Şuanda 291 konuk çevrimiçi
BugünBugün4973
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12697
Bu ayBu ay12697
ToplamToplam10481121
Ergenekon bitti mi? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 06 Ağustos 2013 07:04


Ergenekon davası sonuçlandı ve aralarında eski genelkurmay başkanı ve emekli generallerin de bulunduğu çok sayıda kişiye ağır hapis cezaları verildi.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez böyle bir dava yaşandı. Emekli bir genelkurmay başkanının, emekli generallerin, onları savunan bazı yazarların ve değişik sivillerin ağır cezalar alması daha önce yaşanmamıştı.

Ergenekon davası Cumhuriyet tarihindeki bilinen büyük davalardan birisi değildir, yenidir.

Bu davadan iki yanlış sonuç çıkarılabilir:

Birincisi: Cumhuriyet tarihinde ilk kez olarak orduya dokunulabileceği, yüksek rütbeli subayların da yargılanabileceği ve ağır cezalar alabilecekleri görülmüştür. Bu, normalleşmedir, demokratikleşme yönünde önemli bir adımdır.

Ergenekon davası, Cumhuriyet tarihinde kesintisiz olarak görülen ikili iktidarın kesin olarak sonuçlanmış olduğunu gösterdi. Daha önce bir açık iktidar ya da seçilmiş iktidar ve bir de ordu vardı. Ordunun iktidarını sadece yüksek rütbeli askerler olarak anlamamak gerekir. Ordunun toplumun değişik kesimlerinde geniş bir sivil örgütlenmesi bulunuyordu. Öğretim üyeleri, gazeteciler, serbest meslek sahipleri ve sanatçılardan oluşan bu geniş sivil örgütlenme olmadan ordunun gerçek yönetici olabilmesi de mümkün değildi.

AKP yönetimi bu kesimde büyük tasfiyeye girişti; çok sayıda kişi emekli yapıldı, tutuklandı ve Ergenekon davasıyla büyük darbe indirildi.

Toplumdaki vesayet rejiminin ortadan kalkmasının, gizli iktidarın tasfiye edilmesinin normal olarak demokratikleşmeye yol açması beklenirdi, ancak böyle bir gelişme söz konusu olmadı.

AKP, polisi, ikinci ordu olarak örgütledi. Askeri darbe dönemlerinde nasıl yasama-yürütme-yargı birlikte ise, AKP döneminde de aynısı gerçekleşti. Sadece yürütmede asker değil güçlendirilen polis ön plana çıktı. Yargı ise, hukuk görünümü altında, tıpkı darbe dönemlerinde olduğu gibi, istenmeyen seslerin susturulması için ceza yağdırmaya başladı.

Ergenekon davasında çok sayıda hukuksuzluğun yer aldığı doğrudur. Sormak gerekir: yıllardan beri hangi önemli davada hukuki karar alınmıştır?

KCK davalarında hukuk defalarca katledilmedi mi?

Muhalif her türlü sesin susturulması için sürekli dava açılıp ceza yağdırılmadı mı?

Yıllardan beri durum böyle iken Ergenekon davasında sanki sadece bu davaya özgüymüş gibi hukuksuzluktan söz etmek garip oluyor.

İkincisi: Ergenekon davasını, “burjuvazi bazı insanları kullandı ve attı” olarak değerlendirmek konuyu fazlasıyla basitleştirmek olur.

Türkiye tekelci burjuvazisi 15 yıl önceki gibi değildir, arasına “Anadolu Kaplanları” denilen kesim de katılmıştır. Devlet yeniden örgütlenmiştir. Ergenekon davasını bu yeniden örgütlenen devlet çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Devlet, Poulantzas’ın tanımıyla, bir ilişki biçimidir.

Kendi içinde ve kendisi dışındakilerle bir ilişki biçimi…

Bu devletin değişiminde iki durum ortaya çıkabilir:

Bir bölüm yönetici bir ilişki olarak devlete bağlıdır ya da bu devleti hangi ekip ele geçirirse ona bağlanır, karşı çıkmaz.

Bu bağlılığını ister devlet anlayışı isterse de kendisini yeterince güçlü hissetmediği için göstersin, fark etmez.

AKP, devleti yeniden örgütlerken, yıllardır militarist devletin aktif elemanları olarak görev yapmış, ama kendisine karşı çıkmayan subay, emniyet amiri, yazar, sanatçı ve aydınlarla anlaştı.

Bu kesimin bilinen örneklerinden birisi Mehmet Ağar’dır.

Polisin Genelkurmay Başkanı olarak bilinen, “devlet adına bin operasyon yaptığını” söyleyen Mehmet Ağar, beş yıl ceza alınca, “devletimi kimseye şikayet etmem” dedi.

Başka bir deyişle kendisi bir ilişki tarzı, bir işleyiş tarzı olarak devlete bağlıdır; o devletin tepesindeki kadro önemli değildir.

AKP, 12 Eylül 1980 sonrasında ve özellikle de Kürdistan’daki çok sayıda faili meçhulün sorumlusu olan ama kendisine de karşı çıkmayan bu gibi insanlara dokunmadı.

Ergenekon davasında mahkum olanlar, geçmişte silahlı kuvvetlerin resmi ve sivil alternatif iktidarında yer alan ve devletin değişmesini kabul etmeyenlerdir. Onlar bir ilişki tarzı olarak devlete bağlı değillerdir, devletin hangi ekibin elinde olduğuna bakarlar ve eskiden içinde oldukları devletten dışlanmalarına karşı çıkarlar.

Ergenekon davası, asker ve sivil bu ekibe, yeniden örgütlenmiş devlete itiraz eden bu ekibe kesilen büyük cezadır.

“Ergenekon davası Kürdistan’a gitmedi. Hiç kimse orada işlenen cinayetlerden dolayı hesap vermedi” dediğinizde sadece bir durum saptaması yapmış olursunuz.

Bunun nedenini de açıklamak gerekir.

AKP, Ergenekon adı verilen eski örgütlenmenin önemli bir kesimiyle anlaştı. Bu kesim devletin yeniden örgütlenmesine karşı çıkmadığı için bir oranda yerini de korudu, en azından kendisine dokunulmadı.

Ergenekon bitmedi ya da sadece devletin yeniden örgütlenmesine itiraz eden kesimi büyük darbe yemiş durumdadır.