Şuanda 363 konuk çevrimiçi
BugünBugün3735
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11459
Bu ayBu ay11459
ToplamToplam10479883
muhabarata giden yol... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 08 Şubat 2012 23:06


Ev ödevini dün verdim, bugün sabah da sınava girdim. Büyük ihtimalle geçerim sanıyorum ama sonuç açıklanmadan ihtiyatlı konuşmak gerek… Şayet geçtiysem yeni döneme kadar yani yedi hafta kadar serbestim ve bu serbestlikte Frantz Fanon yazınını bitireceğim. Yok geçemediysem, 15 gün sonra ilk sınavı geçemeyenler için yeniden sınav var, ona hazırlanmam gerekecek…

Bu arada gelecek yarıyılın derslerine baktım. Kötü, beklediğim ders yok, herhalde bu dönem kaldırıldı. Pratik ve teorik felsefe almam gerekiyor. Haftada 6 saat, bu da iyi yani…

Sınav nedeniyle birkaç gün yazamadım, sadece bana ulaşan yazıları siteye koydum ve bir de arkadaşlar tarafından iletilen yeni bilgilere sahip oldum.

Öncelikle şunu belirteyim: Mihrac Ural’ın ne dediği beni ilgilendirmiyor. Bu adamın işi bitmiştir: Muhabarattır, beş devrimcinin katilidir, 1978’deki polis ifadesi MİT ile anlaşması sonucu düzenlenmiştir, Abdullah Öcalan’a yapılan başarısız suikast teşebbüsünün katılımcılarından bir tanesidir.

Mihrac Ural’ın suçları listesi daha uzatılabilir, ama bu kadarı bile yeterlidir.

Yukarıda sayılanların tümü ve daha başka suçları kerelerce şahitleri ve belgeleriyle açıklandı.

Örneğin Muhabarat olması…

İnkar mı ediyormuş?

Kabul etmesini beklemiyordunuz herhalde…

Etsin, etmesi neyi değiştirdi ve neyi değiştirebilir…

Herkesin bildiği bir gerçek, bir dönem Suriye’de bulunan sosyalistlerin gözleriyle gördükleri bir gerçek…

Bu saatten sonra Mihrac Ural’ın Muhabarat olmasıyla yeniden ilgilenmek, İngilizce bir deyimle, good morning after supper, akşam yemeğinden sonra günaydın, olur.

Mihrac Ural filanca kişiye polis mi diyormuş…

Der tabii… Önceden de belirtmiştim, Mihrac Ural’ın eski ilişkilerinde hemen herkes polistir.

Mübarek örgüt değil, polis akademisi…

Polis olmayanları saymak, olanları saymaktan daha kolay…

Buradan Hasan Balcı’ya geleceğim…

Efendim, kendisi beni Kürt kurumlarına şikayet eder imiş…

Bu konuda neden bu kadar geç kaldı, anlamadım.

Keşke daha önce yapsaydı…

Abdullah Öcalan için “devletle işbirliği içinde”, “Kürt hareketini tasfiye ediyor” gibi belirlemeleri olan bu zat, beni şikayet ediyormuş…

Etsin tabii, bugüne kadar beklemesi hata olmuş…

Daha ne vardı; bazı kişiler bu sayfayı okumuyormuş…

İyi de bana ne bundan…

Sayfanın üç buçuk yıldan beri yeterli okuru var, birkaç eksik ya da fazla olması fark etmez. Ve üstelik ben yazı yazıp ona buna göndermiyorum da…

Ne söylediğimi öğrenmek isteyen, beni nerede bulacağını bilir ve okur…

Bunun dışında Ayşe okurmuş Fatma okumazmış…

Bana ne bundan…

Kimseye bu sayfayı oku diyen ısrar ettiğimi hatırlamıyorum.

Suriye ile ilgili olarak yarın yazacağım, burada şu kadarını belirtmekle yetineyim: Mihrac Ural ve adamları sayesinde Türkçe yeni bir deyim kazandı: Muhabarat ağzıyla konuşmak…

Kendisinin Muhabarat olduğunu bilmeyen mi kaldı…

Hasan Balcı da kendisine Muhabarat dediğim için kızıyormuş…

Bu tür belirlemeler büyük belirlemelerdir ve ciddi kuşkularım olmadan böyle şeyler söylemem.

Kısa süre önce bir saptamam vardı: Hasan Balcı, Mihrac Ural tarafından aramıza özel olarak gönderilmiştir, demiştim.

Miro, kendisi hakkında yazdığı 60’a yakın yazıda Muhabarat’tan devrimci katiline kadar belirlemelerde bulunan Hasan Balcı’ya sahip çıkmış ve böylece de beni hemen haklı çıkardı.

İnanmayan, sitenin konuk yazıları bölümüne gitsin ve geriye gidip Hasan Balcı’nın yazılarını bulsun. Okusun bakalım Hasan Balcı uzun sayılamayacak bir süre önce Mihrac Ural için neler yazmış…

Bugün yeniden ballı şekerli olmaya doğru gidiyorlarsa ve hatta olmuşlar ise, bu durum eskiden fark ettiğimiz saptamanın doğruluğunu gösterir.

Hasan Balcı bize herhangi bir zarar vermedi, veremedi.

Yararlı bir elemandı ve onu sürekli olarak kendisine gösterilen işler doğrultusunda tuttuk, buradan ayrılmaya başladığı zaman ise önünü kestik.

Bizden ne öğrenecekti ki…

Mihrac Ural, bizim de, kendisi gibi, ıvır zıvır bir örgüte sahip olduğumuzu sanıyordu. Bu nedenle, bu örgütün “sırlarını” öğrenmek için bir elemanını bize gönderdi.

Bu durum artık açığa çıkmıştır.

Buradan Muhabarat’a geçmek zor değil…

Muhabarat’ın Acilciler adını kullanarak sosyalist hareket içine sızmak çabasını deşifre ettiğimizi ve buna devam edeceğimizi yazmıştım. Ve bilinçli olarak da eklemiştim: “Buna ihbarcılık diyorsanız, deyin.”

Hasan Balcı armut misali kendisine hazırlanan yere düştü ve bu sözlerimden hareket ederek beni “ihbarcı” ilan etti.

Muhabarat’ın ülkemiz sosyalist hareketine sızma çabasını ortaya çıkarmak, deşifre etmek, ihbarcılık oluyor imiş!

Hasan Balcı, sen neden bundan rahatsız oluyorsun? diye sorarsanız, cevap yoktur.

Muhabarat ile ilgin yoksa, bu gizli Suriye örgütünün ülkemiz soluna yönelik faaliyetinin deşifre edilmesi seni neden rahatsız ediyor?

Üstüne üstelik, Adana’da ağır ceza mahkemesinde Muhabarat ile ilişkisi olan bir davadan yargılanıyorsun.

Mihrac Ural ve öteki “dava arkadaşlarınla” birlikte…

Bu dava ile ilgili olarak iki kişinin ifadesini geniş bir özet yaparak yayınladık.

Gözaltındaki kişilere sorulan sorulardan anlaşıldığı kadarıyla, polisin uzun bir izlemesi söz konusu…

Bu izlemenin Antakya’daki mezar açılışından hemen sonra başladığını söylemek mümkündür. Normali de bu zaten… Açık bir faaliyet yapıyorsun ve dikkat çekiyorsun.

Hasan Balcı, Antakya’daki mezar açılışına gider, orada bir konuşma yapar, kendisine Mihrac Ural’ın bir elemanı tarafından doküman verilir ve bununla da yakalanır.

Sonra ne oldu, bilmiyorum….

Ama bir şey olduğu belli, aksi durumda Hasan Balcı’nın Acilciler ile hiçbir ilişkisi olmadığı halde gözaltına alınmasını açıklamak mümkün olmaz.

Ötekiler, “Biz Acilciler” diye bildiri yazıp, altına da gerçek isimlerini yazdılar.

İnsan bu kadar aptal olabilir mi, oluyor işte…

Acilciler geçmişte silahlı mücadele yürüten bir örgüttü ve sen eğer bu örgütten olduğunu ilan ediyor isen, sonuçlarına da katlanacaksın demektir.

Mihrac Ural, Türkiye’yi Suriye sandı herhalde…

Hasan Balcı’nın Adana’daki Muhabarat Acilcileri davasına katılmasının bir nedeni üzerinde yakalanan belge ise, öteki nedeni de polis tarafından saptanmış olan Mihrac Ural ile değişik yazışmaları olsa gerektir.

Aksi durumda bu davaya dahil edilmesi için hiçbir neden yoktur.

Bu insanlar polisin gözünün önünde iş yapıyorlar, uzun süre izleniyorlar, haklarında hayli bilgi toplanıyor ve yakalanıp mahkemeye verilince de başkalarını suçluyorlar…

Allah size akıl fikir ihsan etsin, başka ne diyeyim…

Kimseye durup dururken laf etmem, edince de sonuna kadar kovalarım.

Muhabarat yollarını açıkladım ve aklınızdaki soruyu biliyorum…

Ya öteki konu, diyeceksiniz…

Birazcık bekleyin, derim. Kafası çalışanlar neyi beklediğimi anlayacaktır, anlamayanlar da kısa süre sonra öğrenirler.

Hasan Balcı’nın bu konudaki büyük paniği hiçbir şeyin çaresi değildir.