Şuanda 216 konuk çevrimiçi
BugünBugün4924
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12648
Bu ayBu ay12648
ToplamToplam10481072
Milli takım yenildi ve iyi oldu! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 15 Ekim 2013 23:21


FİFA’nın yerinde bir saptamasına göre, Türkiye bir futbol ülkesidir. Çok sayıda insan fanatik taraftardır; maça gider ya da televizyondan izler. Ülkedeki maçları izlemekle kalmaz, futbolda ileri ülkelerdeki (İngiltere, İspanya, Almanya gibi) önemli maçları da izler. Gazetelerde ve televizyonlarda futbol maçları hakkında yapılan yorumların kapladığı yere baktığımızda da bu durum anlaşılabilir.

Futbolun hem Türkler hem de Kürtler arasında bu kadar sevildiği ve izlendiği bir ülkede, futbolda başarının önemli bir milli beraberlik duygusu yaşatacağı açıktır.

Bazı durumlarda ulusal çelişkiler –İspanyollar ve Basklılar arasında olduğu gibi- kendini futbol takımları arasındaki rekabette de gösterir.

Bizde böyle bir rekabet yok. Bir ara Süper Ligde oynayan Diyarbakırspor üçüncü kümeye kadar düştü ve son olarak da klübe haciz geldi. Bu takım biraz desteklenseydi bu kadar düşmezdi. Belki en üst ligde oynamayabilirdi ama bu kadar aşağıya düşmezdi.

Bir futbol ülkesinde Kürt halkının mücadelesi futbolda kendini somutlandıramadı.

Bu ülkede futbolsever Kürtler öncelikle Galatasaray’ı ve ardından da diğer takımları tutuyorlarsa, sadece bu özellik bile bir futbol ülkesinde başlı başına bir entegrasyon demektir. Birlikte yaşamanın önemli kurallarından birisi, mümkün olduğu kadar fazla konuda aynı duyguları paylaşmaktır. Galatasaray’ın başarısı ya da başarısızlığı Türk ve Kürt çok sayıda insanı ilgilendiriyorsa, burada önemli bir konuda ortak duygular var demektir.

Bir başka entegrasyon faktörü milli takımdır. Bir futbol ülkesinde milli takımın başarısının futbolla ilgisi bulunmayan konuları bile etkileyeceğini düşünebiliriz.

Milli Takım’da kısa süre önce yapılan operasyon dikkat çekiciydi.

Milli Takım’ın Brezilya’da yapılacak gelecek Dünya Kupası’na katılma şansı yok gibiydi. Çok fazla puan kaybedildiği için mucize bekleniyordu ama bu da olacak şey değildi.

Buna rağmen Milli Takım antrenörü Abdullah Avcı’nın istifa etmesi ve yerine Fatih Terim’in antrenörü olduğu Galatasaray’a emrivaki yapılarak getirilmesi ilgi çekiciydi. Böyle bir operasyon için sezon sonu pekala beklenebilirdi. Neden acele ediliyordu?

Önce Fatih Terim’e bakalım…

Kendisi MHP’ye ve Mehmet Ağar’a yakındır ve Başbakan ile de arası iyidir.

Hollanda’ya iki farklı yenildikten sonra yaptığı açıklamada da “Türk halkından özür dileyerek” bunu yeniden göstermiştir. Kürt kelimesini kullanmak istemiyorsanız, “halkımızdan özür diliyorum” dersiniz. Türk halkından özür dilemenin açık bir mesajı vardır.

Üst üste başarısızlıklar yaşayan AKP’nin fena halde başarıya ihtiyacı var.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde Gezi Direnişi ile Cumhuriyet tarihinin en yaygın ve kitlesel eylemliliği yaşandı. Bu eylemlilik önemli bir kültürel değişime neden oldu ve AKP bu değişimi bazı solculardan daha iyi görebiliyor.

Dış politika tam bir rezalet… Hiçbir alanda başarı sağlayamadılar.

Türkiye ekonomisinin kriz belirtileri gösterdiği uluslar arası ekonomi kuruluşları tarafından belirtilmeye başlandı.

Gelecek yıl yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi var.

AKP her ne kadar medyadaki gücünü kullanarak başarısızlıklarını başarı gibi sunmaya çalışsa, gerçekliği ters yönden yeniden üretmeye çalışarak olanı farklıymış gibi göstermeye çalışsa da, başarısızlıklar o kadar açık ki, ne kadar örtülseler de, saklanamıyorlar.

Türkiye’nin Dünya Kupası’na katılması, olimpiyat düzenleme konusundaki fiyaskonun ardından, doğrusu ilaç gibi olurdu.

Fatih Terim operasyonu bu nedenle yapıldı.

Burada, “Gezi direnişi AKP’nin kimyasını bozdu” saptamasının gerçekliğini görebiliriz.

Gerçekçi düşünen ve azıcık hesap bilen insanlar, böylesi bir operasyon için çok geç kalındığını hemen düşünebilirlerdi.

AKP düşünemedi!

Her konuda fikir beyan etmeyi alışkanlık haline getiren Başbakan, Hollanda’yı yenebileceğimizi bile savundu.

Futbol bu, olmaz diye bir şey yok! Ama o olmaz gelip de seni bulmaz; çok zayıf bir ihtimaldir.

Nitekim de öyle oldu…

Milli Takım’ın Hollanda’yı yenebileceğini gerçekçi hiç kimse beklemiyordu ama net bir skorla kaybedilmesi yine de iyi oldu.

Milli Takım kazansaydı, AKP iktidarının ne kadar başarılı olduğu söyleminden geçilmeyecek, yoğun bir medya bombardımanı ve ajitasyonla diğer alanlardaki başarısızlıklar kapatılmaya çalışılacaktı.

Kaybedildi ve bakalım şimdi ne yapacaksınız?