Şuanda 135 konuk çevrimiçi
BugünBugün4073
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11797
Bu ayBu ay11797
ToplamToplam10480221
45 yıl sonra che guevara PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 09 Ekim 2012 19:39


Che Guevara 45 yıl önce Bolivya’da yaralı olarak yakalandıktan sonra öldürüldü.

Zamanın Bolivya hükümeti CIA ile de görüştükten sonra, Che’nin dirisinin başlarına dert olacağından hareketle öldürülmesine karar verdi.

Che’nin konulacağı hapishane muhtemel baskınlara karşı güvenli olmalıydı. Dahası Che’nin yargılanması da dünya çapında olay olacaktı. Bu nedenle öldürüldü ve cesedi de ortadan kaldırıldı.

Bolivya’da diktatörlüğün sona ermesinin ardından Che’nin kemikleri yapılan aramalarla bir havaalanı pistinin altında bulunacaktı.

Bulunduğu yerden çıkarılarak Küba’da toprağa verildi.

Che sadece gerilla savaşı konusunda değil, bundan daha önemli olarak sosyalizmde yeni insanın ortaya çıkarılması konusunda da önemli görüşler öne sürmüş ve bunları uygulamaya çalışmıştır.

Etik Yayınları tarafından çıkarılan 1900’den Günümüze Büyük Düşünürler Kitap Dizisi’nin üçüncü cildinde yer alan Che Guevara yazısına bakılabilir. (S. 565-614)

Bu yazıda Che’nin gerilla savaşı anlayışının bizdeki serüveni üzerinde durmaya çalışacağım.

Che’nin gerilla savaşının esası hareketli gerilla birliğine dayanır. Bu birlik coğrafi ve nüfus olarak uygun bir bölgede sürekli dolaşarak eylem yapar, zamanla çoğalır ve kurtarılmış bölge kurulur ve savaş bu temelde büyüyerek gelişir.

Tabii hareketli gerilla birliğinin kısa sürede yok edilmesi de mümkündür. Nitekim Che’nin gerillası Bolivya’da bu durumla karşılaşmıştır.

Mahir Çayan Kesintisiz Devrim II-III’de Che Guevara’dan çok sayıda alıntı yapmış olmakla birlikte, THKP-C’nin kır gerillası deneyimi yoktur. Savaşın şehir gerillasıyla başlayacağı da zaten ilgili yazıda ifade edilmiştir. Savaşın ikinci aşamasında şehir gerillası geliştirilirken kır gerillasına da başlanacaktır.

THKO için de benzeri bir saptama yapılabilir. Nurhak’a çıkan gerilla birliği kısa sürede imha edilir. THKO asıl etkisini ve tanınmışlığını Ankara’da yaptığı eylemlere borçludur.

1970-72 sonrasında ortaya çıkan THKP-C’li gruplar arasında halk savaşı çok konuşuldu, doğal olarak Che’ye de referans verildi ama hiçbir örgüt ciddi olarak halk savaşına girişemedi.

Devrimci Sol’un bazı girişimleri oldu, sonuç vermedi.

Halk savaşı verdiğini savunan TKP-ML ise bunu Che’ye değil Mao’ya dayandırarak yapmaya çalışmıştır.

Türkiye Devriminin Acil Sorunları’nın ikinci bölümünde Latin Amerika ülkelerindeki gerilla mücadelesi deneyimini incelerken ben de Che’ye referanslar verdim. Silahlı mücadeleye başladıktan sonra ise Che’ye verilen referanslar sona erdi. Nitekim 1978 başlarında yazdığım Öncü Savaşının Politik Sanatı ile aynı yılın sonlarında yazdığım Öncü Savaşı ve Devrimci Kurtuluş, Devrimci Yol ve Devrimci Sol’un Eleştirisi yazılarında Che’ye referans yoktur.

Bkz. www.thkp-c-acilciler-tarih.blogspot.com

 

Bu da normaldir çünkü 1977’nin ilk yarısında yaptığımız büyük politik çıkışı yürütmek ve yönetmek zorunda kalmış bir kişi olarak verdiğimiz savaşın Che’nin kır gerillasıyla herhangi bir ilişkisini görmüyordum.

Gerilla savaşı hakkındaki yazılar kabaca ikiye ayrılabilir:

İlk aşamada, sizden önceki deneyimleri ve bundan çıkarılabilecek sonuçları yazarsınız.

İkinci aşamada, kendi deneyiminizin sonuçlarını yazmak daha ağır basar. Bir başka deyişle, yaşamış olduğunuz pratiğin sonuçları yazılara yansımaya başlar. Eğer böyle bir pratiğiniz olmamış ise, sürekli olarak Mahir Çayan, Che Guevara deyip durursunuz ve bu da kimseyi bir yere götürmez.

Che Guevara ve hareketli gerilla birliğine dayanan kır gerilla savaşı hakkında en fazla yazı Halkın Devrimci Öncüleri tarafından yazıldı. Yazıldı ama halk savaşına ciddi olarak başlamaya teşebbüs bile söz konusu olmadığı için bilinenin tekrarlanmasının ötesine gidilemedi. Pratiğin teorisi yapılamadı ya da teori geliştirilemedi.

Bu ülkede hareketli gerilla birliğine dayanan halk savaşı yürüten tek örgüt olan PKK ise Che’ye hiç referans vermez.

Nedeni bellidir: PKK’nin yürüttüğü savaş ile Che’nin gerillası arasında benzerlikler bulunmakla birlikte büyük farklılıklar da vardır.

PKK başlangıçtan itibaren kurtarılmış bölgeye sahip olmuştur (ilk yıllarda Bekaa, daha sonra Kandil). Kürdistan’ın dört parça olması savaşta önemli bir avantaj oluşturmuştur. Dolayısıyla Che için ancak mücadelenin gelişme aşamasında, kazanılmış önemli başarıların ardından ortaya çıkabilecek olan kurtarılmış bölge, PKK için baştan itibaren var olmuştur.

Gelişen teknolojinin de hareketli gerilla birliğine dayanan gerilla savaşının önemini azaltmasından söz edilebilir. İnsansız hava araçları artık gerillayı sarp dağlarda ve karanlıkta bile bulabilmektedir. Eskiden olduğu gibi ordu birliklerinin yerini bulmaya çalıştığı gerilla birliği söz konusu değildir.

Bu durum, gerillanın, TDAS’ta örnekleriyle açıklanan bir çeşit milis karakterine bürünmesini, toplanıp dağılmasını gündeme getirir.

PKK’nin “kurallara uymadığından” söz edilir.

Hangi kurallardır bunlar?

Che’nin gerilla savaşı kuralları olsa gerektir.

28 yıldır savaşan ve savaşta başarılı da olan bir örgütün artık kendi gerilla savaşı kuralları vardır. Che’nin kurallarına neden uysun?

Bu kurallar geçmişte kalmış, PKK savaşın içinde başka kurallar üretmiştir ve normali de budur.

Nasıl Che’nin gerillası Giap’ın gerillasına benzemiyorsa, daha sonra gelenler de Che’nin gerillasına benzemeyecektir.

İstanbul’da tanıyanlar tarafından Emmi olarak bilinen bir arkadaşın güzel bir belirlemesi vardır. HDÖ’lü arkadaşların hareketli gerilla birliği üzerine yazılarını okumuş ve “Halk savaşı hakkında bu kadar yazan bu savaşı yapamaz” saptamasında bulunmuş.

Sizden önceki teoriyi zorunlu olarak öğreneceksiniz, ama bununla yetinmeyip kendi pratiğinizin teorisini de yapacaksınız. Bu teoriyi önceki teoriye ekleyecek ve gerekirse öncekindeki bazı bölümleri değiştireceksiniz.

Gerilla savaşının her yeni bölümü kendisinden önceki bölümden bazı kısımları atar, yerine kendi pratiğinin teorisini koyar.

Pratiğiniz yoksa bunu yapamazsınız ve sürekli olarak eskiyi tekrarlarsınız.

Che’nin gerillası çoktan bitti. Ülkemizde gerilla savaşına bakacaksanız PKK’ninkini dikkate alacaksınız ve bu savaşın da Che’nin gerillasına benzemeyen yanları az değildir.

Kendi deneyimimize dönersek…

Dünyanın en bilinen şehir gerillası örgütü Tupamaros’tur, ancak TDAS’ı yazdığım 1974-75 yıllarında bu örgütle ilgili olarak İngilizcede herhangi bir yazı bulamamıştım. İspanyolcada mutlaka vardı ama bu dili bilmiyordum.

Dolayısıyla şehir gerillası konusunda Marighella tek kaynağımız oldu denilebilir. Gazete haberleri dışında Tupamaros hakkında o yıllarda bilgim olmadı.

Venezüella’da da şehir gerillası vardı ama bu gerilla ağırlıkla kır gerillasına destek özeliği taşıyordu. Peru’da sadece kır gerillası vardı. Arjantin’deki Monteneros hakkında da pek bilgim yoktu. Kolombiya’da da sadece kır gerillası bulunuyordu.

Nikaragua, El Salvador gibi ülkeler ise birkaç milyon nüfuslu küçük ülkelerdi ve bu ülkelerdeki deneyimlerden önemli şeyler öğrenilmesi mümkün değildi.

Acilciler bir dönem devrimci hareketin oldukça bilinen bir örgüt durumuna geldiyse, sayısal gücünün oldukça üzerinde tanınmışlığa ulaştıysa, bu durum kafamızı kullanmamız ve kendi politikamızı kendimiz çizmemiz sayesinde oldu.

Öncü savaşı politik bir savaştır. Önemli olan askeri eylemin boyutu değil; ne zaman, hangi hedefe yönelik olarak ve nasıl yapıldığıdır.

Acilciler’in en fazla ses getirmiş, günlerce gazete manşetlerinden inmemiş eylemi askeri olarak kurşunlama kategorisine giren Intercontinental eylemidir.

Hedef 1 Mayıs 1977 katliamında önemli rol oynayan Intercontinental oteli…

Eylem meydan okuyan tarzda yapılıyor.

Taksim Meydanı’nda otele ön cepheden ateş açarak eylem yapmak ve kaçabilmek ne demek?

İki yıl sekiz ay sekiz ayrı cezaevinde kaldım. Adli mahkumla sürekli ilişkim oldu ve her yerde sorulan soru aynıydı:

Bize oteli anlat. Nasıl yaptınız?

İstanbul mahkumu bile Taksim’de eylem yapmayı anlamakta zorlanıyordu.

Bunu kimseden öğrenmedik, kafamızı çalıştırdık, kendimiz bulduk.

Gerilla savaşında başka türlü de yürünmez zaten…

Sonuçta başarılı olun ya da olmayın, ki Latin Amerika ülkelerindeki gerilla savaşlarının büyük bölümü de başarısız oldu, savaşta ancak özgün katkılarla ileri adım atabilirsiniz.

Sizden önceki deneyleri tekrarlayıp durmak marifet değildir ve gerilla savaşının en popüler olduğu günlerde bile sizi bir yere götürmez.