gül bahçesi yaratmak için her türlü ihaneti denedi. Yetişebildiklerini öldürdü, İhanetinin farkına varanları yok etmek için elinde ne geliyorsa ardına koymadı yapmaya çalıştı. Başardı mı? dersiniz. Evet başardı . Zengin oldu. Çok zengin oldu. Başarı buysa başardı.

Ben bu başarıyı kabullenen kişilere bir şey demeyecegım. Mihrac Ural’ın başarısı karşısında şapka çıkartan eski acilciler var, bunu bılıyorum. Bunlara birşey demeyecegim. Onursuzlaşmış insanların, onursuzluklarını yüzlerine karşı haykırmanın ne anlamı vardi?

Mahir’lerden  devraldıgımız örgütümüzü, bu hale düşüren ve param parça eden, sonunda da,  iyi para kazanan bir şirket gibi kullanmaya kalkan, kullanmaya devam eden bir pislik adamla hala selamlaşabilen bir kişi varsa eger, bu kişinin Mihrac’tan da daha beter bir zavallı adam, bir zavallı kadın oldugundan hiç kuşku duymuyorum.

1982 dönemini düşününüz. Konferas öncesi dönem. Samandag’da toplantı yapılıyor. Mihrac Ural’ın elindeki tüm yetkileri almak ve örgüte yeni baştan çeki-düzen vermek isteyen yoldaşlar toplanıyorlar. Suriye’ye gelip örgüte el koymak ve devrimci rayına oturtmak isteyen arkadaşlar henuz yola çıkmadan kısa süre önce polis baskınına ugrayarak yakalanıyorlar. İsim veriyorum Ali Yıldırım bu yoldaşlardan birisidir.

Hepsi yakalanıyor. İçlerinde bir kişi Suriye’ye giderek Mihrac Ural’a yetişiyor ve BU OPERASYONU SEN YAPTIRDIN diyor. Bunu diyen kişi biliniyor. Peki bu kişi şu an ne yapıyor dersınız? Ben söylemiyorum o kendisini biliyor(mu) Bildigini sanmıyorum.

Tarihimiz içersinde böyle MANKURT’lar oldugunu biliyorum. Beyni sulanmış, bellegi silinmiş ve boş bir cuval gibi dolaşan acilcilerin oldugunu da biliyorum. Bunlar bizden degildir. Hiçbir zaman da bizden olmadılar. Acilciler içersinde bulunmuş MANKURT’lar sanıldıgı kadar çok  degildir. Azınlıktırlar,önemsizdirler.

Acilcilere soruyorum . Mihrac Ural adlı Haini nasıl bilirsiniz?

Birçoğunuz tarafından, Baba’dan URUBA, Anne tarafından MİT kadrosundan emekli Bedii’nin torunu olarak bilindiğini biliyorum.

O halde fazla söze ne gerek ,  Aşagıda, MİHRAÇ URAL’ın Sanal çetleşmeleri(!) bulunuyor. Okuyun ve ögrenin. Bu velet’i biraz daha yakından tanıyın.

yazının tamamı

 www.thkp-c-acilciler.blogspot.com

da okunabilir.