Şuanda 25 konuk çevrimiçi
BugünBugün352
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8076
Bu ayBu ay8076
ToplamToplam10476500
mihrac ural ve cevapsız kalan sorular (4) PDF Yazdır e-Posta


(Bu haini konuşturalım)

Mihrac Ural dosyasında, suç(lar) vardır. Büyük ihanetlerin suçları...

Mihrac Ural dosyasında, yalan(lar) vardır. Hiçbir sözü dogru değildir.

Mihrac Ural dosyasında, yoldaşlarımızın kan izleri vardır.

Mihrac Ural dosyasında, hırsızlık vardır.

Mihrac Ural dosyasında, Suriye istihbarat örgütü muhaberat adına casusluk faaliyetleri vardır.

Mihrac Ural dosyasında, Milli istihbarat teşkilatı adına örgütümüz acilcileri ehlileştirmek ve tasfiye edilmesi için verilmiş söz vardır.

Mihrac Ural dosyasında, eroin tüccarları arasında numune taşıyıcılıgı ve bu işten kazanılmış kirli para vardır.

Mihrac Ural dosyasında, sadece örgütümüze karşı işlenmiş suçlar degil, bunun da ötesinde tüm sol örgütler ve onların militanlarına karşı kurulmuş tuzaklar vardır.

Mihrac Ural dosyasında, özellikle Kürt özgürlük hareketi ve onun liderine yönelik çok ciddi tuzaklar vardır.

Mihrac Ural dosyasında, Suriye’ye gelen sıradan insanların imkanlarına el koymak adına  işlenmiş onlarca cinayet vardır.

Mihrac Ural dosyasında, ihbar vardır. İstihbarat örgütleriyle işbirliği vardır.

Mihrac Ural hiçbir sorumuza adam gibi cevap vermiyor,veremiyor.

Örgütümüz militanları başta olmak üzere, isteyen sol örgüt temsilcilerinden ve özellikle de, kürt özgürlük hareketi temsilcisinin de içersinde yer alacagı bir KOMİSYON KURULMALIDIR.

Mihrac Ural bu komisyon önüne çıkartılmalıdır.

Söylediğim her sözün sonuna kadar arkasında olacagım. Bugüne kadar ne yazmışsam hepsinin delillerini sunacagım, belgelerini getireceğim ve yaşayan tanıklarının dinlenmesini saglayacagım.

Mihrac Ural’ın, bir devrimci katili, bir muhbir, bir ajan,bir hırsız, bir yalancı, paradan başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir düzenbaz oldugunu, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ispat edecegim.

THKP-C Acilciler adını kullandıgına bakmayınız, bırakınız marksist-leninist olmadıgını, devrimci-demokrat bir özelliğinin olmadıgını ispat edecegim.

Eylemlerine yön veren tek bir şey oldugunu, bunun da, eline geçirdiği örgütümüz imkanlarını, kendi kişisel tasarrufunda bulundurmak ve aile ilişkileri içersinde zimmetine geçirerek zıkkımlanmak oldugunu ispat edecegim.

Örgütümüzün ismini kullanarak, her türlü pis ve igrenç ilişkilerinin üstünü kapatmaya çalıştıgını gösterecegim. Acilciler ismi, Mihrac Ural sahtekarının kirli ilişkilerini örtmek,perdelemek için kullanılmaktadır. Buna fırsat verilmemelidir.

Yayınladıgımız çetleşmelerinden öte, yayınlamadıgımız çetleşmelerini de bu komisyona sunacagım.

Devrimci olması şöyle dursun, tam bir ahlaksız oldugunu gösterecegim.

Çok açık ve net söylüyorum.

Aynı şeyi kendisinden de bekliyorum.

KOMİSYON ÖNERİMİZİ KABUL ETMELİDİR.

İddialarını sıralamalıdır. Sonuna kadar söz hakkını kullanmalı ve her söylediği sözün arkasında durmalı, HESAP SORMALIDIR.

Türkiyeli, Türk ve Kürt devrimcileri önünde şimdiden ilan ediyorum.

Bugüne kadar, özel yada örgütsel yaşamım boyunca yaptıgım herşeyin arkasında oldugumu ve sonuna kadar savunacagımı, söylediğim ne varsa tamamını delileriyle ortaya koyacagımı ilan ediyorum.

En başta örgütümüz üyelerinden, Türkiyeli, Türk ve Kürt devrimcilerinden kurulu KOMİSYON’un verecegi kararı kesinlikle ve itiraz etmeksizin kabul ettiğimi de şimdiden deklare ediyorum.

Mihrac Ural’a sesleniyorum. Aynı şeyi sende kabul ediyormusun? Verilecek olan kararı sineye çekmeye hazırmısın? Kararın sonuçlarına katlanmayı ve gereğini yapmaya söz verebiliyormusun?

Kabul diyorsan mesele bitmiştir...

Bu tartışmayı ( sen tartışma diyorsun) derhal bitirelim ve kurulacak olan komisyon’un teknik ayrıntılarını hazırlayacak olan bir heyet oluşturalım.

Hadi bakalım sanal soytarı, yüregin yetiyor mu? Façan sıkıyor mu? Evet diyorsan söyle....

Birkez daha tekrarlıyorum.

Mihrac Ural, bu söylediklerimi yapmadıgı sürece peşindeyiz haberi olsun..

Türkiye’li, Türk ve Kürt temsilcileri, Mihrac Ural’a baskı yapmalıdır. Komisyon önüne çıkartılması için zorlamalıdır. Yıllardır ortalıgı kirletmiş olan bu serserinin peşini bıramamalıdır. Adam yerine koymadıklarını çok iyi biliyorum. Komisyon huzuruna çıkartıncaya kadar bu pisliğe tahammül etmelerini bekliyorum.

Bugüne kadar herşeyi çok açık yazdım. Bizzat bildiğim, duydugum ve duyduklarımın tanıgına da onaylatacagım konuları yazdım. El yazılı belgeleri elimde. Çetleşmeleri elimde.  Sanal’da inkar ettiği, ama Komisyonda inkar edemeyeceği belgeler elimde...

Mihrac Ural’ı, kendi yalanlarıyla başbaşa bırakmayacagım. Onu, kendi yalanlarıyla, kendisinden  elde ettiğim kendi belgeleriyle mahkum edecegim...

Hadi bakalım... ininden çıkartalım ve somut konuşalım. Var mı?

Mihrac’ın, o DOSYA adı altındaki müsveddelerini suratında parçalayacagım. Utancıyla başbaşa bırakıp bir ölü sessizliğinde yaşamaya mahkum edecegim.

SIRTLAN kod adlı, Mihrac Ural denilen bu pislik adamın, örgütümüze, genel devrimci hareketimize ve halka karşı işlediği  suç’larını aşagıya sıralıyorum.  

Bunlar, CEVAPSIZ KALAN SORULARDIR.

1.       1978 tarihli yakalanmasını örgütten gizleyerek yanlış yakalanma tarihi ve yeri vererek, örgüt militanlarını yanıltmıştır.

Gazeteler Ankara’dan önce Samsun’da yakalandıgını yazdıgı halde, bu konuyu gizlemeye devam ediyor. Bursa’da ne yaptıgı konusunda bilgi vermiyor ve sorulan soruları duymamazlıkta geliyor.

2.       Samsun kuyumcu eyleminde alınan altınlardan önemli bir bölümü kendisindedir. Yakalanmadan bir kaçgün önce aldıgı altınları ne yaptıgını söylemiyor. Kendisine verilen altınları kime aktardıgını örgütten gizliyor.

3.       Nebil Rahuma’nın nasıl yakalandıgını biliyormusunuz? Nebil’e pusula yazmadıgını söylüyor. E. Ulaşan, hayır diyor. Nebil’in, E. Ulaşan’a söylediğine göre, Nebil’e iki kez üst üste pusula gönderen ve her ikisinde de pusuya düşürerek yakalatan kişinin Mihrac Ural oldugunu Nebil, el yazısından ve pusulanın altındaki isminden tanıyor. E. Ulaşan bunu şimdi söylemiyor. Yıllar önce birçok kişiye bunu anlatmış. Mehmet Yavuz’a bile anlatmış.  E.ulaşan’ı ‘’ölü konuştırıcı’’ olarak ilan ediyor(!)

 

4.       Mihrac, kendisi yazdı(!). Nebil’İ yakalatan kişinin kendisi oldugu tespit edilir edilmez, ortaya bir isim attı(!)

 

 ‘’Nebil’i yakalatan kişi’’ olarak Ahmet Babaoglu’nun adını verdi. Bunu daha önce neden söylemedi...?

Bugüne kadar sesini çıkatmadı. Şimdi mi aklı başına geldi? Ahmet Babaoglu ismini yeni mi duyuyordu da  ortaya attı?

 

Ahmet Babaoglu Nebil Rahuma’nın kaldıgı evi nereden bilebilir ki? Kesinlikle bilmez, Bilmesi mümkün degil. Bilip bilemeyecegini Samsun ve Havza’dan olan yoldaşlara soralım mı? Bursa’da yakalanan arkadaşlara soralım mı? Nebil Rahuma ile ilişkisi olan, kaldıgı yeri Mihrac’tan başka bilen varmıydı? Nebil ve Mihrac aynı günlerde ve aynı operasyon içersinde yakalandı, tesadüf mü?

5.       E. Ulaşan, Nebil yakalanmasını yazdıgı zaman, Erkan’a telefon etti. ‘’Nebil ile aramıza kimse giremez’’ dedi. Ve E. Ulaşan telefonda sana ‘’ evet nebil bana o pusulaları gönderen kişi Mihrac Ural’dır ‘’ dedi demesine ragmen, o ne yaptın? Erkan’ın agzından yalan yazdı ve birkaç saat sonra Erkan açıklama yaparak onu yalanlamadı mı?

6.       Adana ABD konsoloslugu bombalanması eyleminde kim vardı? Nebil Rahuma’yı güpegündüz olay yerinde bırakıp kaçanlar kimlerdi? Mihrac Ural ve A. Fuat Çiler degilmiydi?

7.       Nebil neden bu örgütten ayrıldı?  Neden ayrıldı söyleyemiyor. Bu soruyu duymuyor. Nebil’in kendi sesinden hazırladıgı kaset’ı Mihrac’a bizzat elden veren  ben degilmiyim. Adıyaman kapalı cezaevinde  verdiğim Nebil kaset’i nerde? Ne diyordu Nebil o kasette..? ‘’Yakamı bırak ben seninle bir arada olmam’’ demiyormuydu?   öyle bir kaseti benden aldı mı almadı mı? Cevap vermiyor. Kaset nerde kasettttt.....

8.       Nebil Rahuma güzellemesi yazacagına gerçekleri konuşmuyor. Nebil Rahuma gibi yigit bir militanın kanına giren ödlekler de konuşmuyorlar.  Hepsi birden ‘’sagır’’ları oynuyorlar. Sesleri çıkmıyor. Bu yiğidin katledilesinde Mihrac Ural’da, onu katledenler kadar suçludur. Nebil Rahuma’ya yapılan karalamaların hepsi hikaye idi. Söylenmeyen gerçek, ‘’ Nebil’in acil adına HDÖ içersine sızdırılmış bir ajan’’ oldugu kuşkusuydu. Bu kuşkuyu yaratan Mihrac Ural’dır. Bile bile bu kuşkuyu yarattı, yaydı ve Nebil’in katline neden oldun.

Nebil’i katledenler konuşmuyorlar. Konuşurlar ve namuslu bir tavır takınırlarsa bu gerçegi açıklayacaklardır.  Hepsi susuyor. Eminim utançlarından susuyorlar. Konuşmak istiyorlar ama konuşamıyorlar. Susuyorlar. Nebil’in ipe sapa gelmez gerekçelerle kafasına kurşun sıkanların başında aglaştıklarını hepimiz biliyoruz. Neden peki? Kanıtı olmayan bir kuşku ile katlettikleri içindir. Bu kuşkuyu yaratan Mihrac Ural’dır. Nebil öldürüldü ve Mihrac Ural rahatladı..

Rahatladı çünkü; yaşayan bir Nebil, onun için potansiyel bir tehlike(!) idi. 30 senelik sır Nebil’de saklıydı.  

Polis’te,Tokat yemeden bülbül kesildi ve işbirliği yaparak kurtuldu. Nebil’i sattı önce. Nebil tanıktı. Nebil ‘delil’di. Mihrac Ural, delil’i yok etti. Nebil yaşasaydı Mihrac Ural, ‘’ ser verdim sır vermedim’’ diyemeyecekti ve taaa o zaman ipliği pazara çıkacaktı.

Nebil’i katleden ‘’ yoldaş’’ları susuyorlar. Tek tek hepsiyle konuşun, hiç kimse bu olayı bugün ‘’onaylamıyor’’ ama susmaya da devam ediyorlar. Sagırları oynuyorlar. Hiç kimse ortaya çıkıpta. Ali Çakmaklı öldürülmeseydi Nebil öldürülmezdi diyemiyor.

Hiç kimse ortaya çıkıpta, ‘’Nebil’i bizim içimizdeki acil’in ajanı oldugu kuşkusuyla öldürdük’’ diyemiyor.  Bunu söylemeyerek, Mihrac Ural’ın yalanlarına istemeden ortak oluyorlar.

Nebil Rahuma ile son Adana dönüşünden hemen sonra konuştugumu söylüyorum. Mihrac Ural bunu israrla reddediyor. Hiç kimse çıkıpta ‘’ulan sus be adam sen o tarihte Türkiye’de bıle degildin’’ demiyor. Nebil’in bir an evvel öldürülmüş olması Mihrac’ın işine geliyor.

 

Saliha susmaya devam ediyor.

Kalkıp ta, ‘’evet İbrahim Yalçın dogru söylüyor, ben bu olayı biliyorum Nebil Adana’dan gelir gelmez tutuklanmadı İbrahim yalçın’la görüştü’’ diyemiyor.

Nebil’i bir kere öldürdüler bir kere daha öldürüyorlar. Üstelikte, ‘’bu olay talihsiz bir hataydı’’ diye diye yapıyorlar bunu. Anlamak mümkün değil...

Ziya Erdönmez, Nebil Rahuma’yı acilciler örgütüne para aktarmakla suçlamış(mış) Ziya Erdönmez, Acilciler’e ( bana) altınları vermesi için Nebil’e haber veren kişidir. Nasıl olur da Nebil’i bu konuyla ilgili olarak suçlayabilir. Böyle şey olur mu?

Nebil Öldürüldükten sonra( ben yakalanmadan az önce) Saliha benimle Sirinevler’de E-5 karayolu üzerinde ayaküstü görüşmedi mi? ‘’ Nebil sana silah alımı için para vermiş, buna gerek kalmadı biz o sorunu hallettik parayı ver’’ demedi mi? Ben ne cevap verdim peki? ‘’ hayır Nebil bana silah alınması için para vermedi, böyle bir mesele konuştuk ama para vermedi, bana verdiği bir kaç kilo altını bizim ihtiyacımız oldugu için Ziya’dan istedim ve Ziya’da Nebil ile yolladı, bunu dışında para verilmedi’’ demedim mi? Bunu üzerine, Saliha bana dönerek, ’’Bundan haberimiz var,  biz silah alımı içinde verildigini sanıyorduk o halde mesele kalmamıştır’’ demedi mi? Saliha ile bu konuşmanın geçtiği tarihte, Nebil öldürülmüş ama benim haberim yoktu. Saliha’dan Nebil’i sordum ve görüşmem gerektğini söyledim. Nebil’in Güney’de oldugunu ve gelir gelmez haber verecegini söyledi ve gitti. Saliha niçin susuyor? Konuşması gerekmiyor mu? Susarak Mihrac Ural adlı haini korumuş olmuyor mu? 

9.       Mihrac Ural, ‘’ser verdim sır vermedim, adımı bile kendileri dosyadan buldular’’ diye yalan söylediği, kendi anlatımları ve Ankara’da birlikte göz altında bulundugu yoldaşların anlatımlarıyla açıga çıkmış olmasına ragmen, yalan söylemeye devam ediyor. ‘’elektirik işkencesi’’nin nasıl oldugunu bilmediği, ‘’ bana şartelle elektirik verdiler’’ diye yalan söylemesinden anlaşılmıştır. Filistin askısı ve elektirik işkencesi nasıl yapılır dedik. Anlatamıyor, cevap veremiyor. Anlattıgı hikayeye kargalar bile gülüyor. Bu soru hala cevap bekliyor.

10.    Polis ifadesi kaybolmuş(!) anladık. Kaç tane  polis ifadesi oldugunu soruyoruz cevap vermiyor. Kaç yerde ve kaç tane polis ifadesi oldugu sorumuz her seferinde cavapsız kalıyor.

İsparta’da yarım sayfalık polis ifadesi göstermişti. Ankara’da Mihrac Ural’ın evine gelerek evdeki polis pususuna düşerek yakalanan Mustafa Burgaz,  2.5 sayfa polis ifadesi oldugunu gördüğünü söylüyor. Hangisi dogru? Cevap vermiyor. Susuyor...

11.    İşkence’de 21 gün her tarafım paramparça dolaştırıldım diyordu. Nereleri dolaştırdılar diye sordugumuz zaman susmaya başladı ve hiçbir tarafının paramparça olmadıgı görgü tanıklarının ifadeleriyle anlaşılmış ve yalan söylediği ortaya çıkmıştır. Susuyor. Nerelerde  dolaştırıldıgını söylemiyor. Sorularımıza, sorularla karşılık vererek gerçekleri karartmaya çalışıyor.

12.    Yakalandıgı zaman Antakya’ya neden götürülmediğini sorduk. ‘’Antakya’da davam yoktu deşifre degildim o nedenle götürmediler’’ dedi. Daha sonra bu söylediğini unutarak, ‘’Antakya’da evinin basıldıgını ve bu nedenle, önce Adana’ya ( orada da evi basılarak kaçtğ için İstabul’a geldiğini’’ yine kendisi yazdı. Ve Antakya’ya götürülmediğinin gerekçesini, kendi kendisini yalanlayarak anlatmaya kalktı. MİT tarafından Antakya’ya gizlice götürüldüğü buradan anlaşılmıştır. Bu durum Mihrac Ural’ın yakalandıgı gün Mit’le anlaştıgının da en önemli delilidir.

Mihrac Ural’ın da içinde bulundugu 1978 operasyonunda kaç kişi yakalandı? Kaç şehirde operasyon yapıldı? 

Operasyon nerede başladı?

 ’’ ser verip sır vermediği’’ğini söylediğine göre, ‘’ser ve sır’’ veren kimdi?

1978 operasyonunda 80 kişiden fazla militan ve sempatizan yakalandı. Kim yakalattı? bunları.

 13.    Istanbul davasından  tahliye oldugunu ve 1979 operasyonundan önce Niğde’ye neden götürüldüğü ve 1979 operasyonu biter bitmez Adıyaman’a nakledildigini izah edemiyor sorulan sorulara cevap veremiyor.

14.    Mihrac Ural gittiği her cezaevinde herkesi yanına çagırarak takip edilmelerini saglamış ve tüm operasyonların başlangış yerlerinin Mihrac Ural’ın bulundugu cezaevleri oldugu anlaşılmıştır. Örgüt üyelerimizin takip edilmesinde bilgisi vardır.

15.    Tacettin Sarı’yı  savunyor(!) Oysa, ‘’Tacettin Sarı örgütten kaçtı Suriye’de muhaberat elemanı oldu cezalandıracagız’’ dıye karar alanlardan biriside kendisiydi. Mihrac Ural’ın bu konuda örgüte yalan söylediği ve komplo kurdugu kendi sitesinde , ‘’ ben Mihrac Ural’ın talimatı ile Suriye’ye çıktım, kaçmadım’’ diyen Tacettin Sarı’nın kendisi tarafından itiraf edilmiş ve Mihrac Ural yalanı açıga çıkmıştır.

Tacettin Sarı’nın her hafta Mihrac Ural hangi cezaeinde ise oraya ziyarete gittigi herkes tarafından bilinmesine ragmen bu kişi yakalanmamıştır. Bunun dışında cezaevlerine giden herkes yakalanmıştır. Mihrac Ural, Tacettin sarı ile olan ilşkisini gizli tutmaya devam etmektedir. Bu konuda hiçbir soruya cevap vermeyerek Tacettin Sarı ismini unutturmaya çalışıyor. SIRTLAN kod adlı Mihrac Ural’ın zayıf karnı Tacettin Sarı’dır.

16.    Mihrac Ural, hapis yattıgı iki seneye yakın bir dönemde ,’’ tahliye olacagını’’ söyleyerek tüm kaçırılma tekliflerini geri çevirmiştir. Son olarak Adana cezaevinden kaçışı ve iki gün sonra da Suriye’ye gidişi tamamen örgütsel hiyareşinin dışında gerçekleşmiştir.

Mihrac Ural, acilciler’in tamamının bildigi gerçekleri bile ters yüz ederek yalan söylemekte ve ihanetini gizlemeye çalışaktadır. Cephe derğisinde, kendisi tarafından yazılan ‘’ kısaca yaşamı’’ adlı yazı bu yalanın en büyük delilidir. Bu yalan yazı içersinde, ‘’ örgüt MK’sının ısrarları üzerine Suriye’ye çıktıgını’’ yazmaktadır. Mihrac Ural’ın Suriye’ye cıktıgı tarihte Acilciler örgütünde MK diye bir kurum yoktu ve hiçbir bölge sorumlusunun da bu kişinin ne kaçtıgını vede ne zaman Yurt dışına çıktıgından haberi dahi olmamıştır.( Adana hariç)

17.    Mihrac Ural’ın Ali Çakmaklı hakkında Adana cezaevinde yazdıgı ‘’ karanlık adam’’ adlı yazı ile polis ilan edilerek öldürüldüğünü tüm acılcıler ve Turkiyeli tüm devrimciler bilmektedir. Buna karşın bugün bu durumu inkar etmeye kalkıyor ve Ali Çakmaklı’ya polis demediğini(!) söylüyor. Yalan söylüyor. Ali Çakmaklı öldürüldükten bir sene sonra bile ‘’ bir polis ajanıydı’’ diye Cephe’de çıkan yazısını yayınlamamıza ragmen inkar etmeye devam ediyor.

18.    Müntecep Kesici’yi  hain bir provakasyon sonucu öldürttüğünü inkar ediyor ve ’’ anlık bir olay’’ diye suçunu hafifletmeye çalışıyor.

19.    Yusuf ( Zihni Alan) neden öldürüldü diyoruz. Yalan söylüyor ve Yusuf’un öldürülmesini, ‘’bir arkadaşın fevri davranışıdır, benim alakam yok’’ diyor. Cephe dergisinde kendi imzasıyla yazdıgı yazıya bıle sahıp çıkmıyor.

20.    Sami ( Gökhan Saç) neden öldürüldü diyoruz. İnkar ediyor.’’ Öldürmedik, sorguladık, özeleştiri verdi bıraktık ‘’ diyor. Sami, sokak ortasında yoldaşlarının yanında alınarak götürüldü ve bir daha haber alınamadı. Cesedi deniz den çıkartıldı. İşkence ile katledilmişti kabul etmiyor, inkar ediyor.

21.    Günay Karaca için yoldaşım diyor. Oysa Günay Karaca’nın Suriye’de örgütle ilişkisini keserek Türkiye’ye döndüğünü herkes biliyor. Günay Türkiye’ye dönerken, Semir ( Ertan) yani Murat Sahillioglu’na ‘’ bu adamı sınırı ğeçirir geçirmez kafasına bir kurşun sık’’ dediğini yazdım. Günay’ın Ablası, aynı şeyi Günay’ın kendisine söylediğini İrfan Dayıoglu’na söyledi ve İrfan bunu yazdı.

Günay Karaca’yı neden öldürmeye teşebbüs ettin diyoruz, yalan söylemeye devam ediyor. Cevap vermemeye çalışıyor.

(devam edecek)