Şuanda 159 konuk çevrimiçi
BugünBugün4083
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11807
Bu ayBu ay11807
ToplamToplam10480231
MHP 10. Kurultayı AKP'nin istediği gibi oldu PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 05 Kasım 2012 21:10


MHP 10. Kurultayı tamamlandı ve Devlet Bahçeli yeniden parti başkanı seçildi.

Bahçeli yaptığı konuşmada ne Kürt halkının mücadelesinden ne de açlık grevlerinden söz etti. Başka türlü konuşması da zaten beklenmiyordu.

İki saatlik konuşma içinde Türklük hamasetinin dışında başka politik mesaj da bulunmuyordu. MHP’nin AKP’nin stepnesi olmaktan başka işlev taşımadığı bu konuşmada da görülebilir.

Bir genel başkan parti kongresinde bugüne ait politik mesajlar verir.

Ne ki, Bahçeli’nin konuşmasında yeni denilebilecek hiçbir şey yoktu.

AKP’nin “açılım” politikasına karşıydı, federasyon kelimesine bile karşıydı, Türklük dışında vatandaşlık tanımına karşıydı, ama somut olarak neye taraftardı, burası belli değildi.

Ülkenin bugün karşısında bulunduğu büyük sorunların çözümü için ne öneriyordu, belli değildi.

Güncel politikaya yönelik bu çaresizlik kendini uzak hedeflerin (nurlu ufuklar da diyebilirsiniz) belirlenmesinde iyice gösterdi.

2053 ve 2071 yılları…

İlki İstanbul’un fethinin 600. yılıdır, ikincisi Malazgirt savaşının 1000. yılıdır.

Bu tarihlerin yıldönümü olmanın ötesinde önemi nedir, o zaman ne olacaktır, belli değil.

2071’de rakibi olmayan bir Türk devletinin ortaya çıkacağı söyleniyor.

Bu nasıl olacak, o da belli değil…

Kısacası MHP Kurultayında bilinen hamasetten başka bir şey yoktu.

MHP’nin bir kesimi partinin AKP’nin stepnesi olmasından, arada bir muhalefet partisi olmanın gereği olarak yüzeysel eleştiriler yöneltmesinden rahatsız; ama ne yapacaklarını onlar da bilmiyorlar.

MHP içindeki en büyük sorun, bu dönemde devletle ilişkinin nasıl kurulacağıdır.

Devlet Bahçeli, MHP militanlarını sokaktan çeken kişi olarak biliniyor.

Bu sadece Bahçeli’nin marifeti değil…

Ülkücü hareket 12 Eylül sonrasında derin bir hayal kırıklığı yaşadı.

Savunulan, her alanda işbirliği yapılan devletin MHP militanlarını hapsetmesi, bazılarının işkence görmesi ve idam edilmesi büyük şok etkisi yarattı.

MHP’liler devletin zulmünü Kürtler ve Türkiyeli sosyalistler kadar yaşamadılar, ama yine de cansiperane savundukları devletlerinin onlara yaptığı muameleye çok kırıldılar.

Bazı tanınmış MHP’lilerin Mamak Cezaevi’nden çıktıktan sonra Deniz Gezmiş’in mezarına gidip, “Biz O’nu anlamadık” diye Fatiha okudukları söylenir.

Anlaşılabilir nedenlerle açık konuşulmaz ama bir bölüm MHP’linin 1971’de devlete silah çeken Türkiye sosyalistlerinden saygıyla söz ettikleri bilinir.

MHP’de kim başkan olacak sorusu, partinin devletle ilişkisi nasıl olacak sorusuyla yakından ilgilidir.

MHP’nin 1975-80 döneminde olduğu gibi polisle birlikte devrimcilere saldırması artık gerekli değil. Polis, AKP’nin çabasıyla ikinci ordu durumuna gelmiş durumda. 1975 sonrasının aksine polisin sivil yardımcılara ihtiyacı bulunmuyor.

MHP’nin hedefi, Bahçeli’nin konuşmasında bir kere daha görüldüğü gibi, Kürtlerdir.

Daha doğrusu İstanbul, İzmir, Mersin, Bursa gibi büyük kentlerde ve batının çok sayıda küçük yerleşim biriminde yaşayan Kürtler…

MHP, AKP’yi Türkçülük söylemiyle eleştirecek, gereken yerde bu partiye destek olacak, batının büyük kentlerinde ve öteki yerleşim birimlerinde yaşayan Kürtler üzerinde de sivil baskı gücü olacaktır.

Bunun için de eskiden olduğu gibi devletle yoğun işbirliği yapılmasına gerek yoktur.

Keza sosyalist öğrencilere karşı da MHP’nin gençlik kesimi harekete geçirilebilecek bir güçtür.

Başka bir deyişle, MHP şimdilik büyük oranda yedekte bekletilmektedir.

Bu anlamda MHP Kurultayı’nın sonucu da AKP’nin istediği gibi olmuştur denilebilir.