Şuanda 90 konuk çevrimiçi
BugünBugün1009
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8733
Bu ayBu ay8733
ToplamToplam10477157
Belge: Mihrac Ural'ın upuzun yalanları PDF Yazdır e-Posta


BİR BELGE:

MİHRAC URAL’IN ‘’KISACA YAŞAMI’’ YADA UPUZUN YALANLARI...

 

YIL....1983

Aylardan. Kasım

Cephe Dergisi. Sayı 21. Sayfa.5

Konu: Mihrac Ural’ın ‘’kısaca yaşamı’’

Yazar:Kim olacak, kendisi..

Okumaya değmez demeyin. Okuyun. Bir çapsız soytarının, bir yalancı sahtekarın,bir utanmaz,sıkılmaz arsız velet’in kepazeliklerini görüp eğlenmek,birazcık gülmek ve ‘lanet kör şeytana’’ demek için okuyun.

Geçenlerde, Mihrac Ural denen velet’in bu duruma nasıl geldiğini, neden bu soytarıya bu kadar yol verildiğini sorabilecek olanlara cevap vermiş ve demiştim ki.’’ Mihrac Ural denen bu velet, bu örgüt içersinde ciddiye alınmadığı için bu hale geldi’’ İster inanın ister inanmayın, bu sözümü ister ciddiye alın,ister almayın,umurumda değil. Ben sözümde ciddiyim.

Mihrac Ural adlı Acilciler soytarısı, Acilciler’in temel kadroları tarafından ciddiye alınmış olsaydı, taa 30 sene öncesinden kulağından tutarlar ve otur oturduğun yerde ve haddini bil demesini de bilirlerdi. Demediler. Demediler çünkü; ciddiye almadılar. Nasıl olsa yakında temel kadrolar bir yolunu bulur ve hapisten çıkarlar diye düşündüler. Onlar çıkıncaya kadar, bırakalım dolaşsın,belki bir şeyler yapar diye katlandılar ses çıkartmadılar. Bu soytarıyı ciddiye almadıkları için ses çıkartmadılar. O nedenle bunca yalana, bunca sahtekarlığa ve bunca kepazeliğe katlandılar ve ‘’ya sabır’’diye dişlerini sıkıp beklediler.

1983 tarihli Cephe dergisi’nin,  yukarda sayı ve sayfa numarasını da verdiğim bölümünde yayınlanan KISACA YAŞAMI adlı belge’yi olduğu gibi buraya almayacağım. Kırmızı renkle verdiğim alıntılara kısaca yorum yapacağım. Göreceksiniz. Eğer doğruysa (bu bile yalan olabilir) sadece doğum tarihi gerçek olabilir. Otobiyografi olarak yazdığı her şey ama her şeyin YALAN olduğunu göreceksiniz.

1.’’11kasım 1956 yılında Antakya’da doğdu....Isparta makine tenisyen okul’unda mezun oldu.’’ Evet, buraya kadar DOGRU.

2.’’ İstanbul üniversitesi felsefe bölümünden faşist takibatlar ve aramalar sonucu ayrıldı.’’ YALAN. Felsefe bölümünde okuyanın filozof(!) olacağını sanıyor. Bu nedenle Felsefe bölümü yalanını yazıyor. Orada mezun olan kişinin kadro bulabilirse eğer öğretmen olacağını bilmiyor.

İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü düşük puan gerektiren ve kadro bulunabilirse ancak öğretmenlik yapabilecek mezun veren, eğitim seviyesi hiç de iyi olmayan ve düşük puan gerektiren bölümlerden biridir.

3.Devrimci savaşımı 1970 öğrenci boykotlarıyla başlar...71 faşist darbesiyle başlayan katliam ve tutuklamalara karşı okul direnişlerine katılır. YALAN...

11 Kasım 1956 doğumlu olan bir velet, 1970 tarihinde kaç yaşındadır? 12 yaşını bitirmiş 13’üne girmiştir. İlkokul, bilemediniz ortaokul birinci sınıf öğrencisidir. Yorum yapmaya bile değmeyecek kadar aleni bir YALAN’ı utanmadan ve herkesin gözünün içine bakarak söyleyebilen bu soytarı için ne denilmesi gerektiğini okuyucuya bırakıyorum. Ben söylemiyorum, ağzımdan ağır bir söz çıkabilir ve bu bana yakışmaz.

3.Sanat okulu ve makine teknisyen okulu sıralarında proleter sınıf disiplinini ve devrimci savaşın örgütlülüğünü yaşamında ögrenir. Bak sen heleee(!) Sanat okul sıralarında proleter sınıf disiplini ve devrimci savaşın örgütlülüğünü( Ne demekse) öğrenmiş(miş). Bu cümle için YALAN da denilmez ki(!) ne demek istediği belli bile değil. Bu cümleye yorum bile yapmaya değmez, geçiyorum.

4.Antalya Gençlik örgütü(ANT-GÖR) kuruluş faaliyetlerine katılır. Bu YALAN’ın muhatabı KURTULUŞ’CU arkadaşlardır. Dikkatlerine sunmakla yetiniyorum.

5.Isparta yüksek ögrenim derneği kuruluş çalışmalarına , faşist saldırılara karşı mücadeleye katılır. YALAN. Neden yalan olduğunu söylemeye bile değmeyecek kadar kaba bir YALAN. !974 yılında Isparta’da hangi yüksek okul vardı da, bu sahtekar o yüksek okul derneğinin kuruluş faaliyetlerine katıldı? Bununda ötesinde, Sanat okulu öğrencisi bir kişinin, yüksek okul öğrenci derneği kuruluş çalışmalarına nasıl katılır? Olacak şey mi bu?

6.Mezun olduğu gün, ugradığı faşist saldırılarda 15 gün komayla sonuçlanan 45 dikişli yara alır... 1975 sonları Antakya devrimci kültür derneği çalışmalarına katılır. 1976’da ilk eserini yayınlar.. YALAN.. yukarda üç cümle var üçü de YALAN. Yalan çünkü, 15 gün komada kalmadı. YALAN, çünkü, 45 dikişli yara, değişik tarihlerde 17 dikiş olarak anlatılıyor. YALAN, çünkü, ilk eserim dediği,Sovyet Sosyal emperyalizmi tezlerinin saçmalığı adlı broşür kendisinin değil. Antakya’da değişik arkadaşlar tarafından kolektif yazılan bir broşürdür. Baştan aşağıya yeniden düzenlenmesi Engin Erkiner tarafından yapılmıştır.

7.15bin emekçinin katıldığı, Antakya tarihinin ilk mitingini organize eder, çeşitli ilçe örgütlerini gerçekleştirir. Bugün genel sekreteri olduğu acilciler örgütüne katılır. YALAN. 19 yaşında bir kişinin 15 bin kişilik miting organize ettim(!) ilçe örgütleri (neyin ilçe örgütü belli değil) kurdum diye palavra atması, Antakya’lı devrimcilere yapılan en büyük hakaret olmalıdır. Mustafa Burgaz ne düşünür bilemem ama, bu soytarılık karşısında daha ne kadar susacağını da gerçekten merak etmeye başladım.

Baksanıza, adam içersine girip çay içtiği derneği kurduğunu, yoldan geçerken karşılaştığı miting’i örgütlediğini yazıyor. Ve bilenler anlatıyorlar. Erkan Ulaşan açık yazdı. Antakya kültür derneğine geldiği zaman, kimse bu adamı tanımıyordu ve Kim bu diye herkes birbirine soruyordu dedi.

8.1977’de Maden-iş kolunda tarım araçları fabrikasındaki grevi düzenler. Tuğla-kremit, sağlık, tekstil iş kollarındaki çeşitli fabrika işçilerinin sendikalaşmasını sağlamak, haklarının alınması için örgütlenme çalışmaları yürütür.  YALAN, BİN DEFA YALAN...Mustafa Burgaz’ı göreve(!) çağırıyorum. Daha fazla sustuğu taktirde Acilciler’in vebalı altında kalmasından korkarım. Namuslu’ların sustuğu yerde namussuz’ların sesleri yükseliyor. Buna fırsat verilmemelidir. Mustafa BURGAZ bu yalanların birinci elden TANIGI ve devrimci mücadeledeki fedakarlıkları gasp edilen kişi olarak Bu soysuz, bu ahlaksız yalanlara cevap vermeli GERÇEĞİ birinci elden yazmalıdır.

Sadece Mustafa BURGAZ’da degil. Bu olayları bilen, tanığı olan tüm Acilciler bu adamın soytarılığına bir son vermelidir.

9. 1978 Mart başlarında yakalanır. 12 ceza evini kapsayan ağır bir sürgün yaşar. Her ceza evini bir OKUL haline getirir....Faşit güçlere karşı zor direnişleri organize eder.... on’larca eser verir. 1980 temmuz ayında Adana ceza evinde 30 devrimciyle birlikte firar eder. YALAN...12 ceza evinde AGIR SÜRGÜN yalanı. Her ceza evini bir OKUL yapma yalanı. Zor direnişleri organize etme yalanı... Olacak gibi değil. Normal bir insan bu kadar yalanı bir arada yazamaz, Nerde ağır Sürgün yaşadı? Hangi cezaevini OKUL yaptı? Hangi ZOR direnişi organize etti? Bilen var mı? Allah aşkına bu sözleri ciddiye alan var mı? Ben varım diyen bir kişi çıksın ve bunlar doğrudur ben tanığım desin ve ben onun ALNINI KARIŞLAYAYIM. Buyrun hodri meydan..

10.’’Örgüt MERKEZ KOMİTESİ’nin ZORLAMASIYLA yurt dışına çıkar’’ YALANNN.. Şunun bir kere daha bilinmesinde fayda var. Bu soytarı Hapisten kaçar kaçmaz 48 saat ülkede kalmadı. 36 saat sonra ve kimseye haber vermeden, C. AYHAN’ın evinde bir gece kaldı ve Karataş üzerinden tekne ile Suriye’nin Basit kasabasına gitti. Tekne’den inip karaya ayak basar basmaz, Türkiye tarafına dönerek, ’’KURTULDUM ARTIK, BİR DAHA BENİ NAH YAKALARLAR ‘’ diye eliyle malum işareti yaparak Türkiye tarafına ‘’nanik’’yapmış adamdır. Hapisten kaçtığı zaman Türkiye’de kaldığı bir gece zarfında, yanında bulunan NURAY Tanıktır. Bu Soytarıyı Karataş’tan kendi teknesiyle Suriye’ye götüren Süleyman SACİT tanıktır. 12 Eylül henüz gelmemişken. Tüm devrimcilerin kıran kırana ve soluksuz bir şekilde var güçleriyle mücadeleyi yükselmeye çalıştıkları bir dönemde, 24 saat ülke içersinde kalmayı göze alamayan BİR ÖDLEK adam. Utanmadan ve tam bir namussuzun pişkinliği ile, MERKEZ KOMİTESİNİN ZORLAMASIYLA(!) yurt dışına ÇIKTIM diye yazabiliyor. Adı geçen tarihte bu örgütte MERKEZ KOMİTESİ diye bir KURUM  bile YOKTU...

Daha fazla yazmayı gereksiz görüyorum. MİHRAC URAL adlı bir zavallı ödlek soytarının ‘’kısaca yaşamı’’ işte budur. Bu bir BELGEDİR. Bir pislik adamı, bir sahtekar yalancıyı. Ve bir ahlaksız soytarıyı, üç sene daha yazsam bu kadar güzel anlatamazdım. Kendisi yazmış. Okuyun ve Acilciler soytarısının ne mal olduğunu öğreniniz.

Fazla söze gerek yok.

Bizim kuşağın GIRGIR okuyucuları bilirler. Eskide, Haftalık GIRGIR dergisinde  MİKROP NİYAZI diye bir tip vardı. Mikrop Niyazi annesinin karnında büyür, doğmak istemezdi. Mikrop NİYAZİ’nin annesi her gün iki şişe büyük rakı ve 5 paket de sigara yutar, yuttuğu rakı ve sigaraları MİKROP NİYAZI anne karnında bağdaş kurup oturarak içer ve Gecekondu mahallesini buradan yönetirdi.

Sahi, bizim Soytarı Mihrac URAL ile Mikrop NİYAZİ arasında bir benzerlik yok mu? dersiniz.

Cahit Çelik’in kulakları çınlasın. Yardımlaşma(!) karşılıklıdır. Kendisi bana Amasya tarihi’ne ilişkin bilgi verdi.Ben de kendisine, MIRO masalı’nın devamına ilişkin ‘’tiyo’’vermiş oluyorum. Ödeştik(!)