Şuanda 93 konuk çevrimiçi
BugünBugün396
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8120
Bu ayBu ay8120
ToplamToplam10476544
sevdalandik denizlere (!) PDF Yazdır e-Posta


CHP li gençler , Genel başkanları Deniz Baykal’ın Parti başkanlıgından istifa etmek zorunda kalması nedeniyle, onu,bu kararından vazgeçirmek için kapısı önünde nöbet tutular. ‘’Geri dön Deniz’’ diye günlerce beklediler. Deniz’in geri dönmesi oldukca zor.

Deniz evden çıkmadı. Kapısı önündeki kalabalıgın artarak, sokaga taşmasını ve haber ajanslarının bu kalabalıgı hergün kamuoyuna aktarmasıyla gündemde kalmayı,’’ geri dön’’ çagrıları karşısında bunalıp(!) geri dönmeyi bekliyordu.

Beklenilgi gibi olmadı. Yaklaşan kongre dolayısıyla, Yeni bir genel başkan adayının, kongreye birkaç gün kala ortaya çıkıp partililerden genel kabul görebilecegi hesapta yoktu. Deniz Baykal karşısında ve kısa süre içersinde parti yönetimi ve tabanının tam destegini alarak ‘’ben adayım’’ diyebilecek bir kişinin ortaya çıkabilecegine kimse ihtimal vermiyordu. Buna Deniz Baykal’ın da dahil oldugu çok açık.

Kılıçtaroglu ismi etrafında şimdilik bir uzlaşma saglanmış gözüküyor olsa da, bu uzlaşma kalıcı değil geçicidir.

Gazete manşetlerinin tersine,’’ CHP’nde kılıçlar henüz çekilmemiştir. Kılıçlar çekilmek üzere kınına sokulmuş. Eller tetikte hazır beklemektedir.

CHP içersindeki Baykal şokunun henüz geçmediği ve Genel başkanlık yarışının hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkması ve Kılıçtaroglu etrafındaki ani birleşikliğin, açlıktan ölmek üzere olan bir kişinin önüne getirilen menüye bakmaksızın ilk gördügü yemege kaşık sallamasına benziyor.

‘’SOL’’cu(!) CHP’nin Sosyal demokrat(!) Genel başkanı Deniz Baykal’ın geri dönmesi CHP’lileri degil ama CHP yöentimini memnun edebilirdi. Parti tabanındaki memnuniyetsizlik ve partinin yenilenmesine duyulan aşırı istek karşısında CHP yönetiminin geri adım atmış olması, olası değişikligin memnuniyetle karşılanacagı anlamına gelmeyecektir.

Kılıçtaroglu yönetimindeki CHP’de ‘Denizlerin durulacagı’ beklemek bu anlamıyla gerçeki bir değerlendirmeden öte, yeni çatışma ve kutuplaşmaların başlangıcı anlamına geldiğini, önümüzdeki çok yakın bir zamanda görecek, bu çatışmalara tanıklık edecegiz.

CHP’nin bu haliyle yapısal bir yenilenmeye ne kadar hazır olup olmadıgını hep beraber görecegiz.

Cumhuriyeti kuran bir parti olarak olarak CHP, bugüne kadar her türlü değişime karşı olmuştur. Temel sorunlar karşısında bile kendisini kilitlemiş,demokratik açılımlar ve halkın demokrasi talepleri karşısında duyarsız kalmıştır.

Cumhuriyetin temel kurumlarını korumak(!), kollamak(!) adına mevcut statükonun savunucusu olmuştur.

İşin tuhaf olanı, CHP, bunları yaparken, demokrasi sözcügünü de hiçbir zaman dilinden düşürmemiştir. Parti içi dmokrasiyi yok ederek, her şeyi Genel başkanın belirlediği bir yapının demokrasi adına attıgı nutuklar bir yerden sonra inandırıcılıgını yitirdiğinden, genişleme yerine katılaşma ve kastlaşma başlamıştır.

CHP’nin, Kürt ileri başta olmak üzere, ülke genelinin üçte birinde ve birçok il’de varlıgı ile yoklugu tartışılır hale gelmiştir.

Sendikalar,dernekler,meslek odaları ve sivil toplum örgütleri ile ilişkilerde, kuşku ve güvensizlik her geçen gün artmaya başlamıştır.

CHP’nin, AB ‘ye ilişkin açık,anlaşılır ve tutarlı bir politikası hiçbir zaman olmamıştır.

ABD karşısındaki duruşu, öteki düzen partilerinden farklı değildir.

CHP’nin, yıllardır ülke gündeminin en önemli sorunu olan Kürt sorunu karşısında takındıgı şoven yaklaşım, MHP’ni bile aratır hale gelmiştir.

Bütün bunlar ortada dururken, CHP’li gençlerin,’’SEVDALIYIZ DENİZ’LERE’’ diye tişört giyip kapı önlerinde beklemelri de neyin nesi...?

DENİZ GEZMİŞ’in, Deniz BAYKAL’ın kapısı önünde ne işi var?

Bu büyük bir haksızlık değilmi?

DENİZ GEZMİŞ devrimci bir militan, idam sehpasında bile, YAŞASIN KÜRT VE TÜRK HALKLARININ KARDEŞLİĞİ, dememişmiydi?

DENİZ GEZMİŞ’in ugruna kendisini feda ettiği KÜRT halkının haklı davasına, Deniz BAYKAL ne cevap vermişti?

BEN KÜRT’üm diyen milletvekillerini partisinden ihrac etmedi mi? Kürt milletvekillerinin parlamento kapısında yaka paça sürüklenip zindanlara atılmasına göz yummadı mı?

Bu bir devlet operasyonuydu ve bu devlet operasyonunun alt yapısı DENİZ BAYKAL tarafından inşa edilmemişmiydi?

DENİZ BAYKAL’ın yardımcısı, sag kolu ONUR ÖYMEN, daha geçenlerde meclıs kürsüsünde kürtleri tehdit etmemiş, Dersim katiamını örnek göstererek göz dagı vermemişmiydi?

CHP’li gençler, isim benzerliğinden başka hiç bir ortak yanları bulunmayan bu iki ismi yanyana getirerek DENİZ GEZMİŞ’e haksızlık etmiyorlar mı?

Burjuvazi, tarihin tüm dönemlerinde halkın sevgılısı olmuş önderleri,saglıklarında sevmez,onlardan nefret eder ama öldükleri zaman onları mit’leştirmekten de geri durmaz. CHE GUEVARA bunun en tipik örnegidir.

CHE GUEVARA dünyada, DENİZ GEZMİŞ Türkiye’de bu amaçla kullanılmaktadır. CHP’li gençler, Deniz Gezmiş.Deniz BAYKAL tişörtleriyle Ankara sokaklarında dolaşırken, niyetleri ne olursa olsun, DENİZ GEZMİŞ’in kemiklerini sızlatmışlardır.

Bugün, DENİZLERE SEVDALANDIK diyen geçlerin kimler oldugunu araştırsanız,eminim bu gençlerin birçogunun babaları DENİZ GEZMIŞ’in eski arkadaşı çıkacaktır. Eski devrimcidirler, eski THKO’lu, eski THKP-C’lidirler.

Eskide Deniz Gezmiş’e hayrandılar, şimdiler de Deniz. BAYKAL’a hayrandırlar, yarın da Tayyip’e hayran olabilirler. Omurgasızdırlar.

Tıpkı Mihrac Ural’ın kanka(!) Mehmet YAVUZ gibi. Sıkı CHP ‘lidir. Kürt düşmanıdır ama, DENİZ GEZMİŞ’i de çok sever(!)

Bir yandan ACİLCİ(!) oldugunu söylüyor. Devrimciler saldırıyor,yalanlar ve ihanetleri savunuyor, yalan ve ihanet savunuculugu karşılıgında kazanç saglıyor. Öte tarafa dönüyor, CHP kapılarında Milletvekilligi arıyor, utanmadan’da yazıyor. Nesrin BAYTOK hanımın odasında, karşısına sıraya dizilmişler RAPOR vermişler, CHP’ne akıl(!) verip politik tespitlerde bulunmuşlar. Merak ediyorum. Kamyoncuların sorunlarını anlatmışlardır mutlaka, ama Kürtler için ne demişler? Barzani ve Talabani’nin aşiret reisleri olduklarını muhatap alınmaması gerektiğini de nacizane(!) görüşlerimizdir diye balirtmişler mi?

İp cambazları. Kafaları CHP içersinde kıç’lar devrimciler içersindedir.