Şuanda 253 konuk çevrimiçi
BugünBugün502
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8226
Bu ayBu ay8226
ToplamToplam10476650
MAHARAJ PDF Yazdır e-Posta


 

Kabul edelim ki, bu sitedeki yazıların hiç birisini okumadınız ve Mihrac Ural da ‘kız oğlan kız.’ Yani bir bakire. Toplumsal kültürümüzde  bakireliğin masumiyeti, sözcüğün evlilik kurumunda ki  yeri tartışılmaz tabularımızdandır. Yine de bıyığı yeni terlemeye başlamış delikanlı adayları  laf atmak için daha çok el değmemiş  bakireleri seçerler. Geleneğe uyarak  Mihraç Ural’ın masumiyetinden söz edecegim.

Mihrac Ural ‘kız oğlan kız,’ sapına kadar devrimci militandır. Kimsenin bu konuda tereddütü olmasın ve olamaz. ‘Ser verip sır vermez’ ne yaman bir devrimci önder olduğunu hem kendi chat  ve yazılarından öğreniyoruz; hem de bu örgütün naçizane bir hamalı olarak tanıklık ederiz  ve de böyle olduğunu bilmekliğimiz vesilesi ile, 23 yani yuvarlak 30  (bu yazı bir yuvarlama denemesidir), 23-30 yıl önce  ilk ve son Kongre’mizle ‘’Genel Sekreter’’ seçerek onurlandırdığımız tutanaklarıyla sabittir; geriye dönük tartışılamaz.

Mihrac Ural “kız oğlan kız”, sapına kadar devrimci militandır. Kimsenin bu konuda hiç tereddütü olmasın ve olamaz.

Acilciler örgütü illegal bir örgüttür. Mihrac Ural bu örgütün Genel  komite üyesi olma onuruyla, ülkeyi baştan başa ayağa kaldırmış; bil’û-mum, cezaevlerini, militan yetiştiren  birer örgüt ‘medrese’si haline getirmiştir.

‘Acilciler’ sözcüğü dönemin Parlamento’sunda , parlamento bileşimini nitelendirmenin  ayırt edici sözcüğü olarak ,burjuva  iktidar- muhalefet kavgalarının  turnusolu olmuş;  iktidar ve muhalefet birbirlerini acilci olmakla suçlamışlardır. Her ne kadar  ‘acilci’lik, acelecilik ve terörist’likle eş anlamda kullanılmak istenmişse de;   bunun anlamı  ’Acilciler’ nitelemesinin   sınıflar mücadalesinin her alanına damgasını vurduğudur.

İşte Mihraç Ural, böyle nam bir örgütün,  ‘nam’ terörist bir numaralı mimarıdır. Kargadan başka kuş, ‘M’  tipi bir baykuş  olarak, örneğine başka bir yerde rastlayamazsınız. Dürüst her devrimci okuyup öğrenmelidir.

Mihrac Ural , ‘ kız oğlan kız,’dır. Devletin dilinde ise uslanmaz bir ‘Terörist’tir.

Anlaşılır  paradoks...

Muhterem okuyucu,  yuvarlama denememizde birinci aktörümüzün  Mihraç  Ural olduğunu hemen anladığınızdan eminim. Sadece sabırlı olmanızı rica edeceğim. Bende sizin kadar merak ediyorum.

Her oyun bir kişilik, her kişilik bir oyun değildir.

Oyunumuzun birden çok kahramanı  var.

İkinci kahramanımız:

‘Bediî Dede ‘...

Aslında ikinci demek haksızlık olur, Baş aktör olarak hakkını teslim edeceğiz.

Sayın okuyucu;  tanığımız olun. Kimsenin hakkını yemeyeceğiz.

BEDİÎ DEDE, Anne tarafından Mihrac Ural’ın dedesidir. Mahkemedeki davranışlarını dahi kontrol edecek  kadar etkilidir Torun  Mihrac üzerinde.

Torun  Ural’ ın  hayatının yegane yönlendiricisi vazgeçilmez hamisidir. Site okuyucularının’ canım biliyoruz, yeni değildir’  dediklerini  görebiliyorum.

CHP den Milletvekili olmuş, üstelik MİT’ in kadrolu elamanıdır. Bölgenin özelligi, etkili oluşunun da temel nedenidir. Torun Mihrac Ural, her ne kadar dedesini, bizden saklama becerisini göstermiş olsa da; şimdilerde Bediî Dede’nin bir Türk milliyetçisi olduğunu  yazmaktadır. Teşhir kampanyamız etkili olmuştur. Tüm kaçış yollarını tıkadık. Sitede yazılan  her şeyi kabullenmekten başka umarı kalmamıştır.

Üçüncü Kahramanımız;

Nihat Matkap:

CHP Hatay milletvekili, Sosyal işler bakanlığı yapmış. Bir süre parlemento dışı kalmış, yeni yapılan CHP kongresinde  parti meclisi üyesidir. Torun Mihrac Ural’ın Kongre öncesi Hatay belediye başkan adayı.  ‘Çok severim keratayı’ diyebileceği kadar, kedine yakın hissettigi biri. ‘Bakan’.  Annesinin  ölümünde taziyede bulunacak denli Mihraç Ural’a yakın. Chat’leşmelerine bakınız. Yalancısı biz değiliz.

Dördüncü kahramanımız,

FUAT ÇAY:

Çiller’in başbakan, Baykal’ın, Başbakan yardımcısı ve dışişleri Bakanı olduğu  bakanlar kurulunun,  Sanayi Bakanı. Mihrac Ural’ın   Ankara’ya gelip gitmelerinde kahvesini içmeden, uğramadan edemeyeceği yakın dostu.

Her tümce yazının uzamasına yol açıyor ve bende okuyucu  gibi sonuca  varmak için sabırsızlanıyorum. Bu nedenle  kahramanlarımı numaralamadan  yazacağım.

CENGİZ ÇANDAR:

Hepimiz biliyoruz.

Gazeteci...Başka..! Mihrac Ural’ı Şam’daki evinde sık sık ziyaret eder. Ne konuşup paylaştıkları meçhûlümüzdür. Biz ‘’Mehrac’’ın yalancısıyız. Kendi yazmalarından öğreniyoruz.

HAYRİ ÖNER:

CHP Adana senatör’ü. Ünlü, tuttuğunu koparan bir Avukat. Hukukçu tanımının kendine daha yakıştığı söylenen Adana’nın tanınmış bir siması.

HAYRİ ÖNER’in YEĞENİ:

Elinde olmayan nedenle içinde olduğu bir teşebbüsün  boşa çıkmasına neden olduğu gerekcesiyle, faili belli bir meçhul’e kurban gittiği söylenir.

Adı bilinmiyor. Bilinen arabasının ve cebindeki  ‘’on iki bin doların’’ alındığıdır.

Muhterem okuyucu, ne alaka! Buda nesi, niçin doğrudan yazmazsın diye bana kızdığınızı görüyor, hak veriyor ve özür diliyorum.

‘Ne alaka!’  inanın bende onu arıyorum...

Dedim ya Mihrac Ural ‘El degmemiş, kız oglan  kız; Yagız.., bir militandır.’

Yazımız bır kurmaca ve uydurmacadır.  Biz söyleyelim siz inanmayın.

Bunca tezatın nasıl olup da bir arada oldugunu sormayın.

Bir sonraki yazıda birlikte aramayı öneriyorum...

‘’Yüreğim yanıyor’’...

 Mihrac Ural, MAHARAJ...

Not: yazıda uydur uydur yaz diye başlayan, bir paragraf vardı. Siteye baktım Engin’in başlığı da ‘’uydur’’lu...

Neredeyse yazmaktan vazgeçecektim. Bu kadar da olmaz ki...