Şuanda 248 konuk çevrimiçi
BugünBugün4948
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12672
Bu ayBu ay12672
ToplamToplam10481096
Şiwan döndü! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 19 Kasım 2013 19:25


 

Olup biteni anlatmayacağım, biliyorsunuz. Sadece Şiwan’ın dönüşüyle ilgili yapılan bazı yorumlar üzerinde duracağım.

Şiwan’ın Diyarbakır’da Erdoğan ve Barzani ile birlikte –kendi iradesinin dışında- açık bir mesaj vermesi (AKP’ye destek mesajı) bizim açımızdan iyi bir davranış olmadı. Şiwan böyle bir mesajı gerçekten istiyor muydu, bilinmez, ama sonuçta böyle bir mesaj verilmiştir.

Şiwan özelinde bu noktaya nasıl gelindi, buna bakmakta yarar bulunuyor.

Önceki yazıda da belirttiğim gibi Şiwan bu davranışı kendi başına yapmadı. Eğer Barzani, Erdoğan’ın davetini kabul edip Diyarbakır’a gelmeseydi, Şiwan da gelmezdi.

Konuyla ilgili olarak yapılan yorumların bir bölümü hakim zihniyeti açık şekilde ortaya koyuyor: Şiwan böyle yaparak kendini bitirdi!

Bu yorumları yapanlar aynaya bakarak, sadece kendilerini ve örgütlerini görerek politika yapıyorlar. Gerçek ise hiç böyle değildir.

Şiwan’ın var olmak için kimseye ihtiyacı bulunmuyor.

Bir dönem Kürt ulusal bilincinin gelişmesinde önemli rolü olmuş, Kürdistan’ın bütün parçalarında dinlenen büyük bir Kürt ozanıdır. Diyarbakır ziyaretini uygun bulan da bulmayan da bundan sonra onu dinlemeyi sürdürecektir.

Şiwan politik karar alınarak bitirilme aşamasını çoktan geride bırakmıştır. Var olmak için herhangi bir örgütün desteğine de ihtiyacı yoktur. Bunu hala anlamamış olanların bir an önce anlamasında yarar vardır.

Kalite üretemeyen, kim ne derse desin kalite üretmeyi sürdüremeyen, bir örgütün yanında durarak sanatçı gibi görünenlerin sayısı az değil…

Bu tür sanatçılar politik kararlarla bitirilebilir, Şiwan ise bitirilemez.

Şiwan’ın dönüşü yeni seçeneklerin ortaya çıktığı bir dönemde gerçekleşti.

Savaşın bütün şiddetiyle sürdüğü dönemde böyle bir dönüş olamazdı. O zaman böyle bir dönüş yapılsaydı, bunun adına açık olarak Kürtlere ihanet denirdi.

Şimdi ise farklı bir durum söz konusudur.

Barzani bölgede politik bir aktör olarak zaten vardı, şimdi etki alanını genişletmiş olarak vardır.

AKP politikasında belirli değişikliklere gitti. Kürtçe konuşmak, yayın çıkarmak, CD dinlemek yasal olarak serbestleştiği gibi toplumda da genel olarak kabul görüyor. Bazı tepkiler yok değil ama bunlar da giderek sönmek durumundadır.

Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de Kürtlerin en fazla oy verdiği parti AKP’dir.

Kuzey Kürdistan’da BDP ağır basıyor ama AKP burada da önemli güç durumundadır.

Kürt nüfusunun yaklaşık yarısı İstanbul, Bursa, Adana, Mersin ve ege kıyısındaki yerleşim merkezlerinde yaşıyor. Bu merkezlerde Kürtlerin birinci partisinin AKP olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Silahların susması bu durumun daha belirgin olarak ortaya çıkmasını getirdi.

Başka bir dönemdeyiz. Silahlı mücadeleye göre farklı zorlukları olan başka bir dönemdeyiz ve geçmişin anıları ve alışkanlıklarıyla dolu çok kişinin yeni dönemin pek de farkında olmadığı görülebiliyor.

Ilımlı bir Kürt yurtseveri –ki Şiwan böyledir- “barışçı” Erdoğan, Barzani ve PKK arasında bir yerde durabilir. Kimseye karşı olmaz, kimseden taraf da olmaz. Şiwan gibi Kürt ulusal bilincinin gelişmesinde önemli rol oynamış biri ise, yapabileceği en iyi şey de budur: açıkça kimseye karşı olmamak, kimseden yana da olmamak… Aksi durumda değişik politik amaçlar için kullanılması kaçınılmazdır.

Şiwan’ın AKP’nin propagandasına yarar bir şekilde dönmesinde, yıllardan beri kendisine yönelik baskıların önemli rolü olsa gerektir. “Kürt halkını ben temsil ediyorum, o halde bu halkın tümüne hitap eden birisi de benden olmalıdır” diyorsanız ve bu konuda da yıllardır ısrar ediyorsanız, başka aktörler de açıkça ortaya çıktığında halkın tümünün bildiği, dinlediği –Türklerin önemli bir kesiminin de bildiği- bir sanatçıyı kendinizden uzaklaştırırsınız.

Bu nedenle o kaybedebilir ama siz daha fazlasını kaybedersiniz.

Yıllardan beri durumu yakından izleyen AKP de fırsatı kaçırmaz!.

Kürt halkının genel değerlerinden birisi durumuna gelmiş olan Şiwan ile “bizden olmalısın, bize yakın durmalısın” temelinde ilişki geliştirmeye çalışmamak gerekir.

Çok aktörlü Kürt politikasında eskisi gibi davranmanın zamanı geçmiş durumdadır.

Derken bugün Kılıçdaroğlu’nun her zamanki gibi insanı güldüren demecini okudum: sanatçı zalimin yanında yer almaz, demiş, Perwer’e yönelik olarak…

Perwer’in solcu, devrimci olduğunu mu sanıyordu acaba?

Kaldı ki tarihte çok sayıda sağcı sanatçılar yok muydu?

12 Eylül rejiminin yanında yer alan çok sayıda sanatçı yok muydu?

Ya da onlar sanatçı değil miydi!!

Kılıçdaroğlu işte, konuşuyor…

Şiwan yerine TBMM’deki Anayasa Komisyonu’nda AKP’lilerden çok birbirleriyle tartışan üç CHP’liye akıl verse daha iyi olmaz mı?

 

Son Güncelleme: Salı, 19 Kasım 2013 19:29