Şuanda 18 konuk çevrimiçi
BugünBugün348
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8072
Bu ayBu ay8072
ToplamToplam10476496
Tacettin Sarı yazısına bir "acemi oğlan" cevabı PDF Yazdır e-Posta


Acemi oğlanı sözü, Osmanlı ordusunda kapıkulu ocakları için gerekli asker ve hizmet erleri için kullanılır.  Acemi oğlanların Yaşları, on dört*yirmi arasında olup, bu oğlanların  tamamı devşirmelerden oluşturulurdu.

 1. Murat zamanında esir alınan pençik oğlanları at kayıklarında hizmet görürler ve kapıkulu süvarilerinin atlarına bakarlardı. Gündelikçiydiler. Gündelikleri bir akçeydi. Bunlardan Türk çiftçilerinin yanına verilenlere Türk üzerindeki acemi oğlanı deniliyordu. Bunlar,  gittikleri her yerde az bir para karşılığında çalıştırılır, Türkçeyi ve  türk-islam örf ve adetlerini öğrenerek, müslümanlığı benimserlerdi.

 Acemi ocağında boşluk olduğunda oraya alınırlar ve yeniçeri ocağına gönderilirlerdi. Acemi oğlanları, acemi ocaklarıyla beraber ortadan kaldırıldılar.

 Satranç’ta piyon, askerde piyade, tarlada ırgat da diyebileceğimiz ‘’acemi oğlan’’ döneminin kapanmadığı anlaşılıyor.

 Tacettin Sarı başlıklı yazıma,  acemi bir oğlan’dan cevap(!) geldi.

 Bu oğlan’ın ismini söylemeyeceğim, ‘’acil demokrasi’’ imzası kullandığına bakmayın, onun adı ‘’acemi oğlan’’ olsun..

 Nicelikler değil, nitelikler önemlidir. Osmanlı ordusundaki acemi oğlan ile Mihrac’ın acemi oğlan’ı arasındaki benzerliklere dikkat ediniz.tıpa tıp uyuşuyorlar.

 Ucuza çalıştırılıyorlar, piyon, piyade ve ırgat olabiliyorlar..Birincisi, Türk-islam örf ve adetlerini öğrenerek dinini değiştirip müslüman olurken, Mihrac’ın acemi oğlanı ismini bile değiştirebiliyor.Dinini değiştirmesine gerek olmadığı için mezhebini değiştiriyor. Amaç; ocakta kalabilmek, ocağın kapatılmasını engellemek, son kullanım tarihini uzatmak...

 Tacettin Sarı yazısına  aklınca cevap veren acemi oğlan’ın sonunu hep beraber göreceğiz. Belki bilmiyordur ama ben söyleyeyim. ‘’Son kullanım tarihi’’ yaklaşıyor...

 ‘’yırtık dondan çıkar’’ gibi her şeye maydanoz olmasına bakmayınız,kıçını sürtmesi biryana, kıçını yırtsa yaranamaz. Kullanılır ve kapı dışarı edilir.

 12 Eylül  öncesi dönemde, sol örgütler içersine gönüllü girmiş, yıgınla lümpen, toplumsal muhalefetin artarak yükselmesi nedeniyle devrimci hareket, bu tipleri, olması gereken yerde tutabilme uğraşısını sürekli öteledi. Bu ve benzeri tipler, bu boşluktan faydalanarak ayıklanma yerine, yer yer itibar bile gördüler. Sol’un Ferhat TÜYSÜZ’leri olarak ‘’eylem’’ adamı bile oldular.

 12 eylül’le birlikte sol’un yediği darbeler sonucu yaşanan daralma ortamında, alanı ilk terkedenler yine bunlar oldu. Sol maskeyi sıyırdılar ve birçoğu mafyalaştı. Mafyalaşan ‘’becerikli’’ Ferhat Tüysüzler’in yanında ikinci bir kuşak daha vardı. Mafyalaşma becerisi(!) gösteremeyen Ferhat Tüysüzler ise ‘’ ayakçı’’oldular. Kullanılmaya müsait alanlarda gündelikçi olarak çalışıp karınlarını doyurma ve bir duble rakı keyfine(!) kişiliklerini satmakta hiçbir sakınca görmediler.

 Tacettin Sarı yazısına aklı sıra cevap(!) veren Acemi oğlan bu guruba girmektedir. Adını yazmaya gerek yok. Özellikleri olmadığı için özel isimlerinin hiçbir önemi bulunmuyor. Genellediğiniz zaman, ‘’ acemi olan’’ demeniz yeterlidir.

 Tacettin Sarı yazısı, bu anlamıyla, farkında olunmadan önemli bir misyonu da üstlenmiş oldu. İçimizdeki Mihrac Ural mikrop’unu temizleme uğaşımızda, içimizdeki acemi oğlanlarında ortaya çıkartılmasına vesile oldu.

Tarafımızdan tanınan bir aptal... Muhatap alınmak için bir yerlerini paralarcasına yırtınıp duruyor. Muhatap alınmaya değeyecek kadar onursuz bir zat. Muhatap almayacağz. Haberi olsun kulağnı çekeceği ve bir daha ‘’yırtık dondan’’ çıkar gibi herşeye maydanoz olmayacak. Boyuna posuna bakmadan bize kızıyor(!). Duvara tosladığmızdan bahsediyor. Tacettin’i savunduğunu(!) sanıyor ama derdini anlatma kapasitesi olmadığı için, ‘’Hayır, yanılmadınız, Tacettin konusunda ısrar etmelisiniz, o bir muhaberat elemanıdır’’ diyor. Evet, aynen bunları söylüyor. Bakın ne yazmış. ‘’ bize bu bilgileri, M. Ural verdi diye geri adım atmaya çalışmak, tam anlamıyla bir sahtekarlıktır.’’  Bu cümleyi tercüme(!) ettik, Türkçeleştirdik, tekrar okuduk. Ne demek istiyor bu aptal?  Kararı siz verin. ‘’ Tacettin konusunda geri adım atarak sahtekarlık yapamazsınız, ısrar edin, o bir muhaberat subayıdır.’’ Diyor.

‘’Mihrac Ural’ın her yaptıgı ve söylediği için yalan derken, Tacettin Sarı için söyledikleri mi yalnız doğru olarak kabul edilip kullanılmıştı’’ diye ısrarcı davranıyor. Mademki,  ‘Mihrac Ural Tacettin için Muhaberat subayı demiştir, o halde Tacettin muhaberat subayıdır. .... Filan bunları söyledi biz değil demek tam bir sahtekarlıktır’’ 

Mihrac Ural’ın her söylediği şeye yalan derken, neden Tacettin için söylediklerine yalan dememişiz de, şimdi kalkıp yalandır diye ‘’sahtekarlık’’ yapıyormuşuz. Sahtekarlık yapmamalıymışız, Mihrac Ural’ın, Tacettin için ‘’Muhaberat subayıdır’’ söylemini dogru kabul edip, iddialarımızda ısrar etmeliymişiz.

Acemi oğlan’ın, söylemeye çalıştığı tamı tamına budur. ‘’Akım derken bokum’’ diyen bu biçarenin, osmanlı döneminde acemi oğlan sınıfından yeniçeri ocağına geçmesi mümkün değilken, Mihrac Ural ocağına bile yerleşebilmesi çok zor..

Bütün aptallar sevimsiz degildir. Bazı aptallar vardır, sevimidir(!)  Saf oldukları için sevimlidirler. Onlara kızamazsınız acırsınız, bazen gülersiniz, ciddiye almaz, ‘’amann boşver, bunu da böyle kabul edelim, ne de olsa bizim köyün delisidir’’ der ve geçersiniz. Bu yazıyı yazan aptal adam, bu sınıfa girmiyor. Acemi oğlan sınıfındadır. Çeri başı sofrasından  bir lokma zıkkımlanmak adına, daha bir karışken, yalakalık yapmak adına kendini yerden yere vuruyor. Kaç kere aldandı. Kaç kere  güvendiği dağlara dizboyu karlar yağdı, bunu bile hesap edemeyecek kadar çaresiz ve zavallı...

Bilmediğimizi sanıyorlar, Kiremit işinde, ERZİNCANLI ALİ CAN’ı dolandıran Çeri başı,  ALİ CAN tarafından taciz edilmeye başlandığı zaman, bahse konu acemi oğlan’ı ortaya attı. ‘’50 bin dolar’ı acemi oğlan’a verdim git ondan al’’ dedi. Acemi oğlan küplere bindi ve ‘’o namussuzlar beni de dolandırdı bende beş kuruş bile yok’’ diyerek her önüne gelene dert yandı. Dolandırıldığını anlayan ALİ CAN İstanbul’da sözüne güvenilebilecek bir Acilci aradı ve ‘’ örgüt beni dolandırdı paramı isterim ‘’ diye çare aradı. Eski acilci arkadaş ne dedi? Ne diyecek, söylenmesi gereken şeyi söyledi. ‘’Acilciler, bugüne kadar kimseyi dolandırmadı, seni dolandıranlar Acilciler ismini kullanan sahtekarlar olmalı’’ dedi.

Acemi oğlan çaresizdir. Döndü dolaştı, çareyi yine ocakta aramaya başladı. Tacettin Sarı yazısını fırsat(!) olarak görmüş olmalı ki, bir kez daha, bacadan girip seki’ye oturmaya kalkışıyor.  Tacettin’i kullanarak, Çeri başına göğsünü siper ediyor.

Tacettin Sarı yazısıyla, göze girecek, göze girip umudunu bir başka bahara saklayacak. Aklınca bunu yapıyor... Aldanıyor. Benden söylemesi, aldanıyorrr... Bir süre daha kullanılacak ve son kullanım tarihi ile birlikte’’ hastir’’edilecektir.

Tacettin Sarı, 1980 tarihinden beri, örgüt haini olarak hakkında cezalandırılması için kararı alındı mı? Alınmadı mı?

Tacettin Sarı, Örgütten kaçtı, kaçarken ilişkileri devretmedi dendi mi? Denmedi mi?

Tacettin Sarı, Suriye’ye gider gitmez önce polis, ardından da muhaberat subayı olarak çalışmaya başladı dendi mi? Denmedi mi?

Mihrac Ural, Tacettin Sarı’yı en iyi bilen, tanıyan bir kişi olarak, bunları söyledi mi söylemedi mi?

Mihrac Ural, Tacettin Sarı için, örgütten kaçtığı gerekçesiyle, cezalandırılması için örgüte teklif getirerek cezalandırılması için karar aldıran adam mı? Değil mi?

Tacettin Sarı hakkında alınmış, böyle bir karar var mı? Yok mu?

Ben bunları sordum.

1980 tarihinde Mihrac Ural ile ‘’yoldaş’’lık yapıyorduk. Mihrac Ural’ı ‘’devrimci’’ sanıyorduk. Sırt sırta vermiştik, devrim ve sosyalizm mücadelesi cephesinde omuz omuzaydık, öyle olduğumuz konusunda kuşku duymuyorduk.

1980 tarihinde, Mihrac Ural’ın kapsama alanının Hatay’la sınırlı olduğundan haberimiz yoktu.

Mihrac Ural’ın Mart 1978 tarihinde yakalanır yakalanmaz ‘’ acilcileri ehlileştirmek’’ için polisle anlaştığını nerden bilebilirdik ki.

Mihrac Ural’ın, Nebil Rahuma’yı ele veren hain olduğunu Erkan’dan başka kim biliyordu ki?

Biz onu, kafasında 17 dikiş taşıyan ve ‘’ ser veren sır vermeyen’’ sanıyorduk. Öyle biliyorduk.

Biz onun, ser vermeyen ama tüm sırlarımızı veren, kafasında 17 dikiş değil’de, 45 dikiş taşıdığını bilmiyorduk ki...

Mihrac Ural’ın babasının Urubacı, dedesinin Mit elemanı olduğundan da haberimiz yoktu.

Bunlardan haberimiz olmadığı gibi, kendisinin de,  genç kuşak urubacı olabilecegi, aklımızın köşesinden bile geçmezdi.

Bu yazıyı yazma gafletinde bulunan acemi oğlan’ soruyorum.

Söyle bakalım oğlan çocuğu, 1980 tarihinde sen ne yapıyordun? Acilci miydin? Bre dangalak oğlan, söylesene bakayım, sen o tarihte bunları biliyor muydun?

Biliyordun diyorsan eğer,  sen, taaa o tarihten beri namussuzmuşsun, bilmiyordum diyorsan, sen, bunları öğrendiğin son üç seneden beri namussuz adamsın demektir.

Bizim görevimiz, seni tahlil ederken, üç sene öncesine kadar genç bir acil sempatizanı iken, son üç senedir, namussuzun teki bir üç kağıtçı olarak değerlendirmemiz gerekmez mi?

Şimdi anladın mı? Mihrac Ural’ın o zamanki Tacettin Sarı için söylediklerine neden inandıgımızı? Anladıysan aferim diyecegım. Hala anlamadıgını söylersen eğer,, senin, kalın kafalı bir aptal oldugunu söylersem, yanılmış mı olacagım peki?

Önce susmasını bileceksin. Beklemesini bileceksin. Yırtık dondan çıkar gibi her şeye maydanoz olmayacaksın. Olayın muhatapları var. Onlara bir soru soruldu. Onlardan gelen cevapları bekleyeceksin.

Namuslu bir adamsan eğer? Ortaya atılmadan önce dur ve düşün biraz. Soru sormasını bil. Soruyu kime sorman gerektiğini ögren önce.

Namussuz olmadığını ispat etme gereği duyuyorsan eğer, ‘’ ben namusluyum’’ demeden önce, başkalarının senin için ‘’namuslu adamdır’’ demeleri için namuslu davran.

‘’Ben 30 senedir okur yazarım’’ deme, 30 senedir okuyan yazan adam olduğunu, seni okuyanlar anlasın. Sen söyleme. ‘’ 1980 yılında, Tacettin Sarı için kim ne dedi’’ önce bunu ögren. Neden böyle söylemişler? Amaçları neymiş? Ne yapmak istemişler? Bunları ögrenmeye çalış, bildiğin bir bok varsa eğer, bildiklerinle bu soruların cevaplarını karşılaştır, aklını kullan ve objektif yorumlar yapman için eksikliklerini gider önce, yaşadığın pratikten dersler çıkartmasını belle, mide’nin gurultularını dinleme kafanı kullan ve yorumunu(!) en sona bırak.

Adam yerine konulmak istiyorsan, bu söylediklerimi yapmak zorundasın. ‘’Yapmam, benim önceliğim midemin gurultularıdır’’ demekte israr edersen eğer, kıçını yırtsan, kimse dönüp de yüzüne bakmaz haberin olsun. Acemi oğlan bile olamaz,  ortalık oglanı olursun alimallah(!) her gittiğin yerde kıçına tekmeyi yer süklüm püklüm kıç üstü oturursun.  Şerif gibi olur,beş para etmez, ucuza kapatılırsın...

‘’Mihrac Ural’ın her yaptığı ve söylediği için yalan derken,Tacettin Sarı için söyledikleri mi yalnız doğru olarak kabul edilip kullanılmıştı’’

Bir daha böyle saçmalamayasın diye bu cümleyi tekrar yazdım. Yukarda yazdıklarımı bir kez daha oku ve anlamaya çalış. Unutmadan bir şey daha diyeyim. Erzincanlı ALİ CAN’ı hangi namussuz adam Acilciler adına ticaret yapıyoruz diye dolandırdı? Haberin var mı?