Şuanda 403 konuk çevrimiçi
BugünBugün3408
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11132
Bu ayBu ay11132
ToplamToplam10479556
derin hükümet de var mı? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 14 Mayıs 2011 19:57


Bugün ANF’de yayımlanan yazım aşağıdadır.

Yarın bağımsız adayların desteklenmesiyle ilgili bir panel nedeniyle Berlin’de olacağım için sitede yeni yazı yer almayacaktır.

 

Derin devlet’i biliyorsunuz. Özellikle Susurluk kazasının ardından çok sözü edildi.

Derin devlet, bilinen devlet organlarının dışında, kendisini herhangi bir yasayla sınırlandırmayan devlet demektir.

Bu devletin bir başka özelliği ise, ileri derecede gizlilik içinde faaliyet göstermesidir.

Devletin bilinen organlarının işlevsiz kaldığı durumlarda işe karışır; resmi olarak var olmayan devlet örgütleriyle ya da varolan devlet örgütlerinin bir bölümüyle tümüyle yasadışı yollardan sorunu halletmeye çalışır.

Gizli operasyonlar, faili meçhul cinayetler ve çeşitli komplolar derin devletin başlıca yöntemleri arasındadır.

Bizler, her şeyi kendimize benzettiğimiz gibi, derin devleti de benzettik.

Türkiye’deki derin devlet, gerçekte derin olmayan derin devlettir ya da sadece adı derin devlettir.

Hangi örgütlerden oluştuğu, başlıca kişileri, kullandığı yöntemler genellikle bilinir.

Derin devletin bu kadar açıkta olmasının nedeni,  bilinen devlet organlarının yaptığı işlere karışmak zorunda kalmasıdır.

Derin devlet neredeyse her şeye karışır ve bu nedenle derinliği de ortadan kalkar.

Derin devletin derinliğini kaybetmesinin bir başka nedeni; devletin nerede bittiğinin, suç örgütünün nerede başladığının belirsiz olmasıdır.

Derin devlet örgütleri, başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere her çeşit pis işe karışırlar.

Haksız da sayılmazlar!

Büyük tehlike içinde yaşamalarına karşın, devlet onlara yeterli maaş vermez. Sadece kullanmaları için yetki verir ve onlar da bu yetkiyi ceplerini doldurmak için kullanırlar.

Bir süre sonra kaçınılmaz olarak gruplaşmalar ortaya çıkar.

Herkes milliyetçidir, ama bu durum gruplar arasındaki paylaşım savaşlarını ve çelişkileri ortadan kaldırmaz.

Sonuç, derin devletin iyice açığa çıkması olur.

Derin devlet içindeki gruplar genellikle basın yoluyla birbirleri hakkında ifşaatlarda bulunurlar. Söylediklerinin yarısı bile doğru olsa, yeterlidir. Derin devletin yakın geçmişteki icraatları iyice ortaya çıkar.

Derin devletin son adı Ergenekon’dur.

AKP Hükümetine karşı darbe planlamak, “ülkedeki demokratik değişimi engellemek” gerekçeleriyle çok sayıda subay, aydın, öğretim üyesi, gazeteci tutuklanmış durumdadır.

Bunlar hakkında hazırlanmış iddianamelerin (çoğul kullanıyorum zira sanıkların hepsini tek iddianamede ele almak mümkün değildir) herhangi bir iç tutarlılığı bulunmuyor.

1984 yılından beri ülkede süren bir savaş bulunmuyormuş gibi,  Ergenekon iddianameleri de Kürdistan’da olup bitenleri yok sayıyor.

Ergenekon soruşturması, derin devletin nasıl dönüştüğünü de gösteriyor.

Amaç, iddia edildiği gibi, Ergenekon’u ortadan kaldırmak değil, kendi dışında var olan türünü ortadan kaldırmak, AKP’nin kendi Ergenekon’unu oluşturmaktır.

Bu konuda önemli başarı elde edildiğini, silahlı kuvvetler ve bürokrasi içindeki eski derin devlet elemanlarının ya tefsiye edildiklerini ya da işbirliği yapmaya zorlandıklarını belirtmek gerekir.

TARAF Gazetesi yazarları ve bir kısım yolunu fena şaşırmış solcu, bu gelişmeyi, “tepeden inmeci vesayet rejiminin tasfiyesi” olarak görüyorlar.

Bir oranda haklılar…

Hükümeti ve parlamentoyu dikkate almayan, ülkeyi resmi yetkilerinin çok ötesinde “tarihten gelen” yetkilerle yöneten, özellikle Genelkurmay’da somutlanan ve eski derin devletle (Ergenekon) yakın bağlantısı olan bu güç büyük oranda tasfiye edilmiştir.

Büyük yanılgı, bu tasfiyeden demokrasi çıkacağını sanmaktır.

Gerçekte olan ise, derin devletin (devletin dönüşmesinin parçası olarak) dönüşümüdür.

Bakmasını bilen, bunu pratikte bile görebilir: ülkedeki asıl baskı gücü, vurucu güç, ordu değil, polistir.

Polisin ikinci bir silahlı kuvvet olarak özellikle güçlendirildiğini ve AKP polisi haline getirildiğini pratikteki çok sayıda örnekten görmek mümkündür.

Eski derin devletin kalıntıları halen varlığını sürdürebilir, ama artık esas olan AKP’nin derin devletidir.

Dolayısıyla ülkenin her yanındaki anti demokratik uygulamaları, bazen iyice ağırlaşan devlet terörünü Ergenekon’a bağlamak artık safdillik olarak açıklanamaz.

Bunun adı açıkça AKP yandaşlığıdır.

Devlet artık CHP’nin devleti değil, AKP’nin devletidir.

TARAF’ın ve bazı solcularımızın desteği de alınarak bu konuda son rötuşlar yapılmaktadır.

Anti demokratik uygulamaların ve devlet terörünün arkasında eski derin devleti arayanlar, artık onu bulmakta epeyce zorlanıyorlar.

Bunun yerine derin hükümeti arasalar daha iyi olur.

Derin’lik ortadan kalkmadı, başka bir yapıya kavuştu ve sahip değiştirdi.

Demokratikmiş gibi görünen ve demokrasiyi daha da geliştireceğini sürekli tekrarlayan görünen bir hükümet vardır.

Bir de devletin bütün olanaklarını kullanarak demokrasi güçleri üzerinde terör estiren başka bir hükümet, derin hükümet vardır.

Bunu görmenin bu kadar zor olmaması gerekir.

Fazlasıyla okumuş insan var ve bunlar televizyonlarda konuşuyorlar, değişik yayın organlarında yazıyorlar.

Bir bölümü AKP’yi eleştirerek de olsa övüyor, bir bölümü yeriyor.

Kimsenin aklına da AKP döneminde devletin nasıl dönüştürüldüğünü incelemek gelmiyor.

Ezberlenmiş olanı tekrarlamak daha kolay ne de olsa…