Şuanda 443 konuk çevrimiçi
BugünBugün3432
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11156
Bu ayBu ay11156
ToplamToplam10479580
thkp-c(acilciler) tarihi 1 PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 07 Temmuz 2011 18:13


THKP-C (Acilciler)’in tarihinin yazılması konusunu iki yazıda ele alacağım.

Öncelikle şunu belirtmek gerek: bazı arkadaşlar bu tarihin yazımında yer almak istemiyorlarsa, bu, kendilerinin bileceği bir şeydir. Üç yıldan beri her çeşit değerlendirmeyi dinlerken, söylenen gerekçelerin arkasında yatanları okumayı da öğrendik.

Önemli bir bölüm arkadaş başının şu veya bu şekilde derde gireceğinden çekiniyor.

Önemli bir bölüm şartlı tahliye olmuş ve “acaba başıma bir şey gelir mi” diye düşünüyor.

Bu arkadaşları suçlamayacağım.

“Bir şey olmaz, boşuna çekiniyorsunuz” da demeyeceğim.

Bu tür sözlerin çekincelere karşı herhangi bir faydası olmadığını biliyorum.

Kendileri bilir…

Bunların dışındaki saptamalara ise sırasıyla şöyle cevap vermek mümkündür:

“Ben iki tarafa da karşıyım.”

Öteki taraf denilen kesimi darmadağın ettik ama buna girmiyorum…

Sen karşı olmaya devam et. Senden bir şey bekleyen de yok zaten…

“Acilciler tarihi yazılamaz.”

Hem de öyle bir yazılır ki…

Bugüne kadar bir şey söyleyince yaptığımızı öğrenmiş olman gerekir.

“Biz de kendimiz bir tarih yazarız.”

Tabii ki yazın… Sizi tutan yok…

Kimseye şunu ya da bunu yazamazsın diye bir şey söylenemez.

Şu konuda iddialıyız:

Herkes ne isterse onu yazsın, kalite olarak açık farkla önde oluruz.

Kişi olarak Devrimci Savaş ve HDÖ’den arkadaşların da bu yazımın içinde olmalarını isterim.

Devrimci Savaş ile tarihimiz 1977 başına kadar ortaktır. HDÖ ile 1979 başına kadar ortaktır.

Her durumda biz bu tarihi anlatacağız. Bu tarih bizim de tarihimiz.

Ne ki, biz yukarda olanı biliyoruz ve bir de Acilciler tarafından kalanların bölgelerinde ne olup bittiğini…

Devrimci Savaş ve HDÖ’de bölgelerde neler oldu, ancak eksikli olarak biliyoruz.

Bunlar tamamlanabilirse iyi olur…

Bu tarih yazımının amacı, devrimci harekette tanınmış bir örgüt olan Acilciler’in doğuşunun, yükselmesinin, gerilemesinin ve tarihe karışmasının anlatılmasıdır.

Arkadaşlar yazılarında belirli hata ve eksiklikleri doğal olarak belirtebilirler.

Ancak bu tarih yazımının amacı, geçmişten ders çıkarmak olmamalıdır.

Kuşkusuz dersler çıkarılacaktır ama asıl amaç bu değildir.

Geçmişten ders çıkarmak amaçlı bir şey yaptığınız zaman, burada söz konusu olan, gereken dersleri çıkarıp devam etmektir.

Böyle bir durum söz konusu değildir.

Son otuz yılda dünya ve Türkiye, geçmişten ders çıkarıp devam edilemeyecek kadar fazla değişmiştir.

Devam edebilmek için örgütsel tarihin ötesinde analizler gereklidir ve bunun da eski Acilciler ile sınırlı olması şart değildir.

Bu tarih yazımının amacı “neden yenildik” sorusuna cevap aramak da olmamalıdır.

Kuşkusuz yenilgi nedenleri değişik yazılarda yer alacak, ama özel olarak neden yenildiğimizi aramak biraz abes olur.

Özel olarak biz yenilmedik, herkes yenildi.

Türkiye devrimci hareketi fena halde yenilirken, bizim kazanmamız mümkün değildi.

Genel bir belirlemeyle şunu söylemek mümkündür: Latin Amerika ülkelerindeki gerilla hareketlerinin yenilgi nedenleri yaklaşık olarak bizim için de geçerlidir.

Gerilla savaşının ortaya çıkardığı sorunlara çözüm bulamadık.

Bu sorunların neler olabileceği TDAS’ta yazılmıştı ama genel saptamayla özel durumlar birleşemeyince, somut çözümler de bulunamadı.

Tarihimiz şu soruya cevap verebilir:

Acilciler neden bu kadar rezil duruma düştüler?

12 Eylül sonrasındaki durumumuz tek kelimeyle rezalettir.

Yenilmenin de edebi adabı vardır, öyle değil mi!

Yenilirsiniz ama rezil bir duruma düşmezsiniz.

12 Eylül sonrasındaki ilk sol içi cinayetlerde imzamız var.

Örgüt, Muhabarat’ın uzantısı durumuna geldi.

12 Eylül sonrasında, 1981 yılı başlarında örgütün programını yazıp İngilizceye de çevirdim. Ancak bu metni bizden başka duyan olmadı.

Daha sonra da solda dikkat çeken türden herhangi bir teorik yayın yapılamadı.

Zaten örgütte kalan kişilerin böyle bir şey yapabilecek çapı da yoktu.

12 Eylül sonrasında Haydar Yılmaz’ın Mamak direnişi ve Paris ev işgallerinden başka dikkat çeken politik mücadelemiz de söz konusu olmadı.

Eğer Müntecep Kesici’nin öldürülmesi sonucu Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi tarafından 1982 sonbaharında zamanın Acilciler’ine verilen uyarı cezasını ve Muhabarat ile anlaşılarak yapılan ANAP bombalamalarını politik eylemden saymıyor iseniz…

Devrimci harekette yenilen sadece biz değiliz, varlığı sona eren de sadece biz değiliz.

Ama bu kadar kötü olmayabilirdi…

Daha iyi yenilebilirdik ve örgüt bu kadar rezil bir duruma düşmeyebilirdi.

Bu konuda ders çıkarmamız gerek ve tarihimizden bu durumun nedenlerini iyice öğrenebiliriz.

 

Sürecek…

 

 

 

 

 

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Temmuz 2011 18:18