Şuanda 151 konuk çevrimiçi
BugünBugün435
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8159
Bu ayBu ay8159
ToplamToplam10476583
NEN KALDI? PDF Yazdır e-Posta


F. Nietzsche,  Hiçbir şey yozlaşan insandan daha çirkin değildir’’ der.

Çirkinlik, bireyin, kendi kendisime  yabancılaşması kendini inkar demek oluyor. Kendine yabancılaşmaya başlayan insan, çirkinleşmeye de  başlıyor. Yabancılaşma sürecini tamamlayan insan çirkinleşiyor ve eski güzelliğinden sıyrılıyor. Güzellikten kasıt, bedensel değil felsefidir, kültüreldir. Etik degerlerin aşınarak yıpranması ve tüm işlevlerini kaybetmesidir. Ruhsal çöküntü, kültürel açmazlık, yetersizlik ve aşınma’nın kesiştiği yerde  ÇİRKİNLİK göze batıyor ve rahatsız edici bir hal alıyor.

Çirkinleşen insan güzellikten kaçan ve güzele sırt çeviren, güzelliğe düşman olandır.

Başkalaşan ve bir öncesine sırt çevirendir. Aşmak ve sırt çevirmek, farklı kavramlardır. Aşmak, yenilenmek oluyor. Sırt çevirmek ise, inkardır.  Sırt çeviren insan, öncesini reddeden, yok sayan ve pişmanlık duyandır. Reddederek pişmanlık duyan insan, çirkinleşme sürecini tamamlamış ve çürümeye başlamıştır. Çürüyerek kokuşan her nesne gibi, önce, en yakın çevresini, ardından da, ilgi alanının tamamını rahatsız eder.

Ekonomik yaşamda ; acımasız baskı ve artan sömürüdür.

Siyasal yaşamda : ilke yerine, ilkesizlik. Toplumsallık yerine bireycilik (ya da bencillik) enternasyonalizm yerine, ulusalcılıktıktır.

Kültürel yaşamda ise, etik değerlerin topyekün yadsınarak, erdem adına erdemsizligin ikamesidir..

Yozlaşarak çirkinleşmenin (bir başka anlamda  güzelleşmenin de) en belirgin bir şekilde ortaya çıktıgı dönemler, geelde, toplumsal alt-üst oluşun yaşandıgı, toplumsal çelişkilerin antagonist aşama dönemleridir.

Kişi bu dönemde kendini yeniden belirler ve karar verir. Ben kimim ? nereye gidiyorum ? ne yapmak niyetindeyim ?

İnkar etmek, reddettmek yada kendini bir üst boyutta yeniden üreterek aşmabilme anı da diyebileceğimiz bu kesitte saflar bir kez daha belirlenir. Aynı’ların aynı, ayrı’ların ayrı yerde kömeleşerek mevzilendiği  alt-üst oluş dönemlerinin akabinde, aynı’ların bie araya gelerek ayrı’ların ayrı yerde duruşlarının nedenlerini değrlendirmeleri ve bir başka gelecekte böyle bir kopuşmanın önünü kesmek yada en azından asgarileştirmek için, aradan 30 koca yıl geçmiş olsa bile değerlendirmesi gerekir.

Bugün yapmaya çalıştıgımız şey de, tastamam  budur…

Kendini inkar ederek yozlaşan, çirkinlrşen ve çevresiyle birlikte  devrimci hareketin genelini rahatsız eden, Mihrac Ural adlı hain ajan’ı bu bakımdan örnek olarak gösteriyoruz.

Mihrac Ural, bizim için örnektir. Her örügtün bir ya da birkaç tane Mihrac Ural’I vardır ve biz kendi Mihrac Ural’ımızı anlatıyoruz.

THKP-C ( ACİLCİLER) örgütümüzün 1.Kongresi 1986 yılının aralık ayında gerçekleşti. Aradan 25 sene geçti. Bu zaman içerisinde örgüt MK ( merkez komitesi) üyelerinin tamamı ayrıldı ve Mihrac Ural ile her türlü ilişkisini kesti. Bırakınız MK üyelerini, 1. Kongre’ye delege sıfatıyla katılan 45 kişiden de hiç kimse kalmadı. Kongre delegelerinden 2 kişi dışında herkes bu soytarıyla ilişkisini koparttı.

25 sene öncesi ile bugün arasında yaşanan olayları 3 senedir yazıyoruz. İhanetin dışında hiçbir olumluluk bulunmuyor. Örgütsel değerlerimiz, Mihrac Ural ve ailesi elinde, ticari amaçlar adına kullanılıyor. Anne-baba, kız kardeş ve çocuklarının zevki sefası adına çarcur ediliyor. Çetleşmelerden okuduk. Herbirinin altlarında 50 şer bin dolarlık jeep var. Köy satın almayı, turizm tesisleri , silah ticareti ve gazinolar kurmayı hayal ediyor. Türkiye devriminin gelecegine ilişkin en küçük bir proje bulunmuyor. ‘’Kadrolarım’’ diye bahsettiği insanlarla Türkiye-Suriye arasında ithalat ihracat yapıyor. Türkiye ile ilişkisinin asıl nedeni ticaridir. Bu amaçla, Tükiye’de bulunan kimi aç ve sefil insanları kullanarak, onlar vasıtasıyla ağına düşürdüğü  bir takım insanları dolandırmaya devam ediyor. Avrupa’da, yegeni Tevfik vasıtasıyla dolandırmadıgı Antakya’lı kalmadı. Her yıl yeni bir şirket batırıyorlar ve çarptıkları ne varsa Suriye’ye aktarıp sermayelerine sermaye katıyorlar.

Seneler önce çirkinleşmişlerdi, çürüdüler ve yıllardır da kokuyorlar.Seneler önce tasfiye ederek bitirdiği bir örgütün adını kullanarak suç işlemeye devam ediyor ve tertemiz tarihimizi kirleterek bu tarih adına hertürlü çileye katlanmış olan güzel insanların anıları üzerinde tepiniyor.

’Ayrı varlık’’ oldugunu söylemesine karşın, kimin varlıgı? oldugunu söylemiyor. Biz yazıyoruz, belgeleriyle ortaya koyuyoruz ve bizim değil, ‘’onların’’ varlıgıdır diyoruz , kabul etmiyor(!)

Hesaplaşmayı öneriyoruz,  Acilciler’in önünde, Türkiye’li devrimcilerin önünde, Kürt özgürlük hareketinin güvencesi altında gel hesaplaşalım diyoruz, sesini çıkartmıyor, duymamazlıktan geliyor ve girecek delik arıyor. İnternet başında soytarılık yapmaya devam ediyor.

Örgütümüzün adını kullanarak ticaret yapıyor, insanları dolandırıyor,  ahlaksızlık yapmaya devam ediyor.

Hep sorduk, sormaya da devam ediyoruz.

Nen kaldı..?

Mahir’lerden, İlker’lerden, Yüksel’ler den devraldıgımız örgütümüzün    tüm temel kadroları seni terkettiler ve yapayalnız sersefil ve çırılçıplak ortada bıraktılar. Suçlarınla başbaşasın  ve iyod gibi açıktasın.

Nen kaldı..?

1980 öncesi Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde var olan bu örgütün militan, sempatizan ve yöneticileri içersinde kim kaldı..? Tek bir allahın kulu tarafından selam bile alamaz hale geldin. Sen hala, hangi yüzle bu örgütün adını kullanabiliyorsun be hey soytarı…

Devrimcilik yürek işidir. Samimiyettir. İnanc işidir. Dürüstlüktür. Bu meziyetlerin hiçbirisi sende yok.

Hatırlıyormusun? 25 sene önce sana ne söylemiştim. ‘’ çevrendeki adamların yetersiz ve yeteneksiz olduklarını, bunlarla bir yere gidemezsin’’  demiştim. ‘’ ne yapayım yoldaş adam yok adam’’ derken, yalan söylediğini bilmeme ragmen cevap vermeyi de gereksiz görmüştüm. Sen, şimdi kalkmış ve 25 sene önce adam olmadıklarını söylediğin ‘’adam’’ları bana ‘’kahraman yoldaş’’ olarak satmaya çalışıyorsun. Benden söylemesi, Sende dahil, toplansanız, beş paraya satılmaya kalksanız, müşteri bulamazsınız…

Son günlerde sordugum sorular var unutmadım. Cevap bekliyorum. Biliyorum muhatap almıyorsun(!) ama olsun, ben yinede cevap bekleyecegim.

Tacettin Sarı, ‘’örgütten kaçtı ilişkileri devretmedi’’ diye cezalandırılması için karar aldırtmadın mı?

Tacettin Sarı’nın, ‘’Suriye’de muhaberat subayı’’ oldugunu söylemedin mi? Cevap ver.

Bunlar doğru muydu?

Hanefi Avcı’nın kitapında gecen ve Silifke operasyonunu anlatan bir cümlesinde, ‘’ Antakya’dan bir kişi getirilmişti’’ dediği cümlesinde Şerif ( Beşir Kanmaz) ı derhal tanıdın  ve ‘’ bu kişi, kahraman yoldaş Beşir ‘’ dedin. Bu cümlenin üzerine neden atladın?

Bana doğruyu söyle. Hanefi Avcı’nın dediği gibi,  Beşir, getirildi mi? Yoksa, Beşir geldi mi?

Hanefi Avcı yalan söylüyor.  Beşir getirilmedi. Beşir kendisi geldi…

Bu soruya Beşir’le birlikte cevap verin. Getirildi mi? Geldi mi?...

Hanefi Avcı’nın, daha once İşkence yaptıgı bir kısım devrimcilerle toplantı yaparak sohpet ettiği ve özür(!) dilediği biliniyor.

Hanefi Avcı, sorguladığı devrimcileri unutmamıştır. Şerif’i (Beşir Kanmaz) de unutmadıgı kesin. Hanefi Avcı, Suriye’ye geldiği zaman Beşir’le görüştü mü? Beşir,Hanefi Avcı ve Sen, Lazkiye’de Bacak kıran kahvesinde oturup konuştunuz mu? Başka kim(ler) vardı…

Bedri Yağan soruları da cevap bekliyor.’ Bedri’nin akibeti hakkında çok şey biliyoruz ve gerekirse devrimci kamu oyu ile bu bilgileri paylaşırız’’ diye yazmıştın. Hadi bakalım. Bedri Yağan olayında ne biliyorsun anlat. Bedri’ye olan kin ve garazının nedenlerini anlat. HASSA olayından itibaren bildiklerini anlat.

Engin Erkiner’in Beylerderesi katliamını yaptırdığını(!) yazmıştın. Bu kadar hassas bir konu bir kere yazılır ve unutulur mu? be soytarı. 

Benim, ‘’ kuleli askeri lisesinde okuduğumu’’ da yazdın,  daha geniş açıklama da yapacaktın. Hadi bakalım bekliyorum. Daha geniş açıklama yapmanı beklyorum…

Aşık mahzuni Şerif’in güzel bir türküsü var. NEM KALDI..? diyor. Bu soruyu ben sana soruyorum. NEN KALDI…?

Sırtında taşıdıgın yalan çuhasında NEN  KALDI…? Hepsini çıkart ve gel hesaplaşalım.

Var mısın…?

Sahi, senin NEN KALDI.? Mihrac Ural.

20-25 milyon dolar’dan başka NEN KALDI…?

Yozlaşarak çirkinleşmiş bir yürek’te, milyon değil, milyar olsa ne yazar…

Iletişim adresi.

Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir