Şuanda 18 konuk çevrimiçi
BugünBugün348
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8072
Bu ayBu ay8072
ToplamToplam10476496
"itin götüne sokup çıkarmak" PDF Yazdır e-Posta


Anadolu’da bir tabir vardır. “İtin Götüne Sokup Çıkarmak” diye.

Anadolu insanı zekidir.

Uzun uzun anlatacağı kimi olayları kısa özdeyişlerle, sözlerle bir defada anlatır.

Biz bu tabiri başlık yapıp kaldığımız yerden devam edelim.

Arkanıza yaslanın, rahatınıza bakın, çayınızı kahvenizi hazırlayın ve dinleyin!

 

Bu günkü konumuz Adana ABD konsolosluğu nasıl bombalandı?

 

Hazretleri buyurmuş, bakalım ne buyurmuş;

 

“Adana ABD konsolosluk eyleminde Nebil gözcüydü, görevi eliyle yerine getiren, yanında olduğum F.Ç dir, gerisi yalandan ibarettir.”(Nebil Rahuma ve Üç Konu başlıklı yazısı)

 

MEDYUMLUK VE MEMURLUK

Tarih:1978 26 Aralık. Yer: Sağmalcılar cezaevi. Nebil tutuklu ve mahkûmların tarafında ben, ziyaretçilerin tarafındayım. Nebil’i tanıyanlar iyi bilir. Konuşkan bir insan değildir. Ancak Nebil’le karşılıklı konuşuyoruz. Adana’da yaşananları anlatıyor. “Adana’ya gelmeden önce birkaç kez Adana ABD Konsolosluğunu bombalamak istemişler. Ama becerememişler. Aynı gün gidip bombalıyoruz. Mihrac ve Fuat beni kollayıp koruyacaklar. Ben bahçe demirlerine tırmandım. Ve bombayı fırlattım. Bu arada Fuat ve Mihrac 200 metre kadar ilerde arkalarına bile bakmadan(bu deyim de bire bir Nebil’e aittir.)  kaçıyorlardı.” dedi.

Şimdi kimin doğru söyleyip söylemediğine bakalım.

1- Daha önce bu işi yapmaya çalıştınız mı çalışmadınız mı? Ben sizlerin yanında değildim. Bilemem. Ama Nebil, daha önce bu olayı yapmaya çalıştığınızı söyledi. Söylememiş olsa bunu ben nereden bilebilirim? Hadi burada size biraz torpil geçeyim, diyelim ki bu bir yalandı. Daha önce bu olayı siz düşünmemiştiniz. Olay Nebil’le benim Adana’ya geldiğimizin ertesi günü olmuş. Ben aynı gün sabah Antakya’ya dönmüştüm. Nebil’i görünce mi eylem yapmak aklınıza geldi? Adama demezler mi daha önceleri neredeydiniz? Nebil Adana’yı bilmezdi. ABD Konsolosluğunu hiç bilmezdi. Madem Fuat bu işi yapabiliyordu, yapsaydınız. Bir tek gözcünüz mü eksikti?

2- Aynı şekilde ben bu olayı Nebil bana anlatana kadar bilmiyordum. Hiç duymamıştım. Bu eyleme kimlerin katıldığını nereden bilebilirim? Hani sen söylüyorsun ya Nebil gözcüydü, görevi eliyle yerine getiren yanında olduğum F.Ç.dir, gerisi yalandan ibarettir, diye. Demek ki Nebil bana bu olayı anlatırken senin ve Fuat’ın da olay yerinde olduğunu söylememişti, ben rüyamda gördüm.

3-  Demek ki yeryüzünde hiç kimsenin duymadığı, ölü konuşturan ben medyumluk yaptım ve bu eylemi 3 kişinin yaptığını bildim. Hem de sadece bu kişileri değil, bu kişilerin isimlerini de kim olduklarını da bildim. Bu günden tezi yok medyumluk yapmaya başlayacağım. Yıllardan beri memurluk yapıyorum bir dikili ağacım yok…

4- Gelelim Mihrac’ın anlatımına.

Mihrac eylemi yapan adamın yanındaymış. Eylemi elleri ile yerine getiren(!) kişi bu işi yaparken Nebil gözcülük yapıyormuş. Aklınız alıyor mu Ey okur! Üç kişi eyleme giriyor, biri eylemi yapıyor biri gözetliyor. Adama demezler mi üçüncü kişi ne yapıyor?

Yanıt: Eylemi yapan adamın yanında duruyor!

Ben ne kadar safım ya soytarının planlamacı, çok iyi bir uygulamacı, organizatör olduğunu unutmuşum.

 Hadi oradan! sen olsa olsa kötü bir yalancı olursun.

Bu işte Nebil’i olay yerine bırakıp kaçtınız hemde Nebil’in deyimi ile Arkanıza bakmadan, gerisi senin deyiminle yalandan ibarettir.

Sana daha çok alın karışlatacağım.

 

Dedim ya Nebil konuşkan birisi değildir. Hele hele girdiği ve yaptığı eylemleri anlatmazdı. Kimisi anlatır, şöyle yaptım böyle yaptım diye, amaç övünmektir. Ama Nebil’i tanıyanlar bilir ki Nebil övünmezdi. O halde Nebil bana neden girdiği eylemleri anlattı?(Salt bu eylemi değil başka eylemleri de anlattı, sırası var zamanı gelince bunları da anlatacağım) Övünmek için olamayacağını herkes bilir. O halde bana neden anlattı tüm bunları. Çünkü konu sizdiniz. Yaptıklarınızdı.

Ey Okur!

Fuat’ı size anlatmıştım. Kim olduğunu, etik değerlerini anlatmıştım. Dahası var. Zamanı gelince anlatacağım. Nebil’in O’nu nasıl eyleme zorla soktuğunu, eylem sırasında ne yaptığını hep anlatacağım. Tanık, tanık deyip duruyorlardı… tanıkta göstereceğim… Acele etmeyin, her şeyin sırası var.

 

Haksızlık ediyorum.

Soruları bu soytarılara soruyorum.

Arada bir doğaçlama yapıp okurları da katalım işin içine.

Bu kez kararı siz verin.

Ey Okur!

 Bu adam mı (yanında duran bu işi zaten üstlenmiyor) yoksa Nebil midir parmaklığa tırmanarak eylemi gerçekleştiren kişi… sizce?

 

Şimdi başlığa dönelim;

Anadolu’da bir tabir vardır.

Anadolu insanı zekidir.

Uzun uzun anlatacağı kimi olayları kısa özdeyişlerle, sözlerle bir defada anlatır.

Lafı uzatım kusura kalmayın, sürçü lisan ettiysek affola.

Son sözü Anadolu insanına bırakalım, bakalım benim yaptığıma ne dediler.

“Senin yaptığın olsa olsa “İtin Götüne Sokup Çıkarmak”tır…” dediler başka bir şey demediler..

 

 

Not: Nebil Rahuma ve Üç Konu başlıklı yazıda soytarının bu konu ile ilgili pagrafı aşağıya alınmıştır.

Ey Okur! Belki henüz hazretlerinin ne dediğini okumamışsındır, vereceğiniz kararda etkili olacağından eminim. Aynı yazıda anılan olaylar ileride açıklanacaktır.

Nebil’in “Adana ABD konsolosluk eyleminde yalnız bırakıldığı” yalanı.

Ölü konuşturucusuyla Nebil’in, 15 dk.lık bir ceza evi görüşmesinde bir tarihin anlatılmış olması yalanı bir yana. Bir eylem üzerine konuşulacaksa önce o eylemde yer alanların görüşüne başvurulur. Bu yapılmamış. Amaç kirli olunca ciddi bir araştırmada olmaması normal.

Her söylediğini tanrı sözü sanan psikopatların bu tartışmalarda yer alması bataklığın derinleşmesinden başka b.ir sonuç üretmediği bellidir.

Gerçek ise çok farklı. Onlarca kez yazdık ama adamlarda utanma diye bir şey yok. Eylemde yer alanlar olarak gerçeğin çok farklı olduğunu söyledik. O eylemde Nebil sadece bir gözcüydü. Bu da bir yana. Bu eylemde Nebilin yalnız bırakıldığı iddiası Nebil’i onursuz biri olarak gösterme amacını taşır. Çünkü bu eylemden sonra Nebil aynı ekibin içinde ve talimatlara uyan bir militan olarak sonuna kadar durmuştu. Meziyetleri üzerine durmadan yazı yazıyorlar ama nebili bu yaklaşımla onursuz biri haline getirdiklerinin farkında olmuyorlar. Her şeyde öyle davranıyorlar, yalanı sallıyorlar ama sonrasını getiremiyorlar, uyum kuramıyorlar.

Nebil bu ekipte diğerleri gibi bir militandı ne karar alma ne de görev verme konumda değildi. Bir eylemde terk edilmişse, onurlu bir insan olarak bir daha aynı ekipte kalmamalıydı. Ama tersi olduğunu bu iddiayı yapanların kendisi dile getirmektedir.

Adana polis kuşatmasından kaçış, İstanbul süreci, Ülkücü faşistlerin toplanma yeri İstanbul Küllük kıraathanesinin kurşunlanması, şu ana kadar polisin bilmediği banka kamulaştırmasının yapılması, araba ve malzeme kamulaştırmaları, silahlı eylemlerinin birlikte yapılması. Nebil bütün bu süreçte bir militandı. Omuz omuza olduğu yoldaşlarıyla son ana kadar birlikteydi.

Adana ABD konsolosluk eyleminde Nebil gözcüydü, görevi eliyle yerine getiren, yanında olduğum F.Ç dir, gerisi yalandan ibarettir.