Şuanda 137 konuk çevrimiçi
BugünBugün4074
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11798
Bu ayBu ay11798
ToplamToplam10480222
Mao'yu yazmak... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 25 Haziran 2012 19:46


Yine ağır bir işin altına girdim, haydi hayırlısı…

20. Yüzyılın Büyük Düşünürleri Kitap Dizisi için, şu ana kadar 4 cildi yayınlanmış, 5. cilt sonbaharda, 6. ise önümüzdeki yılın ilk aylarında çıkacak, Mao Zedung’u yazacağım. Yazılacak olan esas olarak şurada şunu yaptı değil, başlıca görüşlerinin incelenmesi…

Bu zaten başlı başına bir iş, çünkü sorun “Mao ne demişti”den ibaret değil…

O görüşler döneminde nasıl bir önem taşıyordu, kaynakları nelerdi ve sonuçları ne olmuştur konularının incelenmesi gerekir.

Kitap Dizisi’ndeki amaç incelenen kişinin görüşlerini yanlışlamak ya da doğrulamak değil… Neyi neden savunmuştur ve etkisi nasıl olmuştur, bunları açıklamak…

40-50 büyük kitap sayfası kadar olması alt sınır, daha fazla da olabilir.

Mao, 20. yüzyıl tarihinde ve özel olarak da sosyalizmin tarihinde özel öneme sahip bir isimdir. Sosyalizme farklı bir bakış açısı getirmiş, sosyalizmi üçüncü dünyalaştırmıştır. Bu ülkelerde köylülerin en devrimci sınıf olduğunu savunmuş ve bunu hayata geçirmiştir. Mahir Çayan’da kavramlaştırmasını bulan “proletaryanın ideolojik öncülüğü” gerçekte aynı kavramlaştırmayı kullanılmasa bile Mao’ya aittir. Marksizmi kabul etmiş aydınların ve az sayıda işçi ile eğitim görmüş köylünün önderlik ettiği geniş köylü yığınlarının devrimi…

Tahmin edilebileceği gibi Mao hakkında yazılmış çok sayıda inceleme bulunuyor. Bunlar Mao’nun yaşamının, görüşlerinin yanı sıra, Mao’nun kişi olarak büyük oranda etkilediği Çin devrimini ve sonrasını inceliyorlar.

Şimdi okuduğum kitabın daha büyük bir incelemeden yaptığı alıntıya göre, 1941’de Çin Komünist Partisi üyelerinin üçte ikisi okuma yazma bilmiyor. Yarı feodal Çin için anormal bir durum değil… Bu insanlara hızlı eğitim verilmesi için parti okulları açılıyor ama hızlı eğitimle ne kadar eğitim verebilirseniz o kadar verilebiliyor tabii…

Bu kitapları ayıklamak ve aranılan konuya göre seçme yapmak gerekiyor.

Tahmin edilebileceği gibi en fazla kaynak İngilizcede bulunuyor. İngilizlerin bir dönem Çin’i işgal edenler arasında bulunması, bu ülkede Uzakdoğu tarihiyle ilgili çok sayıda araştırma üretilmesine yol açmış.

Almancada bu çaba yeni başladı denilebilir. Almancada devrim öncesi Çin’den çok devrim sonrası Çin ile ilgili artan sayıda araştırma yayınlanıyor.

Belirtmek gerek: Devrim öncesi Çin kadar devrim sonrası Çin de önemlidir. En başta SSCB ile yaşanılan büyük ayrılık, dünya sosyalist hareketinin bu temelde bölünmesi, halk savaşı ve yeni demokrasi görüşü, kültür devrimi bunların en önemlileri…

Ardından Çin Halk Cumhuriyeti’nin girdiği farklı sosyalist gelişme yolu geliyor ve bu yol kapitalizme gidiyor.

Bu yolun teorisyeni Mao döneminde de MK üyesi olan Deng ama bu durum birdenbire ortaya çıkmış olamaz ve köklerinin Mao döneminde aranması gerekir.

Konuyla ilgili olarak Almanya solunun önemli teorik dergilerinden Argument’in çıkardığı yaklaşık 500’er sayfalık iki sayı var. Adı dergi ama kitap gibi…

Bulabilirsem Deng’in seçme eserlerini bulmam gerekecek. İngilizcede mutlaka vardır. Almanca yazılarda Deng’den alıntı yapılıyor ama yazan profesör Çince’den alıntı yapıyor. Eh yani, Çin tarihi konusunda uzman olacaksanız, Çince bilmek zorundasınız. Osmanlı tarihi konusunda araştırmacı geçinip Osmanlıca bilmeyen insanlara ancak bizde rastlanıyor.

Resim dili Çince ilgimi çekiyor ama bana gerekli değil…

Dünyanın üç dili var ki bunlar İngilizce, Fransızca ve Almancadır, dünyada yayınlanmış her önemli bilgiyi ve belgeyi bu dillerde bulabilirsiniz. İspanyolcada durum nasıl bilmiyorum ama bu üç dil kadar geniş kapsamlı olduğunu sanmıyorum.

Tabii öncelikle İngilizce, ardından ötekiler geliyor.

Burada dil bilmekten söz ederken bizde yaygın olan turist İngilizcesinden söz etmiyorum. Teorik bir metni anlayabilecek düzeyde İngilizce ya da öteki diller…

Hayatım boyunca aptalca işler de yaptım iyi işler de yaptım. Yaptığım iyi işlerden bir tanesi İngilizceyi iyi öğrenmektir.

ODTÜ’de okuduğunuzda, eğer teknik bir bölümde okuyorsanız, İngilizceniz oldukça kısıtlıdır. Eğitim dili İngilizce ama kullandığınız İngilizce teknik dille sınırlıdır. Sosyal bilimlerin dilini bilmezsiniz. Bunu ancak İdari İlimler bölümünde okuyanlar bilirdi ya da sizin ek olarak İngilizce çalışmanız gerekirdi.

Ben de öyle yaptım. Çok sayıda İngilizce tarih ve öteki sosyal konularla ilgili kitap okumasam, benim İngilizcem de kısıtlı kalırdı.

İlk okuduğum ama zorlanarak da olsa okuduğum kalın İngilizce kitap, Troçki’nin History of the Russian Revolution’dur. (Rus Devrimi Tarihi). Yaklaşık bin sayfalık akıcı yazılmış bir kitaptı, okumam kaç ay sürdü hatırlamıyorum.

Rus Devriminden Çıkan Dersler’de bu kitaptan çok sayıda alıntı yaparım.

Şubat 1917 devriminin öncesi ve sonrasının anlatılmasında bu kitap halen önemli referans olmak özelliği taşır. Bir ara Türkçeye de çevrildiğini duydum ama sanırım hepsi çevrilmedi.

Bundan öncesi de vardı. 1969 yılında üniversite ikinci sınıfta iken iki tane teknik olmayan seçmeli ders almamız gerekiyordu. İlk dönem History of political ideas (politik düşünceler tarihi) aldım. Dersi veren o dönem tanınmış bir isimdi: Nejat Erder. 12 Mart’tan sonra bir dönem ülke dışına gitmek zorunda kalacaktı. Ders ki ne ders yani… Zorlandığımı hatırlıyorum. Densteki konulardan birisini seçip bunun üzerine yarım saatlik bir konuşma yapacaksınız, İngilizce tabii… Dönem sonunda yazılı var, bu arada bir de seçeceğiniz bir konuda ev ödevi hazırlamanız gerekiyor. Ağır bir dersti kısacası, ama en iyi notlardan birisini almıştım.

Bir konu nasıl anlatılır, iç düzenlemesi yapılır ile ilgili olarak ilk bilgileri burada aldım diyebilirim. Henüz 19 yaşındaydım ve sonrası için bana çok yararlı olduğunu belirtmem gerekir.

Yazıya burada ara verdim ve kendi kendime, üniversite kütüphanesinde neden Deng Xiaoping var mı diye bakmıyorum, diye sordum. Daha önce aklıma gelmemişti. Baktım ve İngilizce ve Almanca olarak çok sayıda var. Seçme Eserlerini göremedim ama hayatını ve görüşlerini inceleyen o kadar çok kitap var ki, bunlar onun eserlerinden mutlaka uzun alıntılar da yapmışlardır.

Kitapların olduğu yer, Uzakdoğu ve Çin tarihi bölümü…

Bu bölümün kendi kütüphanesi var imiş…

Vay be, ne diyeyim yani!

Derken büyük bir kitap dağıtıcısının portalında Deng ile ilgili kitaplara baktım. Yine iki dilden yaklaşık 300 tane var.

Çok, bunları bir de elemek gerek…

Bir bölümünü okumak gerekmiyor, zira bir tanesi yeterli: Çin’de Mao döneminde KP içindeki iç kavgalar anlatılıyor.

Aman da aman ne numaralar… Saflar sürekli değişiyor. Bir gün Kızıl Muhafızlar bazı parti üyelerine saldırıyor, ardından Kızıl Muhafızlara saldırılıyor…

Neyse işte, çalışalım bakalım…