Şuanda 255 konuk çevrimiçi
BugünBugün4132
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11856
Bu ayBu ay11856
ToplamToplam10480280
Hamas sol mudur? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 18 Eylül 2012 10:46


Frankfurt’ta aynı ismi taşıyan okulun, Frankfurt Okulu’nun eleştirel teorisi çerçevesinde yüksek nitelikli çalışma yapanlara verilen Adorno Ödülü, bu yıl Judith Butler’e verildi.

Ödül, Almanya’daki Yahudi cemaatinin itirazıyla karşılaştı. Yıllardan beri tanınmış sol bir filozof olarak bilinen ve Yahudi kökenli olan Butler’e yönelik itiraz; kendisinin İsrail mallarını boykot için yapılan çağrıya katılması ve Filistin’deki Hamas ve Lübnan’daki Hizbullah gibi İsrail’e karşı silahlı eylem yapan örgütleri küresel solun parçaları olarak görmesiydi.

Butler, bu örgütlerin eylemlerini onaylamıyordu ama onları emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı direnişçiler ve buradan hareketle de sol olarak değerlendiriyordu.

Ödülü veren komite geri adım atmadı, dahası 600 bilim insanı bir bildiri yayınlayarak ödülün Butler’e verilmesini destekledi.

Butler ödülü felsefe alanındaki çalışmalarının yüksek niteliğiyle almıştı, politik görüşleriyle değil…

Hamas solun kapsamına girer mi konusu önemlidir.

Hatırlayacaksınız, birkaç yıl önce, Hamas’ın İsrail’e karşı eylemlerinin yoğunlaştığı bir dönemde, ülkemizde bu örgütü sol sayanlar da çıkmıştı.

Gerekçe, Hamas’ın İsrail siyonizmine ve dolayısıyla da ABD emperyalizmine karşı mücadele etmesiydi.

Burada sol neye göre tanımlanır sorusu karşımıza çıkıyor.

Sol ne istediğiyle tanımlanır, neye karşı olduğuyla değil.

İstediğinizin özellikleri nedeniyle bazı şeylere karşı olmanız kaçınılmazdır. Ama yine de solun tanımına neye karşı olunduğundan hareket ederek başlarsınız büyük sorunlarla karşılaşırsınız.

Burada sol ile kapitalizmi hedefleyen solu kastediyorum.

İnsanın insanı sömürüsünün kalkmasını, baskısız ve özgür bir dünya kurulmasını isteyen sol; bu istekleri nedeniyle kapitalizme karşı olacaktır, emperyalizme karşı mücadele edecektir.

Eğer emperyalizme karşı mücadele tanımda çıkış noktası alınırsa; Hamas’a sol ya da bazılarının dediği gibi anti emperyalist denilebilir.

Burada anti emperyalist denildiğinde ittifak yapılacak ve belirli ilerici özellikler taşıyan bir örgüt kastedilmektedir.

Kuruluş Bildirgesi’nde İslam devleti ya da Şeriat isteyen Hamas’ın sol ile herhangi bir ilişkisi yoktur.

Hamas’ın emperyalizme karşı mücadele etmesi, onun belirli oranda ilerici olduğu sonucuna yol açmaz.

Kaldı ki bu anti emperyalistliğin ne kadar süreceği de kuşkuludur.

Kısa süre öncesine kadar merkezi Şam’da bulunan bu örgüt, daha sonra merkezini Mısır’a taşımıştır.

Eğer emperyalizme karşı mücadele etmek belirli oranda da olsa ilericilik anlamına geliyor ise, Taliban’ın bu konuda açıkça hakkı yenmektedir.

Taliban on yıldan beri başta ABD emperyalizmi olmak üzere NATO’ya karşı savaşıyor. Türkiye de bu ülkedeki savaşta yer alıyor.

Hamas’a Hizbullah’a çeşitli olumlu özellikler atfedenlerin Taliban’dan söz etmemesi anlaşılabilir. Taliban uygulamalarıyla büyük tepki toplayan bir örgüt, ama şu anda dünyada işgale karşı onun kadar etkili savaşan başka bir örgüt de bulunmuyor.

Birkaç yıl önce bu konuyu İngiltere’deki Sosyalist İşçi’nin (Socialist Worker) Almanya’daki uzantısı sayılan Linksruck adlı hareketin önde gelenlerinden birisiyle tartışmıştım.

Adam, Vietkong ile Taliban’ın aynı özelliğe sahip olduklarını, ikisinin de ulusal kurtuluş hareketi olduğunu anlatmıştı.

Onun da değerlendirmesindeki hareket noktası, ikisinin de emperyalizme karşı olmasıydı.

Bazı değerlendirmeler vardır, duyunca ne söyleyeceğinizi bilemezsiniz.

Burada da öyle oldu. Bir an ne söyleyeceğimi bilemedim. Aklıma Aydınlık’ın SSCB’ye sosyal emperyalist dediği yıllarda MHP ile eylem birliği yapmaya çalışması geldi. İki taraf da yurtsever, baş düşman da aynı olduğuna göre, neden yapmasınlar?

Troçkistlerle teorik tartışmanın anlamsızlığını bildiğim için konuyu pratik politika alanına çektim: O zaman neden Taliban’ı açıkça desteklemiyorsunuz, diye sordum.

Öyle ya, Vietkong dünya çapında bütün solcular tarafından desteklenmişti; Taliban’ı neden desteklemiyorsunuz?

Cevap, o zaman tepki toplarız şeklindeydi.

Böyle politika mı yapılırmış, derseniz, yapılıyor işte…

Troçkistlerin kendilerince sürekli doğru görüşleri savunmalarına karşın 20. yüzyıl tarihinde kayda değer bir şey yapamamış olmaları da bu politika anlayışından kaynaklanıyor.

Politika, yapmaktır.

Fikir özgürlüğü var. herkes yapılmayan, yapılamayacak olan bir teoriyi savunabilir.

Hamas emperyalizme karşı mücadelede ittifak yapılabilecek bir güç ise, Taliban neden değil?

Buradan Hizbullah’ın durumuna geçelim…

Hizbullah da sonuçta dinci bir örgüt ama Hamas’a göre daha geniş bir bakış açısına sahip… Lübnan’ın çok dinli, çok halklı yapısı bunda önemli bir etkendir. Ancak bu durum, Hizbullah’ın bölge gericiliğinin bileşenlerinden olan İran ve Suriye ile yakın ittifakını ortadan kaldırmıyor.

Son olarak da ABD kaynaklı ve Muhammed’i aşağılayan filme karşı protesto çağrısı yapmışlar.

Bu çağrının filmin –izleyenlerin belirttiğine göre- hiçbir özellik taşımayan ve sadece provokasyonu amaçlayan içeriğinden ziyade, kitleyi etkilemek temelinde yapıldığını düşünüyorum.

Provokasyona gelmeye hazır olmak, tehditten başka yapacak şeyi bulunmamak, gerilik göstergesidir; başka bir şey değil.

İslam her yerde günlük politikanın araçlarından bir tanesidir.

Bu konularda pek hassas görünen İran’dan ses çıkmaması ilginçtir.

Salman Rüşdi hakkında “Peygambere hakaret ediyor” diye ölüm fetvası veren İran’dan son film konusunda henüz ses çıkmadı.

“Zaten yeterince hedefteyiz,” diye düşünen İran yöneticilerinin şimdilik de olsa susması bu nedenle olsa gerektir.

Hizbullah’ın ilericilikle, solculukla hiçbir ilgisi olmadığına karşıt olarak, Lübnan Komünist Partisi’nin bu örgütle işbirliği yaptığı söylenebilir.

Ben de başka bir örnek vereceğim: Mısır Komünist Partisi de yıllardan beri ülkenin en örgütlü gücü Müslüman Kardeşler ile işbirliği yapıyor.

Hamas, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in Filistin’deki kardeş örgütüdür.

Mısır’da Müslüman Kardeşler yönetime gelince de merkezini Suriye’den bu ülkeye taşıdı.

Ülkelere göre aralarında azı farklılıklar bulunmakla birlikte Müslüman kardeşler öz olarak bütün ülkelerde aynıdır.

Bu durumda, Suriye’deki Esad rejimine karşı mücadele eden Müslüman Kardeşler’i neden gerici ya da emperyalizmin kuklası olarak görüyorsunuz?

Büyük bilgi yığını içinden canının istediğini seçerek her çeşit görüşe gerekçe kazandırmak mümkündür.