Şuanda 103 konuk çevrimiçi
BugünBugün402
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8126
Bu ayBu ay8126
ToplamToplam10476550
GÜLE GÜLE MEHMET KOÇ... PDF Yazdır e-Posta


 

Mehmet Koç yoldaşımız, bu sabah, saat 8.30’dan itibaren ülkesinde olacak.

Kısa ama, dopdolu ve baş eğmeyen onurlu bir yaşamın ardından, sonsuza kadar, huzur içinde dinlenecektir.

Mehmet Koç, Malatya’nın, Hekimhan’a bağlı Köyü Köyü’nde  05.09.1946 tarihinde dünyaya geldi.

64 yıl yaşadı ve bir kez olsun doğum gününü kutlamadı. 65 yaşının ilk günlerinde, doğduğu yerde, yoldaşlarıyla, ailesiyle, dostları, sevenleri ve hemşerileriyle birlikte olacak.  65. Yaş gününü hep birlikte kutlayacağız..

Kardeşi Yüksel’in söylediğine göre, bütün köy halkı, evlerinin kapısını ardına kadar Koç’un yoldaşlarına, dostlarına ve sevenlerine açmıştır.

Mehmet Koç yoldaşımız, 64 yıllık  onurlu yaşamına layık bir törenle, güller ve karanfiller içersinde festival havasıyla uğurlanacaktır.

Vasiyeti üzerine, Paris’te dini tören yapılmadı, Malatya’da da yapılmamasını istemesine rağmen,  Köyünde bulunan aile meclisinin vereceği karara saygılı olacağız.

Yaşamının son saatlerine kadar, o her zamanki esprili tavrı ve ışıl ışıl gülen gözbebeklerindeki umut ışıklarını hiçbir zaman unutmayacağız.

Son ana kadar bizlere moral verdi. Son saatlerine kadar Türkiye’de neler oluyor diye sordu ve öğrenmek istedi. Referandum sonuçlarını merak etti. Kürt özgürlük hareketinin geleceği üzerine yorumlar yaptı. Türkiye sosyalist hareketi içersindeki sözüm ona kimi ‘’lider’’ler üzerine alaycı fıkralar anlattı.

Teslim Töre’nin ve Engin Erkiner’in ziyaretleri ile moral buldu. Engin Erkiner gittikten sonra, kulağıma eğildi ve esprili bir şekilde ‘’ yahu, bu adam hiç değişmeyecek galiba, Çavuşesku gibi duruyor baksana’’ diyerek  bizi güldürdü.

Kenan Kalyon ve Ergun Adaklı’yı sordu ve ‘’onları da görebilseydim keşke’’ sözünü,  bir kaç kez  ve üst üste tekrar etti.

Suriye’de, FKÖ çiftliğinde tanıştığı Mahir Sayın’dan öğrendiği elektrik tamiratının, kendisine önemli olanaklar yarattığını,  Suriyeli köylülerle geliştirdiği  ilişkilerinde bu işin öneminden söz etti.

Haydar Yılmaz’ın  son ziyareti ve ayrılışı anında, ‘’hoşça kal yoldaş’’ diye sarılıp öpmesi sırasında, gözlerinin yaşardığını ve ağlamaklı olduğunu gizlemeksizin, usul usul el sallayışı, ‘’ bu bizim son karşılaşmamız’’dır sözünün, söylenmeden anlatılmış haliydi.

İrfan Dayıoğlu, Nuray Bayındır, Hasan Cabir ve ben  hastane günlerinde hep başucundaydık.  Paris’te olup da hastanede ziyaretine gelmeyen devrimci hemen hemen yok gibidir.

Mehmet Koç, sadece bizim değil, tüm devrimcilerin yoldaşı olmuştu. Devrimciler başta olmak üzere, dostları ve tüm sevenleri aylarca ziyaretine gelerek bir gün olsun yalnız bırakmadılar.

Mehmet Koç, hastaneye yatmadan önce anılarını kameraya anlatmaya başlamıştı.  Hastanede de  buna devam etti. Karşılıklı konuşuldu, sorular soruldu ve yaşadığı sürecin ayrıntılarına kadar öğrenilmesi için çaba sarfedildi.

Yeraltı Maden-İş sendikası kuruculuğu, Hasan Basri Temizalp ile tanışması ve İlker Akman, Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş yoldaşların katledildiği Malatya olayları sonrasında tutuklanışı, hapishane günleri... Ankara Büyük Şehir Belediyesindeki işçi mücadelesi ve sonrasında Suriye ve de Filistin’li yıllar... Ardından Avrupa, Acilci’lerden ayrılış ve Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP)  militanlığı...  Türkiye’ye dönüş ve yeniden sıcak mücadele yılları...

Birleşik Sosyalist parti (BSP)si  listesinden  Ankara Yenişehir belediye başkan adaylığı ve bir kez daha Avrupa...

Mehmet Koç yoldaş güzel yaşadı. Dolu dolu yaşadı ve heyecanlı yaşadı. Hep umut doluydu, hiçbir zaman karamsar olmadı. Aynı anda birkaç işi birden yapmaya alışkın ve bir o kadarda becerikliydi.

Fransızca’sı iyi değildi, yok denecek kadar zayıftı. Buna rağmen, en iyi dil bilenlerden daha fazla Fransızla ilişkisi vardı. Paris’teki devrimciler arasında Mehmet Koç için söylenen yaygın bir söz vardır. ‘’ bu adam, hiç dil bilmemesine rağmen becermediği hiç bir şey yok, eğer  iyi bir dil bilseydi, Fransa’nın altını üstüne(!) getirirdi...’’  Bu söz, Mehmet Koç’un ne kadar becerikli bir kişi olduğunu gösterir.

Hiç unutmam, bir gün bana geldi ve gülerek,‘’ bugün ne oldu biliyor musun?’’ dedi. Merak ettim ve ‘’ yine ne oldu’’ dedim.’’ Bu sabah, zenci bir adamla kavga ettim, meğer benim kavga ettiğim adam Nijerya’nın eski devrik başkanıymış’’ dedi.

Yardımsever bir kişilikti. Karşısındaki kişinin devrimci olması yeterliydi. Hangi örgütten olup olmadığının hiçbir önemi yoktu. İhtiyacı olduğunu bildiği insana, elindeki son lokmasını vermekten tereddüt etmeyen bir yapısı ve insan yüreği taşıyordu.

Mehmet Koç, nesli tükenmekte olan son komünist dinazorlarımızdandı.

Küçük çaplı, tatlı çapkınlıkları elbette vardı. ‘’ nasıl anlaşıyorsun(!)’’ diye sorduğum zaman, ‘’ aşkın dili yok cemal’’ derdi...

Çok boyutlu, çok yönlü ve on parmağında on marifet bulunan sevgili yoldaşımız artık  bizlerle değil.

Mahir’lerin, Deniz’lerin, Kaypakkaya’ların İlker Akman’ların, Hasan Basri’lerin,  Nebil Rahuma’ların yanına uğurluyoruz onu.

Güle güle sevgili arkadaşım.

Güle güle sevgili yoldaşım.

Güle güle güzel İnsan.

Rahat uyu.

Seni hiç unutmayacağız.

Seni, yüreklerimizin sımsıcak köşesinde sevgiyle anacağız...