Şuanda 90 konuk çevrimiçi
BugünBugün4856
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12580
Bu ayBu ay12580
ToplamToplam10481004
yeniden başlarken... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 09 Nisan 2013 17:55


Önümüzdeki hafta üniversite yeniden açılıyor ve birazcık burnum büyüdü, onun için bu sefer de iki ders birden alacağım. Hem kolay hem zor…

Kolaylığı, önceden aldığım felsefe temel dersleri haftada altı saatti.

Şimdi bir felsefe gelişme aşamasından bir ders bir de yan bölüm tarihten bir ders alıyorum. İkisi beş saat…

Konular yeni…

Bu da bende fena halde merak uyandırıyor. İyi bir şey ama üzerine düşmek gerek…

Tarihten eski çağ, orta çağ ve yeni çağ olmak üzere üç ders alacaksınız. Bu temel eğitim bölümü…

İşin iyi tarafı, bizdeki gibi değil… Yani mecburen alacağınız tek seçme imkanı söz konusu değil… Birkaç seçenek var ve istediğinizi alıyorsunuz.

İstediğim dersi alabileyim diye bu sabah erkenden gidip o derse kayıt yaptırdım.

Eski çağ kapsamında Sparta: savaş devleti başlıklı ders…

Sparta eski Yunan’da Atina’nın güneyindeki bir kent ama Atina’ya hiç benzemeyen ve tarihte başka örneğine de rastlanmayan bir kent…

Bu kent-devlet çocukluktan başlayarak insan yetiştirmeyi savaş üzerine kurmuş.

Topluluk esastır, birey sonra gelir gibi bir anlayışları da bulunuyor.

Çocukların yetiştirilmesini 7 yaşından sonra devlet üstleniyor.

Çok ilginç: savaşçı yetiştirmede kadın-erkek ayrımı yok.

Atina demokrasisinde kadın geride kalan cins ama Sparta’da kadınlar erkeklerle eşit durumdalar…

Bu toplumların her şeyi kayda geçirme ve saklama alışkanlığına hayran olmamak elde değil…

Derste okunması zorunlu kitaplardan bir tanesi Sparta Anayasası…

2500 yıl öncesinden bugüne anayasa mı kalırmış, kalmış işte…

Eski Yunancadan Almancaya çevrilmiş…

Ünlü bir savaş var, Peleponezya Savaşı…

Bu savaşta yer alan komutanlar arasında savaşın insan karakteri üzerinde yarattığı değişimler üzerine konuşmalar var.

Thucydides adlı birisi bütün bu konuşmaları yazmış ve bunlar 2400 yıl sonra değişik dillerde kitap olarak basılmış… (İngilizcesi 1954 yılında).

Savaş insanın karakterini değiştirir. Savaşta kural ve ahlak yoktur gibi belirlemeler hakkında bugün bile konuşuluyor.

Eskiden insanların bu çok eski tarihe neden bu kadar önem verdiklerini anlamazdım.

Her şeyin saf haliyle ortaya çıktığı başlangıç olması nedeniyle bu kadar önem veriliyor ve gerek tarih gerekse de felsefede hemen her kuram mutlaka o dönemden bir şeyler alıyor. Ya bir akımdan başlayarak ilerliyor ya da bir akımı eleştirerek…

Aslında eski tarih kapsamında Makedonya’yı da almak isterdim ama aynı konuda iki ders birden olmuyor. Yoksa İskender’i biraz okuduğum için biliyorum. Yunanistan’dan başlayıp yürüyerek (ordu büyük oranda piyadeden oluyor) Hindistan sınırına kadar önüne çıkan herkesi yenerek gitmek…

Olacak şey değil…

İskender dünyanın sonuna kadar gitmek istiyormuş ama hem Hint ordusundaki fillerden çekinmişler ve hem de askerler artık geri dönelim diye isyan etme noktasına gelmişler…

2400 yıl önce Yunanistan’dan Hindistan’a kadar yürüyerek ve savaşarak git ve sonra da geri gel…

Sparta üzerine yazılmış hayli kitap da var, Almanca ve İngilizce…

Bu askeri devlet tarihte sonraki benzerlerine örnek olmuş…

Umarım bir sürü metni okuyacak fırsatım olur…

Öteki ders, felsefe; felsefe tarihi, teorik felsefe ve pratik felsefe olmak üzere üç bölümden birer ders alınması gerekiyor.

Pratik felsefe ile başladım; Theorie des gerechten Krieges ya da Haklı Savaş Teorisi.

Martin Walser tanınmış bir kişi… İlk kitabını ABD’de Vietnam savaşına karşı çıktığı yıllarda yazmış. Alanı uygulamalı ahlak olarak da adlandırılabilir.

İnsanlar savaşı hangi gerekçelerle haklı gösterirler?

Buradan başlıyor ve kaçınılmaz olarak da Peleponezya Savaşı’ndaki komutanların konuşmalarını çıkış noktası olarak alıyor.

Aynı isimli kitabı Almancaya çevrilmiş ama okunması gereken çok sayıda yazı sadece İngilizce olarak bulunuyor. Zaten dersin tanıtımında da İngilizce metinleri okuyabilecek düzeyde lisan bilgisi gereklidir notu bulunuyor.

Tek sorun, özel bazı terimler var, onları öğrenmek gerekecek…

Aklıma ister istemez 11 yaşında ilkokulu bitirdiğimde yaz tatilinde evde bulduğum ve okuduğum Heredot Tarihi geliyor. 500 sayfa kadar vardı galiba… Sonuna kadar okumuştum. Aklımda hiçbir şey de kalmamıştı. Okuduklarınızdan herhangi bir şey hatırlamasanız bile kitap insanın üzerinde değişik bir ağırlık yaratıyordu.

Annem lisede tarih öğretmeniydi ve Danıştay’a gelmiş itiraz edilmiş sınav kağıtlarının son değerlendirmesini yapan komisyonda yer alacak kadar da alanında yetkindi.

50 yıl önceki tarih eğitimi baştan aşağıya ezberdi. Şu şöyle olmuş bu böyle olmuş…

Peki neden böyle olmuş, burası sorulmuyordu.

Olayların birbirine bağlanması gibi bir anlayış yoktu.

Sparta tarihte eşi benzeri görülmemiş bir kent-devlet ise, bunun nedeni nedir, sorulmazdı.

Şimdi ise soruluyor…

Bunu sormadan ve cevabını aramadan sadece olayları ve tarihleri ezberlemekle tarih öğrenilmez ki…

Öğrenseniz de unutur gidersiniz.

Bağlarken diyeceğim odur ki, önümüzdeki üç ayda bu sitede haftada altı yerine beş yazı yer almasının yeterli olacağını düşünüyorum.

Evvelki gün bana, “Hem sınav var diyorsun hem de durmadan yazıyorsun” diyen Sürekli okurlarımdan Artin’e bu sefer ciddi olduğumu belirtmek isterim…

Bu arada Türkler yine Ermenilere bir şey yaparlarsa durum değişebilir tabii, orasını bilemem artık…