Şuanda 66 konuk çevrimiçi
BugünBugün4843
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12567
Bu ayBu ay12567
ToplamToplam10480991
Mandela'nın ardından PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 08 Aralık 2013 23:13


Nelson Mandela’nın ölümünün ardından yazılanlara şöyle bir bakınca bile insan, siyahı anlamaktan ne kadar uzak olduğumuzu bir kere daha görüyor. Beyazın tuzu kurudur ve siyahı anlaması çok zordur. Siyahın tarihi boyunca yaşadığı aşağılanma ile başka bir aşağılanma karşılaştırılamaz.

“Mandela’yı en iyi Kürtler anlayabilir” saptaması bu nedenle doğru değildir.

Kürt halkı ezilen, yıllarca kimliği yok sayılan bir halktır, ama yine de siyahlar kadar ezilmemiştir. Kürtler beyaz tenlidir ve beyaz tenlilerin siyah olmanın ne demek olduğunu anlaması da zordur.

Saç rengini değiştirebilirsin ve nitekim Kürt ve Türk bir bölüm insanın sarışın ya da kumral görünmek için saçını boyattığı bilinir.

Göz rengini de değiştirebilirsin, lens takarsın olur biter…

Ama ten rengini değiştiremezsin…

Kürt insanı tip olarak Türklerden farklı değildir, arada kaybolup gidebilir.

Siyah insan ise öyle değildir,her yerde iyot gibi açıktadır, hiçbir şekilde kendini gizleyemez.

Bu nedenle de gizli ya da açık ırk ayrımının olduğu bir toplumda siyahın görünmez olması mümkün değildir.

O ancak ten renginin insanlar için herhangi bir özellik taşımadığı, bu anlayışın içselleştirildiği toplumlarda rahat edebilir.

Farklı bir topluma gitse, o toplumun dilini iyi öğrense, yüksek eğitim görse bile, ayrımcılık varsa eğer, bu ayrımcılığın özellikle kurbanı olacaktır.

Başka bir toplumda iyi dil öğrenmiş, yüksek eğitim görmüş bir Türk veya Kürdün kabul edilmesi pek sorun değildir. Aynı durumda olan siyah için kabullenilebilmek daha zordur.

Bir beyazın, isterse ezilen halktan olsun, isterse işçi olsun, bunu anlaması zordur.

Sizlere Mandela ile aynı dönemden olan Frantz Fanon’un hayatını ve özellikle bir kitabını okumanızı önereceğim: Siyah Deri Beyaz Maske.

Fanon, Martinik doğumlu bir melezdir. Fransa sömürgelerinde olağan olduğu üzere Fransız vatandaşıdır. İkinci Dünya Savaşı’nda gönüllü olarak orduya katılır, savaşta yaralanır. Ardından Fransa kurtulur ve bu kurtuluşu kutlamak için partiler düzenlenir. Fanon ilk kez bir partide deri rengi nedeniyle kendisinden uzak duran ve beyaz Amerikalılarla dans eden Fransız kadınlarının tavrından renk ırkçılığının ne demek olduğunu anlar.

Bir Türk veya Kürt bunu yaşamazdı, çünkü o beyaz tenlidir, belki esmerdir ama siyah değildir.

Fanon Fransa’da psikoloji eğitimi görür, ardından doktora yapar ve bir Fransız hastanesinde psikolog doktor olarak çalışmaya başlar. Beyaz Fransızların kendisini –hayretler içinde kalarak da olsa- benimsediklerini ama şaşkınlıktan da bir türlü kurtulamadıklarını görür.

Cezayir kurtuluş savaşı başlayınca, Fransa’nın bir parçası sayılan bu ülkede bir hastanede yönetici olarak çalışmaya başlar. Bir süre sonra görevinden ayrılarak Ulusal Kurtuluş Cephesi içinde aktif görev alacaktır.

Siyah Deri – Beyaz Maske, Fanon’un Fransa’da iken yazdığı ilk kitaptır. Siyah olmanın ne demek olduğunu, beyaz toplumunda nasıl yaşadıklarını ve siyah derinin farklı tonlarına sahip olan insanlar arasındaki çelişkileri anlatır.

Melez, zenciyi hakir görür; çünkü kendisi beyaza daha yakındır.

Nelson Mandela ve temsil ettiği insanlar bir dönem melezlerden de daha aşağıda idiler. Güney Afrika’da -1950’ler ABD’sinde olduğu gibi- ırk ayrımı vardı. Siyahların beyazlarla aynı mekanı paylaşması kısıtlıydı. Mesela beyazlarla aynı havuza giremezlerdi.

Bir Kürt bunun ne demek olduğunu bilemez çünkü hiç yaşamamıştır. Sonuçta Türk gibi o da beyazdır…

Güney Afrika’daki ırkçı rejimin uluslar arası alanda en büyük destekçisi de İngiltere’deki Thatcher yönetimiydi.

Siyahın ırk ayrımından kurtulması ve iktidara gelmesi, bu iktidar burjuva iktidarı bile olsa ileriye doğru önemli bir adımdır. ABD’de de ırk ayrımı yasal olarak çoktan bitmişti ama ancak Obama’nın devlet başkanı seçilmesiyle insanların kafasında da gerçekten sona erdi.

Konuya sınıfsal perspektifle sınırlı kalarak bakarsanız, bunun ne kadar önemli olduğunu görmez ve gerçeğin önemli bir bölümünü gözden kaçırırsınız.

Tıpkı “işçi Türk ile işçi Kürt arasında ne fark var” denildiği gibi…

Siyah işçiyle beyaz işçi arasında fark var, hem de nasıl var!

Kim demiş işçi sınıfı içinde ırkçılık yok diye!

Renge dayanan ırkçılık da en kolayıdır üstelik…

Burjuvazi sosyalistlere göre öğrenmeye daha açık; öğreniyor.

Almanya’nın ilk Türk kökenli eyalet bakanı yıllarca “burası göçmen ülkesi değildir” diyen Hıristiyan Demokratlar’dan (CDU) çıktı.

Fransa’da Sarkozy’nin göçmen kökenli bakan yönelimi biliniyor.

Bunlar için bir çeşit “alan temizlenmesi” denilebilir. Eskiden bu insanlar burjuva düzeyde de eşit değillerdi, şimdi konumları değişti. Ve bu değişen konum onların daha alt düzeyde de eşit olmasının yolunu açacaktır. Bu açılma kendiliğinden olmaz, zorlanması gerekir, ama imkanlar eskisinden daha fazladır.

Ezilenlerin, emekçilerin birbirlerini aynı düzeyde gördükleri hayalci bir saptamadır, gerçeklikle ilgisi yoktur. Emekçiler arasında ırkçılık hiç de az değildir. Her ezilen, dışlanan kendinden daha aşağıdakini bulur. Siyah derili emekçinin ise daha aşağısı yoktur.

Bir dönem Avrupalı işçinin Avrupa dışındaki işçilere karşı olduğu, onları hakir gördüğü söylenirdi.

Bu saptama hem doğru hem de yanlıştır.

Doğrudur, böyle bir durum vardır.

Yanlıştır, çünkü Avrupa dışındaki işçilerin kendi aralarında ırkçılık yokmuş sanılmaktadır. Üstelik bu ırkçılık daha da açık ve kaba biçimlerde kendini ortaya koyabilmektedir.

Sonuçta şu söylenebilir:

Ezilen, yakın zamana kadar kimliği yok sayılan (milliyeti ve dili bile yok sayılıyordu) bir halk olarak Kürtler kendilerini Mandela’ya yakın hissedebilir.

Mandela’nın Kürt halkına uygulanan baskı politikası nedeniyle Atatürk Barış Ödülü’nü almayı reddetmesi de bu yakınlığı özellikle artırır.

Ama Kürtlerin Mandela’yı en iyi anlayan halk olması mümkün değildir…

Beyazların deri rengi nedeniyle dışlanmanın ne demek olduğunu anlaması kolay değildir.

Onu en iyi anlayabilecek olan siyahlardır.

 

Belma’ya Mektuplar’ın üçüncü bölümü yayındadır

 

www.enginerkiner-mektuplar.blogspot.com