Şuanda 90 konuk çevrimiçi
BugünBugün4051
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11775
Bu ayBu ay11775
ToplamToplam10480199
başbakan odtü'lülere kızmış! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 22 Aralık 2012 19:54


ODTÜ ruhu gibi şeylerden söz edecek değilim ve bu tür geleneklere ya da ruhlara da inanmam. Türkiye toplumu son otuz yılda çok değişti, ODTÜ de değişti. 1960’ların 1970’lerin ODTÜ’sü artık yok, ama yine de bu üniversitede itiraz etmek, muhalefet etmek, soru sormak var… AK parti bütün üniversiteleri hizaya getirdi, ODTÜ’yü getiremedi.

Burada sorun devrimci geçmişten daha ötede bir şeydir.

ODTÜ’deki eğitim sistemi biraz değişiktir ve öğrenciye insiyatif tanır. Böyle bir eğitim sisteminden geçtiğinizde sorarsınız, karşı çıkarsınız…

ODTÜ, ülkenin uluslar arası standartlarda önde gelen üniversitesidir.

Başbakan bu öğrencileri beğenmemiş…

Normal, herkes kendine yakın olanı beğenir, öyle değil mi?

Gidersiniz değişik kentlerde kürsülerinde profesörü olmadan açılan üniversitelerden birisine, olur biter.

Kim takar bu üniversiteyi derseniz, imam hatipleşmiş gecekondu üniversiteleri takıyor ya işte…

Cahilliğe prim yaptırıyorlar.

Başbakan’a ve hükümetin öteki üyelerine belli başlı Avrupa üniversitelerini şöyle bir dolaşmaları salık veririm.

Türkiye üniversitelerinin diplomaları çoğunlukla ciddiye bile alınmıyor.

Senin üniversitenin, senin eğitim sisteminin sonucu bu işte!

Gecekondu üniversiteleriyle, doktorasını nasıl yaptığı meçhul dinine imanına bağlı profesörlerle başka nereye ulaşılabileceği düşünülebilir?

Yukardaki cümleyi boşuna söylemiyorum.

Neden bizde doktora yapmış politikacıların, üniversite rektörlerinin doktoraları araştırılmaz?

Araştırılsa, aralarından az olmayan bir bölümünün aşırmacılık temelinde doktora yaptığının ortaya çıkacağından eminim.

Eskiden bazı profesörler doktorayı şöyle yaparlardı:

Başka bir dilden bir kitabı çevirirler, üstüne de kendi adlarını yazarlar, bununla da komisyona girerlerdi.

Al sana işte doktora!

Geçtiğimiz yıl Almanya’da Savunma Bakanı’nın doktorasının küçümsenemeyecek bir bölümünün aşırma olduğu ortaya çıkarılmış ve kişi de hem bakanlıktan hem de milletvekilliğinden istifa etmek zorunda kalmıştı.

Tek örnek bu değil, başkaları da var.

Doktorada başkalarından aldığınız her şeye referans vermek zorundasınız.

Aşırmacılık temelinde doktora yapanlar ise başkalarının görüşlerini referans vermeden kendi görüşleri imiş gibi yazarlar…

Almanya’da bu işle meşgul küçük ama usta bir çevre var.

Konu ortaya çıkarılıyor, ardından doktorayı vermiş olan üniversite bir kurula doktorayı inceletiyor.

Kurul, “evet, bu doktorada bilinçli bir aşırmacılık vardır” sonucuna ulaşırsa, konu üniversite senatosuna gidiyor ve senato da verdiği kararla doktorayı geri alıyor.

Sadece yeni yapılanlar değil, 20-30 yıl önce yapılan doktoralar bile sorgulanabiliyor.

Bununla ilgili bir bilgisayar programı var. Metni bilgisayara yüklüyorsunuz, ne nereden alınmış size gösteriyor.

Az bilinen el kitaplarına varıncaya kadar nereden ne alınmış gösteriyor.

20-30 yıl önce bu olanak yoktu ve doktorada yürütmecilik yapmak daha kolaydı.

Bizde böyle bir şey olamaz, biliyoruz!

Bu programı alıp ülkede kullansanız ya…

Olur mu ama!

Doktorası yürütme çıkan hemen itiraz edecektir: vatan millet düşmanları beni yıpratmak istiyor diye…

Resmen çalmışsın ama bir de cazgırlık yapıyorsun…

Bizimkiler yapar!

Hocayı satın alır, rektörü tehdit eder, ona buna para yedirir ve işini yürütmeye çalışır…

Bu da bilindiği için ülke üniversitelerinin verdiği diplomalar dışarıda pek ciddiye alınmaz.

ODTÜ’de önemli olan bir bölüm öğrencinin gösteri yapması değildir.

Öğretim üyelerinin öğrencilere sahip çıkmasıdır.

Bilim adına salla başını al maaşını yapılan bir ülkede, bu karşı çıkış özellikle önemlidir.

Siz iyisi mi İmam Hatiplerle ya da imam hatipleşmiş üniversitelerle Mısır’daki ilahiyat kurumlarını karşılaştırın.

Az örnek dışında üniversitelerinizi başka ciddiye alan yok çünkü…