Şuanda 292 konuk çevrimiçi
BugünBugün528
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8252
Bu ayBu ay8252
ToplamToplam10476676
İlker-Ziya-Hasan'ların yoldaşı Mehmet Koç'u andık PDF Yazdır e-Posta


Sürgünde yaşamını yitiren Türkiye işçi sınıfının, devrimci hareketin yılmaz savaşçısı Mehmet Koç yoldaş, ölümünün 45’inci gününde Paris’te CGT merkez binasında Ailesi, yoldaşları ve arkadaşları tarafından anıldı. Aralarında yoldaşları Engin Erkiner, Nuray Bayındır, İbrahim Yalçın, İrfan Dayıoğlu, Cabir Hasan, Süleyman ve Şirin Ergin, Aysel Burgaz, İbrahim Sahillioğlu ve eşi, Şahin Yirik ve Eşi, Zekeriya ve Abdo’nun da bulunduğu 100’e yakın kişinin katılımıyla gerçekleştirilen anma toplantısına, Mehmet Yoldaşın çocukları Gülseren, Gülay, Hüseyin ve eşi ile iki kız kardeşi de katıldı. Hekimhan madenlerinde Hasan Basri ile tanışma ile başlayan devrimci yaşamı onu 26 ocak 1976 Beylerderesi olayında katledilen İlker, Ziya ve Hasan yoldaşların ölümünden sonra yapılan operasyonda cezaevi ile tanıştırır ve oradan sendikacılığa, oradan Lübnandaki Filistin kamplarında, Filistin halkıyla dayanışmaya, oradan yoldaşları ile Suriye’ye ve oradan da  Avrupa’ya taşınarak devam eder. Avrupa’da zorlu yıllardan sonra, yeniden ülkeye dönüş ve yeniden Fransa’ya geliş izler. Yaşamı adeta bir maratondur Mehmet yoldaşın, o her eylemin içinde en ön saflardadır, bulunduğu her alanda devrimci mücadelenin içindedir. Mücadele etmek için doğmuştur adeta. İlk okulu ikinci sınıfta terk etmesine karşın, pratik zekasıyla on parmağında on marifeti olan insanlardan oldu. Bulunduğu sahada tanımadığı, dayanışmada bulunmadığı devrimci adeta yoktur. O Suriye’de kurup yönettiği çiftlikte ailesiyle birlikte başta Acilciler olmak üzere, hemen tüm devrimci örgütlere hizmet sundu, barınma olanağı sundu. Mehmet koç gerçek anlamda bir Kürt dostuydu, büyük bir enternasyonalistti.  Kürt halkıyla ve onun öncüleriyle dostluğu FKBDC çalışmaları sürecinde tanıştığı Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan ile tanışma ile pekişmiş ve ömrünün sonuna kadar sürmüştür.

 

Yakalandığı amansız kanser hastalığı sonucu aramızdan  45 gün önce fiziki olarak ayrılan Mehmet Koç yoldaşı anma toplantısını; gazeteci-yazar Nuray bayındır yaptığı açılış konuşmasıyla açtı. Bayındır Koç’un insani kişiliğini anlattığı konuşmasını, Koç ile yaptığı röportajdan bölümler aktararak sürdürdü. Daha sonra söz alan İrfan Dayıoğlu, toplantıya gönderilen mesajları okuyup, kısaca Koç’un kişiliğini açıkladıktan sonra, sürgünde devrimci yaşamın zorluklarına değindi, devrimciler ve yoldaşlar arası dayanışmanın önemine vurgu yapan Dayıoğlu devamla, insanların birbirlerine sahip çıkmalarının önemine vurgu yaptı. Toplantıya zorunluluklardan dolayı katılamayan Teslim Töre ve Mahir Sayın ise birer mesaj gönderdiler. Teslim Töre’nin mesajı kısaca şöyle;

 

“… O her zaman zalime karşı, mazlumdan yana oldu. O n

nedeniyle bütün ömür boyu, hep mazlumların dostu, zalimlerin düşmanı olarak kaldı. Yapmış olduğu bu tercih onun normal yaşamasına engeldi.hayatı da kendine has yaşadı. Bizler yasa dışına düşerken çocuklarımızı bırakarak gittik. O eşiyle, çocuklarıyla birlikte yasa dışına düştü. Çocukları ile birlikte insanoğlunun en zalimleri faşistlere, sistemlerin en acımasızı, en çirkini, en ahlak dışı olan faşizme karşı koydu, dim dik durdu…. Yılmadı, faşizme boyun eğmedi, ezilenden yana olmaktan asla vaz geçmedi. En sıkıntılı günlerinde bile, bir devrimcinin zor durumda olduğunu gördüğü zaman ona bütün gücü ile destek oldu. Ben bile yurt dışına yasa dışı yollarla çıktıktan sonra onun pasaportu ile Avrupa’ya geçtim… belli bir zaman ismim Mehmet Koç’tu benim. Gururla taşıdım yoldaşımın ismini…

… Birkaç gün önce kanser Evrim Alataş yoldaşı bizden ayırmıştı, şimdi de Mehmet yoldaşı elimizden alıyordu… Düşünüyordum Mehmet zor işlerin adamı, belki hastalığın da zorunu seçmiştir?.. tanıdım tanıyalı, hayatın da, düşmanın da en zorunu seçiyordu. Belki direnmek için hastalığında en zorunu, amansızını seçmiştir diye düşündüm ama direnemedi… gitti çaresiz.

Ölümün karşısında herkes zayıf ve çaresiz kalır. Çünkü ölümün çaresi yok herkes ölecektir. Ama Mehmet ve onun gibi ölenler, sadece fiziki olarak aramızdan ayrılacaklardır. Yüreklerimizde yaşamaya devam edeceklerdir… onların üretmiş oldukları insani değer ve birikimler, insanlığa mal olup, yeni nesil insan toplumunun da mirası haline gelecektir… bütün bu değerler, insanlık hazinesi olarak bir toplumsal devrime kadar yaşatılacaktır. Yerinde rahat uyu, orda da yalnız değilsin, Mahirlerin, Denizlerin yanına gidiyorsun. Güle güle güzel insan, insan güzeli…”

 

Yine toplantıya içinde bulunduğu özel durumdan dolayı katılamayan Mahir Sayın’ın gönderdiği mesaj ise şöyle;

 

“Selamlar değerli dostlar

bana gönderdiğiniz davet mesajını okuduğumda bir elektrik sardı vücudumu, ürperdim, lanet olası dedim, yine mi göremedim bir arkadaşımı, can yoldaşımı, Memetin öldüğünü bilmiyordum ve şimdi elim ayağım buz kesti…

başıma gelenleri muhtemelen biliyorsunuzdur, onun için bir yerlere kıpranmam şu an mümkün değil.

Memet de benim yüreğimde derin iz bırakmış arkadaşlarımdan biridir. Onunla arkadaşlığım Şam’a değil Ankara’ya kadar uzanır…  Onunla konuşurken aklımdan şöyle şeylerin geçtiğini hatırlarım. Bu ne kadar mutevazi bir adam, ben bu adamı beş defa daha övme arzusu duyuyorum.

Sonra çok uzun zaman sonra bir kez daha Paris’te görüştük. Kucaklaştık, koklaştık. Doslugu uzakta kalınca da eksilmeyen bir yoldaşımdı.

Ah bir kez daha görebilmiş olsaydım, böyle uzaklarda, en can yoldaşlarımın bir kısmını göremeden gideceğiz galiba,…

Değerli dostlarım keşke olabilseydim ve birlikte ansaydık Memeti

Sıcaklığını hep yüreğimde taşıyacağım.

Sizleri de dostlukla kucaklıyorum…”

 

Yaklaşık 5 saat süren toplantı, Mehmet yoldaşı tanıyan arkadaşlarından bir kaçının konuşması sonrasında, yoldaşın ailesinin hazırladığı yemeklerin katılanlara dağıtılmasıyla son buldu.