Şuanda 121 konuk çevrimiçi
BugünBugün4876
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12600
Bu ayBu ay12600
ToplamToplam10481024
Ayaklanma öncesi Esad'a muhalefet... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 28 Nisan 2013 16:28


Suriye’deki halk ayaklanması iki yılı geride bıraktı.

Düşünülebilecek her şeyin küreselleştiği bir dünyada ayaklanma da neden küreselleşmesin?

Suriye’deki ayaklanmada herkes var…

İran askerleri, Hizbullah ve Iraklı Şiiler Esad’ın yanında savaşıyor…

Değişik ülkelerden Sünni militanlar ise Esad’a karşı savaş için bir araya gelmişler…

Bu karmakarışık ortamda taraflardan birisinin bileşimindeki bir unsuru alıp genelleme yapmak hiç zor değil…

Başka iki soru ise açıkta duruyor.

Birincisi: Hiçbir ülkede rejime karşı ayaklanma önceden farklı muhalefet eylemleri olmadan gerçekleşmez. Bunlar genellikle barışçı eylemlerdir. Suriye’de daha önce böyle girişimler oldu mu?

İkincisi: Suriye’de ekonomik durumun ciddi oranda bozulması halk ayaklanmasını tetikleyen en önemli faktör değil midir? Suriye’de ekonomik durum ayaklanma öncesinde ciddi olarak bozulmuş muydu?

Bu soruların cevapları üzerinde duralım:

Birincisi: Esad’a karşı aydın muhalefeti…

2000 yılı yaz aylarında Momerandum 99 açıklaması yayınlandı. Bu açıklamada 1963 yılından beri sürmekte olan olağanüstü halin kaldırılması ve bütün politik tutukluların serbest bırakılması isteniyordu.

Bir ülkede 37 yıldır olağanüstü hal varsa, orada hiç de normal olmayan bir durum var demektir.

Bir yıl sonra 1000’in Açıklaması başlığı altında seçim yasasının değiştirilmesi istendi. O güne kadar geçerli olan seçim yasası, Baas partisine seçimde otomatik olarak çoğunluğu sağlama garantisi veriyordu.

Bu açıklamaların ardından geniş bir tutuklama dalgası geldi. Riyad al-Turk ve Walid al-Bunni gibi tanınmış muhalifler tutuklandı.

Esad yönetimi ülkenin henüz demokratikleşme için hazır olmadığını savunarak ekonomik reformları ön plana aldı.

2005 yılında Ulusal ve Demokratik Değişik İçin Şam Açıklaması yapıldı.

Bu açıklamadaki başlıca talepler şunlardı:

1. İnsanların cinsi, dini ve ulusal kökenine bakılmaksınız herkese eşit hak tanıyan modern ve demokratik bir anayasa yapılması…

(Demek ülkede böyle bir Anayasa yok ki isteniliyor.)

2. Suriye için yeni bir Anayasa hazırlaması için komisyon seçilmesi

3. Kürt sorununun demokratik çözümü. Kürtlere ve vatansız bırakılanlara eşit muamele yapılması…

4. Olağanüstü halin kaldırılması, 1980 yılından beri geçerli olan Müslüman Kardeşler’e üye olmayı idamla cezalandıran yasanın iptali, bütün politik tutukluların serbest bırakılması…

Açıklamayı yapanlar hemen tutuklandı, bu reform hareketi de kısa vadeli oldu…

2000 yılından Suriye’de halk ayaklanmasının başladığı 2011 yılına kadar geçen sürede Suriye’deki askeri diktatörlük rejimini reformlar yapması için zorlayan açıklamalardaki başlıca talepler bunlardı.

Bu açıklamalardaki taleplerle halk ayaklanmasının talepleri yaklaşık olarak aynıdır.

Bu talepler ayaklanmadan 11 yıl öncesinden başlayarak savunulmuş ve savunanlar hemen susturulmuş…

Suriye’deki rejim böyle yaparak ayaklanmayı kendi eliyle hazırladı.

İkincisi; Suriye’deki ekonomik değişimler.

1. İlk iş Baas rejimi altında yıllardan beri sürmekte olan sübvansiyonların kaldırılması ya da iyice azaltılması oldu. Bunun sonucu her alanda yoksulluğun artması ve sağlık ve eğitim alanında iki sınıflı bir sistemin ortaya çıkması oldu.

2. Suriye bu ekonomik reformlar çerçevesinde Batı Avrupa ile Türkiye aracılığıyla yakınlaşma ve ekonomik bütünleşmeye yöneldi. Dardaris Planı uyarınca Türkiye ile ticaret liberalleştirildi. Başbakan Erdoğan ve bakanları ile Beşir Esad ve bakanları ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar yakınlaştılar.

(Beşir Esad yönetiminin anti emperyalizmle herhangi bir ilgisi bulunmuyor. Yoksa Türkiye ile bu kadar yakınlaşmanın gerekçesi neydi?)

3. Bu uygulamalar sonucunda özellikle köylülüğün ekonomik durumu kötüleşti. Çok sayıda köylü kentlere doluştu. Kira artışlarındaki denetimin de kalkmasının ardından kiralar fahiş rakamlara yükseldi.

Ayaklanma öncesinde Suriye’de işsizlik oranı yüzde 20 idi. Bu oran genç nüfus arasında yüzde 50’yi buluyordu.

4. Suriye’nin ekonomik durumunu zorlaştıran başka gelişmeler de oldu.

ABD’nin Irak işgali sonucu Iraklı 1.5 milyon kadar mülteci Suriye’ye geldi

Dubai’deki ekonomik kriz sonucu bu ülkede çalışan ve ülkeye gönderdikleri dövizler önemli miktar tutan binlerce Suriyeli ülkesine geri döndü…

Suriye, Birleşmiş Milletler’in baskısı sonucu Lübnan’daki işgaline son vererek bu ülkeden geri çekilince benzer bir durum yaşandı.

Bunların üzerine 2008-2010 yılları arasında yaşanılan büyük kuraklık sonucu tarımsal üretimin azalması da eklendi.

Suriye bir küçük üretim ülkesidir. 2004 yılında Ekonomist Samir Seifan’ın analizine göre ülkedeki yaklaşık 600 bin işletmeden yaklaşık 500 bininde beş kişiden az insan çalışmaktadır.

Ekonomik bunalımın küçük üretim üzerinde de yıkıcı etkisi oldu.

Suriye’de 2003-2010 yılları arasındaki gelişme Yolsuzluk İndeksi açısından da incelenebilir.

Suriye’nin yolsuzluk indeksinde dünya ülkeleri arasındaki yeri şöyle bir gelişme izledi:

2003’de 69’uncu, 2006’da 93’üncü, 2010 yılında ise 127’inci…

Yolsuzluk konusunda rejim bürokratlarının, çözülen Baas rejiminin önde gelen bu kişilerinin ön planda olduklarını belirtmek gerekir.

 

DIŞ POLİTİKA ZİKZAKLARI

Esad rejimi dış politikada sürekli zik zak çizerek hareket etti.

Bir dönem Türkiye ile çok iyileşen ilişkilerini biliyoruz.

Daha öncesinde de benzer bir durum vardı.

Suriye, 1991 yılında ABD’nin Irak’a yönelik saldırısını destekledi.

11 Eylül 2001 sonrasında ise Suriye dışındaki Müslüman Kardeşler üyesi herkesin fotoğrafını ve kimlik bilgilerini ABD’ye vererek bunların izlenmesini ve yakalanmasını talep etti.

2003 sonrasında ise yeniden politika değiştirerek bu kez İran’a yakınlaştı…

 

Suriye’deki ayaklanma öncesi muhalefet, ekonomik durumun ciddi oranda kötüleşmesi ve dış politikada izlenen istikrarsız çizgi böyledir.