Şuanda 250 konuk çevrimiçi
BugünBugün4950
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12674
Bu ayBu ay12674
ToplamToplam10481098
Yeniden başlarken... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 18 Ekim 2013 11:39


Pazartesi günü üniversite yeniden açılıyor ve bu dönem yoğun bir ders programı seçtim kendime… Altından kalkabilir miyim, bilmiyorum, ama kendini zorlamak ve kapasiteyi –verili koşullar içinde-  son sınırına kadar götürmeye çalışmak eski huyumdur, yine deneyeceğim.

Kendime üç ders seçmiştim; ikisi ana bölüm felsefeden, birisi yan bölüm tarihten.

Felsefede temel dersler denilen bölüm bitti, ardından gelen Aufbau ya da edinilen bilginin genişletilmesi bölümünden de zaten bir ders almıştım, şimdi iki tane daha alıyorum.

Metafiziğe Giriş ve Ontoloji derslerini alacaktım ama kısa süre önce ilk dersin bu dönem verilmeyeceği açıklandı. Bu iki ders birbiriyle yakından ilgili olduğu için iyi olacaktı. Burada üniversitelerin bölümlerinde her dönem aynı dersler bulunmuyor. Derslerin büyük bölümü değişiyor, siz de ilgilendiğiniz konuyu seçiyorsunuz. Bu aynı zamanda dersleri veren profesörlerin sürekli çalışarak kendi alanlarında yeni konularda ders verebilecek kapasiteye ulaşmalarını da gerektiriyor.

Bu nedenle bazı dersleri kaçırmamak gerekiyor.

İlk dersin yerine başkasını ararken Mythos Determinismus (Belirleyicilik Miti) dersi ilgimi çekti. Konu, ilgilendiğim bir konudur. Dersin içeriğine baktım. Dersin tek kitabı var: Brigitte Falkenberg’in aynı başlığı taşıyan yaklaşık 500 sayfalık kitabı…

Bu kadının adını yaz aylarında Philosophie dergisinin bir sayısında görmüştüm. İlgimi çeken, kadının hem felsefe hem de fizik bilmesiydi. Metaphysik der elementar Teilchen (Elementer parçacıkların metafiziği) gibi adı bile başımı döndüren bir kitabın yazarıydı. Kadın fizik bölümünü bitirmiş, bu alanda doktora yapmış, ardından felsefede metafizik ve fizik konusunun alt bölümlerinden birisinde doktora yapmış, şimdi de felsefe profesörü. Tabii ki bu dersi aldım…

Tarihte ise, Prag Baharı konulu dersi alıyorum. Bu yan bölümde ilk çağ, orta çağ ve yeni çağ dönemlerinden birer ders almak zorundasınız. Sırayla gitmek şart değil ve her bölüm için en az 6 tane farklı ders sunuluyor. Konu bildiğim bir konu, bu nedenle tercih ettim.

Geçen dönem ilk çağ bölümünden Sparta konulu dersi almıştım. Milattan önce 500-300 yılları arasında Sparta ve Atina’nın karşılaştırılması konusunu içeren ve özellikle Sparta’yı inceleyen bu ders çok ilginçti. Çocukların ergenlik çağına gelir gelmez aileden alınıp toplumsal kurumlarda büyütüldükleri, herkes kendi yeteneği oranında iş yapabilsin diye miras hakkının kısıtlı olduğu, herkesin zorunlu askeri eğitim gördüğü ve yakındaki Atina demokrasisine göre ileri düzeyde kadın-erkek eşitliğinin bulunduğu bir kent…

Ne var ki bu dersi bırakmak zorunda kaldım, nedeni de Reyhanlı katliamıdır. Acilciler konusu 1977 yılında bile görülmedik oranda gündeme geldi. Her gün konuyla ilgili bir-iki yazı, medyanın çok sayıda söyleşi talebine cevap verilmesi derken derse zaman kalmıyordu.

Bu nedenle bu dönem sadece Walzer’in “Haklı savaş var mıdır?” konusunu işleyen dersle yetinmek zorunda kaldım.

Bu dönem ders yükü ağır ama gözüme başka bir ders daha çarptı. Üstelik de akşam yani çalışmayı bırakıp derse gitmek zorunda değilsiniz: bilinçaltı ve aydınlanma felsefesindeki rolü.

Bu ders bir sonraki ders grubuna dahil, Vertiefung ya da derinleşme ders grubu…

Soracağım ama sanırım temel derslerden geçildikten sonra ders sırasını tam olarak izlemek gerekli değil.

Ders ciddi bir psikoanaliz bilgisi gerektiriyor ki, buna da sahibim. Daha önce politik bilimler bölümünü okurken ana yan bölümüm sosyal psikoloji idi. Daha sonra da bu konu üzerinde çalıştım.

Bu durumda muhtemelen ontolojiden vazgeçebilirim.

İlk derslere girip bir bakayım hele…

Sonuçta bu sitede haftada iki, belki arada bir üç yazı yazacağımı belirtmek istiyorum.

Nedeni yukarıda yazılı, ayrıca açıklamak gerekmiyor…