Şuanda 272 konuk çevrimiçi
BugünBugün4513
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12237
Bu ayBu ay12237
ToplamToplam10480661
devrimci dediğin... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 08 Mart 2013 20:44


Vurdumduymaz olur…

Özellikle kendisi için vurdumduymazdır.

Biraz olsun dikkat etmez, basit güvenlik önlemi bile almaz…

Sağlığına desen, hiç dikkat etmez.

Zaten zor ve stresli bir hayat yaşamıştır. Bunun üzerine kişinin kendisine gösterdiği özensizlik de binince ömür dediğin 50-60 yaşları arasında sona erer.

Hasta olduğu zaman bile umursamazdır.

Hastalık iyice ilerlemeden hastaneye gitmez.

Gittiğinde ise genellikle artık çok geçtir.

Bu tür olaylarla o kadar çok karşılaştım ki, bunun bir çeşit kültür bir çeşit hayat tarzı olduğuna inandım.

Umursamazlık mı, boşvermişlik mi ya da başka bir şey mi, bilemiyorum.

1970’li yılların ikinci yarısında birkaç devrimcinin bir yeri ateşe vermek isterken kendini yaktığını gazetelerde okumuştum.

Benzini yere döküyor, biraz geri çekilip kibriti çakıyor ve kendisi de tutuşuyor.

Benzinin buharlaştığını, buharın da yanıcı olduğunu, iyice geri çekilip öyle tutuşturmak gerektiğini bilmiyor ve öğrenmek gereğini de duymuyor.

Bir tanesi böyle bir hata yaptı diyelim, sonrakiler de aynı hatayı yapıyor.

Bu adam neden kendini de yaktı, diye düşünmüyor bile, aynısını yapıyor.

Yine birkaç kişi evde patlayıcı yaparken gerçekleşen patlama sonucu yaralandı.

Saf hidroklorik asit bulmuşlar, sulandırmaları gerekiyor ve asidin üzerine su dökünce patlama oluyor.

Bir şey yapacaksan bari basit kuralları öğren: suyun içine asit ve o da yavaşça dökülür. Tersini yaparsan patlama olur ve asit her tarafını yakar.

Hidroklorik asidin öteki adı tuzruhudur, yakıcıdır.

Geldik sağlık konularına ki, burası tam bir felakettir.

Nasıl bir hayat yaşamış olduğumuz belli, anlatmaya gerek yok…

Sıkıntı içinde ve çok stresli bir hayat…

Stres öncelikle mideye vurur ve midesi sağlam devrimci sayısı da azdır.

Bunun üzerine çok sigara ve aldığın gıdaya dikkat etmemek de eklenince gastrit, ülser, mide kanseri gelmekte gecikmez.

Mide de o kadar nazik bir organdır ki, bir kez bozuldu mu, bir daha tam olarak düzelmez.

Sürekli dikkat etmeniz gerekir…

Diyelim ki hasta oldunuz, kendinizi iyi hissetmiyorsunuz.

Devrimci dediğin doktora gitmez!

Bekler bekler ve hatta rahatsızlığını unutur bile…

Hastalık artık hissedilir duruma gelince doktora gider, bazen o zaman bile gitmez, çevresindekiler kolundan tutup götürürler.

Hastalık ilerlemiştir ve bazen da artık yapılabilecek bir şey kalmamıştır.

Almanya’da bir dönem Devrimci İşçi’nin sorumlusu olan İbrahim Sevimli (Ali Dayı) böyle hayatını kaybetti.

Hastaneye gittiğinde artık çok geç olmuş…

52 yaşında aramızdan ayrıldı.

Dün sitede Ahmet Nergiz’in ölüm haberini okuyunca da “yine aynısı” diye düşündüm.

İyice rahatsızlanıyor, muayeneye götürüyorlar, oradan hastaneye ama artık çok geç, yapacak bir şey kalmamış…

Bir insanın iki damarı tıkalı olduğu zaman bu durum değişik arazlar şeklinde kendini mutlaka hissettirir.

Demek ki önemsememiş…

Aktan İnce’nin kanser teşhisiyle Paris’te hastanede yattığını ve durumunun da hiç iyi olmadığını öğrendim.

Onu da kısa süre önce bir arkadaşı hastaneye götürmüş.

Türkiye’de de aynı, sürgünde de aynı…

Bazen düşünüyorum da, acaba, diyorum, bazı arkadaşlar artık yaşamak istemiyorlar mı?

Hayaller çökmüş, beklentiler gerçekleşmemiş ve artık yaşayıp da ne yapacaksın?

Çok sayıda devrimci için bu bir gerçek…

Dünya değişti, ülke değişti, örgütler dağıldı, beklentiler yıkıldı ve insanlar kendilerini yeniden üretemediler…

Kimisi kendisini içkiye, kimisi sigaraya vuruyor ve kendini bile artık umursamıyor.

50-60 arasında en fazla 60’ı biraz geçince de hayat bitiyor.

Aslında yaşanılan büyük bir trajedidir.

Bu insanlar yıllarca mücadele etmişler, örgütler yönetmişler ve şimdi geriye baktıklarında ise büyük bir boşluktan başka bir şey görmüyorlar.

Devrimci hareketin bu konuda kendine bile hayrı yok; insanları fırlatıp atıyor.

Samimi olarak mücadele etmiş, elinden geleni yapmış ama bir noktadan ileriye de gidememiş insana gereken değeri vermiyor.

Aslında devrimci hareket insana değer vermesini bilmiyor.

Bir örgütün en büyük sermayesi ne paradır ne de silah…

Yetişmiş insandır ve bu insan da ancak insana sürekli yatırım yapılarak ortaya çıkar.

Kendine bile değer vermeyen bir insan başkasına nasıl değer verebilir?

78’liler 68’lilerden daha erken gidiyorlar…

Şimdiye kadar görebildiklerim böyle…

Bu durum değişir mi, sanmıyorum açıkçası…