12 Mart 1971 darbesinden sonra TRT’nin başına Musa Öğün getirilmişti. Kendisi generaldi ve keskin bir Amerikancıydı. TRT başkanı olmasının ardından programlar ve kullanılan dil değişmişti. Gerçi önceki dönemde de TRT (o yıllarda siyah-beyaz tek kanal vardı) Demirel hükümetinin denetimindeydi ama Musa Öğün bu kurumu başka türlü bir şey yapmıştı.

Önce kullanılan dil değişti:

Şehir şakisi, şehir eşkiyası (o yıllarda anarşist ya da terörist kelimesi kullanılmazdı) gibi deyimlerin yanı sıra arananların isim listeleri yayınlanır ve sonunda da “Sayın muhbir vatandaşlara duyurulur” denilirdi.

TRT’de o dönem en fazla program yapan İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’di. CHP’nin tam sağ kanadından olan Toker sürekli açık oturumlar düzenler ve katılan herkese Atatürk’ün solculukla ilgisinin olmadığını anlatması için söz verirdi.

Böyle bir çaba şimdi garip görülebilir ama o yıllarda özellikle Kemalist subaylar için Atatürk solcu olmasa bile sola yakın bir kişi olarak görülüyordu. Çok sayıda aydın için de benzeri bir durum vardı.

Programlarda ABD emperyalizmi, ikili antlaşmalar, ABD üsleri gibi sözler hiç geçmezdi.

O yıllarda Cumhuriyet sol içerikli bir gazeteydi.

Bir gün gazetenin ilk sayfasında çerçeve içinde küçük bir yazı yayınlandı:

Musa’nın M’si düşerse ne olur?

Ne olur?

U.S.A.

Gazete bu yazı nedeniyle sıkıyönetim tarafından bir süre kapatıldı.

Musa Öğün’ün M’si düşünce çıkan sonuç gerçekten de mevcut duruma uyuyordu.

Soruyu günümüze uyarlayarak soralım ve cevap gerçekle uyuşuyor mu, bakalım…

Mihrac’ın M’si düşerse ne olur?

Ne olur?

İhrac olur.

Gerçekten de adam suçları ortaya çıkarılıp aramızdan ihrac edildi.

M düşünce burada ortaya çıkan durum da gerçeğe uygun…