Şuanda 95 konuk çevrimiçi
BugünBugün4857
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12581
Bu ayBu ay12581
ToplamToplam10481005
Acilciler külliyatı PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 18 Temmuz 2013 18:47


Buna Acilciler hakkında kütüphane adını da verebilirsiniz.

Külliyat en az on kitap demektir. Bu sayıdan fazlasının yayınlanacağına kuşkum yok.

Beş yıldan beri bu sitede yazılan yazıların ve bu vasıtayla kurulan yeni ilişkilerin de gösterdiği gibi, Acilciler olarak anılan örgüt (buna Devrimci Savaş ve Halkın Devrimci Öncüleri de dahildir) küçük olarak nitelendirilebilecek bir örgüt değildi. Orta büyüklükte bir örgüttü demek abartma olabilir ama kitlesellik olarak orta büyüklüğe yakındı.

Döneminde hiçbir silahlı mücadele örgütünün ulaşamadığı bir yaygınlığa sahipti.

Ocak 1977’de 13 yerleşim biriminde aynı gece bombalama yapabilmek belirli bir yaygınlığı gerektirir ki sonraki ay ve yıllarda bu yaygınlık daha da arttı.

Döneminin silahlı mücadele örgütlerinin aksine böyle bir örgütlenmede çok kişinin birbirini tanımaması normaldir. Ağustos 1977 darbesinden sonra örgütün dernekleştiğini, kişilerin bölgeleri yanlarındaki insanlarla birlikte dolaşmaya başladığını ve eskiden dikkat edilen gizlilik kurallarının uygulanmadığını biliyoruz.

Bunun üzerine örgütün yediği en büyük darbe olan 1978 Mart operasyonu geldi. Yıllarca karanlıkta kalan ve aydınlanmaması için her türlü çaba gösterilen bu darbe, bu sitenin büyük hizmetlerinden birisi olarak açığa çıkarıldı. Polisle anlaşan iki kişi deşifre edildi.

Böyle bir örgütün tarihi nasıl yazılabilir sorusunun cevaplandırılması artık zor değildir.

En başta büyük bir alan temizliği yapılmış, karanlıktaki olaylar, meçhul operasyonlar, örgüt içi cinayetler açığa çıkarılmış, başka bir deyimle alan temizlenmiştir.

Önce nasıl bir tarih yazımından söz ediyoruz sorusunun sorulması gerekir.

Eylemleri, isimleri, bölgeleri sıralayan bir tarih mi; yoksa kişilerin de özellikleriyle içinde bulundukları bir tarih mi?

Devrimci harekette ilkinin örneği çoktur ve bu tür bir tarihe kronoloji demek daha uygun olur. Biraz detaylı ama sonuçta bir kronoloji…

Bizim bu anlayıştan uzak durmamız gerekir.

Acilciler’in tarihini yapan bu örgütün militanları ise, o tarihte bu militanlar sadece isimler olarak değil, kişisel özellikleriyle de yer almalıdırlar.

Bir örgüt, bir hayat; bunun için bulunabilecek en kısa isimdir.

Bir örgüt ve çok sayıda hayat demek daha açıklayıcı olur.

Hemen anlaşılacağı gibi böyle bir tarihi tek kitaba sığdırmak mümkün olmadığı gibi, bir kişinin ya da bir kurulun yazması da mümkün değildir.

Standartlaşmaya ve dolayısıyla da kişilerin tarihin içinde kaybolmasına karşıyız.

Militanların hayat hikayeleri bu tarihte yer almalıdır. Örgütün tarihiyle kişilerin tarihi iç içe geçmelidir.

Peki bu istediğimizi nasıl yapacağız?

İlk olarak; bu işe yeni başlamayacağız. Örgüt tarihini yazarın kendi yaşadığı parça ya da parçanın bir bölümü olarak anlatan yapıtlar zaten vardır. Örneğin hapishane anıları… Bildiğim kadarıyla iki arkadaş bu konuda yazmış durumda… Bunlar örgüt tarihine dahildir.

On yıl kadar önce de ben Paris Ev İşgalleri’ni yazmıştım. 1981-1982 yılı içinde bir yıl üç aylık dönemi anlatan bir kitaptır. Acilciler’in 12 Eylül sonrasındaki en büyük eylemini ve 1982’deki örgütsel ayrılığı anlatır.

Bu tür kitaplar inanıyorum ki bundan sonra da yazılacaktır.

İkinci olarak; Sol İçi Şiddet ve Nebil Rahuma Olayı yayınlandı ve ileride genişletilmiş ikinci baskısını da yapacağız.

Bu kitapta sekiz kişinin imzası vardır. Başta sol içi şiddetle ilgili genel bir değerlendirmenin ardından değişik isimler Nebil Rahuma ile ilgili anılarını, görüşlerini anlatmaktadır.

Yayınlanacak Mehmet Koç kitabı da benzer bir içeriktedir. Kendisiyle ölümünden önce yapılan uzun söyleşinin yanı sıra, kitapta örgütün genel bir değerlendirilmesi ve değişik imzalar yer almaktadır.

Benzeri kitapları bundan sonra da yayınlayacağız.

Bir kişi kendini anlatıyor ve değişik kişiler tarafından da anlatılıyor.

Bunlar zengin tarih kitaplarıdır.

Üçüncü olarak; bu site Acilciler tarihinin bir parçasıdır.

1988 yılında sona eren bu örgüt, sona erişinden 20 yıl sonra bu sitede dirildi, karartılan gerçekleri ortaya çıkardı, tarihimizi kirletenlerin hesabını gördü ve bu tarihten attı.

Dünya tarihinde benzer başka bir örneğinin bulunduğunu sanmıyorum. Buna bir çeşit post tarih de diyebilirsiniz ya da bittiği sanılan bir tarihin uzun bir aradan sonra devam etmesi…

Acilciler 2013 yılında 1977 yılında bile olmadığı kadar güncellik kazandılar.

Bu tarihin de yazılması gerekir.

Dördüncü olarak; bu yıl içinde yayınlanacak olan ve 1977-78 arasındaki bir yıllık dönemi kapsayan Mektuplar da kişisel yönü ağır basmakla birlikte Acilciler külliyatı kapsamı içindedir.

Görüldüğü gibi, külliyatın minimum sayısının yarısı şimdiden bitmiş durumda denilebilir.

Son olarak kendi planımı anlatayım:

İki kitaplık bir tarih yazmayı düşünüyorum.

Belirttiğim gibi bu bir plan, kalın tek kitap da olabilir, bakalım.

İlk bölüm 1970-75 yıllarını kapsayacak.

Sonradan Acilciler olarak anılacak bu örgüt 1974 yılında kuruldu ama örgütü kuranlar birbirlerini önceden tanıyorlardı ve birlikte faaliyetleri vardı.

Kızıldere’den sonra ODTÜ’de THKP-C ilişkilerini canlı tutacak bir yapılanmaya gidilmeseydi, 1974’teki örgüt de kurulmazdı.

Bu yapılanmanın sadece ben ve Necati tarafı gelişti ve 1974 affının ardından da bu yapılanma ayrıştı. 1973’te bu yapılanma vasıtasıyla İlker ve Yüksel ile tanıştım.

Kızıldere sonrasından örgütün kuruluşuna kadar geçen yaklaşık 2,5 yıl THKP-C Ankara tarihi olarak da adlandırılabilir çünkü kente aynı kökenden başka bir grup mevcut değildi.

Kızıldere’den sonra ODTÜ’deki söz konusu grubu oluşturanlar ise birbirlerini 1970’ten beri değişik faaliyetler içinde tanıyan kişilerdi.

Bu bilgiler ışığında tarih olarak 1970’ten başlayarak örgütün kuruluşuna giden yolu, yaşanılan tereddütleri, yapılan görüşmeleri, bu arada THKO Ankara ile kurulan ilişkiyi, grubun ayrışmasını ve örgütün kuruluşunu anlatmak gerekir.

Örgütün üç yazısının; Rus Devriminden Çıkan Dersler, Türkiye Devriminin Acil Sorunları ve Mevcut Durum ve Devrimci Taktiğimiz’in yazılması da burada anlatılmalıdır.

Görev bölümü, Yurtdışı Grubuyla birleşme, 1975 sonunda demokratik alandan çekilmeye karar vermemiz (İlker TMMOB’den ben Kimyagerler Derneği başkanlığından çekilecektik) ve daha sayılabilecek bir sürü konu bu kitapta yer alacaktır.

İkinci kitap, 1976-1982 arasını kapsayacak.

Bu cildin ana konusu 1977’deki büyük askeri ve politik çıkışımızdır. Bundan önce İstanbul’da ilk askeri eylemlerimiz var, 1976 sonunda Devrimci Savaş ayrılığı var. Ardından Yüksel’in ölmesi Rıza’nın yakalanması ve bir başıma kalmam gelir.

Şu dünyada hiç aklıma gelmeyen şeylerden bir tanesi de askeri önder olmaktı. Tamam, teorimiz gereği politik önderler askeri eylemlere de gireceklerdi ve zaten ilk kez eyleme de girmiyordum. Ne ki, girdiğim her eylemi başarabileceğimi düşünmemiştim. Bu kitapta doğrudan girdiğim ya da baştan sona planladığım epeyce askeri eylem de yer alacak.

Sonra hapishaneler, isyanlar ve firar teşebbüsleri var.

HDÖ ayrılığı var ve kaçtıktan sonra somut olarak gördüğüm örgütün felaket durumu var.

Ardından Paris ve buradaki mücadele geliyor, sonra Ağustos 1982’de ayrılıyorum ve örgüt tarihim burada bitiyor.

Kuruluş, teorik çerçevenin belirlenmesi ve 1977 çıkışını anlatacak olan bu tarih, tarihimizin önemli bir dönemini ele alacaktır.

Bunları bir oranda www.thkp-c-acilciler.blogspot.com ve

 www.thkp-c-acilciler-tarih.blogspot.com da anlatmıştım.

Kuruluş tarihiyle ve 1977 çıkışıyla  ilgili olarak epeyce ekleme yapacağım.

İbrahim Yalçın da bu sitede yayınlanmış olan cezaevi anılarını düzenliyor, o da yayınlanacak…

Külliyat yayınlananlar ve yayınlanması planlananlarla daha şimdiden hiç fena değil…