Şuanda 78 konuk çevrimiçi
BugünBugün4851
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12575
Bu ayBu ay12575
ToplamToplam10480999
Gerçekten bunu düşünmedik mi? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 21 Ağustos 2013 20:24


Kuzey Kürdistan’da şiddet bu kez başka türlü patladı. Önce arazi anlaşmazlığından karşılıklı çatışma ve ölenler, ardından kan davasından ölenler ve bugün de Diyarbakır’da iki kadın öldürüldü.

Gerçek sayının bundan fazla olduğunu sanıyorum. Büyük kentlerde de cinayet ve yaralamalar basına yansımayabiliyor.

Geçenlerde okuduğum bir yazıda “Bunu hiç düşünmemiştik” deniliyordu.

Bazı insanlar ateşkes sağlanınca ve belirli bir süreklilik de kazanınca şiddetin günlük yaşamdan çıktığını sanmışlar, ama yanıldıklarını anlamışlar.

Bu insanlar nerede yaşıyorlar, insan içinde yaşadığı toplumdan bu kadar mı habersiz olur diye kendime sormak zorunda kalıyorum.

Toprak anlaşmazlığından, kan davasından kaynaklanan şiddet olayları, kadın ölümleri yeni şeyler değil… Bunlar eskiden de vardı, ateşkesten önce de vardı, sadece daha büyük şiddetin gölgesinde kalıyorlardı. Basına, televizyonlara hemen hiç yansımıyorlardı ama biz duymuyorduk diye ortadan da kalkmıyorlardı.

Tehdit, yaralama, dövme gibi şiddetin daha hafif biçimlerini saymıyorum. Bunların kapsamı ülkenin her yanında çok daha geniştir.

İnsanlar dikkatlerini sadece görünen üzerinde toplayınca geride kalanın ortadan kalktığını sanıyorlar. Gerilla ile ordu arasında silahlı çatışmalar durunca da ortaya çıkan değil de daha fazla görünür olan şiddet olaylarına bakıp, “bunlar da nereden çıktı?” diye soruyorlar.

Onlar her zaman vardı, sadece daha zor görünüyorlardı.

Gerilla ile ordu arasındaki çatışmaların en şiddetli dönemlerinde bile bazen basına intihar eden ya da öldürülen kadınların haberleri yansırdı, ama pek dikkat çekmezdi. Şimdi ise çatışma yaşanmadığı için ön planda görünüyorlar.

Bu ülke bütün bölgeleriyle bir şiddet toplumudur. Bu dün de böyleydi, bugün de böyledir.

Şiddetin büyük bölümü doğrudan politik olmayan alandadır. Devlet güçleriyle vatandaş arasındaki ilişkinin dışındadır.

Silahlı cinayetler, kadın ve çocuklara yönelik şiddet, yaralamalar öteki şiddet çeşitleri gibi…

Fotoğrafın sadece işinize gelen yanını görürseniz, gerçek durumu hiçbir zaman anlayamazsınız. 

Güney Kürdistan, Kürtlerin bağımsız devlete en yakın oluşumu, artan oranda özerk bir bölge…

Aynı bölgede yolsuzluk sınır tanımıyor…

Aynı bölgedeki kadın cinayetleri ve intiharları Türkiye’deki oranın üzerinde…

Aynı bölgede kadının toplumsal yaşama katılması ciddi olarak engelleniyor…

Aynı bölgede kadın sünneti yaygın durumda…

Özgürlük sadece kendini yönetmek, dilini konuşabilmek ve yazabilmek değil…

Bu özgürlüklerin varlığı özgürsüzlükleri, şiddet toplumunun varlığını ortadan kaldırmıyor.

Bazen büyük silahlı çatışmalar ön plana çıkıyor ve aşiretler, aileler ya da bireyler arasındaki şiddet o kadar görünmeyebiliyor; ama var ve kaybolmuyor.

Bu durum bir süredir kendini yeniden göstermeye başlayınca şaşırmak neden?