Şuanda 208 konuk çevrimiçi
BugünBugün4106
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11830
Bu ayBu ay11830
ToplamToplam10480254
insanına sahip çıkmayan sol PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 08 Temmuz 2012 14:30


Konuyla ilgili birkaç söyleşi okudum. Kişi diyelim ki filanca sosyalist örgütten ve on yıl hapishanede kalıyor. İçerde iken değişik direnişlere katılıyor. Hapishane yönetiminin değişik psikolojik baskılarına karşı direniyor, keyfilikler karşısında yılmıyor. Bir süre açlık grevi bile yapıyor ve tahliye oluyor.

Dışarıda gördükleri karşısında şaşırıyor. “On yıl hapis yattım. Boyun eğmedim, direndim. Böylesine bir ilgisizlikle karşılaşacağımı düşünemezdim.”

Kişi dışarı çıkınca karşılaştığı ilk şey ilgisizliktir.

Halen belirli bir örgütün mensubu ise ilgi konusunda az da olsa şansı vardır.

İçerde geçen on yıl içinde örgüt de ortadan kalkmış ise, şansı da kalmamıştır.

Devrimci tutsaklar boyun eğmediler, direndiler…

Peki sonra?

Gün geldi tahliye oldular.

On yıl –bazıları için daha da fazla- az değil. Dünya değişmiş, eski ilişkiler kaybolmuş.

Bu kişi şimdi ne yapacak?

İlk sorun asgari ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Kalacak yer ve karnını doyurabilecek kadar yemek bulabilmektir. Arkasından iş aramak, çalışıp para kazanmak sorunu gelir.

Eski ilişkilerin olmadığı bir dünyada bunları nasıl çözeceksiniz?

Yeniden ailenize sığınmak zorunda mı kalacaksınız?

On yıl hapislikten sonra böylesi bir duruma düşmek insanın moralini acayip bozar.

Sadece onun mu?

Ortaya yeni bir önemli örnek çıkmıştır: işte devrimciliğin sonu budur. Kimseyi dinlemez, hükümete ve devlete kafa tutarsan, sonunda böyle ortalıkta kalırsın.

On yıl yatmış ve direnmiş, kimin umurunda!

Size Almanya’dan tersi yönde iki örnek vereyim.

Kızıl Ordu Fraksiyonu’ndan (RAF) birisi kadın diğeri erkek iki “terörist” yıllarca hapiste kaldıktan, tecritte yaşadıktan; pişmanlık gösterir ve terörizmi kınarlarsa erken bırakılabilecekleri tekliflerini defalarca reddettikten sonra tahliye olurlar.

Birgit Hogefeld 19 yıl, Christian Klar ise 23 yıl sonra hapisten çıkar.

Özellikle ikincisi değişik toplumsal olaylara yönelik olarak sosyalist tutumunu açık olarak ortaya koymaktan çekinmez.

İkisi de içerde kaldıkları yıllar boyunca birer meslek öğrenmişlerdir.

Ama onlara kim iş verir, aradan geçen yıllar içinde çok değişmiş olan dünyada onlara kim yardımcı olacaktır?

Örgütleri de artık yoktur. RAF yıllar önce kendisini feshetmiştir.

Ama bu insanlara sahip çıkanlar vardır. İki sol günlük gazete onlarla söyleşi yapar ve düşüncelerini yayınlarlar.

Onlara iş bulunur, kalacak yer bulunur, sosyal bir çevreye girmelerine destek olunur.

Bunları yapanların çoğu da eski RAF’li değildir ve hatta aralarında RAF çizgisine karşı olanlar da vardır.

Önemli olan şudur: bu insanlar yıllarca hapishanede kalmışlar ve devlete boyun eğmemişlerdir. Devletle şu veya bu şekilde mücadele içinde olanların da tahliye olduklarında bu insanlara sahip çıkması gerekir.

Böyle insanlar tahliye olduklarında dışarıda ne yapacağını bilmez ve çaresiz durumda kalsalardı, bu insanlar için değil ama o ülkenin sol hareketi için utanç verici bir durum olurdu.

İnsana yatırım yapacak kaynağınız, enerjiniz, potansiyeliniz yoksa; ötesini boş verin.

Bir ülkede sol, sadece örgütlü olanları değil, herhangi bir örgüte doğrudan bağlı olmayan sol potansiyeli de kapsar.

Sol, şu veya bu örgütte olan soldan ibaret değildir.

Örgütler dışında kalan, kendi içinde farklılıklar da taşıyan önemli bir sol potansiyel yoksa, o ülkede solun kalıcı gücü de yok demektir.

Gürültüsü çok olabilir, ama kendi insanına bile sahip çıkabilecek anlayışta değildir.